Dünya devlerinin bağımsız tohum firmalarını satın alarak gıda üretimini kontrol etmeyi amaçladıklarını söyleyen işadamı Mehmet Yüksel, “Sebze tohumlarında kamuoyunda bilinen Hollanda ve İsrail tohumları bağımlılığı yanılgısının aksine kritik öneme sahip hiçbir türde dışa bağımlı değiliz. Kendi kendimize yeteriz” dedi.
Türkiye’nin en büyük tarım fuarı Growtech Eurasia 16’ncı Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı, Antalya Expo Center’da 30 Kasım-03 Aralık tarihleri arasında 22 ülkeden 500’ü aşkın firmanın katılımı ile 50 m2 alanda yapılıyor. İlk üç gününde ziyaretçi akınına uğrayan ve 80 ülkeden 61.240 kişiyi ağırlayan Growtech Eurasia’nın 85 bin ziyaretçi ile kendi rekorunu kırması bekleniyor.
Growtech Eurasia Tarım Fuarı’na bu yıl damgasını vuran sektör ‘Tohumculuk’ oldu. Türkiye’nin en büyük yerli tohumculuk firması olan ve 69 ülkeye ihracat yapan Yüksel Tohumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yüksel, “Bugün insanlık için çok stratejik ve elzem olan 2 alan var: ‘Enerji’ ve ‘Tarım’. Dünya genelinde tohum pazarının büyüklüğü 52 milyar dolar ülkemizde ise bu rakam 1 milyar dolar civarında. Türkiye olarak dünya tohum pazarının yüzde 2’sine sahibiz. Gördüğünüz gibi sektörün cirosu rakamsal olarak çok küçük. Bu tek bir petrol şirketinin cirosunun onda birine karşılık geliyor. Parasal büyüklük küçük ama tohum konusu çok stratejik. Dünya’da bağımsız çok az tohum firması kaldı. Birkaç tane büyük tohum firması var ve dünya genelindeki firmaları tek tek satın alıyorlar. Avrupa’da sadece 5-6 bağımsız firma kaldı. Bu dev firmalar bizi de satın almak istediler. Amaçları belli ‘gıdayı kontrol etmek” dedi.
Türk merkezli bir firma olarak dünya genelinde operasyonel bir yapıyı kurduklarını belirten Mehmet Yüksel, “Türkiye’de 5 tesisimiz bulunuyor. Ürdün’de Arap ülkeleri bölge ofisimiz, Ürdün vadisinde 40 dekar deneme istasyonumuz, Yuksel Seed B.V. Holland ve Yuksel Seed Asia Ltd. Pakistan şirketlerimiz bulunuyor. Biz yerli ve ulusal tohumculuğun gücüne inanıyoruz. Firmamızı dünya devlerine satmamız sözkonusu değil. Aksine örneğin Pakistan’ın en büyük tohum şirketini satın alarak adını Yuksel Seed Asia Ltd. Pakistan yaptık. Ayrıca Kanada, Meksika, Polonya ve Kore’de de bölge ofislerimiz bulunuyor. 256 farklı tescilli ürünle 69 ülkeye ihracat yapıyoruz” dedi.
Kritik öneme sahip hiçbir türde dışa bağımlı değiliz. Kendi kendimize yeteriz…
“Gramı altından daha değerli domates tohumları var. Bir ülkenin geleceği bilimdir, katma değerli üretimdir” diyen işadamı Mehmet Yüksel, “Bugün Türkiye’de tohum ıslahı konusunda AR-GE yatırımları olan 8 yerli tohumculuk firması var. Biz okutan hocalarımız ‘Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. Bu işler çok zor’ derlerdi ama yüzde yüz yerli sermayeli bir Türk firması olarak biz bunu başardık, çevremizdekilere örnek olduk. Firma olarak çalıştığımız sebze türlerinde doğrudan yabancı yatırımcı ya da ortağımız olmaksızın kendimize ait tüm çeşitleri ıslah edip üretiyoruz. Sebze tohumlarında kamuoyunda bilinen Hollanda ve İsrail tohumları bağımlılığı yanılgısının aksine kritik öneme sahip hiçbir türde dışa bağımlı değiliz. Kendi kendimize yeteriz. Bugün yurtdışına kapılar kapansa kimse bize tohum vermese, ki vermeseler bize iyilik ederler diye düşünüyorum; “domates’, ‘biber’, ‘patlıcan’, ‘hıyar’, ‘kavun’, ‘karpuz’,’kabak’ türlerinin hepsine dair tohumlarımız mevcut. Ancak ıslahı yapılmayan ya da ıslahında geri kaldığımız hibrit ıspanak, havuç ve lahanagiller gibi bazı ürünler var. Onları da aşmak mümkün” dedi.
Mehmet Yüksel, 2008 yılında çıkarılan AR-GE Kanunu’nda tam zamanlı 50 eleman çalıştırılması zorunluluğu olduğunu, bununda tohumculuk firmalarını sıkıntıya soktuğunu belirtti ve “Bu konuda yaptığımız girişimler, hazırladığımız raporlar amacına ulaştı ve kanun koyucu bu sayısı düşürerek AR-GE konusunda tohumculuk sektörünün önünü açtı” dedi.
Oda, Birlik ve Dernek üyeliklerinde zorunluluk ortadan kalkmalı, rakiplerimiz bizi bu kadar yormuyor
Türk tohumculuğunun gelişimi için bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Mehmet Yüksel, firmaların Oda, Birlik, Dernek gibi örgütlere üyeliğinin zorunlu olmaması gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor, “Biz serbest piyasada rakiplerimizle rekabet ederken inanın yönetmeliklerle, odalarla, birliklerle, derneklerle oraya evrak götür, buraya para yatır derken daha çok yoruluyoruz. Rakiplerimiz bizi bu kadar yormuyor. Öncelikle ulusal tohumculuğumuzun gelişmesi için firmalar üzerindeki bu yükler alınmalı. Bizim işimiz ileri teknoloji gerektiren akademik bir iş üniversitelerle entegre olarak çalışmamız gerek. Bu alt yapının da hazırlanması Türk tohumculuğunu gelişmesi için çok önemli” dedi.
Türkiye’de GDO’lu sebze-meyve üretimi olmadığını, büyük para ve 10 yıla kadar hapis cezası olduğunu da belirten Mehmet Yüksel, “Meyve – Sebze konusunda tat, lezzet, kalite olarak dünya standartlarının çok üzerinde üretim yapıyoruz. Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla ülkemizde üretilen meyve ve sebzeleri tüketebilirler” dedi.
4 kıtadan 100’e yakın ülkeden katılımcı ve ziyaretçi Growtech Eurasia Antalya tarım Fuarı’nda buluştu
Growtech Eurasia 16’ncı Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Teknolojileri Fuarı, İspanya, Hindistan, İtalya, Mısır, Belçika, İran, Fransa, Çin, Kanada, Rusya, İngiltere ve İsrail gibi birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki farklı coğrafyalardan 500’ü aşkın firmayı Antalya’da biraraya getirdi.
Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde ve Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) organizasyonuyla 9 ülkeden 24 firma 27 kişiden oluşan Alım Heyeti fuarda yer aldı. Program sayesinde ihracatçı firmalar, dünyadan önemli potansiyel alıcılarla Growtech Eurasia Antalya Tarım Fuarı’nda biraraya gelme fırsatı buldu. Katılımcı ve ziyaretçilerinin Avrupa ve Balkan ülkelerinden Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’dan Türki Cumhuriyetler’e kadar çok geniş bir coğrafyadaki pazarlara ulaşmalarını sağlayan fuar, her yıl sektör için ortalama 550 milyon dolarlık iş hacmi yaratıyor.
Fuarda ayrıca birbirinden ilginç, yeni ve teknolojik binlerce ürün sergilendi. Hollandalı bir tohum ıslah firması tarafından üretilen çeşitli tür ve renklerde, turuncu, sarı, ampul şeklinde çeri domatesler, minyatür ve iki renk kilogramı 6 TL’yi bulan salatalıklar, ‘Yaşayan Marul’ olarak adlandırılan ve bardak içinde taze bekletilebilen, özel bıçakla tek kesimde salataya dönüşebilen marul türüne kadar yeni ürün çeşitleri fuarda tanıtıldı.
2015 yılında yaklaşık 91.4 milyar tarımsal üretim gerçekleştiren ülkemiz, 78 milyonun üzerinde nüfusu, her yıl yaklaşık 40 milyon turisti ve 2 milyonun üzerinde mültecinin gıda ihtiyacını karşılıyor. Her yılı ortalama 17-18 milyar dolar gıda ve tarım ihracatı yapılırken, milli gelirimize yüzde 7.6 oranında katkı sağlanıyor. Ayrıca kış aylarında ortalama 4.8, yaz aylarında ise 6 milyon insan tarımda istihdam ediliyor.
Ülkemizin tarımsal potansiyelini en üst seviyelere çıkarmayı hedefleyen Hükümet kısa süre önce açıkladığı Milli Tarım Projesi ile 2017 yılından itibaren tarımsal üretimde ciddi atılımlar yapılacağına işaret etti. Proje ile 2023 yılında tarımsal hasılada 150 milyar dolar, ihracatta ise 40 milyar dolara ulaşılması hedefleniyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.