TÜİK’in açıkladığı Haziran ayı dış ticaret verilerine göre; Türkiye’nin ihracatı 2017 yılının Haziranayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,3 artışla 13,17 milyar USD olurken, aynı dönemde ithalat %1,5 azalarak 19,18 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. Böylece dış ticaret açığı, Haziran 2016 – Haziran 2017 dönemleri arasında %9,1 azalmış ve 6,01 milyar USD olmuştur. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise söz konusu dönemde %66,1’den %68,7’ye yükselmiştir.
İthalat kalemlerinde; Haziran 2017’de ilk sırayı Çin alırken, onu Almanya, Rusya ve ABD izlemiştir. Haziran ayında sermaye malları ve tüketim malları ithalatı gerilerken, ara (ham madde) mallarının payı artmıştır. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatının toplam ihracatımız içindeki payı %5,5 olurken, aynı grubun ithalatının toplam ithalatımız içerisindeki payı ise %13,9 olmuştur.
Yıllık bazda 6,67 milyar USD dış ticaret açığı verdiğimiz Almanya, ihracatımıza en çok katkı yapan ülkedir. Bizim orayla yıllık 36 milyar USD’lik bir ticaret hacmimiz var. 15 milyar USD ihracat yaparken, 21 milyar USD de ithalatımız var. Kısa vadede Almanya ile olan gerilimin daha uzun vadeye yayılma riski ihracatımız açısından aşağı yönlü riskler içermektedir. Bu noktada olumlu olan durum ise Rusya ile olan ihracatın artıyor olmasıdır, daha doğrusu 2016’daki kayıptan sonra normalleşmesidir.
Bir başka olumluluk; 1,17 üzerine gelen EURUSD paritesidir. İhracatımızın yarıya yakını Avrupa Birliği’ne yapıldığından EURUSD paritesinde yükseliş ihracatımızı artan dış talep üzerinden olumlu etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz dönem Avrupa ekonomileri açısından bir toparlanma dönemidir. Dolayısıyla, toparlanan Avrupa ekonomilerinin dış talep üzerinde yaratacağı etki üzerinden ihracatımıza olumlu yönde yansıması beklenebilir. Avrupa halen en önemli ticaret ortağımızdır ve bu yüzden kıtadaki ekonomik gidişat bizim cari açığımız ve dış ticaret açığımız açısından da önemlidir. İhracatımız artacağından dolayı, üretim ihtiyacı da artacaktır. Bu yüzden sanayi üretim ve kapasite kullanımı oranları bu durumdan olumlu yönde etkilenebilir. Söz konusu durum Türkiye’nin büyüme kompozisyonu açısından da pozitif gelişmeler olacaktır.
Bu duruma antitez oluşturabilecek unsur, Eylül ayından sonra Fed’in bilanço küçültmesi ve USD’nin diğer para birimlerine karşı değer kazanması olabilir. USD’nin diğer para birimlerine karşı değer kazanması ise ithalat faturamızı yükseltmektedir. TL’nin zayıflaması ihracat açısından iyi gibi görünse de, ithal girdinin yoğunlukla üretimde kullanılması nedeniyle bu yeterince bir avantaj olamamaktadır. Özellikle parite ve kur hareketlerinin son yıllarda ihracat gelirlerindeki gerilemede etkili olduğu görüldü. Türkiye’nin yüksek teknolojili ürün ihracatını artırması bu konudaki handikapları en aza indirecek bir dönüşüm hamlesi olur. Güncel 2017 cari açık taminimiz 41 milyar USD, dış ticaret açığı tahminimiz 67 milyar USD’dir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.