Sanayi ve turizm başta olmak üzere birçok alanda güçlü bir potansiyel barındıran Anadolu kentlerini ön plana çıkarmak, söz konusu kentlerin yükselen değer olduğuna dikkat çekmek amacıyla yola çıkan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), dünya kenti olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Konya?da kalabalık bir yatırımcı grubunu ve yerel yetkilileri kentin gayrimenkul değeri üzerine konuşmak üzere bir araya getirdi. GYODER, ilkini 7-8 Ocak 2010 tarihlerinde Bursa?da düzenlediği Gelişen Kentler Zirvesi?nin ikincisini, Konya Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle 1-3 Kasım 2010 tarihlerinde de Konya?da gerçekleştiriyor.
GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Tanes, zirvenin açılış konuşmasında Anadolu kentlerini daha detaylı incelemeye çaba harcadıklarını ve gayrimenkul sektörünün her unsuruyla masaya yatıracaklarını belirterek şunları söyledi: ?İlk zirveyi Bursa?da gerçekleştirdik ve çok önemli tepkiler aldık. Bugün ise Konya Büyükşehir Belediyesi Konya?yı sayılı dünya kentleri arasına yükseltmeyi hedefliyor ve bu amaçla zirveye ev sahipliği yapıyor.?
Zirvede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Prof. Dr. Vedat Akgiray da birer konuşma yaptı.
Gelişen Kentler Zirvesi?ni GYODER ile ortaklaşa düzenleyen Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, zirvenin ikincisinin Konya?da düzenlenmesini önemsediklerini söyledi. Konya?nın Türkiye?nin yükselen yıldızlarından ve Anadolu?nun cazibe merkezlerinden biri olduğunu belirten Akyürek, ?Konya medeniyetimizin en önemli şehirlerinden birisi. Üniversiteleri, yerel yönetimleri ve halkıyla birlikte Konya?yı geçmişi kadar başarılı ve görkemli bir gelecekle buluşturmalıyız? dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de zirveye katılarak bir konuşma yaptı. Bakan Dinçer konuşmasında günümüzde şehirlerin yalnızca coğrafi konumu ile değil ulusal ve uluslararası ilişkiler ağının bir parçası olmasıyla anlam kazandığını belirtti. Çağdaş kentin çok sesli, çok kültürlü olduğunu ama yerel değerlerini de yaşatması gerektiğini söyleyen Dinçer, ?Yaşanabilir şehirlerin, alt yapısı tamamlanmış, uluslararası standartlarda, estetik ve kültürel etkinliğe sahip olması gerekir. Planlı kentleşme yapılaşmaya standart getirir. GYO?lar konut ihtiyacını sağlıklı olarak karşılamada çok önemli bir yer tutuyor? diye konuştu.
Hükümet olarak kentsel yenileşmenin ve dönüşümün önündeki bütün engelleri kaldırarak idari alt yapıyı hazırladıklarını söyleyen Dinçer sözlerini şöyle sürdürdü: ?Yaşanabilir şehirler ve finans ihtiyacı için GYO?lar oluşturulmasına ihtiyaç var. Kentsel dönüşüm ve yenileşme çok önemli. TOKİ burada çok önemli bir fonksiyona sahip.?
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar da GYODER?in desteklenmesi gerektiğini ve zirvenin Konya?da düzenlenmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Günümüzde devletler kadar şehirlerin de yarıştığını dile getiren Bayraktar, ülkelerin şehirlerin markalaşmasıyla ön plana çıktıkların ifade etti.
TOKİ?nin Konya?da 10 bin konutu aştığını, okul ve hastane yatırımları yaptığını söyleyen Bayraktar, “Eğer biz ülkemizde marka kentler ve cazibe merkezileri oluşturmazsak Marmara ve Ege bölgesindeki sıkıntıları çözemeyiz. Bugün İzmir’deki sorunlar çok büyük. İstanbul ve Marmara aynı şekilde. Marka şehirleri artırmamız lazım. Bir şehrin marka olması açısından neler cazipse onları çok iyi tanıtmamız lazım. Biz Türkiye’nin gelişmesi bakımından yakalanan istikrar ortamının devam etmesini istiyoruz. Bu istikrara devlet, millet ve işadamları olarak çok iyi ve namusumuz gibi sarılmamız lazım. Türkiye’yi dünyada lider ülkeler arasına çıkarmak için biz elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.
Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Prof. Dr. Vedat Akgiray da Zirve?de yaptığı konuşmada şunları söyledi. ?Türkiye’de, hisse senetleri işlem gören firmaların toplam değeri bugün itibariyle 300 milyar dolar, yani gayrisafi hasılamızın 2 ila 3’te biri kadar. Borsamız şu anda 750 milyar dolar olsa dünya ortalamasını yakalayacağız. Çok fazla kredi ve bankaya bağımlılık var. İSO 500’deki firmaların bilançosuna bakacak olursanız borç-sermaye oranı yaklaşık yüzde 300. Yani üç dilim borç, bir dilim sermaye kullanılmış. ABD’de ticaret ve sanayi firmalarında borç sermaye oranı krizden önce yüzde 25-30 civarındayken, şu anda yüzde 50’ye yaklaştı. Borç-sermaye oranı Avrupa’da yüzde 100, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 80 civarında, Çin’de ise yüzde 30. Herkesin borçlu, kimsenin alacaklı olmadığı ABD’de ticaret ve sanayi firmaları sermaye ile büyümüşler, bizde öyle değil. Bu yanlış bir yapılanma. Türkiye ekonomisi çok iyi büyüyor fakat yapılanmayı doğru yaparsak çok daha sağlıklı, kalıcı ve hızlı büyüme olacaktır. Yani çok borca bağımlı, krediye dayalı bir ticaret ve sanayimiz oluşmuş. Bu yanlış. Bu, uzun vadede ekonomimiz ne kadar büyürse büyüsün bu bizi engelleyen bir faktördür. Bunun düzeltilmesi gerekiyor.”
Bir firmanın yatırım yaparken iki kaynağı olduğunu dile getiren Akgiray, “Birincisi borçlanma, banka veya ticari kanalla kredi almak, ikincisi ise sermaye koymaktır. Kredi aldığımızda anaparası var, faizi var. Bunlar ödenemezse mali sıkıntı ve nihayetinde icra, iflas… Biz buna finansal risk diyoruz. Ve bugün dünyamız bundan sonraki yıllarda daha sık krizlere girecektir. İniş çıkışlar olacaktır. Bu şekilde kredilerle yaşayan firmalar hep sıkıntı yaşayacaktır” dedi.
Gelişen Kentler Zirvesi-Konya, Konya?daki potansiyel gayrimenkul alanlarının görüleceği teknik gezi programıyla son bulacak.



sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın