İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır
İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır

İntegral Menkul Değerler Araştırma Müdürü Egemen Candır, “Fischer’ın Fed’in para politikalarını özellikle gelişen piyasalarda derinden anlayan bir kişi olduğunu, QE’ye yaklaşımda Yellen kadar güvercin olmadığını fakat QE’nin devamlılığının gerekliliğine inanan birisi olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Candır’ın değerlendirmesi şöyle:

Piyasalarda konuşulanlara göre, eski İsrail Merkez Bankası Başkanı 70 yaşındaki Stanley Fischer’ın Fed’de Başkan Yardımcısı olması ihtimali doğdu. Yellen’in Fed Başkanı olması ile boşalan koltuğa Obama tarafından önerileceği söylenen Fischer, 2005-2013 arasında İsrail Merkez Bankası Başkanlığı ve Dünya Bankası’nda Başekonomistlik görevlerini sürdürdü. Piyasalardaki ekonomistlerin son derece saygı gösterdiği Fischer, aynı zamanda Fed Başkanı Bernanke ve ECB Başkanı Draghi’nin tezlerinde danışmanlık görevi yapmış olmasıyla, yani ECB ve Fed Başkanları’na koçluk yapmış olması ile ünlü.

Yellen’ın başkanlığı kabul edilmeden önce Fed’in başına geçmesi konusunda da söylentiler dönen Fischer, kriz yönetimi konusunda son derece tecrübeli bir isim. IMF’de 1994-2001 arası yüksek seviye yöneticilik yapan Fischer, Meksika, Doğu Asya ve Rusya başta olmak üzere önemli gelişen piyasa krizlerinin bertaraf edilmesinde ön planda rol aldı. Kendisi Zambiya doğumlu olan ve 1976’da Amerikan vatandaşlığına geçen Fischer’ın Fed’in iki numaralı koltuğuna gelmesi aynı zamanda bu sene içerisinde oluşan bir “yabancı” Merkez Bankası Başkanı trendini de takip edebilir.

2013’te, Kanada, İngiltere ve Japonya’da, bu ülkelerin Merkez Bankaları’nın dışından gelen isimler bir numaralı koltuğa oturmuş ve üç ülkede de kritik kararlar alınarak ekonomilerde toparlanma sinyalleri alınması sağlanabilmişti.

İsrail – ABD ilişkilerine de iyi gelebilir

Stanley Fischer’ın Fed’in Başkan Yardımcılığı koltuğuna gelmesi son zamanlarda araları gerginleşen ABD ile İsrail’in de ilişkilerinin gelişmesine yardımcı olabilir. En son İran’a yaptırımların azaltılması ve İran’ın nükleer santral kullanımı için uranyum zenginleştirmesine oldukça sert tepki gösteren İsrail, geçtiğimiz seneler içerisinde ABD’de Obama’dan istediği ilgiyi göremedi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun yıllar boyunca en üst seviye ekonomik danışmanlığını yapan Fischer’ın Fed’de üst seviye görev alması hem İsrail ilişkilerine hem de Obama’nın ortak nokta bulmakta zorlandığı Cumhuriyetçi muhalefetin isteklerine iyi gelebilir.

Fed QE mesajını iletemedi, Fischer yardım edebilir

Fed gibi dünya ekonomisinde büyük rol oynayan bir merkez bankasında bazı kararları almak büyük sıkıntı ve farklı görüşler yaratabiliyor. Bunun en net örnekleri, mayıs ayında Bernanke’nin QE’yi azaltıp bitirebileceklerini söylemesi sonrası küresel piyasalardaki çalkantı ve azaltmanın beklenildiği eylül ayında azaltma gelmeyince oluşan sanal olumlu hava olarak gösterilebilir.

Net olan bir konu varsa o da Fed’in QE’nin azaltılması gerekliliğini ve QE azaltılıp bitirildikten sonra dünyanın kıyameti görmeyeceğini doğru düzgün piyasalara anlatamamasıdır. Görünüşe bakılırsa Obama’nın niyeti, bu durumu düzeltmek adına “Çömez Başkan” Janet Yellen’a bir kriz koçu getirmek. Özellikle 6 aydır bütün dünyanın Fed’in QE’yi azaltıp azaltmayacağınıkonuştuğunu düşünürsek ve bu konuşmalar arasında gelişen piyasaların bir yoyo misali yükselip düştüğünün farkına varırsak, gelişen piyasa tecrübesi ve kriz tecrübesi derin olan bir ekonomistin 2 numaralı koltuğa gelmesi son derece mantıklı olacaktır.

Fischer, QE’nin azaltılması konusunda Yellen’de baskı oluşturabilir

Stanley Fischer’ın QE konusundaki daha önceki açıklamalarına bakıldığında, 18 Nisan’da “karmaşık” olarak adlandırdığı QE’nin kendisini endişe içerisine soktuğunu, bunun karmakarışık ve çirkin bir şey olduğunu söylediğini görüyoruz. 19 Kasım’da ise, Fed olmasaydı daha derin bir resesyona girilebileceğini ve Fed’in sıradışı uygulamaları olmasaydı dünyanın daha sıkıntı içerisinde olacağını söyleyen Fischer, QE’nin gerekliliğinin yanında tehlikeli de olduğunu söylediğini görüyoruz.

Kısacası, Fischer’ın Fed’in para politikalarını özellikle gelişen piyasalarda derinden anlayan bir kişi olduğunu, QE’ye yaklaşımda Yellen kadar güvercin olmadığını fakat QE’nin devamlılığının gerekliliğine inanan birisi olduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar QE’yi destekleyen bir ekonomist olsa da, yaklaşım olarak daha çekimser bir çizgi çizmesi, iyileşen ABD verilerinde QE’nin azaltılmasına taraftar bir Fed üyesinin daha 2014 kadrosuna eklenmesi anlamına gelebilir. Fakat bunun, başta gelişen piyasalar olmak üzere, bütün küresel piyasaları darmadağın etmeden yapma konusunda Fischer’ın liderlik görevini üstlenebileceğini düşünebiliriz.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın