Kudret Göz İstanbul Başhekimi Op. Dr. Nail Sönmez, göz kuruluğunun gözün en önünde bulunan saydam kornea tabakasının sinirlerinde kalıcı hasarlara yol açabileceğini bildirdi.
Göz kuruluğuna ilişkin önerilerde bulunan Sönmez, kış aylarının soğuk hava ile birlikte çeşitli hastalıkları da beraberinde getirdiğine işaret etti.
Göz kuruluğunun, kışın en çok rastlanan göz hastalıklarından biri olduğunu dile getiren Sönmez, şunları kaydetti:
“Gözyaşı, göz sağlığı için büyük önem taşıyor. Gözlerimiz sadece ağladığımızda ya da dışarıdan yabancı bir cismin girmesi gibi reflekse bağlı olarak göz yaşı salgılamaz. Sağlıklı bir göz düzenli ve sabit düzeyde göz yaşı üretir. Bu göz yaşı salımı gözün nemli kalmasını sağlayarak, göz kapaklarının rahat hareket etmesini sağlar. Göz yaşı olarak adlandırdığımız sıvı gözün ön bölümü olan kornea tabakasının tahrişini önler.
Ayrıca göz yaşı gözlerimizin güvenlik görevlisidir. Göze giren toz ve yabancı maddelerin dışa atılmasını sağladığı gibi bazı mikropları öldürür. Gözlerin oksijen alma ve beslenme görevini de yürütür. Gözlerimiz için bu kadar faydalı olan bu salgının normalden az üretilmesi ya da kalitesinin bozulması gözlerde batma, yanma, kızarıklık, kaşıntı, yaşarma, iplik iplik yapışkan bir akıntı, kontak lens kullanmada zorluk gibi şikayetlere yol açabilir.”
“Soğuk hava ve rüzgar gözleri tehdit ediyor”
Sönmez, mevsimsel değişikliklere bağlı ya da klimalı havalandırma sistemlerinin yol açtığı kuru hava, aralıksız bilgisayar ekranına bakmak, kontakt lens kullanımı, uzun süre araç kullanmak, sigara kullanımı ve alerjilerin göz kuruluğuna yol açan faktörlerin başında geldiğini ifade etti.
Kış aylarında artan hava kirliliği, kuru, soğuk hava ve rüzgarın dış mekanlarda gözleri tehdit ederken, kapalı ortamlardaki ısıtma sistemlerinden kaynaklı nem kaybının da göz kuruluğuna davetiye çıkardığını belirten Sönmez, şu açıklamalarda bulundu:
“Göz kuruluğu, her yaşta görülmekle birlikte yaşlılıkta daha çok ortaya çıkar. Bunun nedeni yaşla birlikte gözyaşı üretiminin azalmasıdır. Hem kadınlarda hem erkeklerde şikayete yol açan bu hastalık, kadınlarda özellikle menopoz sonrasında daha sık görülür.
Kalp hastalıkları, diyabet, göz tansiyonu, bazı romatizmal rahatsızlıklar ve kullanılan bazı ilaçlar da göz kuruluğuna neden olmaktadır. Ayrıca yetersiz beslenme durumlarında A vitamini eksiliğine bağlı olarak ortaya çıkabilir.”
“Yetersiz göz yaşı gözümüz için yetersiz muhafız demektir”
Her hastalıkta olduğu gibi göz kuruluğunda da erken teşhis ve tedavinin önemli olduğunu bildiren Sönmez, tedavi geciktirildiği sürece şikayetlerin artarak devam edeceğini vurguladı. Sönmez, şu ifadeleri kullandı:
“Yetersiz göz yaşı, göz kapağı hareketlerini zorlaştırarak sürtünmeye yol açar. Gözün en önünde bulunan saydam kornea tabakasının sinirlerinde kalıcı hasarlara yol açabilir. Yetersiz göz yaşı gözümüz için yetersiz muhafız demektir. Herhangi bir şikayette uzman bir göz hastalıkları doktoruna başvurmak gerekir. Gerekli muayene ve testler sonucunda tedavi planı çizilecektir. Öncelikle göz kuruluğuna neden olan faktörlerin saptanarak ortadan kaldırılması gerekir. Bu noktada hastaya büyük görev düşmektedir. Hasta, alışkanlıkları, yaşam biçimi ve varsa kullandığı ilaçlar konusunda doktoruna tam ve eksiksiz bilgi vermelidir.
Özellikle bilgisayar karşısında, masa başında çalışanlar göz kuruluğu riski altındadır. Göz ekrana dikkatlice odaklandığı sürece göz kırpma refleksini daha az yerine getirir. Kısa molalar vererek bunun önüne geçebilirsiniz. Gözlerinizi kapatarak 1-2 dakika dinlendirin. Yoğun bir şekilde çalıştığınız için işinize odaklanıp unutuyorsanız, bilgisayarınıza kuracağınız hatırlatmalar işinize yarayacaktır.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.