haber2

TGDF Gıda Kongresi 2013 kapsamında düzenlenen “Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu”, kamu, sanayi ve akademi dünyasından isimleri buluşturdu. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) tarafından Akademetre Araştırma Şirketi’ne yaptırılan Tüketici Algısı Araştırmasının sonuçlarına ilişkin bilgilerin de paylaşıldığı özel oturumda, süt ve süt ürünleri konusunda yaratılan bilgi kirliliğinin yol açtığı zararlara dikkat çekildi.

Gıda Teknolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Halkman’ın başkanlık ettiği Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu’nda ilk sözü alan ASÜD Başkanı Harun Çallı, ASÜD’ün, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı öncülüğünde yürüttüğü “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörü’nün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi” ile AB pazarının süt ve süt ürünlerine açıldığını hatırlattı. “Bu, diğer ülkelere ihracat için de elimizde belge olması nedeniyle önemliydi.” diyen Çallı, bundan sonraki hedeflerinin Rusya, Kazakistan, Belarus, Çin gibi ülkelerin de kapısını açmak olduğunu, bunu da başardıklarını kaydetti. Çallı, “AB ihracatını açtıktan sonra ödevlerimiz çok daha fazla artıyor. Bunun sürdürülebilir olması lazım. Üreticimizin, sanayicimizin ve bakanlığımızın bu işi hafife almaması gerekiyor.” dedi.

Sanayiciler olarak hijyen açısından bir sıkıntıları olmadığını, tek sıkıntının hayvan hastalıkları ve yem kaynakları konusunda yaşandığını vurgulayan Çallı, ihracat ve Okul Sütü gibi çocukların beslenmesi için çok önemli ve ciddi işlerle uğraşırken yaratılan bilgi kirliliğinin kendilerini çok üzdüğünü söyledi. Çallı, şunları kaydetti:

“Biz yurtdışına ihracat yapalım, süt üretimini, istihdamı, tüketimi arttıralım derken, karşımıza ‘Ayranımız niye bozulmuyor, süt niye ekşimiyor?’ gibi kampanyalar çıkıyor. Sütü ne kadar hijyen olarak işlerseniz, raf ömrü uzar. Bunu tartışıp, çocuklarımızı, ailelerimizi sütten soğutmak doğru değil. Herhangi bir fabrikaya istenildiği zaman gidilebilir, ayran, süt, yoğurt kontrol edilebilir. Bu; Türkiye’ye zarardır, sektöre zarardır, halkın daha pahalıya ürün almasıdır.”

“Süreç yönetici anlayış”

Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu da, kurumun Et ve Süt Kurumu’na dönüştürülmesi ile ilk defa süt piyasasında düzenleyici bir yapının kurulmuş olacağını söyledi. Kemaloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2023 vizyonunu konuşuyoruz. Bu ülkenin ihraç edebileceği ürünlerin fiyatını kamu belirliyor. Bu anlamda sektörün önünü açacak bir anlayışa bürünmemiz lazım. Bir karar vermeniz gerekiyor. Ya hakem olacaksınız ya da sahaya çıkıp oynayacaksınız. Kurum düzenleyici bir kurum haline geliyor. Önemli olan müdahaleyi hangi araçlarla, nasıl yaptığınız? Zaman zaman menfaatleri çatışan kesimleri dengeleyeceksiniz, bu zor bir iş. Bizim rolümüz arz ve talep dengesini sağlamak. Bizim sonuç değil, süreç yönetici bir anlayışla, işin kaynağına gitmemiz, üretim sürecini yönetmemiz, ölçeği büyütmemiz, rekabet anlayışını yerleştirmemiz lazım.”

Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Besler de, süt ve süt ürünlerinin beslenme için önemini verilerle anlattı. Besler, “Yeterli ve dengeli beslenme için her türlü besin kaynağı bizim için nimettir. Yararlanabileceğimiz her türlü besinden faydalanmanın bir yolunu bulmalıyız. Hele süt gibi bir besinden bahsediyorsanız, herkes çok dikkatli olmalı. Diyette süt ve süt ürünlerinin önemi aşikar. Toplum önünde konuşurken kanıta dayalı ve veri anlamında konuşmanız lazım. Kişisel yaklaşımlar, öngörüleri topluma indirgemede sorunlar olur. Bu noktada herkesin sorumluluğu vardır.” dedi.

Sütte ışıl işlemin mikroorganizmaların üremesine engel olunması, kaliteyi etkileyen enzim faaliyetlerinin durdurulması, besin değerini korumak için yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Besler, “Ülkemiz koşullarında çiğ süt tüketemezsiniz. ‘Isıl işlem geçirmemiş sütlerin tüketimi risk taşımaktadır.’ diyen başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere birçok kurum var.” diye konuştu.

Türkiye Araştırmacılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yard. Doç. Dr. Halil Zeytin ise ASÜD tarafından Akademetre Şirketi’ne yaptırılan süt ve süt ürünleri konusunda Tüketici Algı Araştırması’nın sonuçlarına ilişkin bilgileri katılımcılarla paylaştı. Zeytin, “Tüketicinin sağlık ve beslenmeye ilişkin ilgisinin arttığını görüyoruz. Ancak tüketici neyi referans kaynağı alacağı konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyor.” dedi.

Oturum Başkanı Prof. Dr. Kadir Halkman da, şunları kaydetti:

“Bilgi kirliliği gerçekten çok vahim durumda. Kişi bir şeye inanabilir, saygı duyarız ama kendi inançlarını dayatmaya kalkıyor ise bu yanlıştır.

Dünyada her 2 saniyede bir çocuk açlığa bağlı sebeplerden ölüyor. ‘Süt kanser yapar!’. Bir dakika neden yapsın? Şunu anlatmakta zorluk çekiyoruz, UHT süte katkı maddesi katılmıyorsa niye bu kadar dayanıyor? Bezelye konservesi niye dayanıyorsa onun için. Sanılıyor ki, sanayiden geçtiği vakit tehlikeli hale geliyor.”

Soru-cevap bölümünde görüşlerini açıklayan Prof. Dr. Ali Esat Karakaya da, “Sabah kalktığınızda hava güneşliyse, ‘bugün bütün dünya güneşli’ diyemezsiniz. Dünyanın her yerinde çıkıp, bilim dışı iddialarda bulunan insanlar var. Yanlış bilgi, bilimsel bilgi gibi sunuluyor.” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Demirci de, yanlış bilgilerin yayılmasında zamanlamaya dikkat çekerek, “Süt üretimimiz, ürünlerimize rağbet artmış, dünya ile rekabet eder hale gelmişiz, bunlar çıkıyor.” diye konuştu.

Okul Sütü konusunda da görüşlerini dile getiren akademisyenler, Okul Sütü’nden tek bir zehirlenme vakası olmadığını hatırlatarak, çocukların sağlıklı beslenmesinde çok önemli olan programın mutlaka sürmesi gerektiğinin altını çizdiler.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın