Türk aile şirketleri ile ilgili öne çıkan sonuçlar:

• Türkiye’deki aile şirketlerinin %71’inin satışları geçtiğimiz yıl artarken %89’u önümüzdeki dönemde yavaş da olsa büyüme öngörüyor.

• Türkiye’de %10 ve üzerinde büyümeyi bekleyen aile şirketlerinin %85’i büyümeyi desteklemek için önce öz sermayesinden yararlanacak

• Uluslararası satışlar şu anda Türkiye’deki aile şirketlerinin cirolarının %36’sını oluşturuyor ve beş yıl içinde %44’e çıkması bekleniyor.

• Önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye’deki aile şirketlerinin gündemindeki en önemli konu piyasa koşulları (açık ara en önemli konu) ve döviz kurları olacak.

• Şirketin uzun vadede geleceğini garanti altına alma/sürdürülebilir olma Türkiye’deki (ve küresel) katılımcıların ana hedefi.

• Türk aile şirketlerinin %54’ü henüz halefiyet planlarını yapmış değil. Halefiyet planlarını yaptıklarını belirtenlerin ise sadece %4’ü, belgelenmiş, güvenilir ve ilgili kişiler ile paylaşılmış bir halefiyet planına sahip.

• Türkiye’deki aile şirketlerinin sahiplerinin yarısından fazlası şirket mülkiyetini (yönetimini değil) bir sonraki nesle aktarmayı planlıyor.

Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen PwC Küresel Aile Şirketleri Araştırması bu konuda gerçekleştirilen en kapsamlı ve prestijli çalışmalardan biri olarak gösteriliyor. Türkiye’nin de aralarında yer aldığı 50 ülkede farklı sektörlerden 2.800’ün üzerinde üst düzey yönetici araştırmaya katıldı. Türkiye’den ise 500 aile şirketinin yer aldığı örneklem içinden istatistiki yöntemle seçilen 82 aile şirketi temsilcisi araştırmada yer aldı.

PwC tarafından gerçekleştirilen 2016 Küresel Aile Şirketleri Araştırması’nın dünya geneline ve Türkiye’ye ilişkin sonuçları PwC Türkiye Başkanı Haluk Yalçın ve PwC Küresel Aile Şirketleri Lideri Peter Bartels’ın da katıldığı etkinlik ile kamuoyu ile paylaşıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan PwC Türkiye Başkanı Haluk Yalçın şunları söyledi: “Yılbaşında açıkladığımız 20. PwC Küresel CEO Araştırması’nın da gösterdiği gibi, dünya ekonomisinin geleceğine yönelik endişelerin yükseldiği ve sermayenin çok daha ihtiyatlı hareket etmeye başladığı bir dönemde Türkiye açısından boşa geçirecek tek bir saniyemiz bile yok. Jeopolitik riskler ve dünya ekonomisindeki yavaşlığa rağmen, geçtiğimiz günlerde açıkladığımız PwC’nin “World in 2050” raporunda görülen mükemmel potansiyele erişebilmek ve Türkiye’nin yakalaması muhtemel bu hedeflere ulaşabilmesi için koşması gerek. Bu hedef için içlerindeki dinamizm ve yatırımcı özellikleri ile bu coğrafyada fark yaratan aile şirketlerimizde büyüme, markalaşma ve endüstriyel yatırım hedeflerine yönelik olarak çok sıkı çalışmalı ve büyük adımlar atmalıyız. Atılacak bu adımlarda Türkiye’deki aile şirketleri en büyük paya sahip olacak. Bu çabayı gelecek kuşaklara borçluyuz…”

Toplantıda araştırmanın küresel sonuçlarına değinen PwC Küresel Aile Şirketleri Lideri Peter Bartels ise şu değerlendirmede bulundu: “Dünyanın her yerindeki aile şirketlerinin büyük çoğunluğu dijital değişim karşısında savunmasız olduğuna inanmıyor ve pek çoğu dijital dünyaya uyumlu bir stratejiye sahip olduklarını belirtiyor. Bizim deneyimimiz, dijitalleşmenin etkisini küçümsediklerini gösteriyor. Deneyimlerimize göre gelecek nesli dinlemek ve dijital dönüşümü sağlayan aracılar olmalarını sağlamak çok yararlı. Gelecek nesil aile şirketlerinin geleceğini inşa ederken önemli bir rol oynayacak.”

Profesyonelleşme ihtiyacı gündemde

Araştırmanın Türkiye sonuçları ise PwC Türkiye Aile Şirketleri Hizmetlerinden Sorumlu Şirket Ortağı Mehmet Karakurt ile Aile Şirketi Hizmetleri Şirket Ortaklarından Burcu Canpolat ve Oktay Aktolun tarafından paylaşıldı.

