Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 39. Girişim ve İş Dünyası Konseyi, bu yıl Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) ev sahipliğinde 12-13 Mayıs 2017 tarihlerinde Diyarbakır Radisson Blu Hotel’de yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Önceki Dönem Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, DOGÜNSİFED Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ve DİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal’ın açılışını yaptığı Konsey; üye federasyon ve derneklerin yöneticileri ile bölge iş insanlarından büyük ilgi gördü. Konsey toplantısında TÜRKONFED üyeleri arasında etkin bir işbirliği kurulmasını amaçlayan “Ticaret Köprüsü Görüşmeleri” de yapıldı.
Kadooğlu: “Diyarbakır’da yaşanan belirsizlikler kentin dış ticaretini olumsuz etkiliyor”
Bölgelerarası gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesinin ülkemizin kalkınma hamlesinin de lokomotifi olabileceğinin altını çizen ve bu bakış açısıyla Türk iş dünyasını Diyarbakır’da, “ortak akıl ve ortak gelecek vizyonu” ile biraraya getirdiklerini belirten TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu: “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da başlatılacak kalkınma hamlesi Türkiye’nin geleceğinde önemli bir sıçrama yaratacaktır. Siyasi ve ekonomik olarak bu kalkınma hamlesini Diyarbakır’dan başlatmak anlamlı bir etki olacaktır. TÜRKONFED’in hazırladığı 81 ili kapsayan Rekabetçilik Endeksinde 71’inci sırada yer alan Diyarbakır; yıllar içinde ekonomik açıdan sessizliğe, suskunluğa ve yalnızlığa mahkum edilemeyecek kadar değerli ve kadim bir kenttir. Diyarbakır’ın üretim yapısı ve dolayısıyla dış ticareti; katma değer, verimlilik ve istihdam yaratma kapasitesi bakımından düşük sektörlere dayanmaktadır. Bölgesel ve kentsel ölçekte yaşanan siyasal/askeri çatışma ve belirsizlikler, kentin dış ticaretini doğrudan olumsuz yönde etkilemektedir. Araştırmalar, son dönemde yaşanan çatışmaların 20 binden fazla insanın kenti terk etmesine yol açtığını göstermektedir. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde kalkınması açısından en önemli sorun olan iç göç için uygun politikalar geliştirmemiz kritik önemdedir” dedi.
Kadooğlu: “Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan göçün yarattığı kayıp 70 milyar TL”
Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi bölgenin önemli illerinden 300 bin insanın göç etmesinin; kentlere, bölgeye ve dolayısıyla ülke ekonomisine önemli kayıplar yaşattığını hatırlatan Kadooğlu, şöyle devam etti: “TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye nüfusunun yüzde 3,3’ü olan 2 milyon 550 bin kişi göç etmiş durumdadır. Yine araştırmalar, bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin ortalama 200 bin TL’yi bulduğunu ortaya koymaktadır. Bu rakamı TÜİK’in göç rakamlarıyla birleştirdiğinizde ortaya çıkan rakam 506 milyar TL’yi bulmaktadır. 300 bin kişinin Doğu ve Güneydoğu’dan göç etmesinin kamuya maliyeti ise ortalama 70 milyar TL yani yaklaşık 18 milyar Euro’luk bir kayıp yaratmaktadır. Bu korkunç bir rakamdır. Özellikle dış borçlanma, yani yabancı sermaye çekme zorunluluğu olan ekonomimizin, iç göçten kaynaklanan bu kayıpları daha verimli alanlara yönlendirmesi için planlı bir ekonomik ve sosyal politikalar uygulaması elzemdir. Bu parayı göç nedeniyle harcayacağımıza, Doğu ve Güneydoğu’da istihdama ve yatırıma harcamış olsak, inanın ne dış borç ne de cari açık sorunumuz kalırdı.”
Bilecik: “Diyaloğun çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşulların oluşturulması gerekiyor”
Şimdi Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanı olduğunu ifade eden TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ise şunları söyledi: ”Ülkemizin önünde, Meclisin ve hükümetimizin odaklanmasını önerdiğimiz ve kararlılıkla destek olacağımız, bizim Demokrasi, Ekonomi ve Avrupa Birliği ile İlişkiler olarak üç başlık altında topladığımız somut bir reform gündemi bulunuyor. Başka ülkelerden daha yoğun olarak terörizm tehdidiyle yaşamak zorunda kaldığımızın idrakindeyiz. Bu mücadeleyi de sonuna kadar destekliyoruz. Ülke olarak şiddetin son bulması ve Kürt sorununun silahsız çözümü için defalarca girişimlerde bulunuldu. Her bir girişim, bölgedeki yurttaşlarımızın ve aslında tüm halkımızın çözüme ne denli istekli olduğunu gösterdi.
Önümüzdeki dönemde, silahlı mücadelenin bir daha geri dönülmemek üzere muhakkak terk edilmesini ve bunun koşullarının sağlanmasını arzu ediyoruz. Bunun için siyaset kanalının önünün açılması ve siyasetin, diyalogun çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, Türkiye, mutlak özgürlükler, hukuk devleti ve demokrasi ve aynı zamanda vatandaşının güvenliğini, kusursuz sağlayabilen özgüvene ve güce sahiptir.”
Bedirhanoğlu: “En büyük yatırım demokrasi”
Diyarbakır’ın hem kendi içindeki hem de bölge genelindeki sorunlar nedeniyle çok ağır bir ekonomik tabloyla karşı karşıya kaldığını belirten DOGÜNSİFED Yönetim Kurulu BaşkanıŞahismail Bedirhanoğlu: “Bu sorunlar Diyarbakır’ın Türkiye’nin geri kalanında da çok olumsuz bir algısının oluşmasına neden oldu. Bu algıyı kırmak için artık farklılıkları bir zenginlik kabul ederek güçlenmemiz ve bu gücü yeni bir anayasa ile taçlandırmamızın zamanı gelmiştir. Sosyo-ekonomik olarak geri kalmış illerin önemli bir kısmının Doğu ve Güneydoğu’da olması bölgelerarası gelişmişlik farklarını ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, 6. Bölge Teşvik Yasası’ndan sonra Cumhuriyet tarihinin en önemli desteklerini sunan Cazibe Merkezleri Programı’nın sonuçlarının kısa sürede açıklanmasını bekliyoruz. Yine bölgelerarası gelişmişlik farklarını ortadan kaldırmaya yönelik en önemli proje olarak gördüğümüz, Silvan kanallarının sulanmasını da içeren GAP Eylem Planı’nın tekrar gündeme getirilmesini özellikle talep ediyoruz. Tüm bu ekonomik tedbirlerin yanında, en büyük yatırımın demokrasi olduğunun altını çizmek istiyorum. Demokrasi için de en önemli gereklilik olan toplumsal uzlaşı kültürünü hep beraber geliştirmeye devam etmeliyiz” dedi.
Baysal: “Bir bütün olarak bu ülkenin sahipleriyiz”
Diyarbakır’ın ve bölgenin içinden geçtiği sıkıntılı dönemde şehre olan bağlılıklarının bir kat daha arttığını ifade eden DİSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal: “Diyarbakır aylardır, iş konuşmanın gerekliliği ile bir çok program ile ülke kamuoyunda yer almakta; fuarlar, turizme yönelik çalışmalar ve cazibe merkezi olması vesilesi ile yatırımları artırmakta, üretimin her alanında yer almak için gayret sarf etmektedir. İş konuşmaya devam ederken, ülkemizdeki tüm siyasi aktörleri ve kurumları da Kürt sorununda diyalog kanallarının tekrardan oluşması için üzerlerine düşeni yapmaya davet ediyoruz. Bu ülke hepimizin ve hepimiz bu topalaklarda eşit şekilde yaşamalıyız. Farklı dillerimiz, düşüncelerimiz, farklı kültürlerimiz olsa da, bir bütün olarak bu ülkenin sahipleri olduğumuzu unutmamalıyız. Bunun için de, siyasilerin tabiri ile buzdolabına konulan sureci vakit kaybetmeden tekrar oda sıcaklığına çıkartmalıyız” dedi.
TÜRKONFED ve İPM’den Kent Bölge Raporu
TÜRKONFED ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) işbirliği ile hazırlanan “Kent Bölge: Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler-Türkiye’nin Kentlerinden Kentlerin Türkiyesi’ne” raporu, kentler bağlamında Türkiye’nin iktisadi ve idari sorunları üzerinde çalışmak ve çözüm üretmek amacıyla kamuoyuna sunuldu. İki aşamalı bir çalışmanın ilk fazı olan rapor kapsamında Adana-Mersin, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun ve Van şehirlerinde kent-bölge oluşumunun dinamikleri ve potansiyelleri incelendi. Söz konusu kentlerin küresel üretim, tüketim ve dolaşım ilişkilerinden nasıl etkilendiği analiz edildi ve kentlerin potansiyel imkânları ile kısıtları arasındaki makasın nasıl daralacağına ilişkin hipotezler sunuldu. Araştırmanın ikinci ayağı kapsamında bu 12 kentten, belirlenen 4 ya da 5’inde bir çözüm modeli ortaya konması hedefleniyor. Rapor ayrıca, TÜRKONFED ve İPM tarafından hayata geçirilen Yerel Demokrasi ve Yerel Yönetişim Forumu’nun ilk ürünü olma özelliğini taşıyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.