Avrupa Merkez Bankası (AMB), Euro Bölgesi ekonomisini canlandırmak ve deflasyon tehlikesini savuşturmak için politika faizini yarıya indirdi. DW Ekonomi Servisi’nden Rolf Wenkel yorumunda, deflasyon tehlikesinin söz konusu olmadığını savunuyor.
AMB gösterge faizini tarihinin en düşük seviyesine indirdi. 17 ülkeyi kapsayan Euro Bölgesi’ndeki özel bankalar merkez bankasına bundan böyle yüzde 0,50 yerine yüzde 0,25 faizle borçlanabilecek. Merkez bankası faizi mayıs ayında yüzde 0,50’ye çekilmişti.
AMB Para Piyasası Kurulu’nun aldığı bu kararın sürpriz olduğu söylenemez. Ekim ayında ortak para bölgesi enflasyon oranının yüzde 1,1’den yüzde 0,7’ye düşmesi huzursuzluğa yol açmış ve birçok uzman Euro Bölgesi’nin Japonya’daki gibi deflasyona sürüklenebileceğini söylemişti. Japonya’nın deflasyondan kurtulup yeniden ekonomik büyüme rotasına girmesi 10 yıl sürmüştü.
Deflasyon, şirketlerin gerileyen ya da sönen talep nedeniyle fiyat düşürmeye zorlanması, mal ve hizmetlerin ucuzlaması demektir. Mamafih, tüketici açısından kulağa olumlu çalınan bu gelişme zehir gibi yan etki yapar. Fiyatlar daha da düşeceği ve ilerde çok daha ucuza satın alınabileceği beklentisiyle tüketim harcamaları ertelenir.
İktisat bilimcilerinin “attentizm” olarak adlandırdıkları bu bekleyiş büyük tahribat yaratır. Sadece özel tüketim harcamaları ve yurtiçi talep çökmekle kalmaz, aynı zamanda ürün satamadıkları için işletmeciler de yatırımları ertelerler. Fiyat düşüşü, üretim azalması ve işsizlik sarmalı başlar ki bu gidişata dur demek sanıldığından zordur.
AMB muhtemelen bu nedenden ötürü klasik para politikası enstrümanında karar kılıp, zaten az olan politika faizini daha da düşürdü. Bu adımın Euro Bölgesi’nde ekonomik canlanma yaratıp yaratamayacağı ayrı bir konudur. Atı suya götürürsünüz ama suyu içmek ona düşer. Diğer bir ifadeyle: İşletmeci faizler düştü diye yatırım yapmaz, malını satabilecek ise yatırım yapar. Avrupa Birliği Komisyonu’nun son raporu ise talep artışının son derece yavaş seyrettiğini söylüyor.
İktisatçılar, merkez bankalarının aşırı gevşek para politikasının enflasyona ve fiyat balonlarına yol açacağını söyledikleri halde hayat pahalılığı artış hızı neden bu kadar düşük çıkıyor? Gerçekten de sıfıra yakın faizlerin ve sonuna kadar açılan para musluklarının kısa vadede enflasyonun düşük düzeyde kalmasını önleyemediğini görmekteyiz. Uzun vadede ise fiyat patlamaları olabilir. 11 Eylül saldırılarının ardından Amerikan Merkez Bankası resesyonu önlemek için para politikasını gevşetmiş, 8 yıl sonra da gayrı menkul balonu patlamıştı. Bunun sonuçlarını hepimiz gördük. Dünya ekonomisi hâlâ şiddetli şoku atlatabilmiş değil.
Ne olursa olsun, AMB’nin eninde sonunda ucuz para politikasını terk etmesi kaçınılmazdır. Amerikan Merkez Bankası’nın izinden gitmesi doğru değildir. Çünkü Euro Bölgesi uzun vadede deflasyonla değil, muhtemelen yeni fiyat şişmeleriyle ve yeni krizlerle mücadele etmek zorunda kalacaktır.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.