unnamed-32

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) CeBIT Bilişim Fuarı kapsamında, İstanbul Fuar Merkezi’nde “İletişimde Bilişimin Rolü ” başlıklı bir panel düzenledi. EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz, Ekonomi Gazetecileri Derneği Denetim Kurulu Üyesi Fikri Türkel ile Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder konuşmacı olarak katıldılar.

“Önce ‘büyü” diyorduk, şimdi ‘teknoloji’ diyoruz!”

İletişim teknolojideki gelişmeleri, haberleşme tarihiyle ilgili bilgiler vererek değerlendiren Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Şeref Oğuz, “Haberleşme 2000 yıl önce dumanla başladı, bugün bulut teknolojisine gelindi, dumandan geldiğimiz yere bakın! O zaman taşa yazı yazılıyordu, şimdi de silikon tablete yazıyoruz. Geçmişte ne varsa bugün de aynısı var. Ona büyü diyorduk, şimdi teknoloji diyoruz. Çünkü insan ihtiyaçları değişmedi” dedi.

Bilişim sözcüğünün Türkçe’ye Aydın Köksal tarafından kazandırıldığını hatırlatan Oğuz, teknolojinin bilişim aşamasına gelene değin iletişim teknolojilerinin çeşitli evrelerden geçtiğini ifade etti. Teknoloji ve ekonomi ilişkisine de değinen Oğuz, “Viktoria çağının interneti telgraf dünya ticaretini o dönem 5 kat, daha sonra bugün bile unutulmaya yüz tutmuş faks 15 kat artırdı. Sonra telefon, internet, faks hepsi bir araya geldi, yeni ekonomiyi doğurdu” diye konuştu.

“Bilgi kirliliği ortaya çıktı”

Bugüne gelindiğinde ise insanlığın teknoloji ile nasıl başedileceği sorunuyla karşı karşıya olduğunu hatırlatan Şeref Oğuz, iletişim teknolojisindeki gelişmeleri, “Bugün herkes yayıncı, herkesin ortalama okuru 120 kişiyle sınırlı olduğu bambaşka bir dünya var. Şu an 30 yıl önceki TRT’in elindeki teknolojinin kat kat fazlası herkesin cebinde. Bilginin baş edemeyeceğimiz şekilde çoğalması yüzünden referansların kaybolduğu bir zamanda yaşıyoruz. Hepimiz big dataya data kaydeden kişiler olduk, bilgi kirliliği ortaya çıktı” diye yorumladı.

“İnsanlar referanssız bilgiler yayıyor”

Bilginin “güç” olduğuna vurgu yapan Oğuz, “Ancak nitelikli güce, bu işe metodoloji bulanlar kavuşuyor. İnsanlar referanssız bilgiler yayıyorlar. Gazetecilerin metodolojisi var. Herkes muhabirlik yapar hale geldi ama editörlük altın değerine çıktı. Yeni bir tehlike oluştu, eğer bilincimiz yoksa, bilinçsiz kurbanlar oluyoruz. Bu yüzden, önümüzdeki dönemlerde, felsefi, ahlaki ve ekonomik sorunlar olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

Ekonomideki değişimin ana kaynağı big data

Devletin oluşturduğu “big data”yı ekonomideki değişimin ana kaynağı olarak ifade eden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder de “Yaklaşık 70 yılda toplanan veri şu anda bir haftada toplanıyor. Artık big datanın sahibi olmak mı, onu yönetmek mi, onun içinde düzenleme yapmak mı önemli? Her biri ayrı ayrı uzmanlık gerektiren bir konu. Ancak big data artık, aynı anda takip edilip değerlendirilecek bir noktaya geldi. Artık big datayı yönetenler, dünyayı yönetiyorlar. Big datanın başka stratejileri var, izleme var, eğitim var, siyaset var” dedi.

50’nin üzerinde veri tabanı birbiriyle ilişkilendirildi

Önümüzdeki dönemde big datayı yönetmenin önem kazandığını belirten Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, “20 yıl önce 70 milyon vatandaşın kişisel bilgilerini ilgilendiren Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi  MERNİS kuruldu. Biz şu an Uyumsoft olarak, devlet için altyapı kuran firmayız. Devletin big datasına katkı sağladığımız dört sistem var. Bunlardan biri 1,5 milyon gerçek ve 1,5 milyon tüzel kişi işletmenin verisinin olduğu, ticaret sicil işlemlerinin yapıldığı Merkezi Sicil Kayıt Sistemi MERSİS, bir diğeri ise 1,4 milyon esrafının verisinin işlendiği Esnaf ve Sanatkar Bilgi Sistemi ESBİS. Hal Kayıt Sistemi HKS ile de 3,5 milyon çiftçi, 25 bin perakende noktası ile 900 toptancı verisi izlenebiliyor. Türkiye’nin bütün mülki kayıtlarının yapıldığı Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi TAKBİS de hayata geçirildi. Ar-Ge portalı ile 6 bin ar-ge projesi toplandı, izleniyor, yönetiliyor. 50’nin üzerinde veri tabanı birbirleriyle ilişkilendirildi. Bu verilerin üzerinden, ekonomik modeller, rekabet stratejileri, satın alma gibi süreçler hayata geçirilmektedir ” diye konuştu.

e-Fatura ve e-Arşiv’in işletmelere tasarruf sağlıyor

e-Fatura’nın ardından e-Arşiv, e-Defter gibi diğer i-Dönüşüm süreçlerinin yolda olduğunu kaydeden Uyumsoft Başkanı Önder, “e-Fatura sistemine Ocak ayı itibariyle geçiş yapan 20 bine yakın mükellef şirket, kâğıt fatura yerine e-Fatura kullanıyor. e-Fatura sisteminde, aylık 10 milyona yakın fatura dolaşıyor. Bunun, e-Fatura mükellefi olan 20 bine yakın işletmedeki tasarruf oranı, ayda 20 milyon TL’yi buluyor.  e-Fatura’nın ardından; e-Arşiv, e-Defter gibi diğer i-Dönüşüm projeleri de hızla hayata geçmeye başladı. Kağıt bir faturanın; baskı, kargo, saklama ve personel maliyeti 2 TL’yi buluyor. e-Arşiv ile birlikte, sistemdeki fatura sayısı ortalama 10 kat artabilecektir. Özetle; e-Fatura ve e-Arşiv ile 2015 yılında sistemde dolaşacak 250 milyon Elektronik Fatura ile; şirketlerin 500 milyon TL’ye yakın tasarruf yapacağı öngörülmektedir. Bu süreçlerin elektronik ortama geçmesiyle de, işletmelerin maliyetleri tarihe karışacak” diye hatırlattı.

“Kendimizi stratejiyi yönetmeye odaklamalıyız. Aslında bu bilinmeyen bir konu değil. Geçmiş dönemin dinamikleri, stratejileri değişiyor” diyen Önder, Türkiye’nin 90 ülke ile 2016’da devreye girecek olan protokolü hakkında bilgi verdi. Önder, “Bunun anlamı bu 90 ülkede kurulan şirketlerden bu 90 ülke haberdar olacak, anında refleks gösterilecek. Kayıtdışı ile mücadelede bunun önemli katkıları olacak” diye konuştu.

Oyun mu, çalışma mı?

Okur yazar yetkinliğinde Türkiye’nin 41’inci sırada yer aldığını belirten EGD Denetim Kurulu Üyesi Fikri Türkel ise, yeni dönemde “bilişim yetkinliği” gibi endekslerin ortaya çıkacağını savundu. Bilişimin eski paradigmaları ve iş yapış biçimlerinin değiştiğini söyleyen Türkel, “Babam, evde bilgisayar başındayken oyun oynadığımı sanıyor. Baba çalışıyorum dediğimde, bunu anlamıyor. Bu şekilde çalışmanın parasal rakamlarını ortaya koymuş olsak, onun anladığı çalışmayla kıyaslandığında kat kat fazla olduğu ortaya çıkar ama onun kuşağı bunu görmüyor” dedi.

“Hedef kitleyi bulmak önemli”

Şirketler ve insanların, sosyal medyada bazı tutumlara neden yoğun ilgi gösterildiğinin merak edildiği bir çağda yaşadığımızı hatırlatan Fikri Türkel, internette trend olan “buz kovası” etkinliğinden yola çıkarak, “viral etkinin altı ilkesi”ne değindi. Türkel şunları söyledi:

“Sosyal medyada bazı şeyler neden ilgi görüyor? Bunu viral etki ile anlatabiliriz. Birincisi, burada bir sosyal değer olması gerekir. Hedef kitleyi bulmak önemli. Bu arayışta konuşup değer katarsanız, ilgi çekersiniz. Çoğu insan aptal yerine akıllı, yoksul yerine varlıklı ve beceriksiz yerine havalı gözükmek ister. Kıyafetlerimizle gelir, konuştuklarımızla ayrılırız ortamlardan. Buna sosyal değer deniyor. Statü semboller bırakmaya çalışmalıyız. İkincisi tetikleyicilerden bahsedebiliriz. Öyle bir konu söylersiniz ki, birbirini tetikler. Beyin şöyle çalışır: Yüz dolara sandviç, 55 liraya lahmacun gibi… Koku, tak, ses, sonra gördüğümüz şeyler. Zihin ikonlarla hareket ediyor. Zihinde kalma söresi önemli.

Üçüncü konu da ilgi. İlgi duyuyorsak paylaşırız. Duyguları ateşleyin. Bazı şeyler de şeffaf olmalı. Aleniyet dördüncü önemli viral etki. Türkler, komşusunun yaptığını yapıyor. Beşinci viral etki de pratik değer oluşturmak. İnsanlar enformasyona boğulmuş durumda. Yararı nerede, nasıl göreceğiz, bu yüzden pratik değer oluşturmak gerekir. Ve altıncı etki de şu, mutlaka bir hikaye oluşturun. Sosyal medyaya baktığınızda bunun çok olduğunu görürsünüz. Tarihte de bu böyle, Dedem Korkut masalları, fıkralar…”

Japonya’da 55 milyonluk tirajlı gazetelerin dijital dünyada tutunamadığını hatırlatan Türkel, “Biz sosyal medyada Japonya’dan daha iyiyiz, ama bu avantajımızı katma değere dönüştürmemiz lazım” diye hatırlattı.

“Her şeyinizi sosyal medyada paylaşmayın”

Panelin soru cevap kısmında Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, kötüye kullanıma işaret ederek, “Hep olumlu tarafından konuştuk ama şirketler, bireyler ve devletler açısından ayrı ayrı sonuçları oluyor. Bu yüzden her şeyinizi sosyal medyada paylaşmayın. Mesela şirketler için bakalım, sonuçta neyimiz kalır, rekabet edecek!” diye uyardı. Gazeteci Fikri Türkel de “Sosyal medyada, günlük konuşmaların yüzde 7’sini paylaşıyoruz” diye konuştu. Bugünden yarına gelecekte nelerin olacağının şimdiden bilinemeyeceğini hatırlatan Şeref Oğuz ise, bilginin önemine vurgu yaparak, “Big datanın en kötü yanı bilgi kirliliğidir. Binlerce yıl öncesinden mesaj veren Cizreli İsmail’e, El Ceziri’ye kulak verelim; Hayata geçirilmemiş her bilgi, doğru ile yanlış arasında bir yerdedir. İnsanı bilge olmaktan çıkarıp, malumat verenler konumuna getiren gidişatın farkında olalım” diye konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın