Hamdi Ulukaya > Gelir eşitsizliği, ABD başkanlık seçimlerinin kaderini belirleyen başlıca unsurlardan biri. Ancak bu konuya verilen tüm öneme rağmen, gelir eşitsizliği artmayı sürdürdü: ABD’de 2015 yılında toplam gelirin yarısını nüfusun en zengin yüzde 10’luk dilimi elde etti. Ülkedeki CEO’lardan bazıları çalışanlarının kazandığı paranın 200 katından fazlasını kazanıyorlar ve günümüzde ebeveynlerin yarıdan fazlası, çocuklarının kendileri kadar iyi geçinemeyeceğine inanıyor.
İş dünyasının her zaman önce toplumun iyiliğini düşündüğü iddia edilemez ama öyle olabilir ve olmalıdır da. Söz konusu farklarda, her seviyeden insana ulaşacak bir değişiklik ihtiyacı olduğunu görmek için ise bir politika uzmanı olmaya gerek yok.
Bu hafta İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda bir araya gelen iş dünyası liderleri, politikacılar, akademisyenler ve diğer katılımcılar, dünyanın mevcut durumunu iyileştirmeyi amaçlıyorlar. Bense basit bir mesajla gidiyorum: Özel sektör, gelir ve varlık eşitsizliği sorununa cesur ve kararlı bir liderlikle çözüm üretmek zorunda.
Bunlar beni endişelendiren ve yıllar boyunca üzerinde çalıştığım meseleler. Şirketimi 2007 yılında, ekonomik kriz döneminde kurdum. Arka planda bu vardı ama yönetim biçimimizi kriz koşulları belirlemedi.
Şirketlerin kârdan daha fazlasını hedeflemesi gerektiğine inandım; bence şirketler, insanların hayatında ilerleme sağlayabilecek birer güç haline gelebilirdi. Türkiye’nin kırsal kesiminde yer alan İliç kasabasında büyürken, çiftçiler ve işçi aileler geçim sıkıntısı çekerken, büyük şirketleri yöneten kişilerin giderek zenginleştiğini gördüm. Bana göre şirketler yalnızca kendi çıkarlarını gözetiyordu. 90’ların ortasında Amerika’ya geldiğimde, bu ülkeyi bir fırsatlar diyarı olarak gördüm: Tutkulu, sağlam bir çalışma etiğine sahip ve iyi bir fikri olan herkesin daha iyi bir gelecek elde edebileceği bir yer olarak…
Çalışanlarımıza emeklerinin karşılığını adil bir şekilde vermek yalnızca doğru değil, mali tablolarımıza bakılırsa, aynı zamanda ekonomik açıdan akılcı bir yaklaşımdı.
İyi bir maaş ve yan haklar, hem çalışanlarımıza hem şirketimize daha fazla istikrar sağladı. Beş yıldan daha kısa süre içinde, Chobani’nin New York eyaletinin kuzeyinde yasayanlar üzerindeki etkisi ortaya çıkmıştı bile: ekonomi toparlanmaya başlamış, bölgede işsizlik ise günümüzde en düşük seviyelere düşmüstü. Twin Falls, Idaho’daki ikinci fabrikamız da aynı şekilde, bölge sakinleri için benzer etkiler yarattı.
Yine de, bu başarıların arka planı bu kadar iç açıcı değil: ABD’de bugün şirket kuran insanlar, eğer üst yönetimde veya iyi finanse edilmiş genç bir teknoloji şirketinde değillerse, başarılarını paylaşma ve kalıcı bir servet yaratma şansına genel olarak sahip değiller. Örneğin imalat sanayisinde çalışanların başarılarını paylaşma şansı hemen hemen hiç yok.
Biz ise, bu anlayıştan hareketle, tüm tam zamanlı çalışanlarımızın şirketin büyümesinden pay elde etmelerine olanak veren bir kâr paylaşım programı başlattık.
Bu bir hediye değil, şirketimizi bir ekip olarak büyütme taahhüdümüzün tekrarıydı. Biliyorduk ki, başarıya ulaşırsak, 2.000’den fazla insan aynı anda yükselecekti.
Başarının güzel yanlarından biri, paylaşıldığında artması. İşletmenin ekonomik olarak büyümesinin yanında, çalışanlar ve aileleri için uzun vadeli refah ve sürdürülebilir bir gelir sağlamak, daha geniş ölçekli hedeflere işaret ediyor.
19’uncu yüzyılda Amerikan Rüyası, arazi sahibi olmaktı. 20’inci yüzyılda Amerikan Rüyası, ev sahibi olmaktı. Bu yüzyılda ise milyonlarca işçi için Amerikan Rüyası, kurulmasına yardım ettikleri şirketlerinde hisse sahibi olmayı içeriyor.
Şirketlerin çalışanları ve onların ailelerinin ekonomik güvencesini artırmak için yapabileceklerini anlatan tek bir kural kitabı yok. Bizim uyguladığımız yaklaşımın bunun tek yolu olmadığını ve her şirkete uygun olmayabileceğini de belirtmem gerek. Ancak her şirket, benimki de dahil, çalışanları ve toplum için daha fazlasını yapmaya çabalayabilir.
Çalışanlar ve aileleri için uzun vadeli refah ve daha sürdürülebilir bir gelir sağlamaya yardımcı olmak ise, iyi bir başlangıç.
Hamdi Ulukaya, Chobani CEO’su ve kurucusudur. Burada belirtilen görüşler, yazarın kendi değerlendirmeleridir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.