Batuhan Başavcı kobipostası

BATUHAN BAŞAVCI >> İntegral Menkul Değerler, Araştırma Departmanı, Analist >> 2013 yılında yurtdışında yaşanan ekonomik gelişmelerin yanı sıra yurtiçinde de piyasalara oldukça baskı yaratan politik riskler, yatırımcıların yaklaşık olarak yıllık bazda yüzde 10 değer kaybetmesine sebep oldu. Yılı özetlemek gerekirse, oldukça yoğun bir süreçte madalyonun iki yüzünü de görmüş olduğumuzu söyleyebiliriz.

İlk altı aylık süre pozitif ve rekorların kırıldığı dönemken, diğer altı ayda oldukça sıkıntılı ve satış baskılı bir dönem gözlemlendi. Sebeplerine odaklandığımızda, özellikle ABD tarafında tahvil alım programlarının devam etme sürecinde iç talebin güçlü devam etmesi, yurt içinde büyümenin iç taleple sağlanması, cari açık konusunda finansman bolluğu ve banka kârlılıkları ile konut sektörünün satış konusunda en parlak dönemleri yaşadı. Bu parlak dönemin meyvesini uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ve Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir ülke statüsüne almasıyla birlikte gördük ve o dönemde Borsa İstanbul tarihi seviyelerini gördü; yılbaşından mayıs ayına kadar yüzde 19 oranında primler gerçekleşti. Artık piyasalar çok farklı seviyeleri konuşmaya başlarken, küçük yatırımcıdan öte halk arasında dahi “Borsa çıkıyor alalım” söylemleri duyduğunuzda, bekleyeceğiniz tek şey bir kıvılcım oluyor. O kıvılcım ise mayıs ayında Fed başkanı Ben Bernanke’nin “Parasal genişlemeyi yıl sonuna doğru azaltabiliriz” açıklamasıyla başladı.

Politik riskler 2013’te Borsa yatırımcılarına kaybettirdi

Yurt içi piyasalarda gerçekleşen siyasi gelişmelerle birlikte ilk defa yurt içi piyasalarda Borsa açısından unutulan bir risk unsuru daha ortaya çıkmış oldu. Bu da düşüşlerin etkisini katlayarak artırdı ve sürecin ilk şokunu atlattığımızda endekste 90,000 seviyelerinden sadece 1 ay içerisinde 70,000’li seviyelere geri çekilmeler gözlemlendi.

Yurt dışı politik riskler açısından ise Suriye ile Türkiye tarafında yaşanan gerilim ve hükümet tarafından gerçekleştirilen açılımın sindirilmesi, enflasyon ve hane halkı borçlanma endişelerini durdurmak için parasal sıkılaştırma politikaları derken, endekste yıllık getiri açısından negatif seviyeye doğru hareketler izlendi. Yılı aralık ayındaki Fed toplantısında gerçekleştirilen 10 milyar Dolarlık azaltım ve yurt içi piyasalarda yapılan rüşvet operasyonu ile birlikte sonlandırmak üzereyiz. Bu tarz piyasalarda yatırım yapmak zordur ancak ön plana çıkan hisse ve sektör seçimi olacaktır.

TAV ve THY yatırımcısı yılı kazançla kapatıyor

Borsa İstanbul 30 tarafında bu süreçte en yüksek getiriyi sağlayan hisse senetlerinde ise sanayi hisse senetleri ile havacılık sektörünün en büyük firmaları olan TAV Havalimanları, Tofaş ve Türk Hava Yolları başı çekiyor. Getiri açısından endeksle kıyasladığımızda, TAVHL endeksten yüzde 90 pozitif anlamda ayrışırken, Tofaş yüzde 54, Türk Hava Yolları ise yüzde 40’a yakın pozitif ayrışmış oluyor. Önümüzdeki süreçte hisse bazında finansman açısından sıkıntı yaşamayacak, nakit kompozisyonu güçlü ve döviz hareketlerinden az etkilenecek olan hisse senetleri tercih edilmelidir. Sektör bazında ise bu süreçte en az hasar alacak sektörler açısından perakende ile finansman açısından sıkıntı yaşamayan doğalgaz ve petrol hisse senetlerinde ağırlık artırtabilir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın