haber1

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF), bu yıl ikincisini düzenlediği TGDF Gıda Kongresi’nde, Türkiye’nin en büyük üretim sanayisi konumunda bulunan gıda ve içecek sanayisinin 2023 Vizyonunun çerçevesini oluşturan “TGDF 2023 Bildirgesi”ni açıkladı.

TGDF 2023 Bildirgesi, Türk Gıda ve İçecek Sanayisinin; Türkiye’nin 2023 Vizyonunu desteklemek, Cumhuriyetimizin Yüzüncü yılında dünya gıda ihracatında ilk 10 ülke arasında yer almak ve bireylerin kesintisiz güvenli gıdaya erişimini devam ettirmek amacıyla aksiyon alınan alanlardaki taahhüdünü ortaya koyuyor.

2023 Bildirgesi, Kongrenin son oturumunda sunuldu. Gıda ve İçecek Sanayi 2023 Vizyonu başlıklı oturumda; kongreden yaklaşık bir ay önce gerçekleştirilen TGDF Arama konferansından elde edilen sonuçların ışığında gıda ve içecek sanayinin 2023 vizyonu hedefine nasıl ulaşılacağı tartışıldı.

ARGE, inovasyon, gıda tedarik zincir boyunca şeffaflık, gıda ve tarımda sürdürülebilir uygulamaların ve teknolojinin yaygınlaştırılması, KOBİ’lerin güçlendirilmesi ve ihracatın geliştirilmesi gibi konular oturum panelistleri tarafından görüşüldü.

TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma, Cargill Gıda Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Murat Tarakçıoğlu, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Başkanı Mehmet Aktaş, Barilla Türkiye Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Güneş Karababa, Anadolu Efes Kurumsal İlişkiler ve Regülasyon Grup Direktörü Saltuk Ertop katıldı.

Rint Akyüz, sektörün 2023 yılı ihracat hedefinin 40 milyar dolar olduğunu belirttikten sonra, “Son 10 yılda ihracatımızı beş kat arttırmışız. Ancak bundan sonraki hedefimizi nasıl gerçekleştireceğiz. İddialıyız ama yapmamız gerekenler var” şeklinde konuştu.

“Kayıt içine bakarak kayıt dışını bulmaya çalışıyoruz”

Cargill Gıda Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Murat Tarakçıoğlu; sektörün rekabetçi bir yapıya kavuşması için mevzuat, girdi maliyetleri, lojistik ve kayıt dışı olmak üzere dört önemli başlıktaki eksiklerin giderilmesi gerektiğine işaret etti.

“Lojistik konusunu en büyük handikap olarak görüyorum. Bu konuda bazı teşvik edici uygulamalar geliştirilebilir mi, ciddi anlamda düşünmemiz lazım” diyen Tarakçıoğlu; en büyük sorunlardan biri olan kayıt dışının ise kayıt içine bakılarak bulunmaya çalışıldığını, bu konuda daha fazla irade gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

2023’e yol alırken hazırlanan mevzuatların, tüm paydaşların hayatını kolaylaştırıcı şekilde olması gerektiğine de değinen Tarakçıoğlu, “Kanunlar uygulanabilir olmalı, ağır cezalar çözüm olarak görülmemeli. Bu noktada, rekabetçilik açısından eksiklerimizi kapatmamız gerekiyor” dedi.

“KOBİ’ler güçlendirilmeli”

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Başkanı Mehmet Aktaş, 2023 hedefine giderken hangi alanlara yatırım yapılacağının iyi belirlenmesi gerektiğini vurguladığı konuşmasında, KOBİ’lere de dikkat çekti.

Sektörün yüzde 90’ın üzerinde KOBİ türü işletmelerden oluştuğunu belirten Aktaş, “Bu KOBİ’lerin 2023 vizyonuna hizmet edebilmeleri için ciddi anlamda geliştirilmeleri lazım” dedi.

Aktaş, markalaşma, ARGE ve inovasyonun da yatırım yapılması gereken alanlar olduğunu kaydederek şöyle konuştu:

“Markalaşmalıyız; marka, ürününüzü daha iyi fiyatla satmanızı da sağlıyor. Bu nedenle Turquality projesinin devam etmesi önemli.

Bir diğer husus, ARGE ve inovasyon…  Şuna da dikkat çekmek isterim, inovasyonu herkes kendi yapacak diye bir kural yok. Kollektif inovasyon yapılabilir. Özellikle KOBİ türü işletmelerimizin ARGE ve inovasyon kapasitesi geliştirilmeli. KOBİ’lerin işlerini geliştirebilmeleri için ortak ARGE merkezleri olabilir, üniversiteler bu işin içinde daha fazla yer alabilir.

Öte yandan sektörün büyümesinde arz güvenliği dikkate alınırken, talep güvenliğinin yeterince değerlendirilmediğini düşünüyorum. Örneğin; süt sektörü arz yönlü büyüme trendine girdi, 17 milyon tona yükseldi. Ama tüketim aynı yönde büyümüyor. Bu bize tüketimin yanında ihracatı da geliştirmemiz gerektiğini gösteriyor. Üstelik talep güvenliği sağlanırsa üretici de rahat eder.”

“Hedef 2023 ama ötesi de var”

Markalaşmanın önemine dikkat çeken bir başka panelist, Anadolu Efes Kurumsal İlişkiler ve Regülasyon Grup Direktörü Saltuk Ertop oldu. Şu anda sektörün durumunun gurur verici ve alınan mesafenin başarının göstergesi olduğunu söyleyen Saltuk Ertop, “2023’te 40 milyar doları yakaladığımızı varsayalım, ama iş orada bitmiyor, ötesi de var. Bunu düşünerek hazırlıklarımızı bugünden yapmalıyız” şeklinde konuştu.

Markanın, giderek daha fazla oranda tüketici tercihlerinde etkili olmaya başladığını belirten Ertop, markalaşmadan herhangi bir ürünü ihraç etmenin mümkün olmadığını vurgulayarak; “Turquality önemli ama yeterli değil. Burada hem devlete hem özele çok iş düşüyor” dedi.

Ertop, değerlendirmesine şu sözlerle devam etti:

“40 milyar dolar ve ötesine sadece ihracatla gidemeyiz. Bunu yapmanın yolu Türk şirketlerinin yurtdışı yatırımlarını arttırmaktan geçiyor. Girişimcilerimizin uluslararası pazarlarda yatırım yaparak gelirlerini konsolide etmesi gerekiyor. Tabii, bunu bugünden planlamalıyız.

İnsan kaynağı ve nitelikli iş gücü de şirketler için giderek önem kazanıyor. Bence eğitimi, ekonomik bir ihtiyaç ve girdi olarak algılamamız gerek. Bu nedenle şirketlerin çalışanlarına iş konusunda eğitim vermelerini önemsiyorum.”

Hedef ülke, hedef kategori

40 milyar dolar hedefinin, ortalama yüzde 2 büyüyen global ekonomi düşünüldüğünde oldukça zorlu bir hedef olduğunu ifade eden Barilla Türkiye Ortadoğu ve Afrika Bölge Direktörü Güneş Karababa, markalaşma, verimlilik artışının sağlanması ve ihracat stratejileriyle bunun gerçekleştirilebilmesinin mümkün göründüğünü belirtti.

Karababa, görüşlerini şöyle açıkladı:

“Sulanamayan 4 milyon hektar arazimiz var. Hollanda kadar bir alandan söz ediyorum. Ama Hollanda’nın tarımsal ürünler ihracatı 75 milyar dolar. Bu nedenle verimliliği arttırmamız lazım. Bizim en önemli ham maddemiz durum buğdayı.  Sözleşmeli tarım yapıyoruz, bu sayede 600 kg’a kadar verim elde ediyoruz. Sözleşmeli tarımın özendirilmesi, hukuki altyapısının oluşturulması gerekiyor. İyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı.

Diğer yandan, ihracat politikalarında hedef ülke hedef kategori oluşturmalıyız. Ama önce markalaşmalıyız. Marka sadece isim değildir, ürünün ruhudur. Makarna sektörü her yıl yaklaşık yüzde 30 oranında büyüyor. Biz, yerel markalara da yatırım yapıyoruz. Ancak belirli çapın altındaki firmaların Turquality’den faydalanması zor gözüküyor. Türkiye’de tescilli markalara verilen teşviklerin de geliştirilmesi gerekiyor.”

TGDF 2023 Bildirgesi

Konuşmaların ardından tekrar söz alan TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz, Türkiye ekonomisinin en dinamik sektörü olan gıda ve içecek sanayisini; TGDF öncülüğünde 2023 yılında ülkemizi gıdada dünya markası yapmayı ve ihracatı 40 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini belirterek, bunun ana çerçevesini oluşturan bir bildirge hazırladıklarını kaydetti.

“Bu bizim taahhüdümüzdür” diyen Akyüz, hazırladıkları bildirgeyi Kongre’nin son oturumunda paylaştı.

TGDF 2023 BİLDİRGESİ

Türk gıda ve içecek sanayi geride bıraktığımız yıllarda ülkemizin ve insanımızın gelişiminde önemli rol oynamıştır. Bugün geldiğimiz noktada, başta 75 milyon nüfusumuza, her yıl ülkemizi ziyaret eden 30 milyonu aşkın turistimize ve içinde bulunduğu coğrafyada yaşayan 1,5 milyar insana doğrudan gıda ve içecek arz etmektedir. Gayri safi milli hasıla içerisinde 280 milyar liraya yaklaşan payı, 35.000’den fazla işletmesi, milyonlarca çalışanı ile Türkiye ekonomisinin en büyük sanayilerinden biridir. Ve halihazırda dünya gıda ihracatında 15. sıradadır.

Bu çerçevede, Türk Gıda ve İçecek Sanayi olarak Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında dünya gıda ihracatında ilk 10’da yer almayı hedeflemekteyiz.

Türkiye olarak bu hedeflere ulaşabilmemiz, “bilim – sanayi – kamu ve medyanın” yapıcı iş birliği ve diyalog içinde çalışmasına bağlıdır.

Kamuoyu bilmelidir ki;

Gıdaya ulaşım ve güvenli gıda tüketimi evrensel bir insan hakkıdır. Bireylerin güvenli gıdaya erişimi hiçbir koşulda kesintiye uğramamalıdır.

Gıda güvenliği, halk sağlığının korunmasında en temel etkendir. Gıdaların ambalajlanması, gıda güvenliğinin sağlanması için temel bir gereklilik ve kuraldır.

Yeni teknolojiler ve bilimsel buluşların hedefi halkımızın yaşam kalitesini yükseltmek, tüm insanların yeterli gıdaya en ekonomik ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasını sağlamak ve sağlayanı korumaktır.

Halk sağlığının korunmasını, geliştirilmesini ve tüketicilerin bilinçlendirilmesini hedefleyen her türlü faaliyet ve düzenlemenin esasını bilimsel verilere dayalı bilgi paylaşımı oluşturmalıdır. Bireyler yasakçı yaklaşımlarla değil, bilimsel ve doğru bilgiyle donatılmalıdır.

Tüm gıda tedarik zincirinin güvenceye alınması güvenli, yüksek kaliteli, rekabetçi tarımsal hammadde üretimine bağlıdır. Yasal düzenlemeler gıda güvencesini esas almalı, adil rekabet ortamını desteklemelidir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın