İstanbul?da düzenlenen 6?ıncı Rekabet Kongresi?nde konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanvekili Ahmet Akbalık, Türkiye?nin kronik olarak dış ticaret açığı veren bir ülke olduğunu hatırlatarak, ?2010 yılında, dış ticaret açığımız 60 milyar doları, cari açığımız ise 40 milyar doları geçeceği düşünülüyor. Biz ihracatçılar olarak şuna inanıyoruz: Ancak ve ancak, rekabet gücümüzü geliştirerek bu açığı kapatabiliriz? dedi.İhracatın, devamlı gelişen rekabet gücünden beslendiğini vurgulayan Akbalık,  küresel rekabete göre kendilerini yapılandıran şirketlerin, içerden ve dışarıdan gelecek şoklara karşı daha fazla bağışıklık kazandıklarını ifade etti.

Akbalık, rekabet gücünün kısa vadede kur tarafından belirlendiğini ve Türkiye?nin bu konuda rekabet şansını gün geçtikçe yitirdiğini söyledi. ?Bir ülkenin para biriminin,  faktör verimlilikleri ve ülkedeki genel ekonomik iyileşmeye paralel artması normaldir. Ancak Türkiye?de bu ilişki kopmuş durumda. Toplam faktör verimliliğinden ayrı bir şekilde para birimimiz değerleniyor? diye konuşan Akbalık, kurun kısa vadede ihracatı, orta ve uzun vadede ise teknoloji üretimi, ürün ve hizmet kalitesi, tasarım, verimlilik, innovasyon rekabet gücünü etkilediğini belirtti.

Rekabetçiliği korumak adına neler yapılabilir?

Ahmet Akbalık, ihracatçı firmaların rekabetçiliklerini korumak adına bir takım önlemler alınabileceğini ve yapısal önlemler alınabileceğini ifade etti. Akbalık şöyle devam etti,

?Esnek çalışma sistemini ve özel istihdam büroları uygulamalarını hayata geçirmekte geç kalıyoruz. İş gücü piyasasının esnekleştirilmesine ihtiyacımız var. Yıllarca katı iş gücü piyasasına sahip olan Almanya iş gücü piyasasını esnekleştirdi ve krize rağmen Avrupa?da bir başarı hikâyesi yazarak en düşük işsizlik rakamlarını yakaladı.  Mesleki eğitimi ve hayat boyu öğrenmeyi geliştirmemiz,  iş gücümüzün verimliliğini artıracaktır. Vergi ve sigorta maliyetlerini azaltmak aynı zamanda kayıt dışılığını önleyecektir.

İşverenlerin üzerinde büyük bir yük oluşturan kıdem tazminatı meselesini çözmemiz gerekiyor. Kıdem tazminatı fonu kurulmalıdır. Hem işsizlik sigortası hem de kıdem tazminatı ödeyen işverene büyük bir haksızlık yapılıyor. Kurulacak bu fon işçinin de kıdem tazminatını garanti altına alacaktır.Teşvikleri verirken istihdamı özellikle gözetmeliyiz. Belli bir büyüklüğün üzerinde istihdam sağlayacak yatırımlara özel teşvikler verilmelidir.?


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın