Active ACADEMY tarafından Ankara’da düzenlenen 2. Tarım Zirvesi’nde ?Tarımda Fırsatlar? tartışıldı. Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin zirvenin ilk oturumunda yaptığı konuşmada, et fiyatlarının artması konusunda, Et ve Balık Kurumu’nun (EBK) daha güçlü bir konumda olması halinde devreye girerek et piyasasında düzenleyici olabileceği değerlendirmesinde bulundu. Yetkin, Türkiye’de tarımsal üretimin çeşitliliği ve yaygınlığının önemli avantaj olduğunu, üretilen ürünlerin önemli bir bölümünün iç pazarda tüketildiğini, ancak ürün fazlasını ihraç etme imkanlarının da geniş olduğunu anlattı.
Türkiye’nin önemli bir fındık üreticisi olduğunu, fındık ihracatından önemli gelir sağlandığını kaydeden Yetkin, Türkiye’nin ihracatı artırması için üretimi düşürmeden belli denge sağlayan strateji oluşturması gerektiğini anlattı. Meyve ve sebzede ise ihracat açısından üretim ile dış satım arasında büyük dengesizlik olduğunu, bunun söz konusu ürünlerin uluslararası standartlara uygun biçimde üretilip pazarlanmasındaki eksikliklerden kaynaklandığını belirten Yetkin, elma, kiraz gibi meyvelerde bu standartlar yakalanırsa büyük bir ihracat artışı gerçekleştirilebileceğini söyledi.
Dünyanın en kaliteli tütününün Türkiye’de üretildiğini belirten Yetkin, TEKEL işçileri konusuna işaret ederek, ?Bu durum devam etseydi, sigara ithalatı olmasaydı, ne tütün üreticileri ne fabrika çalışanları zarara uğrardı,? dedi. Yetkin, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı olduğunu da kaydetti.
Et fiyatlarındaki artışlar
Kırmızı et fiyatlarında son günlerde artışlar olduğunu hatırlatan Yetkin, bunun nedenlerini, ?hayvancılık politikalarında yıllardan bu yana yapılan yanlışlar ve bu yanlışlar sonucu üretimin düşmesi, konjonktürel nedenlerle spekülatif kazanç beklentilerinin artması? şeklinde özetledi.
Hayvancılık politikalarında yapılan yanlışlıkların başında 1980’li yıllarda uygulanan et ithalinin serbest bırakılması ve ardından EBK, SEK ve Yem Sanayii gibi tarımsal kuruluşların özelleştirilmesinin geldiğini savunan Yetkin, ?EBK, özelleştirildiği 1995 yılına gelindiğinde 29 kombinaya sahipti. Özelleştirme sonrasında bu kombinaların sayısı 6-7’ye düştü. EBK şu anda et piyasasında yüzde 1 paya sahip. EBK eski gücünde olsaydı bugün bu suni fiyat artışlarının önüne geçilirdi. Eğer EBK daha güçlü bir konumda olursa devreye girerek et piyasasında düzenleyici olabilir? diye konuştu.
GDO’lu ürünler konusuna değinen Yetkin, Türkiye’de GDO’lu tohum kullanılarak üretim yapılmadığını, bu avantajın kullanılması gerektiğini söyledi. Yetkin, GDO tartışmalarının yaşandığı dönemde yoğun bir bilgi kirliliği yaşandığını, sürecin doğru yönetilmediğini de ifade etti.
?Yerli firmalar tercih edilmeli?
Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Aksoy da, tarımda üretici kesiminin sıkıntılı olduğunu belirterek, siyasilerin bu sıkıntıları ciddi şekilde gözlemleyip çözümler üretmesini istedi.
Bazı tarım ürünlerinin destekleme kapsamında olduğunu hatırlatan Aksoy, pancarın da teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Aksoy, AB’de ihraç edilen şekerlerin sübvanse edildiğini, Türkiye’de de ihraç şekerlerin sübvanse edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Şeker fabrikalarının etkileri ve Türk Şeker’e ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusuna değinen Aksoy, ?Türkiye’nin gıda üretiminde kendi kendine yeterli olabilmesi, çokyönlü öneme sahip. Sektörün geliştirilerek AB’ye giriş sürecinde şeker kotasını yüksek tutabilmek çok önemli. Özelleştirilecek şeker fabrikalarının sektörü bilen, üretici ve çalışanın da içinde olduğu yerli şirketlere devredilmesi gerekli? diye konuştu.
Aksoy, şeker gibi stratejik sektörlerdeki özelleştirmelerde, tamamen yerli firmaların tercih edilmesinin, ülkenin ve çiftçinin geleceği açısından önemli olduğunu belirtti.
Aksoy, şu görüşleri dile getirdi: ?Gerekli önlemler alınmazsa, AB müzakere sürecinde Türkiye, hayvancılıkta da büyük ölçüde üretimin dışına itilecek ve ithalata daha açık bir duruma düşecektir. Önemli firmaların tarıma dayalı yatırımlar yapması, ülke ekonomisi ve AB tarımına uyum süreci açısından büyük önem taşımaktadır. AB’de mevcut olan bütün kurumların, destekleme politikalarının, düzenleme ve uygulamaların Türkiye’de de geçerli kılınması sağlanmalıdır.?
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Başkan Vekili Kerem Akgündüz de kurumun çalışmaları ve yürütecekleri çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Akgündüz, bir akreditasyon süreci geçirdiklerini, bu sürecin 31 Aralık 2010’da tamamlanmasını beklediklerini anlattı.
Ürüne destek vermediklerini, uğraşılan alanla ilgili yatırımların sağlanması konusunda desteklerde bulunduklarını kaydeden Akgündüz, gerekli düzenlemeler yapıldığında, 5-6 yıl içinde 1 milyar 200 milyon avro kaynak kullandıracaklarını anlattı.
Kırsal alanda yaşanan temel problemin özsermayelerinin bulunmaması olduğunu kaydeden Akgündüz, ?Bizim destekleyeceğimiz işletmeler küçük ve orta ölçekli. Belli bir ölçeğin üstündekileri desteklemeyeceğiz,? dedi.
Kurumun, projelerde belirtilen hususların doğru şekilde hayata geçirilmesi durumunda projenin yüzde 50’si oranında destek sağlayacağını anlatan Akgündüz, toplantıya katılan banka yetkililerine, ?Bir bankanın bizden geçmiş bir projeye destek vermesi doğru yere destek verdiği anlamına gelir. Çünkü biz 5 yıl boyunca denetim de yapacağız. Diğer kredi taleplerinden farklı olarak küçük ve orta ölçekli işletmelere daha sıcak bakmanızı istiyoruz,? diye seslendi.
Atlantis Mühendislik Genel Müdürü Gürsel Aral da su kaynaklarının doğru kullanılmasının önemini vurguladığı konuşmasında, modern sulama sistemlerinin desteklenmesi ve salma sulama sisteminin yasaklanması gerektiğini kaydetti.
?Et ithalatı yapılmamalı?
Bu arada, TZD Genel Başkanı Yetkin, et ithalatına ilişkin bir soru üzerine ?Türkiye’de et ithalatı yapılmaması gerektiğini, Türkiye’nin tanışmadığı hastalıklarla karşı karşıya gelebileceğini? söyledi. Yetkin, ?Bunu yaşadık. Bu bir intihardır, hem üretici hem tüketici açısından intihardır. İthalatın mutlaka yapılması gerekiyorsa, kısmi anlamda damızlık hayvan getirilerek ithalat belki yapılabilir. Bu da uzun dönemli, kısa dönemde değil. Kırmızı et anlamında ithalat yapılması son derece yanlış, onarılmaz yaralar açar? diye konuştu.
Bu konuda, EBK’nın hızla devreye girmesi gerektiğini belirten Yetkin, hükümetin karar alması, EBK’ya belli ödenek ayrılması, kurumun güçlü olması ve fiyat dalgalanmalarına karşı piyasaya girerek müdahale etmesi gerektiğini, müdahale edilmediği sürece fiyatların ?alıp başını gideceği? görüşünü dile getirdi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.