Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki ‘Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi’ konulu oturumun sonundaki oylamada, Türkiye’nin 2004 yılında çıktığı denetim sürecine geri dönmesini öngören tasarıyı onayladı.
Karar 45’e karşı 113 oyla kabul edilirken, 12 parlamenter çekimsiz oy kullandı.
Böylece Türkiye, 2004’te çıktığı siyasi denetim sürecine yeniden alındı. Ayrıca Türkiye, denetim sürecinden çıkarılıp bu sürece daha sonra yeniden dahil edilen ilk Avrupa ülkesi oldu.
Avrupa Konseyi ilişkilerin devamından yana bir tavır sergiliyor ve konseyde bu kararın bir ceza olarak görülmemesi, ilişkilerin düzeltilmesi için bir fırsat olarak görülmesi yaklaşımı hakim.
Denetim Komitesi, Mart ayında yaptığı basın açıklamasında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilmesiyle birlikte Türkiye’de “demokratik kurumların işleyişinde ciddi bozulmalar” olduğu gerekçesiyle denetim sürecine alınması çağrısı yapmıştı.
Raporun görüşülmesinden sonra oylanacak karar tasarısında Türkiye’ye 35 maddeden oluşan tavsiyelerde bulunulduğunu bildirildi.
Tasarıda, AKPM ile Türkiye arasındaki iş birliğinin sürmesi için bu tavsiyelerin yerine getirilmesi gerektiği ifade edildi.
Avrupa’da insan hakları destekleme kuruluşu Avrupa Konseyi’nin yürütme kolu olan AKPM’de 47 ülkeden 324 temsilci bulunuyor.
AKPM’nin kuruluş amacı “insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü desteklemek” olarak tanımlanıyor.
“Türkiye, Avrupa’nın bir parçası olmaya devam edecektir”
AKPM Türk Heyeti Başkanı ve Adana Milletvekili Talip Küçükcan oturumda yaptığı konuşmada, “Türkiye Avrupa’nın bir parçası ve bir parçası olmaya devam edecektir.” dedi.
Türkiye’de 7 Haziran seçimlerinden bu yana 750 vatandaşın demokrasiyi savunurken öldürüldüğünü, 900’den fazla güvenlik gücünün yine Türkiye’nin ve Avrupa’nın güvenliğini sağlamaya çalışırken öldüğünü belirten Küçükcan, şöyle devam etti:
“Eğer DEAŞ veya bir başka terör örgütü sizin şehirlerinize saldırsa, sizin kasabalarınıza saldırsa, çocuklarınızı, eşlerinizi öldürse, siz de çeşitli önlemler alırdınız. Eğer onlar sizin parlamentonuza Türkiye’de olduğu gibi saldırsa siz de çok güçlü önlemler alarak güvenliği sağlamaya çalışırdınız. Bizim Türkiye’de yaptığımız ve yapmaya devam edeceğimiz şey de bu.”
Bunları yaparken hukukun çerçevesinde hareket edeceklerini vurgulayan Küçükcan, “Türkiye Avrupa Konseyi ile bir arada çalışmaktadır ve yapıcı bir diyalog ortamı oluşturabilirsek başarılı olabiliriz.” dedi.
AKPM ve Avrupa Konseyi’nin Türkiye üzerindeki etkisi görünmek isteniyorsa yapıcı adımlar atılması gerektiğine işaret eden Küçükcan, “Türkiye için denetim sürecinin tekrar açılması bu yönde bir adım olmayacaktır. Bu ilişkilere zarar verecek bir adım olacaktır.” diye konuştu.
Küçükcan, denetim sürecinin tekrar başlatılmasının Avrupa Konseyi için olgunlaşmamış ve zamanından önce atılmış bir adım olacağını kaydetti.
Ak Parti’den karara ilk tepki
AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli, raporun birçok yanlı fikri bir araya getirdiğini belirterek, raporda gerçek tespit ve değerlendirmeye lüzum görülmediğini kaydetti.
Milletvekillerinin salıverilmesinin talep edilmesinin AİHM kararlarıyla uyuşmadığına dikkati çeken Dişli, kamu ve yargıda işten çıkarmaların geçmişe yönelik cezalandırma olduğu anlayışının yanlış olduğunu, AİHM kararlarında ve Venedik Komisyonu kararlarında kamu otoritesinin arındırma hakkı olduğunun belirtildiğini vurguladı.
Güneydoğudaki terör eylemleri sırasındaki, “insan hakları ihlalleri iddialarının mesnetsiz” olduğunu da belirten Dişli, alınan tüm önlemlerin hukuk devleti ilkeleri ve uluslararası yükümlülüklerle uyumlu olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Bu açıkça bir siyasi operasyondur
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, oylama ile ilgili Pazartesi günü yaptığı açıklamada, “Bütün bizim bu iş birliği çabalarımıza rağmen bazı maksatlı çevrelerce ülkemize karşı birtakım siyasi girişimlerin yapıldığını da görüyoruz. Bugün ve yarın devam eden müzakerelerde AKPM Genel Kurulunda ‘yeniden denetime alınma’ konusunun belli çevreler tarafından gündeme getirildiğini görüyoruz. Bu açıkça bir siyasi operasyondur” demiş ve sözlerini şöyle sürdürmüştü:
“Ne Türkiye’deki objektif gerçeklerle ne Türkiye’nin Avrupa Konseyi ile ilişkisinin geçmişine baktığınızda, bunun izah edilebilir, meşrulaştırılabilir, gerekçelendirilebilir hiçbir temeli söz konusu değildir.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.