Mehmet Karakurt araştırma sonuçları hakkında şunları söyledi: “Türkiye sonuçlarını açıkladığımız bir önceki araştırmamızda aile şirketlerinin karşılaştığı zorluklar arasında çalışanların sahip olduğu beceriler, ölçek ve halefiyet gibi günlük faaliyetlere ilişkin konular ön plana çıkmıştı. Bu konular geçerliliğini korurken profesyonelleşme ihtiyacı artık aile şirketlerinin gündeminde daha fazla yer tutuyor.

Hem aile hem de şirket içinde süreçleri daha net hale getirme ve sağlam bir yönetişim planı uygulama konusunda önemli adımlar atılmış olsa da daha köklü bir değişim ihtiyacı söz konusu. Aile şirketleri artık ‘kısa vadeli yaklaşımdan, orta vadeli ve stratejik bir yaklaşıma geçiş’ yapmayı arzu ediyor. Bunu yaparken de kalbinin sesine kulak verirken aklın yolunda bir yolculuğa çıkabilmek Türk aile şirketleri için en sağlıklısı.”

Türkiye’de öne çıkan sonuçlar

PwC’nin bu yılki araştırmasında Türk şirketleri açısından öne çıkan temel bulgulardan bazıları şunlar:

• Türkiye’deki aile şirketlerinin performansları geçtiğimiz mali yılda daha önceki araştırmamıza göre düşüş göstermiş olmakla birlikte, geçtiğimiz yıl %71’inin satışları arttı, %15’inin satışları ise azaldı. Tüm dünyada, aile şirketlerinin %64’ü büyüdü, %20’si ise küçüldü.

• Çok önemli bir nokta, Türkiye’deki aile şirketlerinin %89’u gelecekle ilgili temkinli, ancak iyimser: %89’u büyümeyi, %6’sı ise hızlı ve agresif bir şekilde büyümeyi bekliyor (tüm dünyada aile şirketlerinin %85’i büyümeyi, %15’i ise hızla büyümeyi bekliyor).

• Türkiye’de %10 ve üzerinde ki bu oranlarda büyümeyi bekleyen aile şirketlerinin %65’i büyümeyi desteklemek için dış finansman kullanacak. Bunun yanında, %85’i öz sermayesinden yararlanacak (küresel ortalamanın üzerinde). Büyüme aslen, mevcut pazarlardaki temel faaliyetleri arttırarak ve yeni pazarlara yayılarak gerçekleştirilecek. Uluslararası satışlar şu anda Türkiye’deki aile şirketlerinin cirolarının %36’sını oluşturuyor ve beş yıl içinde %44’e çıkması bekleniyor.

• Türk aile şirketlerinin %54’ü henüz halefiyet planlarını yapmış değil. Bu oran küresel seviyede %43. Türkiye’de araştırmamıza katılanların %83’ü (küresel düzeyde %77) ekonomiye istikrar getirdiklerini, %82’si (küresel düzeyde %74) çalışanlarını diğer şirketlere göre daha fazla düşündüklerini ve %67’si (küresel düzeyde %72) başarıyı kar ve büyümenin ötesinde kavramlar ile tanımladıklarını belirtiyor. Ayrıca, %45’i (küresel düzeyde %55) karar verirken uzun vadeli düşündüklerini, %57’si (küresel düzeyde %71) ise diğer şirketlere göre daha hızlı karar aldıklarını belirtiyor. Birçok katılımcı, aile şirketlerinin doğrudan iletişim ve girişimci ruh gibi avantajlara da sahip olduğunu belirtiyor.

• Önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye’deki aile şirketlerinin gündemindeki en önemli konu piyasa koşulları (açık ara en önemli konu) ve döviz kurları olacak. Önümüzdeki beş yılda ortaya çıkacak en önemli zorluklar yukarıdakilerin yanı sıra, maliyetleri düşürmek, inovasyon ve rekabet olacak. Araştırmaya katılan gerek Türk gerekse de küresel aile şirketlerinin dörtte üçü inovasyonun ya önemli ya da çok önemli olduğunu ve %54’ü sürekli inovatif olma gerekliliğinin önümüzdeki beş yıl boyunca karşılaşacakları en büyük zorluk olacağını düşünüyor. Katılımcıların önümüzdeki beş yıl içindeki kişisel ve profesyonel hedefleri ise; şirketin geleceğini garanti altına almak, sürdürülebilir olmak, karlılığı arttırmak ve yeniliklere uyum sağlayabilmek.

Aile şirketlerinin önündeki zorluklar


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın