Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, “Türkiye ekonomisi hem dinamik yapısı hem de kamu kurumlarının uyumlu hareket kabiliyeti sayesinde bu problemlerin etkilerini azaltacak adımları atmaktadır” dedi.

 

Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, Fed’in parasal genişlemeye ilişkin açıklamalarının volatiliteyi arttırdığını belirterek, “Türkiye ekonomisi hem dinamik yapısı hem de kamu kurumlarının uyumlu hareket kabiliyeti sayesinde bu problemlerin etkilerini azaltacak adımları atmaktadır” dedi.

Albaraka’nın  Murabaha Sendikasyonu imza töreninde Yahşi, 15 ülkeden 23 bankanın katılımıyla toplam 430 milyon dolar değerinde Murabaha Sendikasyon Kredisi sağlandığını belirterek, ilkini 2010’da gerçekleştirdikleri Murabaha Sendikasyonu’nun bu yıl dördüncüsünü yapmaktan mutlu olduğunu söyledi.

Global piyasalarda son dönemde Fed’in parasal genişlemeyi nasıl ve ne zaman sonlandıracağı konusundaki belirsizliğin, volatiliteyi artırdığını belirten Yahşi, bu durumun özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki sermaye hareketlerini olumsuz etkilediğini ve döviz kurlarında değer kaybına neden olduğuna işaret etti.

“Türkiye ekonomisi hem dinamik yapısı hem de kamu kurumlarının uyumlu hareket kabiliyeti sayesinde bu problemlerin etkilerini azaltacak adımları atmaktadır. Bankacılık sektörü de sağlam döviz pozisyonu ve yüksek sermaye yeterliliği ile bu küresel problemlerden çok fazla etkilenmemektedir” diyen Yahşi, şu an başarılı bir şekilde gerçekleştirdikleri murabaha sendikasyon işlemlerinin de bankacılık sektörüne ve kendi bankalarına olan güvenin bir göstergesi olduğunu kaydetti.

Yahşi, Türk bankacılık sektörünün, ülke ekonomisinin gösterdiği büyük başarıda önemli bir paya sahip olduğuna dikkati çekerek, yılın ilk yarısında sektörün performansının da bu katkının güçlü bir şekilde devam ettiğini ortaya koyduğunu dile getirdi.

2013 yılının ilk yarısında bankacılık sektörünün aktiflerinin yüzde 11, kredilerinin yüzde 16 ve mevduatının yüzde 8 artış gösterdiğini belirten Yahşi, “Albaraka olarak biz de yılın ilk yarısını başarılı bir şekilde geçirdik. Toplam aktiflerimiz yüzde 15, kredilerimiz yüzde 14 ve toplanan fonlarımız yüzde 10 artış gösterdi. Geçen yılın ikinci çeyreğine göre net karımızı yüzde 16 artırarak, özkaynak karlılığımızı sektörün üzerinde yüzde 17 seviyesinde koruduk. Yılın geri kalan döneminde de sürdürülebilir büyümemize ve yüksek karlılığımıza devam edeceğiz” diye konuştu.

Bu yıl uluslararası bankacılık alanında Albaraka’nın önemli başarılara imza attığını, artan dış ticaret hacimlerinin yanında, kaynak temini konusunda da büyük ilerleme sağladıklarını anlatan Yahşi, 2013 Mayıs başında, 10 yıl vadeli 200 milyon dolarlık İkincil Sermaye Benzeri Murabaha Sukuk ihraçlarını başarıyla tamamladıklarını belirterek,  2013 içinde yurtdışı sermaye piyasalarından temin ettikleri fon toplamının 1 milyar doları aştığını söyledi.

Murabaha Sendikasyon Kredisi’nin Standard Chartered Bank, Emirates NBD, ABC Islamic Bank, Noor Islamic Bank ve Barwa Bank’ın liderliğinde, 15 ülkeden 23 bankanın katılımı ile sağlandığını belirten Yahşi, şöyle devam etti:

“Bu yıl ilk defa 1 yılın yanında 2 yıl vadeli murabaha sendikasyonu gerçekleştirilmiş ve toplam rakamın 135 milyon USD ve 98 milyon Euro’luk kısmı 2 yıl vadeli olarak temin edilmiştir. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz murabaha sendikasyonu işlemimizin maliyeti libor+ yüzde 2 ve vadesi 1 yıl iken, bu sene hem maliyet düşürülmüş hem de yarıdan fazlası için vade iki yıla uzatılmıştır. Bir yıl vadeli dilimin maliyeti libor+ yüzde 1, iki yıl vadeli dilimin maliyeti libor+ yüzde 1,35 olmuştur.

Albaraka, mevcut yurtiçi fon kaynaklarının yanında, her geçen gün daha da artan ve uluslar arası bankacılık faaliyetlerindeki başarısının bir göstergesi olan bu yurtdışı kaynaklı finansman enstrümanlarıyla büyümesine emin adımlarla devam etmektedir. Albaraka ailesi olarak özellikle, KOBİ’lere ve bireysel müşterilerimize daha yakın olabilmek için şubeleşme çalışmalarına önem veriyoruz. Gelecek 5 yıl içinde, her yıl ortalama 20 yeni şube açmayı planlıyoruz.”

“KOBİ’lerin finansmanında kullanılacak”

Soruları da yanıtlayan Yahşi, sendikasyonun ağırlıklı olarak nerelerde kullanılacağına dair soruya, Albaraka Türk’ün bir KOBİ bankası olduğunu belirterek, “Elde ettiğimiz kaynaklar daha çok KOBİ’lerin finansmanında kullanılıyor. Faaliyetlerimizde KOBİ’lerin yeri fazla olduğu için finansman ağırlıklı olarak KOBİ’ler için kullanılacak” dedi.

Fahrettin Yahşi, kredi maliyetlerininin sendikasyonu etkileyip etkilemediğine ve Fed kararı öncesi bunun yapılmasının daha iyi olabileceğine ilişkin bir soruya ise şöyle yanıt verdi:

“Kaynak maliyeti global ekonomideki gelişmelerden etkileniyor ama sağlamış olduğumuz kaynağın maliyeti uygun. Bugünün koşullarında iyi bir maliyet. Ekonomi ne kadar iyiye giderse fiyatlar o kadar uygun oluyor. Albaraka Türk KOBİ’lere önem veriyor. Bu yüzden önemli bir yüzde KOBİ kredilerine aktarılacaktır. Bankamızda KOBİ’lerin payının yüzde 55 civarında olması çok başarılı bir kredi politikamızın olduğu sonucunu ortaya koymaktadır.”

Yahşi, kamunun katılım bankacılığına girmesine ilişkin ise sektöre yeni oyuncuların girmesinden yana olduklarını dile getirerek, “Sektörde rekabet artacak, böylece hizmetler artacak bunun destekçisiyiz. Kamu bankalarının bir iştiraki mi yoksa Hazine’nin bizzat kendi kurduğu bir banka şeklinde mi olur bilemiyorum. Hazinenin kendi bankası şeklinde bir modelin daha doğru olacağını düşünüyorum. Kamunun ağırlığının olması zaman zaman rekabeti bozucu etki yaratabilir, rekabeti bozmayacak bir modelle kamunun bu sektöre girmesini arzuluyoruz” ifadelerini kullandı.

Kuveyt Türk’le kurmakta oldukları şirketin hızla yol aldığını dile getirerek Türkiye’de yola çıkış noktasından kuruluş noktasına ulaşıldığı anda en hızlı bireysel emeklilik şirketi kuruluşunu gerçekleştirmek istediklerini bildiren Yahşi, 5-6 ay içerisinde Kuveyt Türk ile kuracakları bireysel emeklilik şirketinin ilk poliçesini kesmiş olacakları tahmininde bulundu.

Fahrettin Yahşi, toplantı sonunda sendikasyona katılan tüm bankaların temsilcilerine plaket takdim etti.

 

 

Garanti Bankası çalışmalarını anlattı

Garanti Bankası, Birleşmiş Milletler’in 68. Genel Kurul görüşmesi öncesinde, hükümet ve devlet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen, engellilik ve kalkınma konusunun ele alındığı toplantıya katıldı.

 

Garanti Bankası, Birleşmiş Milletler’in 68. Genel Kurul görüşmesi öncesinde, hükümet ve devlet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen, “Bir adım ötesi: 2015 ve sonrası için engellilik boyutunun da dahil olduğu içermeci bir kalkınma gündemi” başlığı altında, engellilik ve kalkınma konusunun ele alındığı toplantıya katıldı.

Garanti Bankası açıklamasına göre, dün New York’ta gerçekleştirilen toplantıda, Garanti Bankası Kurumsal Marka Yönetimi ve Pazarlama İletişimi Birim Müdürü Elif Güvenen, bankanın engellilik konusuna yaklaşımını ve bu alandaki iyileştirici çalışmalarını anlattı. Güvenen, Garanti Bankası’nın 17 bini aşkın çalışanı ve 900’ü aşkın şubesi aracılığıyla, 500’ü aşkın finansal ürün ve hizmet sunarken; yalnızca 12 milyona yakın müşterisine değil, toplumdaki tüm paydaşlarına değer katmayı amaçladığını belirtti.

Geleceğin, sürdürülebilir kalkınma üzerine inşa edilmesi gerektiğine olan inancı ve üstlendiği sorumlulukla; çeşitli alanlarda, engellilere yönelik iyileştirici uygulamaları hayata geçirdiklerini ifade eden Güvenen, bu anlayışla, 2011’de, bilgi birikiminden faydalanabilinecek sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantıya geçtiklerini ve engelli müşterilere sunulan hizmetleri daha da geliştirmek üzere önemli adımlar attıklarını anlattı.

Güvenen, engellilerin hem bankacılık hizmetleriyle ilgili hem de toplumsal alandaki ihtiyaçlarını saptayarak, hedefler belirlediklerini, bu hedefllerin; fiziksel düzenlemelerin hizmet alanındaki iyileştirme ve yenilikler, insan kaynağı odaklı çalışmalar ile sosyal yaşama katkı olduğunu dile getirdi.

Öncelikle, 2013’ten başlayarak, tüm yeni şube ve paramatiklerin engellilerin tam erişim sağlayabileceği şekilde tasarlamaya; mevcut şubelerde de bu yönde değişiklikler yapmaya başladıklarını vurgulayan Güvenen, bu kapsamda, yerel yönetimlerin işbirliğiyle, tekerlekli sandalyeler için şube girişlerine özel rampa ve kapılar yaptıklarını, hizmet bankolarının yüksekliklerini düzenlediklerini ve görme engelliler için de zeminde hissedilebilir kabartmalı yüzey kullanıldığını kaydetti.

Güvenen, diğer taraftan, paramatiklerin ekran seviyesini aşağıya çekmek ve işitme engelli müşteriler için sesli menü eklemek üzere çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, şu anda 10 olan engelli dostu şube sayısını 2013 sonunda 25, 34 olan paramatik sayısının 100 olmasını; 2014’te ise, şube sayısının 100’e, ATM sayısının 300’e ulaşmasını amaçladıklarını ifade etti.

Garanti Bankası olarak internet şubelerini ve web sitelerini görme engellilerin kullandığı programlara uygun hale getirdiklerini bildiren Güvenen, ikinci hedefleri doğrultusunda, engelli müşterilerin tüm hizmetlerden öncelikli yararlanmasını, şube ve telefon bankacılığını kullanırken beklemeden hizmet almasını sağlayacak düzenlemeler yaptıklarını dile getirdi.

Güvenen, insan kaynağının bir kurumun en önemli değerini oluşturduğu inancıyla, çalışanların farkındalık ve bilgisini artırmaya odaklandıklarını vurgulayarak, verilecek eğitimlerle engelli müşterilere sunulan yüksek hizmet kalitesini standartlaştırmayı amaçladıklarını kaydetti.

Son olarak engelli bireylerin sosyal yaşama, toplumdaki diğer bireylerle eşit katılımını destekleyecek adımlar attıklarını dile getiren Güvenen, Türkiye’deki çok sayıda başarılı sanatçı ve sporcuya destek olduklarını, Ocak 2013’ten bu yana Tekerlekli Sandalye Basketbol Ligleri’nin yanı sıra kadın, erkek ve genç Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takımları’nın da  sponsorluğunu üstlendiklerini sözlerine ekledi.

 

Daikin yılı büyümeyle kapatacak

 

Daikin Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Hasan Önder, “Daikin Türkiye cirosunu 2 yılda 2’ye katladı, bu yılı yüzde 30 büyüyerek 670 milyon lira ciro ile kapatacağız” dedi.

 

Daikin Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Hasan Önder, iklimlendirme sektörünün Japon oyuncusu Daikin’in, faaliyet gösterdiği 162 ülke arasında en hızlı büyümeyi Türkiye’de kaydettiğini belirterek, “Daikin Türkiye cirosunu 2 yılda 2’ye katladı, bu yılı yüzde 30 büyüyerek 670 milyon lira ciro ile kapatacağız” dedi.

Hasan Önder ve Daikin Türkiye Başkan Yardımcısı Takayuki Kamekawa’nin ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında iklimlendirme sektörü değerlendirilirken, şirketin Türkiye’deki faaliyetleri ve yurt dışına yönelik çalışmaları hakkında bilgi verildi.

Isıtma ve soğutma sektörü üreticilerinden Daikin’in, Türkiye’de hızlı büyümesini kesintisiniz devam ettirdiğini, Temmuz 2011’de Airfel’ı satın alarak Türkiye’de yatırımcı olan Daikin’in 2 yılda 2 kat büyüme kaydettiğini belirten Hasan Önder, 2015 yılındaki 1 milyar liralık ciro hedefine emin adımlarla ilerlediklerini vurguladı.

Önder, yılın ilk yarısı ile ilgili yaptığı değerlendirmede, Daikin Türkiye’nin büyüme planlarını da açıkladı.

Yıl sonu için belirledikleri 640 milyon liralık ciro hedeflerini aşarak 2013 yılını 670 milyon liralık ciro ile kapatacaklarını dile getiren Önder, şunları kaydetti:

“Bu 670 milyonluk ciro da Daikin Türkiye’nin önceki iki yılda olduğu gibi, bu yıl da çift haneli büyüyeceğini ve 2012 yılındaki 518 milyon liralık cirosunun yüzde 30 üzerine çıkacağını gösteriyor. Yılın başında sektör genelinin yüzde 10, Daikin Türkiye’nin ise yüzde 25 civarında büyüyeceği yönünde bir öngörümüz vardı. Geldiğimiz noktada, sektörün yıl sonunda yüzde 10 civarında büyümeyi yakalayacağınızı düşünüyoruz, ancak biz kendi hedefimizi 5 puan yukarı çektik. Bu yılı yüzde 30 büyüyerek 670 milyon lira ciro ile kapatacağız. Yeniden yapılanmamızı tamamlamış olmamız, Daikin markasına Türkiye’de duyulan güven, inşaat sektöründeki ivmenin devam etmesi, kentsel dönüşüme ilişkin projeler, iç pazarın dinamizmi ve sorumlu olduğumuz dış pazarların potansiyeli gibi faktörler hedeflerimize emin adımlarla ilerlememizi sağlıyor.”

“Nisan-ağustos döneminde 317 milyon lira ciroya ulaştık”

Airfel markasını satın alarak Türkiye’de doğrudan yatırımcı oldukları 2011 yılında 339 milyon lira olan ciroyu, bu yılın ilk yarısında yakaladıklarını söyleyen Önder, “Bu büyümeyi mevsimsel etkilerden dolayı split klima satışlarının beklendiği gibi olmamasına karşın elde ettik. Bunun nedeni Daikin Türkiye’nin sadece split klima üreticisi olmaması, aynı zaman da merkezi sistemlerde faaliyet göstermesi ve VRV sistemlerin Türkiye’de hızlı bir gelişim kaydetmesi” diye konuştu.

Önder, soğutma sezonu olan nisan-ağustos döneminde 317 milyon lira ciroya ulaşarak yüzde 40’lık bir büyüme kaydettikleri bilgisini vererek konuşmasına şöyle devam etti:

“Bireysel alandaki pazar daralmasına karşın Daikin Türkiye büyümeyi başardı. Bu büyümedeki asıl faktör, merkezi sistemlerdeki satışımızın yüzde 50’nin üzerinde artması oldu. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iklimlendirme çözümlerinde merkezi sistemlere yöneliş olması, VRV sistemlerin mucidi olarak hem konut hem de ticari gayrimenkul projelerinde Daikin’e büyük bir avantaj sağlıyor. Sektörün en geniş ürün gamına sahip şirketi olarak önümüzdeki yıllarda da yüzde 20-25 oranlarında büyüyerek 2015 yılında 1 milyar lira ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Böylece Türkiye’deki 5’inci yılımızın sonunda 5 kat büyüme sağlamış olacağız.

Bu büyüklük Daikin Türkiye’yi iç pazar liderliğine taşımakla kalmayacak, Türkiye’yi bölge için stratejik üs yapacak. Bu doğrultuda Daikin Ailesi de büyümeye devam edecek. Çalışan sayımız 2011 yılında 420 kişi iken şu anda 770 kişiye ulaştı. Bu yıl sonunda 850 kişilik bir aile olmayı bekliyoruz, 2015 yılına ilişkin hedefimiz ise bin 500 kişiye ulaşmak.”

Konuşmasında, yeni ürünlerle girdikleri ısıtma pazarına ilişkin hedeflerini de paylaşan Önder, ısıtma pazarındaki pozisyonlarına ilişkin şunları anlattı:

“Daikin çatısı altına girdikten sonra ısıtmaya konumlandırdığımız Airfel markamız bu sezona yüzde 25’lik büyüme ve 70 milyon lira ciro ile başlangıç yaparken yeni ürünleri ile iddiasını daha da artırdı. Bu sezon kullanıcıyı Airfel Integrity kombi ailesi ile buluşturuyoruz. Daikin, daha çok bir klima markası olarak tanınsa da ısı pompası sistemlerinin mucidi ve bu konuda Avrupa’da lider. Airfel’in bünyesine katılmasıyla birlikte kazan ve kombi üreticisi de olan Daikin, ısıtma sektöründeki büyüme planlarını adım adım devreye soktu.

Bu noktada Airfel markamıza büyük bir görev düşüyor. Önümüzdeki dönemde ihracatımızdaki artışın önemli bir kısmı da Airfel’den gelecek. Kombilerimiz Türkiye ile eş zamanlı olarak Avrupa’da da satılacak. Bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor.”

Hasan Önder, Daikin Türkiye’nin Avrupa’ya kombi ve radyatörün yanı sıra split klima ihracatına da başlayacağını açıklayarak, “120 bin adet klima üretecek yeni üretim hattımızı devreye alıyoruz. Bu üretimin önemli bir bölümünü Avrupa’ya ihraç edeceğiz. Önümüzdeki yıllarda bu ihracat artarak devam edecek” bilgisini verdi.

Önder, Daikin Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ihracata daha fazla ağırlık vereceğini vurgulayarak, “İlk 2 yılımızda yeniden yapılanmamızı tamamladık, Daikin bugüne kadar Türkiye’ye yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırım yaptı, yeni üretim hatlarımızı devreye aldık. Şu anda Çin dahil pek çok ülkeye ihracat yapıyoruz. İhracatta asıl büyümeyi ise Daikin Türkiye’ye bağlanmış olan CIS ülkelerinde (Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, Özbekistan, Azerbaycan) yapacağız. Buna paralel olarak, halen 45 milyon avro olan ihracatımızı 2015 yılında 135 milyon avroya çıkaracağız” diye konuştu.

 

Telefonica İtalyan Telecom’daki payını arttıracak

İspanyol iletişim devi Telefonica, İtalyan Telecom’daki hisselerini arttırmak için hissedarlarla anlaştı.

 

İspanyol iletişim devi Telefonica, İtalyan Telecom’daki hisselerini arttırmak için hissedarlarla anlaştı.

Telefonica firması yetkililerinin, Telecom Italia hissedarlarından Generali, Intesa ve Medio Banca yetkilileriyle yaptığı görüşmeler sonunda bir anlaşmaya vardıkları bildirildi.

Anlaşmaya göre, Telecom Italia’da yüzde 46’lık hisseye sahip Telefonica, Generali, Intesa ve Medio Banca’ya ait yüzde 22’lik hisseyi de alarak yüzde 66 ile İtalyan telekomünikasyon devinde çoğunluk hisselerini alacak. Telefonica’nın hisselerini yüzde 70’e çıkarma seçeneğinin de bulunduğu bildirildi.

İspanyol firmasının ilk aşamada 324 milyon avroluk sermaye artırımına gideceği belirtildi.

Generali CEO’su Mario Greco anlaşmaya ilişkin, “Hedeflerimiz doğrultusunda anlaşmaya varmış olmaktan memnunuz” dedi.

Telecom Italia’nın çoğunluk hisselerinin İspanyol Telefonica’ya geçmesine ilişkin haberler, İtalyan basınında, “Telecom Italia, İspanyolca konuşacak” başlığıyla verildi.

 

 

Göktuğ Gür Philips’in hedeflerini anlattı

Philips Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Göktuğ Gür “Türkiye’nin tüm dünyada yatırımcılar açısından potansiyel bir çekim merkezi olarak algılanabilmesi için aydınlatma sektörüne de görev düşüyor” dedi.

 

 

Philips Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Göktuğ Gür “Türkiye’nin tüm dünyada yatırımcılar açısından potansiyel bir çekim merkezi olarak algılanabilmesi için aydınlatma sektörüne de görev düşüyor” dedi.

Philips’in aydınlatma sektöründeki hedeflerinin anlatıldığı ve sektördeki son gelişmelerin paylaşıldığı toplantıda konuşan Göktuğ Gür, Türkiye’nin tüm dünyada yatırımcılar açısından potansiyel bir çekim merkezi olarak algılanabilmesi için aydınlatma sektörüne de görev düştüğünü, buna bağlı olarak da Türkiye’nin bölgesel ve çevresel şartlara uygun, kültürel öğelere uygun olarak kurgulanmış aydınlatma projelerine ihtiyacı olduğunu söyledi.

Gür, özellikle şehirlerde aşırı ve niteliksiz büyümenin, barınma, trafik, güvenlik, altyapı, sosyal uyum ve çevre sorunları düşünüldüğünde, 24 saat uyumayan mekanlar için aydınlatmanın öneminin her geçen gün arttığını kaydetti.

Son dönemin en önemli konularından biri olan kentsel dönüşüm projelerinde aydınlatmanın çok ön planda olduğuna dikkati çeken Gür, “Burada hedef enerji verimli aydınlatma sistemlerine dönüşümünü sağlamak. Bu yönde imza atığımız projeler aracılığıyla şehirlerde ekonomi, güvenlik ve estetik bağlantılı iyileştirmeler sağlarken, lideri olduğumuz LED teknolojisi aracılığıyla da enerji verimliliği ve tasarrufunda devlet politikasıyla örtüşen güçlü bir tablo sunuyoruz. Bu konudaki tecrübemiz, sektöre rehberlik ediyor” diye konuştu.

“Toplumun yüzde 94’lük bir kesimi, aydınlatmanın şehir güzelleştirmeye katkıda bulunduğunu düşünüyor”

Gür, Philips’in “Aydınlatmanın şehir güzelleştirme ve turizme olan etkisi” üzerine Türkiye genelinde hayata geçirdiği araştırma çalışmasının, aydınlatmanın şehir kimliklerine ve ülke ekonomisine olan etkisini açıkça ortaya koyduğunu ifade etti.

Araştırma çalışmasına göre, toplumun neredeyse tamamını temsil eden yüzde 94’lük bir kesimin, aydınlatmanın şehir güzelleştirmeye katkıda bulunduğunu düşündüğünü belirten Gür, şunları kaydetti:

“ERA Araştırma tarafından 7 coğrafi bölge ve 13 şehirde, 1.250’den fazla kişiyle yapılan görüşmeler aracılığıyla ortaya çıkan araştırmanın sonuçları; toplumun şehir aydınlatmasıyla güven, huzur ve cazibe kavramlarını ilişkilendirdiğini gösteriyor. Toplumun 96’sı aydınlatmanın trafik kazalarını azalttığına, yüzde 95’i yaşam kalitesini artırdığına, yüzde 94’ü ise yerel ekonomiyi canlandıracağına inanıyor.”

-Türkiye’de ilk defa LED teknolojisi ve aydınlatma kontrolü kullanılarak yol aydınlatmasında yüzde 40’ın üzerinde tasarruf sağlandı

Türkiye’de yol aydınlatmalarında yeni sistem LED armatürler kullanıldığında enerji faturalarında yüzde 60’a varan oranlarda azalma görüleceğinin altını çizen Gür, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“ Türkiye, sokak ve cadde aydınlatmasına her yıl 1,2 ile 1,5 milyar lira civarında fatura ödüyor. Ankara İnönü Bulvarı’nda yer alan Protokol Yolu’nda gerçekleştirdiğimiz pilot uygulama ile sektörde öncü bir yaklaşım sergiledik. Eski, verimsiz armatürlerin sayısını yarıdan fazla azaltıp, LED armatür ve aydınlatma kontrol sistemi ile değiştirerek hayata geçirdiğimiz pilot proje aracılığıyla Türkiye’de ilk kez yol aydınlatmasında yüzde 40’ın üzerinde enerji tasarrufu sağladık. Aydınlatma seviyelerini uygulama ihtiyaçlarına göre ayarlayabilen aydınlatma kontrol sistemi arayüzü CityTouch, şehirlerin hem enerji maliyetleri kısma hem de doğayı korumalarına katkı sağlıyor.

Biz Philips olarak LED’in geleceğin teknolojisi olduğuna inanıyoruz. LED aydınlatma teknolojisi aracılığıyla şehirlerimizi güzelleştirmeye devam edeceğiz. Bu konuda istekli olan yalnız bizler değiliz. Geçen sene Türkiye genelinde yaptırdığımız araştırmanın sonuçları; toplumumuzun şehir aydınlatmasıyla güven, huzur ve cazibe kavramlarını ilişkilendirdiğini gösteriyor.”

 

 

Air France KLM ortaklığı

 

Air France-KLM ortaklığı, İtalyan havayolu şirketi Alitalia’nın hisselerini almak istiyor.

 

Air France-KLM ortaklığı, İtalyan havayolu şirketi Alitalia’nın hisselerini almak istiyor.

Fransız basınına göre,  Fransız ve Hollanda ortaklığı, İtalyan şirketin yüzde 25 hissesini almayı hedefliyor. Kararın bu hafta içinde kamuoyuna açıklanması bekleniyor.

2012 yılını önemli zararla kapatan İtalyan şirket, ekonomik olarak daha sağlam bir yapıya kavuşmak için hisse satışına gidebileceğini açıklamıştı. İtalyan şirketin ilk etapta 300 milyon avro sıcak para akışına ihtiyacı olduğu bildiriliyor.

 

 

Brisa OtoPratik konseptini Çorlu’ya taşıdı

 

Lastik üreticisi Brisa, OtoPratik konseptini Çorlu’ya taşıdı.

 

Lastik üreticisi Brisa, binek ve hafif ticari araçların kullanım ömürleri boyunca ihtiyaç duyabilecekleri tüm ana ürünleri bir arada sunabilmek amacıyla geliştirdiği OtoPratik konseptini Çorlu’ya taşıdı.

Brisa açıklamasına göre şirket, araç sahiplerinin lastik alımı ve oto bakımı gibi çeşitli ihtiyaçlarını aynı çatı altında karşılayabilmelerini sağlamak amacıyla hayata geçirdiği ve Türkiye genelinde 19 ilde bulunan OtoPratik mağazalarını yaygınlaştırmaya devam ediyor.

Bu doğrultuda, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde Candan Otomotiv OtoPratik Mağazası da 23 Eylül Pazartesi günü düzenlenen törenle hizmete girdi.

OtoPratik çatısı altında binek ve hafif ticari araçların kullanım ömürleri boyunca ihtiyaç duyabilecekleri bütün ana ürünler bir arada müşteriye sunulduğu gibi, lastik, jant, akü, ön düzen bakımı, yağ değişimi, filtre değişimi, klima gazı dolumu, fren balata ve disk değişimi, amortisör değişimi ve periyodik bakım gibi temel bakım hizmetleri de veriliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Candan OtoPratik Mağazası sahibi Mehmet Candan, OtoPratik’in hızlı araç bakım konseptinde ve lastik hizmetlerinde fark yaratan bir mağaza olması için elinden geleni yapacağını belirterek, “Yeni mağazamızda, kaliteden taviz vermeyen iş anlayışımız doğrultusunda, gerek kullandığımız son teknoloji ürünü ekipmanlarımız, gerekse her biri alanında uzman profesyonel çalışanlarımızla yüzde 100 müşteri memnuniyetini hedefleyen bir ürün ve hizmetler bütünü sunacağız” ifadelerini kullandı.

Toplam 400 metrekare kapalı alanıyla aynı anda 5 araca servis hizmeti verebilen Çorlu Candan Otomotiv OtoPratik mağazasında, lastik saklama hizmeti veren Lastik Oteli de bulunuyor.

 

 

Nissan Qashqai 41 bin adetlik satış başarısını kutluyor

 

Nissan Qashqai, satışa sunulduğu 2007 yılındaki lansmanından bugüne kadar gerçekleştirdiği 41 bin adetlik satış başarısını 18 bin lira için 18 ay “sıfır” faiz kampanyasıyla kutluyor.

 

Nissan Qashqai, satışa sunulduğu 2007 yılındaki lansmanından bugüne kadar gerçekleştirdiği 41 bin adetlik satış başarısını 18 bin lira için 18 ay “sıfır” faiz kampanyasıyla kutluyor.

Nissan’dan yapılan açıklamaya göre, Nissan Qashqai’nin 41 bin adetlik satış performansını kutlamak üzere 21 Eylül 2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 18 bin lira için 18 ay sıfır faiz kampanyası başlatıldı. Eylül ayı boyunca Nissan’ın diğer gözde modelleri Juke ve Micra’da da otomatik vites farkı alınmıyor. Ayrıca Nissan Juke ve Micra’da 13 bin lira için 13 ay sıfır faiz kampanyası uygulanıyor.

Nissan Qashqai 1.6 benzinli otomatik 55 bin 910 liradan, Nissan Juke 1.6 otomatik 47 bin 690 liradan ve Nissan Micra 1.2 otomatik 34 bin 575 liradan başlayan fiyatlarla Nissan bayilerinde tüketicileri bekliyor.

 

 

 

 

 

Nissan 908 bin 900 aracını geri çağırıyor

Otomobil üreticisi Nissan Motor Co. şirketi tüm dünyada bulanan 908 bin 900 aracını geri çağırdı.

Şirketten yapılan açıklamada, Serena minivan, lüks model Infiniti M ve X-trail’in SUV ve diğer modellerinden oluşan araçların hatalı üretilmiş gaz pedalı sensörleri nedeniyle geri çağrıldığı bildirildi.

Sözkonusu sorunla ilgili olarak şirkete yapılmış bir kaza bildirimi olmadığına işaret edilen açıklamada, geri çağrılan araçların büyük bir bölümünün Japonya’da, geri kalanının ise Kuzey Amerika, Avrupa ve Okyanusya’da bulunduğu kaydedildi.

Açıklamada, Japonya’da üretilmiş olan gaz pedalı sensörlerinin arızalanabileceği ve araçların yavaşlamasına veya bazı hallerde durmasına yol açabileceği bildirildi.

 

 

 

Worldcard 22. yılını çeşitli etkinliklerle kutluyor

Worldcard’ın 22. yılı kutlamaları kapsamında çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek.

Yapı Kredi’den yapılan açıklamaya göre, Worldcard’ın 22 yılda gösterdiği başarıları üç yeni reklam filmi ve farklı  etkinliklerle kutlanıyor. Worldcard, 22. yılında “Vadaa Yollarda” etkinliği ve “Vadaoke” yarışmasıyla farklı noktalarda tüketicilerle buluşuyor.

Yapı Kredi Perakende Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nazan Somer Özelgin, Worldcard’ın yeni yaşını kutlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, şunları kaydetti:

“En değerli markalarımızdan Worldcard’ın, 22. yılını geride bırakırken en çok yerde, en çok kişiye, en çok kazandıran kart olmasından dolayı gurur duyuyoruz. World, birden çok bankanın, milyonlarca kart sahibinin, yüzlerce değerli perakende markasının ve binlerce üye işyerinin dahil olduğu, Türkiye’nin en büyük alışveriş ve pazarlama platformunu temsil ediyor. Hem tüketici, hem de işyeri için kazan-kazan bir sistem oluşturarak, bugün gelişmiş ekonomilerin dahi örnek almaya çalıştığı bir platform yaratmış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Tüketicilerimizin hayatlarındaki her noktada hizmet vermeye, ürünlerimizin özelliklerini ve fırsatlarını sürekli geliştirmeye büyük önem veriyoruz.”

“Vadaaoke” ile 5 bin lira kazanma fırsatı

Worldcard, 22. yılına özel etkinliklerle de kazandırmaya devam ediyor. 23 Eylül’de başlayan ve 3 hafta sürecek “Vadaaoke” yarışması kapsamında World reklamlarındaki “Vadaa Wonderful World” şarkısını en güzel seslendiren kişi 5 bin liralık World Hediye Kart kazanacak.

Şarkıyı baştan sona kadar seslendirdiği videosunu “www.vadaaoke.com.tr” adresine yükleyen ilk 1000 kişiye ise Vadaa peluşu hediye edilecek. Ayrıca bu şarkıyı en güzel seslendiren Worldcard sahiplerinden biri SETUR’dan 5 bin liralık seyahat çeki kazanacak. Yarışma sonunda katılımcıların videolarından oluşturulan kolaj film, video sitelerinde yayınlanacak.

28-29 Eylül’de başlayacak “Vadaa Yollarda” etkinliği ise bir road show olarak gerçekleşecek.

İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak etkinliğe katılanlar Vadaa araçları ve 1.50 boyundaki Vadaa peluşuyla fotoğraf çektirme fırsatını yakalayacak. Çekilen fotoğraflar #vadaayollarda hashtag’i ile sosyal medyada paylaşılacağı gibi resim çektirenlere anında basılan fotoğrafları da hediye edilecek.

Etkinlikte yapılacak mini Vadaa sınavında ise başarılı olanlara World markalı çanta, şapka, anahtarlık, raket ve pelüş Vadaa oyuncak gibi çeşitli hediyeler verilecek.

 

Birmot, Bursa’daki ikinci tesisini açtı

Tofaş Üst Yöneticisi (CEO) Kamil Başaran, “Türkiye’de her 4 araçtan 1’ini, ihraç edilen her 5 araçtan 1’ini Tofaş üretmekte. Gururla söylemeliyim ki tüm markalarımızla her geçen gün yeni başarılara imza atıyoruz” dedi.

Otokoç Otomotiv bünyesinde faaliyet gösteren Birmot’un Bursa’daki ikinci tesisi Birmot-Nilüfer, törenle hizmete açıldı. Başaran, törende yaptığı konuşmada, ”otomotivin başkenti” Bursa’nın her anlamda önemli bir potansiyeli temsil ettiğini ifade ederek, Anadolu arabalarının ilk tekerleklerinin kentten çıktığını hatırlattı.

Bursa’nın, Türkiye ihracatının da İstanbul’dan sonra ikinci büyük şehri, otomotivin dünyanın en büyük yatırımlarının gerçekleştiği sektörlerden biri olduğuna dikkati çeken Başaran, Türkiye otomotiv sektörünün ise global arenada önemli bir rol aldığını vurguladı.

Başaran, Türkiye’nin bugün Avrupa’nın en büyük hafif ticari araç üreticisi olduğunu belirterek, şöyle dedi:

“Ülkemiz Avrupa satışlarında otomobilde 7’nci, hafif ticari araçta 4’üncü, toplamda da 6’ncı sırada. Bu başarının temelinde tüm paydaşlarıyla birlikte Bursa’daki otomotiv sanayinin sahip olduğu birikim ve tecrübe yadsınamaz. Tofaş için ise Bursa’nın ayrı bir anlam ve değeri var. Fabrikamız da yarım asra yakın bir süredir Bursa ve Türkiye için çalışıyor. Ürettiğimiz araçları Bursa’dan dünyanın dört bir yanına ihraç ediyoruz. Bizler Bursalı olmanın gururunu taşıyoruz.”

“Her 4 araçtan 1’ini Tofaş üretiyor” 

Tofaş’ın, Fiat markası başta olmak üzere Lancia, Alfa Romeo, Jeep, Ferrari ve Maserati markalarıyla geniş bir müşteri kitlesine hitap ettiğini kaydederek, temsil ettikleri markaların yanı sıra 5 global markaya da üretim yaptıklarını bildirdi. Başaran, şöyle devam etti:

“Unutmayalım her 4 araçtan 1’ini, ihraç edilen her 5 araçtan 1’ini Tofaş üretmekte. Gururla söylemeliyim ki tüm markalarımızla her geçen gün yeni başarılara imza atıyoruz. Bu böyle biline, gelecekte de böyle devam edecektir. Fiat Linea halen Türkiye’nin en çok tercih edilen otomobili, ayrıca Fiat 500L modelimiz hem temmuz hem de ağustos ayında sınıfında en çok satan araç oldu. Doblo ve Fiorino da kendi segmentinde lider konumunda. Türkiye genelinde performansımız, doğduğumuz topraklar olan Bursa’da, Bursa’yı yansıtıyor. Bursa’da geçtiğimiz yıl otomobil ve hafif ticari araç olmak üzere 30 bine yakın araç satışı gerçekleştirdik. Biz bu dönemde Fiat markamızla, otomobilde yüzde 11, hafif ticari araçta yüzde 32 , yani toplamda yüzde 18’lik pazar payımızla Bursa’da lider olduk ve lider kalmaya da niyetliyiz, hedefe kitlendik. Sadece lider olmakla kalmadık, Türkiye ortalamasının da yüzde 30 üzerinde büyüdük. Bursa’da liderliğimiz açık ara sürüyor.”

Başaran, 3 bin 500 metrekarelik modern Birmot-Nilüfer tesisinin, Tofaş anlayışını yansıtacağını sözlerine ekledi.

Otokoç Otomotiv Genel Müdürü Görgün Özdemir de “Otomotiv perakendeciliğinde Türkiye’de yüzde 8,5 pazar payı ve araç kiralamada 25 bin adetlik filo ile bu yıl 3,3 milyar lira ciro ve 570 milyon liralık yatırım gerçekleştireceğiz” dedi.

Törene, Bursa Vali Yardımcısı Vedat Müftüoğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Abdullah Karadağ ve Birmot Genel Müdür Yardımcısı Uğur Sakarya da katıldı.

 

 

Borsa İstanbul, dört büyükleri uyardı

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu, dört büyükleri uyardı.

Borsa İstanbul’un Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yer alan yazısında, Borsa Yönetim Kurulu’nun 26 Eylül 2013 tarihli toplantısında borsanın Ulusal Pazarı’nda işlem gören Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ, Trabzonspor Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ ve Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ’nin 31 Mayıs 2013 tarihli finansal tablolarına göre, şirketlerin finansal yapısını düzeltmesi için gerekli tedbirleri alması hususunda uyarılmasına karar verildiği bildirildi.

KAP’taki yazıda, Borsa Yönetim Kurulu’nun 26 Eylül 2013 tarihli toplantısında, payları borsanın Ulusal Pazarı’nda işlem gören Fenerbahçe Futbol AŞ’nin ilişkili taraflardan olan alacaklarının Kurul ilke kararına aykırılık taşıdığı ve belirlenen sürede tasfiye edilemediği, ancak Kulüpten olan alacağın tasfiyesi için Kurula sunmuş olduğu bir planın bulunduğu dikkate alınarak, söz konusu alacakların 30 Kasım 2013 tarihli finansal tablolara yansıyacak şekilde tahsil edilip edilmediğinin takip edilmesine ve konunun KAP’ta ilan edilmesine karar verildiği kaydedildi.

 

Gürsan Teknik’in ikinci dönem sertifika programı ekimde başlayacak

Gürsan Teknik’in yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla İTÜ iş birliğiyle gerçekleştirdiği ortak sertifika programının ikincisi ekim ayında başlayacak.

Gürsan Teknik’ten yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de yeni bir iş kolu olan ‘tesis teknik yönetimi’ konusunda faaliyet gösteren Gürsan Teknik,  sektördeki eleman açığını İTÜ ile başlattığı sertifika programıyla  gideriyor. İlk mezunlarını veren programın ikincisi ekim ayının ikinci haftası başlayacak.

Sertifika programında, başta AVM, iş merkezi ve plazalar, endüstriyel tesisler, köprü ve otoyollar, hidroelektrik santraller olmak üzere her türlü tesisin ve binanın teknik yönetimi gibi konular öne çıkıyor. Sertifika programıyla tesis ve binaların teknik yönetim esaslarının teorik ve uygulamalı olarak katılımcılara aktarılması ve tesislerin teknik bakım işletme departmanlarının yönetilmesi konusunda hizmet sektörüne kalifiye yönetici, planlamacı ve koordinatör mühendisler yetiştirmek amaçlanıyor.

Toplam 150 saatlik sertifika programı 6 ay sürecek. Türkiye’nin her yerinden teknik alanda yüksek öğrenim görmüş mezunlar ya da son sınıf öğrencileri, özellikle makine, elektrik, elektronik, işletme ve endüstri mühendisliği bölümlerin tamamlamış adaylar kursa katılabilecek. Kurslar yaz ve kış dönemi olmak üzere yılda iki dönem olarak düzenleniyor. Yeni dönemi ekim ayının ikinci haftası başlayacak olan kurs için başvurular alınmaya başlandı. İTÜ’nün Maçka’daki İşletme Fakültesi’nde gerçekleştirilecek kursa katılmak isteyenlerin İTÜ İşletme Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümüne buşvurması gerekiyor.

Başarılı katılımcılar, “Uzmanlık Sertifikası” ve “Not Belgesi” almaya hak kazanıyor. Başarı değerlendirmede üniversitede uygulanan bağıl not sistemi esas alınıyor.

“Mezunların aylık maaşları yaptıkları işe göre 3 bin lira ile 10 bin lira arasında değişiyor” 

Açıklamada görüşlerine yer verilen Gürsan Teknik Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Yalçın, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde bulunan teknik üniversitelerde, tesis teknik yönetimiyle ilgili bölümlerin olduğunu, Türkiye’de ise ilk sertifika programı fikrini hayata geçirmek için İTÜ ile çalışmaya başladıklarını belirterek; “Üniversite yönetiminin katkıları ve heyecanıyla kısa sürede kabul gören iş birliğimiz başarıyla devam ediyor. Gürsan Teknik olarak yönetici mühendis ihtiyacımızı bu programdan karşılıyoruz ve mezunlarımızın aylık maaşları yaptıkları işe göre 3 bin lira ile 10 bin lira arasında değişiyor” bilgisini verdi.

 

Teknosa’nın “Son Teknoloji Annem” videosuna ödül

Teknosa’nın Anneler Günü için hazırladığı “Son Teknoloji Annem” videosu, Kristal Elma Yaratıcılık Ödülleri’nde Viral Proje /  Dayanıklı Tüketim  kategorisinde ödül aldı.

Teknosa açıklamasına göre, 41?29!’un hazırladığı Anneler Günü Projesi ile Teknosa, spesifik bir teknoloji ürünü ve hizmeti üzerinden tüketicilere dokunmak yerine onlara daha duygusal bir yerden, annelere özgü teknolojik özelliklerin anlatıldığı bir viral video ile ulaştı. Kampanya, “Kadınlar teknoloji içinde değillerse, onların içerisindeki teknolojiyi nasıl anlatırız?” sorusuna verdiği cevap sayesinde önce milyonlarca izleyici gözünde beğeni kazandı, sonra da Kristal Elma jürisinin kalbini kazandı.

Sosyal medyada büyük ilgi gören Teknosa viral videosunun linkini sadece Facebook üzerinden tam 267 bin 516 kişi paylaştı. Video Facebook’ta toplam 51.053.338 milyon izlenme sayısına ulaştı.  Twitter’da videonun linki toplam 11.913 tweette yer aldı.

 

Vodafone’dan “İnternetli Minibüs”

Vodafone Türkiye, toplu taşımada araç içi internet özgürlüğünü Türkiye’ye Karsan minibüsleriyle getiriyor.

Vodafone açıklamasına göre, “Vodafone İş Ortağım M2M Otomotiv” çözümleri çerçevesinde geliştirilen ve Türkiye’de ilk olan uygulama, üretim aşamasında Karsan minibüslerine monte edilen cihazlar sayesinde yolculara, akıllı telefonlarını ya da bilgisayarlarını kullanarak kesintisiz internet keyfi yaşatıyor.

İnternetli Minibüs, 24-26 Eylül tarihlerinde Vodafone’un ana sponsorluğunda gerçekleşen ICT Summit NOW Bilişim Zirvesi’nde tanıtıldı. Yaşlı ve engelli yolcular için geliştirilen alçak tabanı ve elektrikli engelli rampasıyla engelsiz erişim sağlıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, bu uygulamayla toplu taşımada yeni bir sayfa açtıklarını belirterek, hedefleri doğrultusunda M2M teknolojilerinin kullanıcılar açısından sunduğu avantajı, “bilginin ve hizmetin zaman ve mekandan bağımsız erişilebilirliği” noktasına taşıyacaklarına olan inancını dile getirdi.

Aksoy, bu uygulamayla, internet cihazlarını üretim aşamasında araca monte ederek bir ilki gerçekleştirdiklerini kaydederek, şunları kaydetti:

“Yolculara özgürce ücretsiz ve kesintisiz internet keyfi sunuyoruz. Araçlara üretim aşamasında sunulan internet sağlayıcılar sayesinde sürüş güvenliği gibi konularda da çözüm hedeflerimiz bulunuyor. Global bilgi birikimimizi Türkiye’ye taşıdığımız sistemin herkes için çok faydalı olacağına inanıyoruz. Kurumların güvenilir iş ortağı olmayı hedeflediğimiz Vodafone İş Ortağım çatısı altında sunduğumuz hizmetlerle, iş dünyasına kazandırdığımız esnek ve dinamik zemin üzerinde, yeni nesil çözümleri kurumlarımızın hizmetine sunmaya devam edeceğiz.”

 

 

Polinas, Manisa’da 100 milyon liralık yatırım yapacak

Yıldız Holding iştiraki Polinas, Manisa’da 100 milyon liralık yeni ambalaj yatırımı için çalışmalara başladı.

Yıldız Holding’den yapılan yazılı açıklamada, şirket iştiraklerindenge Polinas’ın, Manisa’da yapacağı 100 milyon liralık yatırımla Avrupa’da lider olacağı, dünyada ise ilk 5 firma arasına gireceği duyuruldu.

Polinas’ın Manisa’da 100 milyon liralık yeni ambalaj yatırımı için düğmeye bastığı belirtilen açıklamada şunlar kaydedildi:

“Türkiye’nin ilk gıda ambalaj filmi üreticisi olan Polinas, son iki yıldaki üçüncü ambalaj yatırımının temelini atıyor. 50 bin tonluk yeni BOPP hattı yatırımı ile Polinas, dünyanın en büyük ambalaj şirketleri arasındaki yerini sağlamlaştıracak. Şirket bu yatırımla Avrupa’da lider olmayı, dünyada ise ilk 5 firma arasına girmeyi hedefliyor.

2011 yılında Avrupa’nın önemli ambalaj filmi üreticilerinden İtalyan Nuroll SpA’yı bünyesine katan Polinas, yatırımlarının ilk bölümüne geçtiğimiz yıl 90 milyon liraya kurulan 30 bin ton kapasiteli BOPET tesisiyle start verdi. İkinci bölümünü ise, yine Manisa Organize Sanayi’de bu yıl başlatacak olan Polinas, bu sayede son 2 yılda gıda ambalajına 190 milyon liralık yatırım yapmış olacak.”

Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan, Eskişehir’de

Vakıfbank Genel Müdürü Halil Aydoğan, Eskişehir’de “cam üfleme” tekniğiyle cama şekil vermeye çalıştı.

Vakıfbank Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün açılışı kapsamında kente gelen Aydoğan, Eskişehir Sanayi Odası’nı (ESO) ziyaret etti.

ESO Meclis Başkanı İsmail Kunduracı ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Sinan Musubeyli ve Ercan Tezcan tarafından karşılanan Aydoğan, ziyarette Eskişehir’in sanayi, ekonomi ve sosyal kültürel gelişmişlik açısından bir çekim ve bölge merkezi haline geldiğini belirtti.

Aydoğan, artan talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni kurdukları Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün açılışını yapacaklarını kaydetti.

Kunduracı da Aydoğan’a Eskişehir sanayisi, mevcut yapılan yeni yatırımlar ve sanayideki son gelişmeler konusunda bilgi verdi.

Aydoğan daha sonra, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Sarar Giyim Sanayi’ni ziyaret ederek Sarar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sabahattin Sarar ile görüştü.

Ziyaretinden ardından Odunpazarı Belediyesi Külliyesi Cam Atölyesi’ne geçen Aydoğan, burada cam üfleme tekniğiyle cama şekil vermeye çalıştı.

 

Aracını Hertz’den kiralayanlara yakıtları Petrol Ofisi’nden indirimli

Petrol Ofisi ve Hertz işbirliği sayesinde, aracını Hertz’den kiralayanlar Petrol Ofisi istasyonlarında yakıtını indirimli alıyor.

Petrol Ofisi açıklamasına göre, Hertz noktalarından araç kiralayanlar Petrol Ofisi istasyonlarından yapacakları yakıt alımlarından indirim kazanacak.

Hertz’in Türkiye’de faaliyette bulunduğu iller olan İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bodrum, Dalaman, Adana, Kayseri, Ürgüp, Diyarbakır ve Gaziantep’ten araç kiralayanlar, Petrol Ofisi’nin Türkiye geneline yayılmış olan 2200’e yakın istasyondan yapacakları akaryakıt alımlarında benzersiz fırsatlarla karşılaşacak.

Uluslararası kalite standartlarından ödün vermeden ulaşılabilir fiyat politikasıyla günlük ve aylık gibi kısa süreli, hem de operasyonel filo kiralama hizmetini aynı anda sunan az sayıdaki araç kiralama (rent a car) firmasından biri olan Hertz Türkiye, her ihtiyaca ve bütçeye uygun farklı segmentlerdeki araç filosuyla geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Hertz kiraladığı araçlarda, Petrol Ofisi ürünlerinin kullanımını öneriyor ve destekliyor.

 

Migros’tan müşterilerine kurban hizmeti

Migros Grubu, Kurban Bayramı’nda, kurbanlıklarda birbirinden özel imkanlarla hizmet verecek.

Migros açıklamasına göre, çağdaş yöntemlerle, noter huzurunda, İslami koşullara uygun ve hijyenik şartlarda kesimi yapılan yüzde 100 yerli besi kurbanlar, Migros kalitesi ve güvencesi ile müşterilere ulaşacak. Siparişler, Migros Grubu Mağazalarından sipariş formu doldurarak, www.sanalmarket.com.tr üzerinden veya 444 10 44 numaralı Müşteri Hizmetleri Hattından verilebilecek.

Migros Grubu’ndan alınan kurbanlıkların kesimi, her türlü sağlık kontrolünün ardından uzman veteriner hekimler ve gıda mühendisleri  kontrolünde, noter huzurunda vekalet veren kişi adına İslami koşullara uygun olarak gerçekleştirilecek. Yasal mevzuat ve standartlara uygun onaylı kesimhanelerde ve parçalama tesislerinde bayramın birinci veya ikinci günü kesilen kurbanlıklar, soğutulup  parçalanarak hijyen ve gıda güvenliği standartlarına uygun şekilde poşetlendikten sonra kolilenerek teslim edilecek. Kurban etlerinin paketlenmesinde kullanılan tüm ambalaj malzemeleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onaylı. Paketlenen ve kolilenen  ürünler soğuk hava depolarında 0 – 4°C’de muhafaza edilerek, teslimat adreslerine ulaşana kadar soğuk zincir standartları altında korunacak.

Kesilen kurbanlık koçların derileri, bağırsak, kelle, yağ ve paçaları ile kurbanlık danaların derileri yağları ve tüm sakatatları noter huzurunda ve belge karşılığında Türk Hava Kurumu’na teslim edilecek, bağış makbuzu ise kurbanla birlikte müşterilere ulaştırılacak.

Kurbanını Migros Grubu’ndan alan müşteriler, dilerlerse Türkiye Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’na (ZİÇEV) kurbanlarını makbuz karşılığı teslim ettirebilecekler. Vekalet veren kişinin adına düzenlenmiş bağış makbuzu kişinin teslimat adresine ayrıca postalanacak.

Müşteriler dilerlerse kurbanlarını Migros Grubu mağazalarından teslim alabilecekler. Kurbanlık Koç ise, bayramın ikinci, üçüncü veya dördüncü  günü, kurbanlık dana hisse ise bayramın üçüncü veya dördüncü günü sipariş formlarında belirtilen Migros Grubu mağazalarından teslim alınabilecek. Mağazadan yapılan teslimatlarda talebe göre; kurban küçükbaş ise istenilen sayıda kemikli olarak böldürme, büyükbaş ise kıyma, kuşbaşı ve parça et olarak hazırlatma imkanı bulunacak. Bu hizmetler için ayrıca ücret alınmayacak.

Adrese teslim edilmesi istenen kurbanlık koçlar bayramın ikinci, üçüncü veya dördüncü  günü, dana hisseler ise bayramın üçüncü veya dördüncü günü, Migros Sanal Market dağıtım ekipleri tarafından, belirtilen adrese teslim edilecek. Adrese teslimatlar sadece İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde geçerli olacak. Adrese teslim edilecek kurbanlarda sipariş, internet veya sipariş hattı üzerinden verilmişse ayrıca nakliye ücreti alınmayacak. Migros Grubu mağazalarından verilecek adrese teslim siparişlerde ise 15 TL nakliye ücreti alınacak.

Migros Grubu’nda kurbanlık ödemeleri, mağazalardan verilen siparişlerde kredi kartı veya nakit ödeme seçenekleriyle yapılabiliyor. Ödemeler; www.sanalmarket.com.tr internet sitesi veya 444 10 44 numaralı sipariş hattı üzerinden verilen siparişlerde ise kredi kartı ya da havale ile gerçekleştirilebiliyor. Money Visa kartla yapılan ödemelerde 50 TL anında indirim fırsatı ve 12 taksit imkanı bulunuyor. Ayrıca farklı kredi kartlarına 8  taksit seçeneği de mevcut.

 

Turkcell Platinum, Samsung GALAXY Note 3’ü satışa sundu

Turkcell Platinum, Samsung Electronics’in Note ürün serisinin en yeni üyesi olan GALAXY Note 3’ü satışa sundu.

Turkcell açıklamasına göre, Turkcell, GALAXY Note 3’ü Platinum ayrıcalığıyla satın alan müşterilerine Galaxy Gear akıllı saat, yedek şarj, akıllı kılıf ve ilk 20 bin kontratlı satışta 12 ay Turkcell TV Standart Paket hediye ediyor.

Turkcell, avantajlı akıllı telefon kampanyalarına Samsung’un yeni telefonu GALAXY Note 3 ile devam ediyor. Yeni Gelişmiş S Pen özellikleri ve çoklu görev için optimize edilmiş büyük ekranı ile öne çıkan Samsung GALAXY Note 3, Turkcell İletişim Merkezleri (TİM) ve  “turkcellmagaza.com”da Turkcell’lilerin beğenisine sunuluyor.

24 ay boyunca tarifeye ek ayda 93 TL’den başlayan fiyatlarla sunulan Samsung GALAXY Note 3’ün tavsiye edilen peşin satış fiyatı ise 2,199 TL olurken, dileyenler Samsung’un yeni gözdesine farklı ihtiyaçlara yönelik internet paketleri dahil kontratlı tekliflerle de sahip olabiliyor.

Hem tarifeye ek hem de internetli kontratlarda, ilk 20 bin satışta 12 ay Turkcell TV Standart Paket hediye olarak sunuluyor. Siyah ve beyaz renk seçenekleriyle gelen Samsung Galaxy Note 3 Turkcell şebekesinin çift taşıyıcı (dual carrier) desteği sayesinde mobil internet keyfini ikiye katlıyor.

Turkcell Platinum müşterileri ise Samsung GALAXY Note 3’e Platinum’a özel aksesuar teklifleri ve çok özel ayrıcalıklarla sahip olabiliyor. Samsung Battery Pack, Platinum Hizmet Ekibi farkı ve bulundukları yerde kapıda teslim alma ayrıcalığıyla Turkcell Platinum müşterilerine hediye. Ayrıca, Platinum Hizmet Ekibi ile Samsung Galaxy Note3 alan ilk 150 Platinum müşterisine Galaxy Gear ve sonraki 450 Platinum müşterisine de Samsung S-Cover hediye olarak verilecek. Buna ek olarak, Platinum müşterileri aynı zamanda Turkcell mağazalarında ve “turkcellmagaza.com”da yüzde 30 aksesuar indiriminden de yararlanabiliyor.

Samsung GALAXY Gear, “turkcellmagaza.com”dan Samsung Galaxy Note 3 satın alan ilk 150 kişiye hediye ediliyor.

 

Forum Ankara Outlet’te “Alışveriş Gecesi”

Forum Ankara Outlet, 28 Eylül Cumartesi günü “Alışveriş Gecesi” düzenleyecek.

Forum Ankara Outlet’ten yapılan yazılı açıklamaya göre, Forum Ankara, Türkiye genelindeki tüm Forum Alışveriş Merkezleri’nde bugün eş zamanlı olarak başlayan ve 29 Eylül’de sona erecek Forum Fashion Week 2013 kapsamında, 28 Eylül Cumartesi günü “Alışveriş Gecesi” düzenlenleyecek.

“Alışveriş Gecesi”nde, müşteriler 20.00-23.00 saatleri arasında yüzde 90’a varan indirimlerle karşılaşacak. Ayrıca, bu geceye özel markaların sınırlı sayıda üretilen koleksiyonlar moda ve alışveriş tutkunlarının beğenisine sunulacak.

 

Vakıfbank Eskişehir Bölge Müdürlüğü açılışı

Vakıfbank Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün açılışı kapsamında kente gelen Vakıfbank Genel Müdürü Halil Aydoğan, Vali Güngör Azim Tuna ve Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret etti.

Aydoğan, Vali Tuna’yı ziyaretinde yaptığı konuşmada, Vakıfbank Eskişehir Bölge Müdürlüğü’nün açılışı dolayısıyla Eskişehir’de bulunduğunu söyledi.

Vali Tuna da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan’ı kente yaptıkları yatırımdan dolayı kutladı.

Aydoğan’a başarılarının devam etmesini dileyen Tuna, “Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti kapsamında yaptığımız güzel çalışmalar var. Sizlerin bu konuya ilginizi biliyoruz. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim” dedi.

Konuşmaların ardından Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan, Vali Tuna’ya anı tabağı hediye etti.  Vali Tuna da Eskişehir’in 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti tabağını Aydoğan’a armağan etti.

Aydoğan, daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret ederek, Vakıfbank anı tabağı hediye etti.

Büyükerşen de ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

 

Vaillant’tan kombi değişim kampanyası

Vaillant, kombi değişim kampanyası düzenledi.

Vaillant açıklamasına göre, Vaillant 31 Ekim 2013 tarihine kadar, markası her ne olursa olsun eski kombisini Vaillant yoğuşmalı kombiyle değiştiren tüketicilerinin doğalgaz faturasına 150 lira tutarında katkıda bulunacak.

Vaillant Türkiye, İstanbul’daki merkezinin yanı sıra Ankara, Kayseri ve İzmir Bölge Müdürlükleri ile tüketicilere hizmet veriyor. Vaillant ürünlerinin ilk çalıştırmasından, arıza ve bakım hizmetlerine kadar tüm satış sonrası hizmetleri, 7 gün 24 saat, Vaillant’ın özel eğitilmiş kendi servis teknikerleri ve özel donanımlı servis araçları ile tüm Türkiye’de aynı kalite ve standartta veriliyor.

 

Tofaş, hafif ticaride Ar-Ge odaklı projelerle vites yükseltiyor

Tofaş Üst Yöneticisi (CEO) Kamil Başaran, Ar-Ge odaklı projeler geliştirdikleri hafif ticari araç üretiminde son derece iddialı olduklarını ve bunun süreceğini belirterek, “Biz hep ‘Raf projesi artık yapmayacağız, yani hazır bir projeyi alıp gelip burada üretmeyeceğiz’ dedik. Çünkü rekabetçi olmanın yolu Ar-Ge’den geçiyor” dedi.

Başaran, her dönem iddialı olduklarını ve buna devam edeceklerini söyledi.

Sektördeki rekabetin çok olmasının, kendilerini gelecek için daha fazla iddialı olmaya ittiğini vurgulayan Başaran, “Tofaş, hafif ticari araçta bugün son derece iddialı, gelecekte de son derece iddialı olacaktır” ifadesini kullandı.

Müşterinin beklentilerini hissedebilme ve pazar koşullarına göre rekabetçi ortamda ürünleri pazarlamanın, ana amaçlarından biri olduğunu anlatan Başaran, ayrıca ülke ekonomisine katma değer sağlamaya çalıştıklarını bildirdi.

Ar-Ge’ye verdikleri öneme değinen Başaran, “Biz hep ‘Raf projesi artık yapmayacağız, yani hazır bir projeyi alıp gelip burada üretmeyeceğiz’ dedik. Çünkü rekabetçi olmanın yolu Ar-Ge’den geçiyor. Türkiye’de bugüne kadar yaptığımız ‘Doblo’, ‘Mini Cargo’ ve ‘Linea’ projeleri, fikri ve sınai hakları hep burada kalmak üzere geliştirilen projelerdir. Buradaki mühendisimizle Ar-Ge merkezimizle lokal şartlarda yarattığımız rekabet avantajlarını maksimize ederek bu ürünleri oluşturduk. Unutmayalım ki şu an Tofaş’ın sattığı araçların yüzde 85’i, kendi geliştirdiği araçlardan oluşmaktadır” diye konuştu.

“Yeni model çalışmalarımızın belli bir noktaya kadar geldiğini düşünüyoruz”

Başaran, Tofaş’ın kendisini sürekli yenilediğine dikkati çekerek, pazar boyutu, ekonomi ve rekabet koşullarının elverdiği ortamda atikliklerinin sürdüğünü dile getirdi.

Gelecek planları kapsamında yeni ürün çalışmalarını sürdürdüklerine işaret eden Başaran, “Yeni model çalışmalarımızın belli bir noktaya kadar geldiğini düşünüyoruz. Önümüzdeki kısa bir zaman içinde de Tofaş’ın bu konuda gerekli pozisyona geldiğinden emin olacaksınız. Tabii ki sektör çok büyük rekabet içinde. Sektörde neyin ne zaman hangi planda olduğunu konuşabilmemiz çok zor” değerlendirmesinde bulundu.

Ortaya koydukları tüm ürünlerin, otomotiv tarihine geçtiğini söyleyen Başaran, Doblo’nun, en büyük krizin yaşandığı bir dönemde ana ve yan sanayisiyle hem otomotiv sektörüne hem de ülke ekonomisine ihracatıyla yön ve boyut verdiğini anlattı. Bunun ardından fikri sınai haklarıyla Mini Cargo Projesinin geldiğini ve sektöre damga vurduğunu belirten Başaran, binek araç segmentinde de tamamen Ar-Ge’siyle geliştirdikleri Linea’nın anlam kazandığını ifade etti.

Gelecek dönem için ürün politikalarını gözden geçirdiklerini belirten Başaran, ürünlerini, müşteri taleplerinden yola çıkarak konumlandırdıkları bilgisini verdi.

Türkiye’nin hafif ticari araçlardaki rekabetçi gücü

Başaran, Tofaş’ın, Türkiye’de “hem hafif ticari hem de binek araç üreten” tek firma olduğunu vurguladı.

Otomotiv sektörünün ana dış satım bölgesi Avrupa’daki krizin farklı dinamikler oluşturduğunu, ihracat pazarlarını genişletme arayışları çerçevesinde hafif ticari aracın önemli bir rol üstlendiğini dile getiren Başaranş, şöyle devam etti:

“Hafif ticari araç, konsept olarak da bu ülkede çok önemli bir mücevher. Bu konuda Türkiye’nin, Ar-Ge’si, altyapısı ve yan sanayisi, dünyaya fark atacak yetkinlikte olup rekabet gücü çok yüksektir. Bugün ister ‘kriz’ ister ‘toplumdaki, müşterideki değişim’ deyin, binek araç kapsamında farklı dinamikler olabilir. Bunu pazarda da görüyoruz. Binek araçlardaki gelişmeye daha dikkatli bakmamız lazım, çünkü yüzde 80’e giden ithalatlar var. Yani bugün binek araçtaki pazar büyümesinin altında da yüzde 80’lere ulaşan ithal araç satışının olduğunun bilinmesi lazım. Ülke ekonomisi için her gün dış ticaret açığının çok önemli bir indikatör olduğunu vurguluyoruz. Bu bağlamda, büyüyen otomobil pazarındaki ithalat oranının yüzde 80’lere ulaşmasını incelemek gerekir. Ülkenin hafif ticari araç ile lokal, tüm rekabet avantajlarını kullanarak ürettiğini, yetkinliğinin tam olduğunu, üretim kapasitelerinin dünyaya ihraç eder vaziyette olduğunu da kabul edersek bunu gözden geçirip hafif ticari araçta özellikle müşteriye giden yoldaki kolaylıkları sağlayarak ülkenin ithalattaki bu yüksek oranın aşağıya çekileceğini düşünüyoruz.”

“Amerika Doblo Projesi bir iftihar kaynağı”

Kamil Başaran, Türkiye’de her bin kişiye düşen araç sayısının son derece düşük seviyede bulunduğunu, olması gerekenin yarısında olduğunu bildirdi.

Büyüme dengesi içinde ülkenin en büyük rekabet avantajının hafif ticari araçta yer aldığını, yerlilik oranının maksimize olduğunu bildiklerini anlatan Başaran, “Amerika Doblo Projesi”ni, kendileri için bir iftihar kaynağı olarak niteledi.

Firmanın, 5 değişik müşterisine araç ürettiğini, tüm Avrupa ülkeleriyle Latin Amerika’ya ihracat yaptığını dile getiren Başaran, şöyle konuştu:

“Rekabetçi olan bu ürünü, Amerika’da pazarlama kararı aldık. Fiat ve Chrysler ortaklığıyla bu işi geliştirdik ve yaptığımız anlaşmayla da 2014 yılı sonundan itibaren Amerika’da araçlarımızın yollara çıkmasını planladık, kontratlarımızı bu şekilde yaptık. Aynı zamanda Doblo Projesini de 2021’e yılına kadar uzatma şansımız oldu. 268 milyon avro civarında bir yatırım yapmaktayız. Tüm Ar-Ge teşkilatımız ve yan sanayimizle çalışmaktayız. Proje son derece başarılı gitmektedir. Hatta programda öne çekmek istediğimiz bazı zamanlar bile olmaktadır. Son derece heyecanlıyız. Bu ülkeden Amerika’ya da ihracatın başlayacağı müjdesini vermek isteriz. Amerika Doblo Projesi, bundan sonra daha iddialı projeler yapabileceğimizin en önemli müjdecisidir. Hele bunun Amerika olması, bizim için ayrı bir gurur kaynağıdır.”

Başaran, Avrupa pazarından olumlu yönde öncü sinyaller geldiğini ve bu konuda farklı enstitüler tarafından yayımlanan raporların sevindirici olduğunu ifade ederek, bu pazarın 2016 sonrasında toparlanmasını ve orada daha iyi sonuçlara ulaşmayı beklediklerini sözlerine ekledi.

 

Çilek’ten dijital dünyada inovatif uygulamalar

Çilek, yeni iletişim teknolojileri ve dijital dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek inovatif uygulamalara yer veriyor.

Çilek açıklamasına göre, bebek ve çocuklar için tasarlanan inovatif ürünlerin yanında, dijital ortamdaki inovatif yatırımlarla da verimlilik ve daha iyi hizmet verilmesi amaçlanıyor.

Çilek, artan iş hacmi ve küresel boyutlara ulaşan hedeflerini destekleyen teknoloji çözümü olarak, Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) konusunda SAP’ı seçti.

Özellikle verimliliğin artması ve sosyal medya kanallarının küresel olarak yönetmek için adımlar atan Çilek, web sitesini zenginleştirerek müşterilerinin doğru bilgilenmesini sağlıyor.

Çilek, gelişimi sürekli kılabilmek amacıyla çalışmalarının büyük bir bölümünü arama motoru optimizasyonu üzerine kurarak, web site trafiğini daha net ölçmek, sosyal medya kanallarını ziyaret eden müşterilere daha hızlı ve zengin bir içerik sunabilmek adına çalışmalar yapıyor.

– Sosyal mecrada takipçi sayısı yüzde 70 arttı

Bu yılın başından itibaren sosyal mecralardaki beğeni ve takipçi sayısını yüzde 70 artıran Çilek, dijital kaynakların birbirleriyle bağlantılı olarak zenginleştirildiği içerik ve uygulamalarıyla müşterilerinin yanında oluyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Çilek Mobilya Yönetim Kurulu Üyesi Talha Çilek, dünyada akım haline gelen teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek, konuya ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:

“Türkiye nüfusunun yüzde 30’u 0-17 yaş aralığındaki Z kuşağından oluşuyor. Bu kuşağı diğerlerinden ayıran en önemli özellik teknolojinin ve özellikle mobil teknoloji ile sosyal medyanın içine doğmuş olmaları… Bu kuşak şu anda bizim Çilek odalarını kullanıyor. 10-15 yıl sonra ise kendileri birer ebeveyn olacaklar. Dolayısıyla biz Çilek olarak yeni teknolojileri ve dijital dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek ve bu anlamda çeşitli işbirlikleri kurarak şu anda dünyada akım haline gelmiş ve Türkiye’de de büyüyen alanlarda dijital yatırımlar yapmaya devam edeceğiz.”

 

Vakıfbank ile ETO arasında iş birliği protokolü

Vakıfbank ve Eskişehir Ticaret Odası (ETO) arasında imzalanan protokol kapsamında ETO üyelerine uygun faiz oranı, düşük komisyon ve uzun vadede kredi imkanları verilecek.

ETO Toplantı Salonu’nda gerçekleşen protokol töreninde konuşan Vakıfbank Genel Müdürü Halil Aydoğan, protokolün hem Vakıfbank hem de ETO üyeleri için önemli olduğunu söyledi.

Vakıfbank olarak ülke ekonomisinin ve işletmelerin gelişmesi için gayret gösterdiklerini belirten Aydoğan, bu protokolle ETO üyelerine özel kredi imkanı sunduklarını dile getirdi.

Aydoğan, ülkenin ekonomik kalkınması ve bölgenin ticari gelişimi için büyük öneme sahip Eskişehirli iş adamlarının Vakıfbank’ı tercih etmelerinin gurur kaynağı olduğunu anlatarak, “Bu kapsamda Vakıfbank olarak sağladığımız finansal kaynakları, her türlü ihtiyaca göre geliştirdiğimiz kredi çeşitleri ve bankacılık ürünlerini uygun faiz oranı ve vade imkanlarını reel sektörün hizmetine sunmaya devam ediyoruz” dedi.

Protokol sayesinde ETO üyelerine uygun faiz oranı ve ödeme koşullarıyla kredi seçenekleri sunduklarını ifade eden Aydoğan, şöyle konuştu:

“Protokol sayesinde ETO üyeleri kredi kullanmaları halinde masraf ve komisyonu 225 liradan az olmamak üzere kredi tutarı üzerinden sadece binde 5 komisyon ödeyecekler. ETO üyeleri ayrıca iş yeri edindirme kredilerini 0.85’den başlayan faiz oranları ile kullanabilecek. Protokol ile ETO üyelerine,  araç kredilerinde 5 yıl, iş yeri edindirme kredilerinde 7 yıl vade yapılabilecek. ETO üyeleri 1 ve 3 aylık taksitler halinde ödeme imkanına da sahip olabilecekler. ETO üyelerine dış ticaret işlemleri için uygun faiz, komisyon ve ödeme seçenekleri de yer alıyor. Yeni iş birliğimizin hepimiz için hayırlı olmasını diliyoruz.”

ETO Başkanı Harun Karacan da protokolle üyelerine daha iyi koşullarda kredi imkanı sunmayı amaçladıklarını belirterek, “Vakıfbank’ın ETO ile tanışması 1958 yılına dayanıyor. Vakıfbank ile daha önce bir anlaşma yapmıştık. Yenilenen protokolle şartları çok daha uygun hale getirdik” diye konuştu.

Konuşmaların ardından Aydoğan ve Karacan, iş birliği protokolünü imzaladı.

Vakıfbank Genel Müdürü Aydoğan, Başkan Karacan’a anı tabağı hediye etti. ETO Başkanı Karacan da Vakıfbank’ın 1958 yılında ETO ile yaptığı iş birliğinin belgelerinin içinde yer alan tabloyu armağan etti.

 

“FIFA 14” dünya ile aynı anda Playstore’da

TTNET’in dijital oyun platformu Playstore, “FIFA 14” futbol oyununu bugün dünya ile aynı anda Türkiye’de satışa sundu.

TTNET açıklamasına göre, “FIFA 14” oyunu, aylık 7,5 TL’den başlayan taksitlerle Playstore’da oyunseverlerle buluştu.

“FIFA 14” yeni özellikleriyle oyun keyfini artırırken, “Pure Shot” özelliği ve tamamen yenilenmiş top fiziği sistemi, her bir şutun gerçek olarak hissedilmesini sağlayacak. Böylece futbolcuların kusursuz bir vuruş yaptıklarında hissettikleri coşkuyu “FIFA 14” oyuncusu da ekran karşısında yaşayabilecek.

“FIFA 14” online özellikleriyle de dikkati çekerken, “EA SPORTS Football Club” hizmeti sayesinde oyunseverler birbirleriyle etkileşimde bulunabilecek.

 

Kuveyt Türk, Samsunlu KOBİ’lerle buluştu

Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın KOBİ’lerin istikrarlı büyümelerini sağlamaya yönelik olarak tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunduğu “Kuveyt Türk İşin Doğrusu” zirvesi Samsun’da yapıldı.

Anemon Otel’de düzenlenen toplantıya, Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Ufuk Uyan, Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Oral ve Samsunlu KOBİ’lerin temsilcileri katıldı.

Ufuk Uyan, toplantıda yaptığı konuşmada, BDDK’nın KOBİ ve ihracata kredilerini desteklemek amacıyla hazırladığı ve genel kurula sunulması düşünülen tebliğ taslağını desteklediklerini, en kısa zamanda uygulamaya konulmasını beklediklerini söyledi.

Kuveyt Türk Katılım Bankası olarak KOBİ’lere ve ihracatçılara pozitif uygulamalarla yaklaştıklarını, toplam kredilerin yüzde 50’den fazlasını KOBİ’lere tahsis ettiklerini ve ihracatçıları desteklemek amacıyla ihracatın finansmanına yönelik özel bir ürün devreye alacaklarını belirten Uyan, “Özellikle kriz ortamlarında global bankacılık sisteminde sorunlar ortaya çıkmaktadır. Spekülatif olmayan, gerçek ihtiyaçları karşılayan üretime yönelik istihdam sağlayacak bir sistem olan faizsiz bankacılık sistemi önemlidir” dedi.

“Faizsiz bankacılık sistemi reel ekonomiyi önemli ölçüde destekliyor” diyen Uyan, 2013 yılı içerisinde 69 milyon lira fon topladıkları Samsun’a 72 milyon lira fon kullandırdıklarını kaydetti.

2013 yılı içerisinde Samsun şubelerinde kullandırılan fonların, toplanan fonların yüzde 104‘üne tekabül ettiğini dile getiren Uyan, Samsunlu işletmecilerin büyümesine destek sağlamaya devam edeceklerini vurguladı.

Uyan, Samsunlu ihracatçılara katılım bankacılığı prensipleri çerçevesinde ihracatın finansmanına yönelik yeni bir ürün sunduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Öncelikle akreditif karşılığı ihracat yapan girişimcilerin finansman ihtiyacını karşılayacağız. Daha sonra sırasıyla avalli poliçe karşılığı doğrudan yurt dışı plasman riskini almak kaydıyla finansmanları sağlayacağız. Bu ihracata çok büyük faizsiz bir destektir. Ayrıca Katılım Bankaları Birliği olarak Eximbank kaynaklarına faizsiz esasta ulaşmak için çalışma yapıyoruz.”

 

 

 

Erzurum’a yeni yaşam merkezi yapılıyor

MNG Holding tarafından, Erzurum’da 25 katlı 4 kule ve bir AVM yapılacak.

MNG Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nazif Günal, MNG tesislerinde düzenlediği basın toplantısında, uygulayacakları dev proje kapsamında Erzurum’da 460 daire yapacaklarını belirterek, 2000’li yıllarda kentte çalıştığını söyledi.

25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları kapsımında şehre geldiği zaman yatırım için talepte bulunulduğunu ifade eden Günal, şunları kaydetti:

“Biz de bu talepler karşısında yatırım yapmaya karar verdik. Aslında biz Erzurum’a konut yapıp, para kazanmaya gelmedik. Bu fiyatlarla ancak maliyetler, koyacağımız maliyetler, dolaylı maliyetler, direk daire maliyetlerinin dışında ürettiği bir maliyetler var elimizde. Çalışmaların sonucunda tayin ettiğimiz fiyatlar bize ne para girsin ne para çıksın şeklinde. Fiyatları böyle tayin ettik. Türkiye’de daire yapıp, satacaksan bir numaralı yer İstanbul. Aynı şeyleri yapıyorsunuz. Yani aynı binaya, aynı malzemeleri koyuyorsunuz. Belki fiyat olarak biraz toprağı farklı. Ama satış fiyatları bunun iki katı. En kötü yerinde bunun iki katı fiyatında. Hatta inşaat maliyetleri burada biraz daha fazla.”

Vasıflı iş yapmak istediklerini ve bunun için para harcadıklarını vurgulayan Günal, yapılması planlanan 460 daireden şu ana kadar 72’sinin satıldığını belirterek, zamanla fiyatları artırmak mecburiyetinde kalacaklarını söyledi.

Günal, “Tümü yapılıp, ortaya çıktığı zaman hepsi satılacaktır. Çünkü bu tür çok yatırım yaptık. Benim dairelerim bitmeden hepsi satıldı. Bunların da artan fiyatlarla satılacağına inanıyorum” diye konuştu.

 

 

Türk Telekom, Kırşehir’de kamu kurumlarına sunduğu hizmetleri tanıttı

Türk Telekom Kırşehir İl Müdürü Coşkun Oral, başta e-devlet projeleri olmak üzere hayatı kolaylaştıran pek çok projenin iletişim altyapısını sağladıklarını ve sektörlere çözümler ürettiklerini belirtti.

Türk Telekom açıklamasına göre şirket, Kırşehir’de “Kurumsal Müşteri Günleri” etkinliği düzenledi. Kamu kurumlarıyla yapılan toplantıda, Türk Telekom’un bilgi ve iletişim teknolojileri ile kamu kurumlarının ve vatandaşların hayatını kolaylaştıran e-devlet hizmetleri ile kamu sektörüne özel çözümler tanıtıldı.

Etkinliğin açılışında konuşan Oral, başta e-devlet projeleri olmak üzere hayatı kolaylaştıran pek çok projenin iletişim altyapısını sağladıklarını ve sektörlere çözümler ürettiklerini kaydetti.

Eğitim sektöründe Türk Telekom Grubu olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 37 bin okula internet bağladıklarını belirten Oral, aynı zamanda Fatih Projesi’nin ilk fazında 2 bin 236 okulun intranet bağlantısının kurulumlarını da sürdürdüklerini dile getirdi.

Sağlık sektöründe de kurumların ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunduklarını ve hastanelerin yüksek hızlı internet erişimlerini gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Oral, şunları kaydetti:

“Sağlık Bakanlığı’na ait donanımları Türk Telekom veri merkezlerinde barındırıyoruz. Belediyeler ve iştirak şirketlerinin tüm iletişim ihtiyaçları büyük oranda Türk Telekom tarafından sağlanıyor. Ulaşım sektöründe ise Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne ait tüm radar ve havaalanlarının, Karayolları Genel Müdürlüğü, TCDD ve Kara Ulaştırması Birimi’nin, Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğü (eski adıyla Denizcilik Müsteşarlığı) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün iletişim altyapıları Türk Telekom tarafından destekleniyor.”

Türk Telekom Kamu Müşteri Yöneticisi Yasin Yarbay ise finans sektöründe kamu bankalarının telekomünikasyon altyapısını Türk Telekom’un sağladığını bildirdi.

Ziraat Bankası’nın bin 500’den fazla şubesine fiber altyapı tesis ederek ülke genelindeki tüm şubelerini VPN altyapısı ile birbirine bağladıklarını aktaran Yarbay’ın açıklamada şu görüşlerine de yer verildi:

“Borsa İstanbul da veri merkezi konusunda Türk Telekom’dan hizmet alıyor. Güvenlik sektöründe ise Jandarma Genel Komutanlığı’nın binden fazla birimini VPN altyapısı ile tek çatı altında topladık. Emniyet Genel Müdürlüğü ile yürüttüğümüz Metropol Projesi ile kurumun 160 biriminde, noktadan noktaya metro ethernet erişim olanağı sağladık. Adalet Bakanlığı’nın SEGBİS Projesi ile Türk Telekom, TTVPN erişimiyle artık duruşmaların video kayıtlarının tutulabilmesine, ifadelerin video konferans ortamı ile uzaktan da alınabilmesine olanak tanıyor. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Telekom, gelişmiş teknolojisiyle Türkiye’deki tüm kamu kurum ve kuruluşlarının bilgi ve iletişim alanındaki ihtiyaçlarını belirleyerek, grup şirketleri ile birlikte uçtan uca çözümler sunmaya ve müşterilerine değer yaratmaya devam edecek.”

Türk Telekom Kurumsal Müşteri Başkanlığı tarafından organize edilen “Kurumsal Müşteri Günleri” Kırşehir etkinliğinde, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Kenan Şahin, PTT Başmüdürü Ahmet Eraslan, Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Yanık ile kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey yetkilileri de hazır bulundu.

 

 

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu 2013 Dünya Liderlik Forumu’nda Konuştu:

“Global ekonomide sağlıklı büyümenin sağlanmasında eğitim kilit bir rol oynar”

ABD Foreign Policy Association tarafından düzenlenen 2013 Dünya Liderlik Forumu’na (World Leadership Forum 2013) Türkiye’den katılan tek konuk Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu oldu. Dünyanın dört bir yanında konferansa katılan seçkin konuklara Harvard Club’da hitap eden Prof. Dr. Barbarosoğlu,  eğitim odaklı bir konuşma yaptı.

Foreign Policy Association tarafından New York’ta düzenlenen 2013 Dünya Liderlik Forumu’na katılan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, dünyanın dört bir yanından katılan 200’den fazla seçkin konuğa eğitimin, büyüyen global ekonomi için önemine dair bir konuşma yaptı.

New York Harvard Club’da düzenlenen öğle yemeğinin konuk konuşmacısı olan Barbarosoğlu, Büyüyen Global Ekonomi: Gelecek İçin Gençliğimizi İnşa Etmek” başlıklı konuşmasında dünyada sosyo-ekonomik gelişim, büyümede eğitimin rolü ve Türkiye’de eğitimin toplumsal gelişiminin etkilerine değindi.

Barbarosoğlu’nun ekonomi ile eğitim arasındaki ilişkiyi ele aldığı konuşmasında, “Konferansta konuyu analiz etmek, şimdiyi ve geleceği değerlendirmek adına seçkin bankacılar, ekonomistler ve devlet adamlarının katılımı adına çok şanslıyız. Biz eğitimcilerin global yatırım bankacılarıyla bazı benzerlikleri vardır. Biz de tamamıyla başka bir alanda yatırımcıyız. Yatırım bankacıları finansal alanda, ticari pazarlarda, şirket hisselerinde, gelecek için yatırımlarını sürdürür. Biz eğitimciler de gelecek için yatırım yaparız. Vereceğimiz en iyi eğitimle genç vatandaşların geleceği için yatırım yaparız. Ayrıca eğitime yapılan yatırımın, ülkeler için gelecekte elde edilecek başarının garantisi olduğuna inanırız” şeklinde konuştu.

Eğitimin, global ekonomide büyümede kilit bir rol oynadığını belirten Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Global ekonomide sağlıklı büyümenin sağlanmasında eğitim kilit bir rol oynar. Bugünün yeni eğitim döneminde lise ve üniversitelere yönelik yönetim ve liderlik eğitimleri konusunda güçlü özelliklere sahip olan öğrencileri global hayata hazırlamaya çalışıyoruz. Gençlerimizi mücadeleci ve heyecan dolu bir gelecek için hazırlamalıyız. Yeni vizyonlara, cesur global liderliklere ihtiyacımız var” diye konuştu.

21. yüzyılda ekonomide yaşanan hızlı gelişimin ülkeler arasındaki uçurumu arttırdığını belirten Gülay Barbarosoğlu, gelecekteki ekonomik büyüme için yaygınlaştırılmış bilgi teknolojilerinin baş aktör olduğunu sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu dünyadaki sosyal, teknolojik, ekonomik gelişimlerin birbirine bağlı olduğunu belirten konuşmasında “Barış olmadan insan enerjisi yeteri kadar üretken olamaz. Ekonomik büyüme ve bilgi teknolojilerinde ilerleme olmadan, ekolojik denge sağlanamaz. Çevre kontrolü olmadan, insan hayatı tehlikeye girer. Sosyal adalet olmadan, sosyal birleşimler tehlikeye girer ve politik katılımlar olmadan, gelişme büyük bir risk altında kalır. Sonuç olarak hepimiz birbirimize bağlıyız ve bu denge demokratik özgürlük, ekonomik büyüme, teknolojik gelişme, sosyal alanda ilerleme, insani ve çevresel gelişim için çok büyük bir önem taşır” dedi.

 

STG’den Moskova atağı: Ruslar votkanın yanında Türk balığı yiyecek

 

Türkiye’nin su ürünleri ihracatında hedef pazarları arasında yer alan Rusya’ya su ürünleri ihracatımızı arttırmak isteyen Su Ürünleri Tanıtım Grubu (STG), 16-19 Eylül 2013 tarihlerinde bu yıl 22’nci defa düzenlenen World Food Moscow Gıda Fuarına katılım sağlayarak Türk deniz ürünlerinin Rusya’da tanıtımını yaptı. Aynı zamanda fuar süresince 200 kg fileto halinde levrek ve çipura pişirilerek yaklaşık 4.000 kişiye tadım yaptırıldı.

Türkiye 2012 yılında Rusya’ya 20 milyon dolarlık su ürünleri ihraç etmişken, 2013 yılının ilk sekiz aylık döneminde bu rakamı yakaladı. Türkiye, STG’nin yaptığı tanıtım çalışmalarıyla Rusya’ya 2013 yılında 30 milyon dolarlık su ürünleri ihraç etmeyi hedefliyor.

Fuar ile ilgili açıklamalarda bulunan Su Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı Melih İşliel, fuarın oldukça faydalı geçtiğini, Rusya’da levrek, çipura ve alabalığın bilinen ve çok sevilen balıklar olduğunu, bu ülkeye olan ihracatımızın artarak devam etmesini umduğunu belirtti.

Fuar süresince Türkiye’den getirdikleri Aşçı Özkan Koç’un sunumlarıyla 4.000 kişiye balık ikram ettiklerini anlatan İşliel, “Rusya Federasyonu, coğrafi konumu bakımından Türk ihracatçılarının oldukça ilgi gösterdiği bir ülke durumunda. Su ürünleri sektörü bakımından da ihracatta son yıllarda önemli bir artış olduğunu görüyoruz. 2008 yılında 1 milyon doların altında olan ihracatımız 2013 yılının ilk sekiz ayında 20 milyon dolara ulaştı. Su Ürünleri ihracatı yaptığımız ülkeler arasında Rusya Federasyonu 6’ncı sırada yer alıyor.  Fuar süresince ziyaretçiler tarafından Türk balıklarının çok sevildiğini gördük. Bu şekilde Türk mutfağının da tanıtımını yaptığımızı düşünüyorum. Rus mutfağında da artık bizim balıklarımızın girdiğini görmek bizi mutlu etti. Zaten Rusya’nın önde gelen bütün süpermarket zincirlerinde Türk balıklarını görmek mümkün.” dedi.

2023 HEDEFİNDE RUSYA’NIN PAYI BÜYÜK OLACAK

Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller Sektör Kurulu ve Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan ise, “Rusya pazarında var olan prestijlerini korumak, Türk su ürünlerini henüz bilmeyenlere sektörü ve ürünlerimizi tanıtmak, pazar paylarını genişletmek adına Moskova Gıda Ürünleri Fuarı’na katıldıklarını söyledi. Kızıltan, “Rusya Federasyonu’na olan su ürünleri ihracatımız artarak devem ediyor. 2012 yılının ilk sekiz ayında miktarda 2 bin 800 ton olan ihracatımızın yüzde 50 oranında artış ile 2013 yılının ilk ayında 4 bin 200 tona ulaştığını görüyoruz. Değer olarak da geçen yılın ilk sekiz ayı ile bu yılı karşılaştırınca ihracatımızın yine yüzde 50 oranında artışla 13 milyon dolar seviyesinden 19,5 milyon dolara ulaştığını görüyoruz. Bu ülkeye geçen yıl sonunda gerçekleşen 20 milyon dolar olan ihracat rakamını, bu yıl 8’inci ay sonunda yakaladık. Yıl sonuna kadar 30 milyon dolara ulaşabileceğimizi düşünüyorum. 2023 ihracat hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla yürüyoruz. Başka bir Türk su ürünleri firmasının katılımcı olarak yer almadığı böyle bir fuarda ülkemizin tanıtımını yapmak önemliydi Sektörümüzün 2023 hedefleri içerisinde Rusya’nın payı büyük olacak” dedi.

Fuıarda; STG heyetini STG Yönetim Kurulu Başkanı Melih İşliel, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Tuncay Sagun, İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Ege İhracatçı Birlikleri Şube Müdürü Tahir Kanlıkuyu, Ege İhracatçı Birlikleri Uzmanı Gökay Çelikli, Aksa Otelleri Baş Aşçısı Özkan Koç’dan oluşan heyet temsil etti.

 

 

Novartis Stratejik Planlama ve MSO Direktörlüğü Görevine Burcu İnci Üstertuna Atandı

Novartis Stratejik Planlama ve MSO (Pazarlama ve Satış Operasyonları) Direktörlüğü görevine uzun yıllardır sektörde farklı görevlerde bulunan Burcu İnci Üstertuna atandı.

Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunu olan Burcu İnci Üstertuna, Endüstri Mühendisliği yüksek lisansını yine Boğaziçi Üniversitesi’nde, MBA eğitimini New York Eyalet Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde tamamladı. İş hayatına 1997 yılında Ak Enerji Elektrik Üretimi firmasında Finans ve Bütçeleme Uzmanı olarak başlayan Üstertuna, burada 3 yıl görev yaptıktan sonra Arges Enerji Sistemleri’ne Bütçe ve Planlama Koordinatörü olarak geçiş yaptı. 7 yıllık bir enerji sektörü deneyiminin sonra 2004 yılında Novartis Türkiye İş Planlama Departmanı’nda göreve başladı. Ardından, aralarında İş Planlama Müdürlüğü ve Stratejik Planlama Müdürlüğü de olan çeşitli görevler aldıktan sonra 2012 yılında Novartis Türkiye Pazara Erişim Müdürü olarak görev yapmaya başladı. 16 Eylül 2013 tarihi itibariyle Novartis Stratejik Planlama ve MSO Direktörlüğü görevine atanan Üstertuna, evli ve 2 çocuk sahibidir

 

“Soyak Siesta Blue” ile iyi ve sağlıklı yaşam; 1500 ön talep aldı!

 

 

Gayrimenkul sektöründe öncü projelere imza atan Soyak, Siesta Blue’yu 23 Eylül Pazartesi İzmir Arena Bayraklı’da düzenlediği bir basın toplantısıyla tanıttı. Wellness (iyi ve sağlıklı yaşam) teması üstüne oluşturulan projenin detayları Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel tarafından anlatıldı. Yeşil bina kriterlerine göre tasarlanan ve LEED Silver sertifika adayı olan Soyak Siesta Blue 100 milyon TL yatırımla gerçekleştirilecek. 

 

 

İzmir Karşıyaka’da ‘az katlı’ bina anlayışıyla oluşturulan ve kentin 2 bin 200 konutluk mega projesi Soyak Siesta’nın yeni etabı Soyak Siesta Blue, 23 Eylül Pazartesi İzmir Arena Bayraklı’da gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı. Wellness (iyi ve sağlıklı yaşam) teması üstüne geliştirilen Soyak Siesta Blue, daha satışa çıkmadan 1500 ön talep alarak Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel tarafından basına tanıtıldı.

“Soyak Siesta Blue” ile İyi ve Sağlıklı Yaşam; 1500 ön talep aldı!

 

Gayrimenkul sektöründe öncü projelere imza atan Soyak, Siesta Blue’yu 23 Eylül Pazartesi İzmir Arena Bayraklı’da düzenlediği bir basın toplantısıyla tanıttı. Wellness (iyi ve sağlıklı yaşam) teması üstüne oluşturulan projenin detayları Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel tarafından anlatıldı. Yeşil bina kriterlerine göre tasarlanan ve LEED Silver sertifika adayı olan Soyak Siesta Blue 100 milyon TL yatırımla gerçekleştirilecek

 

İzmir Karşıyaka’da ‘az katlı’ bina anlayışıyla oluşturulan ve kentin 2 bin 200 konutluk mega projesi Soyak Siesta’nın yeni etabı Soyak Siesta Blue, 23 Eylül Pazartesi İzmir Arena Bayraklı’da gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı. Wellness (iyi ve sağlıklı yaşam) teması üstüne geliştirilen Soyak Siesta Blue, daha satışa çıkmadan 1500 ön talep alarak Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel tarafından basına tanıtıldı.

 

Soyak Siesta Blue’yla ilgili detayları paylaşmadan önce Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel, İzmir’in kendileri için anlam ve önemine değindi: ”Soyak olarak İzmir’e yatırım yapan ilk ulusal firma olmanın ve devam eden projelerimizle beraber son 5-6 yılda 1 milyar TL’lik yatırımla 5000 konut kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İzmir’de yer alan 5 etaptan oluşan Siesta projemizin 1. 2. ve 3. etaplarının inşası yüzde 100 tamamlandı ve yüzde 95’i de satıldı. 2008 yılında ilk etabını satışa sunduğumuz Soyak Siesta’nın şimdi de yeni Soyak Siesta Blue’nun tanıtımını yapıyoruz ve Aralık 2014’te teslim etmeyi planlıyoruz” dedi.

 

Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel, iyi yaşamın kapılarını açacak olan Soyak Siesta Blue’yla İzmirlileri tanıştırmaktan çok mutlu olduğunu vurgulayarak sözlerine devam etti. Çamlıbel “Soyak olarak sürdürülebilir bir gelecek için iyi yaşamın önemini bildiğimizden dolayı projemizde Wellness yani sağlıklı ve iyi yaşam temasını işlemek istedik. Soyak Siesta Blue’yu yeşil site olarak tasarladık. Uluslararası LEED Silver Sertifika adayı olduğunu da sizlerle paylaşmak isterim” dedi. Soyak Siesta Blue’nun 13 bin m2 alan üzerine inşa edileceğini belirten Çamlıbel, Soyak Siesta Blue’da toplam 285 konut bulunduğunu söyledi. Soyak Siesta’nın yatırım tutarının toplamda 500 milyon TL olduğunu belirten Çamlıbel, bugüne kadar bu etapla birlikte 1700 dairenin satışa sunulduğunu, Soyak Siesta Blue’nun yatırım tutarının da yaklaşık 100 milyon TL olduğunu belirtti.

 

Soyak Holding CEO’su Dr. M. Emre Çamlıbel konuşmasının sonunda, Soyak Siesta Blue’nun lansman kapsamında çok özel fiyatlarla satışa sunulduğunu söyleyerek, %1 KDV oranı avantajı bulunduğunu belirtti. Çamlıbel, ilk fiyatların 26 Eylül 2013 Perşembe gününe kadar geçerli olan lansman kampanyasında %1 peşinatla, 1+1 daireler 98.000 TL, 2+1 daireler 189.000, 3+1 daireler 260.000 TL, 3+1 Teraslı daireler de 414.000’den başlıyor dedi. “Aidatlar konusundaysa, Soyak’ın tasarruflu ev tasarımları kapsamında sağladığı yaklaşık 2TL/m2 değerine sahip düşük aidat avantajı bulunuyor. Dolayısıyla hem yatırım hem de oturmak adına ev sahibi olmak isteyenler için yine avantajlı bir durum sağlıyor” diyerek sözlerini bitirdi.

 

 

 

Wyndham Kalamış Marina ödüle doymuyor!

 

Geçtiğimiz yıl hizmete açılan ve kısa sürede Anadolu Yakası’nın gözde adresi haline gelen Wyndham Kalamış Marina, ödüllerine bir yenisini daha ekliyor. Geçen ay World Travel Awards’ta “Türkiye’nin En İyi İş Oteli” seçilen Wyndham Kalamış Marina’ya yeni ödül Las Vegas’tan geldi.

Uluslararası Wyndham Oteller Grubu’nun bu marka ile Türkiye’deki ilk yatırımı olan Wyndham Kalamış, ilk yılında prestijli ödüllerine bir yenisini daha ekledi. Bu yıl Las Vegas’ta düzenlenen Wyndham Global Conference’ta Avrupa, Afrika ve Ortadoğu bölgelerindeki tüm grup otellerini eleyerek “Yılın Oteli” ödülüne layık görülen Wyndham Kalamış Marina başarısını Türkiye ve dünya çapında kanıtlamış oldu.

Ödülü, Wyndham Oteller Grubunun Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan sorumlu Başkan Yardımcısı  Rui Barros’tan alan Wyndham Kalamış Marina Genel Müdürü Alper Can Bulcum “Geçen ay World Travel Awards’ta aldığımız ‘Türkiye’nin En İyi İş Oteli’ ödülünün ardından bu ay da ‘Yılın Oteli’ ödülüne layık görülmek bizi çok mutlu etti. Hedefimiz en önemli organizasyonlara ev sahipliği yapan, tüm dünya tarafından bilinen bir otel olmak. Buna inancımız tam. Herkese çok teşekkür ederiz” dedi.

Organizasyonların Yeni Adresi Wyndham Kalamış Marina

Misafirlerine sunduğu ayrıcalıklı konaklama ve yeme-içme hizmetlerinin ötesinde kongre ve toplantı salonları ile fark yaratan Wyndham Kalamış; açıldığından bu yana yerli ve yabancı profesyonellerin de tercihi oldu. Yüksek teknoloji ve ekipmanlarla donatılmış, modern ve şık çizgilerle tasarlanan 14 adet toplantı salonu, 300 ve 600 kişilik sütunsuz balo salonları ile önemli organizasyonlara da sahne olan Wyndham Kalamış, bu alandaki üstünlüğünü “Türkiye’nin En İyi İş Oteli” ödülünde en çok oyu alarak kanıtlamıştı.

 

 

 

Çocuk spor ve oyun merkezi My Gym şimdi de BUYAKA’da…

Dünyada 250 den fazla şubesiyle hizmette olan My Gym, spor ve eğlenceyi bir araya getirdiği merkezlerine 20 Eylül 2013 Cuma günü bir yenisini daha ekledi.

1983 yılından bu yana çocukların sağlıklı  gelişimi için hizmet veren My Gym, tam da sizin çocuğunuza göre… Entreprenuer Magazine gibi birçok kurumdan ödüllü merkezin Eylül ayında açılacak yeni şubesinde de, 6 haftalık bebekler ile 13 yaş arası çocukların fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişimlerine yardımcı olan özel programlar uygulanıyor. Yaşlara göre düzenlenen My Gym spor dersleri, oyun grupları, temel jimnastik ve diğer özgün faaliyetlerin yanı sıra muhteşem doğum günü kutlamaları ile de şöhret kazanmış olan My Gym’de, çocuklar hem eğleniyor; hem de güç, denge, koordinasyon, ince ve bütüncül motor yetenekleri, çeviklik, esneklik, sosyal beceri ve özgüven kazanıyorlar.

Çocukların heyecanını her an daha da arttırmak ve her hafta çocuklara farklı programlar sunabilmek için yerleşim düzeni ve ders programı her hafta değiştiriliyor. Uzman eğitmenleri, ödüllü yaşa uygun programları ve mükemmel öğrenci/öğretmen oranı ile en iyi erken öğrenme programı şöhretini kazanan My Gym’in, ebeveynlerin tercihini ön planda tutarak verilen “Parent’s Choice” ödülü, çocuk gelişimi için “en iyi oyun programı” ödülü, ev dışında yapılan “en iyi doğum günü partileri” ödülü, okul öncesi dönem için “en iyi aktivite merkezi” ödülü gibi ödülleri de bulunuyor.

 

 

 

Türkiye’nin ilk online uzantılı İngilizce eğitim seti: TEDdy’s Ready

 

İngilizce öğrenmeye yeni başlayan öğrenciler, İngilizce’yi hem kolay hem de eğlenerek öğrenecek!

 

Türk Eğitim Derneği (TED), Sebit ve Oxford University Press, Türkiye’nin ilk online uzantılı İngilizce eğitim seti TEDdy’s Ready ile erken yaşta yabancı dil eğitiminde yeni bir dönem başlatıyor. TED ve Sebit’in geliştirdiği, Oxford’un öğrencilerle buluşturduğu TEDdy’s Ready ile erken yaşta çocukların eğlenerek, etkili ve kalıcı İngilizce öğrenmeleri mümkün olacak.

85 yıllık birikimi ve 25 TED Okulu  ile İngilizce dil eğitiminde Türkiye’de söz sahibi olan  Türk Eğitim Derneği (TED) ,Vitamin’in üreticisi, yüzde yüz Türk Telekom iştiraki Sebit Eğitim ve Bilgi Teknolojileri AŞ ve eğitim sektörünün önemli markalarından Oxford University Press, erken yaşta dil eğitimi için güçlerini birleştirdi. Türkiye’deki tüm okullar, artık erken yaşta İngilizce dil eğitiminde TED Okulları’nda uygulanan İngilizce eğitim programına erişebilecek. TEDdy’s Ready, Türkiye’nin ilk online uzantılı eğitim seti olacak.

MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca onaylı, TED K12 Müfreadatı temel alınarak hazırlanmış olan TED Yayınları’ndan TEDdy’s Ready ‘nin Türkiye’deki tüm okullarla buluşması, öğretmenler için zengin bir kaynak, öğrenciler için de büyük bir fırsat anlamını  taşıyor.

Uzun yıllardır TED Okulları’nda uygulanan ve  İngilizce dil eğitiminde başarısını kanıtlamış eğitim seti TEDdy’s Ready’nin  özel baskısı ile Türkiye’de İngilizce’yi yeni öğrenmeye başlayan öğrenciler için yeni bir dönem başlayacak.

YENİ NESLE ERKEN YAŞTA İNGİLİZCE

 

“Çocuk, ne kadar erken yaşta yabancı dil ile tanışırsa, o dili ana diline en yakın düzeyde öğrenir” görüşü, uzmanlarca kabul gören bir gerçek. Türkiye’nin en kapsamlı ve zengin içerikli eğitim destek hizmeti Vitamin de bu görüşten yola çıkarak, Türk Eğitim Derneği tarafından oluşturulmuş içerik ile TEDdy’s Ready’e online özellik ekledi. Öğretmenler için zengin bir kaynak olan TEDdy’s Ready, yeni eğitim öğretim yılında Oxford University Press ile milyonlarca öğrenciyle buluşuyor.

 

Okulların kurumsal olarak sahip olabilecekleri TEDdy’s Ready Special Edition, öğrenciler için, çeşitli materyallerle zenginleştirilmiş; etkili, kolay ve kalıcı İngilizce öğreniminde büyük yararlar sağlayacak bir program. Öğretmen, öğrenci ve aktivite kitapları, şarkı, animasyon, sınıf ve interaktif oyun CD’leri, flaş kartlar, posterler, TEDdy kuklası ve online program ile öğretmene zengin bir kaynakla İngilizce öğretme fırsatı yaratan TEDdy’s Ready, aktivitelerin eğitim teknolojileri ile bütünleştirilmiş halini kullanıcıya sunuyor.

 

TEDdy’s READY İLE EĞLENEREK İNGİLİZCE 

Eğlenceli, özgün ve eğitici bir program olan TEDdy’s Ready Special Edition, çocukların bilişsel düzeyleri göz önünde tutularak oluşturuldu. TEDdy’s Ready ile çocuğun İngilizce dinleme ve konuşma becerisi gelişirken, bilişsel düzeyine uygun okuma ve yazma becerilerinin de alt yapısı oluşuyor. Doğru telaffuz, tonlama, vurgu gibi dil kazanımlarının yanı sıra, çocuk İngilizce’yi günlük yaşamının bir parçası olarak algılamaya başlıyor.

DERSLER DE İNGİLİZCE

Küçük yaşlarda dil öğreniminin, farklı kültürlerle tanışmanın çocuklara ileri hayatlarında iletişim kurma becerisi sağladığı ve özgüven kazandırdığı biliniyor. TEDdy’s Ready Special Editon’da tematik yaklaşımların yanı sıra son yıllarda özellikle Avrupa’da benimsenmiş olan Content and Language Integrated Learning (CLIL) metodu  kullanılıyor. Bu metot ile, çocuklara; Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler ve Sanat gibi farklı alanlar da İngilizce olarak öğretilebiliyor. Bu, çocuğun bakış açısının zenginleşmesine yardımcı oluyor.

ÖĞRETMENİN MESLEKİ GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAR

İngilizce öğretmenlerinin mesleki yaşamına da değerli katkılar sağlayacak olan TEDdy’s Ready Special Edition’da öğretmen ders öncesinde online programı kullanarak günlük akışıyla ilgili hazırlık yapabiliyor ve bu materyalleri ders sırasında pratik bir şekilde kullanabiliyor. Ürün içerisindeki arama motoru da öğretmenin istediği konulara ve etkinliklere hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. Ayrıca sınıf içi uygulamalara ait videolar, mesleki katkısının yanı sıra programın tüm detaylarıyla ilgili bilgi veriyor.

ÖĞRENCİ VELİSİYLE BİRLİKTE ÇALIŞMA YAPABİLİYOR

Online program  ile öğrenci, okul dışında velisiyle birlikte TEDdy’s Ready Special Edition’da yer alan temaları pekiştirebiliyor ve dil becerilerini geliştiriyor.  Velinin de sürece dahil olması açısından bu önemli.  Ayrıca veliye, her ayında başında işlenecek konular bildiriliyor. Her ayın sonunda da öğrencinin kazanımları ile ilgili rapor gönderiliyor. Aylık raporlama sistemi, okul-aile iş birliğinin gelişimi açısından önemli bir uygulama.

 

 

TEDdy’s Ready,İngilizce öğrenmek, çalışma, öğrenci, online program

 

 

 

 

 

 

BEST13 yarının şehirlerini yakından tanıtıyor

 

Uzun yıllardır birçok sektörde Avrasya bölgesinin en başarılı fuarlarını organize etmekte olan Bileşim Yayıncılık, Fuarcılık ve Tanıtım Hizmetleri; BEST13 2. Bina Elektrik, Elektronik, Mekanik ve Kontrol Sistemleri Fuarı’nı, 26 – 29 Eylül tarihleri arasında CNR EXPO 1. Hall’de düzenliyor. Fuarda bu yıl; BEST 12’den farklı olarak, akıllı, çevreci ve teknolojik binaları oluşturan sektörlerin yanı sıra  “akıllı şehirler” konsepti de ele alınıyor. Bileşim Yayıncılık bünyesinde faaliyet gösteren BEST ve İnşaat Dünyası Dergilerinin, teknolojik binalar ve yatırımları konusunda yıllardır sahip olduğu deneyim ile hayata geçirilecek fuar, tüm katılımcı firmaların ve ziyaretçilerin hedef kitleleriyle buluşacağı önemli bir teknoloji zirvesi olmaya hazırlanıyor.

BEST13 Fuarı; bina otomasyonu, yangın güvenliği, güvenlik teknolojileri, aydınlatma teknolojileri, iklimlendirme teknolojileri, veri iletişimi, ses-ışık-görüntü sistemleri, elektroteknik ve akıllı şehirler ile ilgili tüm sektörleri bir araya getiriyor. Bina elektronik sistem teknolojileri alanındaki son gelişmelerin alanında uzman akademisyen, sektör duayenleri ve şirketler tarafından panel ve zirvelerle ele alınacağı fuar, sergi fonksiyonunun yanı sıra teknoloji zirvesi özelliği de taşıyor. BEST13 bu yıl tekrar, yerli ve yabancı profesyoneller, karar vericiler, üreticiler, akademisyenler, danışmanlar, mühendisler, mimarlar, taahhüt ve yatırım firmaları için buluşma noktası olmayı hedefliyor.

Akıllı Bina Teknolojileri Enerji Kaybını Geri Kazandırıyor

Hızla artan nüfus yoğunluğu, teknolojik gelişmeler ve toplum ihtiyaçları, kentlerin farklı bakış açılarıyla tasarlanmasını zorunlu hale getiriyor. Son gelinen noktada dünya, kaynakları etkin ve verimli kullanan, yaşamı kolaylaştıran, kentliyi odağa taşıyan, etkileşimli yönetim biçimlerinin oluştuğu, sağlam altyapılara sahip akıllı kentlere büyük ihtiyaç duyuyor. Kentleşme olgusunun hızlı bir şekilde gerçekleştiği günümüzde, sahip olduğu özellikler ve avantajlar bakımından akıllı binalar, kullanıcılarının hayatını oldukça kolaylaştırıyor. Binalar, teknolojik sistemler ile tek merkezden birbirlerine entegre edilerek çalıştırılabiliyor. Tüm binayı kapsayan; bina içi haberleşme, güvenlik, yangın güvenliği, iklimlendirme, ses ve ışık gibi aklınıza gelebilecek her şey minimum personel, maksimum verimlilikle kontrol edilebiliyor.  Enerji, zaman ve iş gücünden tasarruf sağlayan sürdürülebilir binalar, böylelikle son kullanıcılarına daha güvenli, sağlıklı bir yaşam ve çalışma ortamı sunuyor. Teknolojik binalar özellikle enerji tasarrufu açısından önem kazanıyor. Türkiye’de harcanan toplam enerjinin yüzde 30’undan fazlasının binalarda tüketildiği düşünüldüğünde, akıllı sistemler ile donatılan binaların önemi de ortaya çıkıyor. Bu sistemlerin kullanılması sayesinde enerji giderlerini azaltmak ve yılda 5 milyar dolarlık enerji kaybını önleyerek yapılan harcamaları geri kazanmak mümkün hale geliyor.

BEST13 Teknoloji Zirvesi Olmaya Hazırlanıyor

Geleceğin binalarını oluşturan tüm sektörleri ikinci kez aynı çatı altında buluşturacak BEST13 Fuarı katılımcılarına potansiyel müşteriler ile görüşme fırsatı yaratmanın yanı sıra ulusal / uluslararası ölçekte faaliyet gösteren tedarikçi, üretici ve uygulayıcılar ile ortaklıkta bulunabilmeleri için ideal bir iletişim platformu sağlıyor. Aynı zamanda teknoloji zirvesi özelliği gösteren fuar, binalara akıllılık özelliği kazandıran tüm sistemleri organizasyon sırasında düzenlenecek panel ve zirvelerle yakından tanıtıyor. Akıllı şehirler ve bina sistemlerine dair yeni ürün ve teknolojilerin yer aldığı BEST13 Fuarı geleceğin binalarını İstanbul’a taşıyor.

 

Kurumlar için hat yedeklemeli, yük dengeleyici genişbant router

TP-LINK,  küçük ve orta ölçekli işletmeler için hat yedeklemeli, yük dengeleyici geniş bant router’ı TL-ER5120’yi satışa sundu. Birden fazla internet bağlantısını aynı cihazda toplayıp hatları yedekleyen ve aşırı yüklenme durumunda hatlar arası yük dengeleme yapan gigabit hızlardaki router, kolay kısıtlama yapabilme gibi özelliklere de sahip.

İSTANBUL – TP-LINK, gigabit yük dengeleyici genişbant yönlendirici (router) olan TL-ER5120’yi satışa sundu. TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer, TP-LINK’in kurumlar için güvenli, kaliteli ve uygun fiyatlı çözümleri olduğunu belirterek, aşırı yüklenmeyi otomatik olarak yönlendirme özelliği olan bu yönlendiricinin de kurumsal çözümlerden biri olduğunu belirtiyor.

Yüksek Ağ Performansı

Çok sayıda kullanıcıya sahip ya da online oyun, dosya transferi, HD video izleme ve dosya yüklemeler gibi uygulamaların birçok kişi tarafından eşzamanlı olarak sıkça kullanıldığı ortamlarda standart ağ ürünleri (Modem, Router, AP) yetersiz kalabiliyor. Bu gibi durumlarda geniş bant ağ ürünleri ile çözüm sağlanıyor. TP-LINK’in TL-ER5120 geniş bant yönlendiricisi, yüksek kapasite veri işleme yeteneği dışında birden fazla internet hattını sonlandırıp yük dengelemeli ve hat yedeklemeli çalıştırabilme, erişim kontrolü, bant genişliği yönetimi ve oturum limitleme gibi zengin yönetim özelliklerine de sahip.

Gelişmiş güvenlik seçenekleri…

TP-LINK TL-ER5120, kurumlar için ağ çözümlerinde en önemli konulardan biri olan güvenlik açısından gelişmiş özellikler sunuyor. İnternet ve intranet üzerindeki saldırılara karşı otomatik algılama ve bloklama özelliğine sahip olan ürün, DMZ portu ile dışarıya açık sunucuları iç ağdan ayırıp, ağın güvenliğini sağlıyor. Yönetimi de kolay olan ürün, arayüzünden tek tık ile kısıtlama yapma olanağı sunuyor. Messenger/P2P uygulamaları, ftp, http, smtp gibi protokol ve uygulamaları bu arayüzden kontrol etmek ve kısıtlamak çok kolay.

Kullanıcıları QoS ile ayrı ayrı önceliklendirme ve IP tabanlı bant genişliği kontrolü gibi uygulamalarla daha etkin yönetim olanağı sunan bu yönlendirici yüksek veri işleme kapasitesi ile mevcut ağ kaynaklarından kesintisiz ve maksimum performans almayı garantiliyor.

Bir adet gigabit WAN bir adet de LAN girişlerinin (port) yanında 3 adet de LAN veya WAN girişi olarak ayarlanabilen gigabit portlara sahip olan TL-ER5120, tek bir aygıtla farklı internet ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Üründe farklı tipte 4 adet interneti (ADSL, VDSL, Fiber vb ) sonlandırıp akıllı yük dengeleme özelliği ile toplam internet yükünü, eşit şekilde birden fazla internet bağlantısı üzerinden dengeleyebiliyor. Ayrıca sonlandırılabilen bu 4 internet hattını birbirlerini yedekler şekilde ayarlamak ve aktif hat(lar)da oluşabilecek bir kesintinde anında yedek hat(lar) üzerinden çalışmaya devam etmek mümkün.

Gigabit Yük Dengeleyici Genişbant Router: TL-ER5120

–      1 adet sabit Gigabit WAN portu, 1 adet sabit Gigabit LAN/DMZ portu ve 3 adet değişebilen Gigabit WAN/LAN portları,

–      ARP kontrolü, DOS savunması, URL/Keyword Domain Filtrelemesi ve Erişim Kontrolü gibi gelişmiş güvenlik seçenekleri,

–      Messenger/P2P torrent gibi uygulamaları tek klikleme ile kısıtlama özelliği,

–      Aşırı yüklenmeyi otomatik olarak yönlendirebilen yük dengeleme özelliği,

–      ‘Felaket Önleme’ (Disaster Recovery) amaçlı hat yedekleme,

–      Profesyonel 4kV yıldırım koruması,

–      DMZ portu,

–      Web içerik filtreleme (Java, ActiveX, Cookies),

–      ARP kontrolü,

–      DoS/DDoS savunması,

–      IP tabanlı bant genişliği kontrolü,

–      Oturum limitleme,

–      Port bazlı VLAN,

–      Port mirror

–      Statik Rota, RIP v1/v2,

–      PPPoE Server (Sunucu),

–      E-Bulletin (e-bülten),

–      Fiyat: 1.059 TL (KDV dahil tavsiye edilen satış fiyatıdır).

 

Hayat için öğrenmeyi öğreten kurum: Koray Varol Akademi kuruldu

 

Öğrenmeyi destekleyici eğitimlerin yanı sıra tercih danışmanlığı, eğitim koçluğu ve veli eğitimi alanlarında faaliyetlerini sürdüren Koray Varol, tüm çalışmalarını Akademi çatısı altında topladı. Koray Varol Akademi olarak faaliyetlerini yürütecek olan kuruluş, 21 Eylül Cumartesi günü Levent’teki binasında yapılan açılış partisi ile yeni eğitim dönemini başlattı. Etkinliğe akademinin başarılı eğitmenlerinin yanı sıra Koray Varol Akademi’nin öğrencileri ve aileleri katıldı.

 

Deneyimli eğitmen kadrosu ile yıldız öğrencilerin tercihi Koray Varol Akademi, Levent’teki ofisinde faaliyetlerine başladı. Öğrenmeyi destekleyici eğitimlerin yanı sıra tercih danışmanlığı, eğitim koçluğu ve veli eğitimi alanlarında faaliyetlerini sürdüren Koray Varol tarafından kurulan Koray Varol Akademi, hem açılış hem de kısa bir süre önce başlayan eğitim dönemini düzenlediği bir organizasyon ile kutladı. Düzenlenen etkinliğe akademinin başarılı eğitmenlerinin yanı sıra öğrenciler ve aileleri katıldı.

Türkiye’deki butik eğitim anlayışına yeni bir soluk getiren Koral Varol Akademi, altı ila 12’inci sınıf öğrencilerine verdiği eğitimlere odaklanıyor. Sektörde uzun yıllar görev almış başarılı bir eğitmen kadrosuna sahip Koray Varol Akademi, öğrencilerine evlerini aratmayan huzur ve güven ortamı sağlıyor.

Kurumlarında her öğretmenin öğrencinin ailesinden biri gibi olduğunu anlatan Koray Varol Akademi’nin Kurucusu, Eğitmen Koray Varol; “Kurumumuzda öğrencilerimizle bire bir ilgileniyoruz. Bu nedenle öğrenci hangi seviyede olursa olsun başarı ortalaması önemli oranda yükseliyor. Yüz yüze iletişim ve eğitim ile öğrencinin bilgi seviyesini ve gelişimini daha rahat takip edebiliyoruz. Yeni ofisimizde öğrencilerimize konforlu bir ortam, nitelikli ve kaliteli bir eğitim sunmaya devam edeceğiz” dedi.

Kontrol sistemi başarıyı arttırıyor…

Her öğrenci için özel sistemler geliştirdiklerini anlatan Varol; “Her öğrencinin çalışma ve öğrenme kapasitesi farklıdır. Bu nedenle farklı çalışma sistematiği kurulması ve bu yolların izlenmesi gerekir. Genel olarak öğrencilerimize eğitim döneminin ilk altı ayında konuları anlatırız. Sistemimizde konular Mart ayında biter. Sonraki aylarda da öğrenciyi yoğun olarak sınavlara odaklı bir hale getiririz. Öğrencimiz dönem boyunca binlerce soru çözer. Çünkü pratik yaparak konunun çerçevesini görmesi önemlidir. Böylelikle yapamadığı yerler belli olur. Hatalar üzerine gidilir ve neticede başarılı bir sonuç ortaya çıkar. Her zaman eksikleri çok ayrıntılı analiz ederiz. Buraların neden eksik olduğunu sorgulayarak hata ihtimalini ortadan kaldırırız. Biz bu eğitim sistemimize ‘kontrol sistemi’ adını veriyoruz” dedi.

Veli katılımını önemsiyoruz…

Öğrencileri düzenli olarak takip altında tuttuklarını anlatan Varol, “Eve verilen ödevleri, boş günleri ve kaç soru çözdüklerini düzenli olarak kontrol ediyoruz. Velilerin de bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünen bir yapıya sahibiz ve velilerle eğitim üzerine aktif çalışmalar yapıyoruz. Gerek okul, gerekse sınavlara hazırlık döneminde velilerin desteği büyük önem taşıyor. Özetle veliyi ‘öğrenmeyi öğreten sistem’in içine dahil ediyoruz. Haftalık ve aylık raporlamalar ile çocuğun ne durumda olduğu düzenli olarak velilerle paylaşıyoruz. Online olarak oluşturmayı planladığımız bir sistem olan veli eğitim sisteminde ise veliler çocukların sınavlardan kaç puan aldıklarını görebiliyor. Kaç saat ders çalışıp, hangi konudan test çözdüklerini paylaşıyorlar. Bu sayede veli ve çocuğa haftalık hedef yüzdesinin kaçta kaçını gerçekleştirdiğini söyleyebiliyoruz. Duruma göre yönlendirmeler yapıyoruz” diyor.

Uzaktan eğitim başlıyor…

Maddi durumu yeterli olmayan veya İstanbul dışında yaşayan çocuklar için önümüzdeki günlerde uzaktan eğitim sistemi başlatacaklarını anlatan Koray Varol, “Amacımız Anadolu’da yaşayan ya da İstanbul’da olan ama ekonomik seviyesi müsait olmayan ya da yeterli seviyede kaliteli eğitim almayan öğrencilere yönelik bir eğitim sistemi oluşturmak. Uzaktan eğitim sistemleri senkron ve asenkron olarak ikiye ayrılır. Senkron sisteminde; bire bir online olarak canlı eğitim verilir. Biz yoğunluğumuzdan dolayı bu projemizde asenkron sistemi kullanmayı hedefliyoruz. Videolarla ve soru bankalarıyla sistemimizi destekleyeceğiz. Çocuklara hem geçmişe yönelik olarak raporlamalar vereceğiz hem de ders çalışma tavsiyelerinde bulunacağız. Sistemimiz ağırlıklı olarak ortaöğretime geçişe yönelik olacak. İlerleyen dönemlerde uzaktan sistemde başarılı olan öğrenciler için İstanbul’da ‘Öğrenmeyi Öğreten Öğrenci Kampları’ da düzenlemeyi hedefliyoruz” dedi.

 

 

 

Hayat için öğrenmeyi öğreten Koray Varol Akademi Hakkında bilgi almak için http://korayvarol.com adresini ziyaret edebilir, (212) 263 08 66 numaralı telefonu aranabilir ya da info@korayvarol.com adresine mail atılabilir.

 

 

 

 

Dereli Ailesi’nin tamamen kendi imkanlarıyla yaptırdığı Sapanca Nazmiye-Ömer Sözer İlk ve Ortaokulu, Elmas Dereli Anaokulu ve İzmit M. Sinan Dereli Ortaokulu’nun açılış törenleri 19 Eylül 2013 Perşembe günü yerel yönetimlerin de katılımıyla gerçekleştirildi.

 

DERELİ AİLESİ’NDEN EĞİTİME KATKI

 

Sapanca Nazmiye – Ömer Sözer İlk ve Orta Okulu ile Elmas Dereli Anaokulu, İzmit M. Sinan Dereli Ortaokulları’nın açılış töreni 19 Eylül Perşembe günü gerçekleştirildi. Sapanca Nazmiye – Ömer Sözer İlk ve Orta Okulu ile Elmas Dereli Anaokulu açılışı Sakarya Valisi Mustafa Büyük’ün; İzmit M. Sinan Dereli Ortaokulu açılışı Türkiye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Kocaeli Valisi Ercan Topaca ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’ün katılımı ile gerçekleşti.

Sapanca Nazmiye – Ömer Sözer İlk ve Ortaokulu

Elmas Dereli Anaokulu

Nazmiye-Ömer Sözer İlk ve Ortaokulu ile Elmas Dereli Anaokulu’nun bulunduğu eğitim kompleksi 72 anaokul ve 576 ilk ve ortaokul öğrencisinin öğrenim görebileceği şekilde tasarlanmıştır. Okuldaki tüm sınıflar 24 kişilik olup öğrencilerin tüm dikkatleri ile ders dinlemelerine olanak sağlamaktadır 8.100 metrekare kapalı alanı, 5.100 metrekare açık alanı bulunan okul 24 derslikten oluşmakta ve kendi içinde açık ve kapalı spor alanları ve laboratuvarlar bulundurmaktadır. Ayrıca okulun kendine ait 160 kişilik konferans salonu da bulunmaktadır.

M. Sinan Dereli Ortaokulu

M. Sinan Dereli Ortaokulu’nda 6.000 metrekare açık alan, 9.200 metrekare kapalı alan, kütüphane, müzik odası, açık spor sahası, kantinler ve yemekhaneler yer almaktadır. 24 derslikten oluşan okulda 576 öğrenci eğitim görmenin yanı sıra spor ve kültürel faaliyetlerde bulunma imkanı bulacaktır.

İzmit M. Sinan Dereli Ortaokulu komplexinde ayrı bir bina olarak kapali spor salonu ve 200 kişilik her türlü teknik donanıma sahip bir konferans salonu bulunmaktadır.

Bu okulda  diğer “Dereli” okulları gibi 24 kişilik sınıflar olarak tasarlanmış ve öğrencilerin her türlü ihtiyacı düşünülmüştür.

Engelli öğrencilerin de hiç bir engel ile karşılaşmadan eğitimlerine devam etmeleri için bütün imkanlar kullanılmıştır.

Dereli Ailesi’nin eğitime katkıları ile inşaa edilecek bu iki eğitim kurumunun toplam bedeli 21 milyon TL.

Her iki okula da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yeni uygulamaya sokulan ve e-dönüşüm Türkiye projesi kapsamında üretilen ve ülkemizin bilgi toplumu olma sürecindeki eylemleri tanımlayan rapor ve planlamalarda yer alan hedefler doğrultusunda dersliklere BT araçları yerleştirildi. Okul derslikleri BT destekli öğretimin gerçekleştirilmesini amaçlayan Fatih Projesi’ne uygun akıllı tahta sistemlerinin altyapısı ile donatıldı.

Dereli ailesinin günümüze kadar sağlık ve eğitime destek vermek amacıyla hayata geçirdiği projeler arasında Muammer Dereli İzmit Şirintepe Sağlık Ocağı, Muammer Dereli İzmit Şirintepe Kültür Evi, Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimler Fakültesi Muammer Dereli Kampüsü, Türkan Dereli İlk Öğretim Okulu, Muammer Dereli Anadolu Öğretmen Lisesi ve Bilgün Dereli Ana Okulu bulunuyor.

Tüm Dereli okulları

İzmit Muammer Dereli Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi – 1994

İzmit Şirintepe’de  Muammer Dereli Aile Sağlığı Merkezi –  Aralık 1996

İzmit Şirintepe’de  Muammer Dereli Kültür Merkezi – Aralık 1996

Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Muammer Dereli Kampüsü  – 21 Ekim 2000

Türkan Dereli İlköğretim Okulu –  21 Eylül 2006

Muammer Dereli Anadolu Öğretmen Lisesi  – 21 Eylül 2006

Bilgün Dereli Anaokulu – 21 Eylül 2006

Sapanca Nazmiye – Ömer Sözer İlk ve Ortaokulu – 19 Eylül 2013

Sapanca Elmas Dereli Anaokulu – 19 Eylül 2013

İzmit M. Sinan Dereli Ortaokulu – 19 Eylül 2013

 

 

AMD Üçüncü Çeyrek Sonuçlarını 18 Ekim 2013 Günü Açıklayacak

 

AMD yaptığı bir açıklamada, 28 Eylül 2013 itibariyle sona eren üçüncü çeyreğe ilişkin mali sonuçları 18 Ekim 2013 Cuma gecesi Türkiye saati ile 00.30’da kamuoyuyla paylaşacağını duyurdu. İlgilenen herkese açık olacak telekonferans, ir.amd.com adresinden canlı olarak izlenebilecek. Konferansın arşiv görüntüleri ise yaklaşık bir yıl süreyle web sitesinde yer alacak.

 

 

AMD Hakkında

AMD, yeni çevreleyen bilişim çağını oluşturan milyonlarca akıllı cihaz, bilgisayar, tablet, oyun konsolu ve bulut bilişim sunucusu için teknolojiler tasarlayan ve bütünleştiren bir kuruluştur.  AMD çözümleri, kullanıcıların tercih ettikleri cihaz ve uygulamaların tüm potansiyelinden yararlanabilmesini ve sınırları zorlamasını sağlar.  Ayrıntılı bilgi için www.amd.com

 

 

 

Genç VakıfBanklı üniversiteye Mini Cooper’ıyla gidecek

VakıfBank’ın üniversite öğrencilerine özel kredi kartı Like Card, bir yandan gençlerin hayatını kolaylaştıran fırsatlarla dolu bir dünyanın kapılarını aralarken diğer yandan da cazip hediyeler kazanma şansı sunuyor. VakıfBank’ın likecard.com.tr sitesinde düzenlediği ikinci çekiliş kampanyasının kazananı belli oldu. Çekiliş sonucunda bir genç Mini Cooper, 5 genç iPhone 5, 15 genç ise iPad kazandı.

 

Üniversite öğrencilerine özel olarak geliştirilen Like Card, gençlerin hayatını kolaylaştıran fırsatlar sunmanın yanı sıra gençlere çekilişle çok özel hediyeler kazandırıyor. Like Card ile yapılan her 1 TL’lik alışveriş karşılığında 1 Likepuan kazanan üniversite öğrencileri, bu puanlar ile çekilişle çeşitli hediyeler kazanma şansı elde ediyor.

4 Mayıs – 4 Temmuz 2013 tarihleri arasında www.likecard.com.tr adresinde düzenlenen çekiliş kampanyasının talihlileri belli oldu. Selçuk Üniversitesi’nden Hatice Çelik, gençlerin hayallerini süsleyen Mini Cooper’ını teslim aldı. Çekilişte ayrıca 5 genç iPhone 5, 15 genç ise iPad kazandı.

Like Card ile her 1 TL’lik alışveriş için bir şans

VakıfBank Like Card’lı gençler yaptıkları alışverişlerde Worldpuan biriktirmenin yanı sıra her 1 TL’lik harcamaları için de 1 Likepuan kazanıyor. Bu Likepuan’lar www.likecard.com.tr adresindeki “Like’la Kazan” sayfasında yer alan kampanyalarda çekiliş hakkı olarak kullanılıyor. Kart sahipleri dilerlerse Worldpuan’larını da Likepuan’a dönüştürerek, ekstra çekiliş hakkı elde edilebiliyor.

Like Card sahipleri hep kazanıyor

Like Card sahipleri harç ödemelerini 3 taksitle yapmanın yanı sıra peşin olarak gerçekleştirdikleri etkinlik harcamalarında da ücretsiz ve faizsiz 3 ay taksitlendirme fırsatından yararlanabiliyor.

Gençlerin özel günlerini de unutmayan Like Card, doğum gününden önceki bir hafta süresince yapılan her 50 TL ve üzeri işlemde 5 TL Worldpuan kazandırıyor. Like Card kullanıcıları her 75 TL ve üzerindeki sanal alışverişlerinde % 10 Worldpuan kazanıyor. Ayrıca her dönem okuldaki başarısını belgeleyen öğrenciler, 10.000 Likepuan’a kadar ekstra puan kazanma şansı elde ediyor.

MilPlus Seyahat Programı ile; Like Card’la kazanılan Worldpuanlar, uçak bileti alırken 3’e, otobüs bileti alırken ve yurtiçi/yurtdışı otel-tur rezervasyonlarını yaptırırken 2’ye katlanıyor. Like Card kullanıcılarına özel 7/24 Asistans Hizmetleri ise hediye alımından çiçek gönderimine, araç kiralamadan sağlık hizmetlerine kadar birçok hizmetten yararlanma şansı sunuyor.

Ayrıca VakıfBank Like Card’ını hem yemekhanede hem de kampüs girişlerinde kullanan üniversite öğrencileri Like Card’ın tüm fırsat ve özelliklerinden yararlanabiliyor.

 

 

Filli Boya’dan Diyarbakır’a duyarlı girişim

 

 

Filli Boya, “Filli Okul” projesi kapsamında Anadolu’da sosyo-ekonomik açıdan zor durumda olan küçük il, ilçe ve kırsal kesimdeki köy okullarının boyanmasına katkı sağlamaya devam ediyor.

Kurulduğu yıldan bu yana kurumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye özen gösteren Filli Boya, Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde zor şartlar altında okumaya çalışan öğrencilerin daha renkli ve temiz olanaklarda eğitim görmeleri için 35 okulu boyama girişiminde bulunuyor.

Proje kapsamında; Diyarbakır Eğil İlçe Eğitim Müdürlüğü ve okul müdürleri ile ortak hareket eden Filli Boya, 5 bine yakın öğrencinin eğitim gördüğü okullara boya katkısında bulunuyor.

İyi şartlarda, iyi bir eğitimin herkesin hakkı olduğu bilinciyle hareket eden Filli Boya, okulların sağlıklı ve modern eğitim şartlarına kavuşturulmasını hedefleyerek, boyama uygulamasını bu yılki ders dönemine yetiştirmeyi planlıyor.

Kurumsal sorumluluk projelerine desteğiyle hayatları renklendirecek olan Filli Boya, bu konudaki hassasiyetli çalışmalarına devam edecek. Filli Boya, Filli Okul projesi kapsamında 740 okul renklendirmiştir.

 

 

Şirketinizin dünyaya açılma fırsatı; 6. Bootcamp Ventures iX İstanbul 2013

 

Dünya’nın lider yatırımcıları Türk teknoloji şirketleri ile tanışmak için İstanbul’a geliyor!

 

5-6 Kasım 2013 tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde altıncı kez düzenlenecek olan Bootcamp Ventures iX Istanbul 2013’te şirketinizi dünyanın lider yatırımcılarına tanıtmak, finansal ve stratejik ortaklar bulma şansı yakalamak istiyorsanız acele edin! Son başvuru tarihi 30 Eylül!

Bootcamp Ventures tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında e-öğrenme, dijital medya, mobil, e-ticaret, sağlık teknolojileri, IT ve büyük veri alanlarından girişimci Türk şirketler DCM, Orange, Panasonic, BBVA Ventures, QualComm Ventures gibi dünyanın lider yatırım şirketlerinin yöneticilerine şirketlerini tanıtma fırsatı elde edecek.

30 Eylül’e kadar yapılan başvurular arasından doğru iş modeline ve ekibe sahip, yurtdışı hedefleri bulunan 20 şirket iX Istanbul 2013’de sunum yapmak için seçilecek. Profesyoneller tarafından ciddi bir ön eleme ardından iX Istanbul 2013’te yer almak için seçilecek 20 şirket etkinlik öncesi konunun uzmanları ile birlikte şirket tanıtım sunumlarını hazırlama ve mentorlük hizmetlerinden faydalanma fırsatı elde edecekler. 5-6 Kasım 2013’te sunumlarını yatırımcılarla paylaştıklarında ise anında geri bildirim alma ve birebir toplantılar yapma şansı elde edecekler.

Bunun yanı sıra organizasyonda sunum yapmaya hak kazanan girişimciler Bootcamp Ventures’ın küresel yatırımcılar ve girişimciler platformu “Deal Market”a da bir yıllık üyelik kazanarak, şirketini konferans sonrası da yabancı yatırımcılara tanıtma imkanı bulacak.

Bu sene ilk defa etkinlik kapsamında yatırımcılar arasında “En İyi Yatırımcı” ve girişimci şirketler arasında da “En İyi Sunum Yapam Girşimci Şİrket” ödüllendirilecek ve kazananlar uluslararası duyurularda yer alacak.

Eğer şirketinize ve ekibinize güveniyor, uluslararası arenaya açılmak istiyorsanız 30 Eylül 2013’e kadar başvuruda bulunabilirsiniz!

Bootcamp Ventures iX Istanbul Bootcamp Ventures ve yerel ortağı WBCons Business Consultancy tarafından organize edilmektedir.

 

 

Bootcamp Ventures iX İstanbul 2013 hakkında daha fazla bilgi için; www.ixistanbul.com

 

 

 

 

Özyeğin Üniversitesi  pilot adayı öğrencilerinin yeteneklerini özel bir sınav ve oryantasyon uçuşu ile sınadı

 

 

Özyeğin Üniversitesi

Sivil Havacılık Yüksekokulu 2013-2014 akademik yılına tüm pilot adaylarını MollyMawk

sınavı ve oryantasyon uçuşu ile özel yeteneklerini sınayarak başladı.

23 Eylül, 2013, İstanbul- Özyeğin Üniversitesi Pilot Eğitimi Lisans Programı’na yerleşen öğrenciler, 2013-2014 akademik yılına “Pilot Eğitimi Özel Yetenek Sınavları” ile başlangıç yaptı.

Özyeğin Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu 11-12 Eylül 2013 tarihlerinde düzenlediği, tüm dünyada geçerliliği kabul edilmiş, hali hazırda Sun Express’in de pilot seçiminde kullandığı bir sınav olan MollyMawk Görsel-İşitsel Hafıza Sınavı ile programa yerleşen pilot adaylarının durumunu analiz etti. Düzenlenen sınav ile pilot

adaylarının dikkat yetenekleri, görsel, işitsel hafızaları, el-göz koordinasyon becerileri ve kişilik özelliklerinin ölçülmesi amaçlandı.

Oryantasyon Uçuşu 22 Eylül’de Hezarfen’de Yapıldı

Programa yerleşen öğrencilerin uçuşa yatkınlıklarının ölçülmesinin yanı sıra, uçuş başarılarını etkileyecek olumsuz durum ya da durumlarının, fizyolojik ve psikolojik nedenlerden kaynaklanabilecek uçuş korkusunun, yönetilemeyecek seviyedeki stres seviyesinin, aşırı heyecanlanmadan kaynaklanan iletişim bozukluklarının ve tedavi edilemez seviyedeki bulantı durumlarının olup olmadığının açığa çıkarılması amacıyla, Özyeğin Üniversitesi ile eğitim paydaşı Anadolu Yıldızları Uçuş Okulu (AYJET) tarafından 22 Eylül 2013 tarihinde Hezarfen Havaalanı’nda programa yerleşen tüm pilot öğrenciler için oryantasyon uçuşu düzenlendi. Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Hüsnü Özyeğin, Ayjet Uçuş Okulu’na bağlı eğitim uçaklarıyla eğitmen pilotlar eşliğinde uçan Özyeğin Üniversitesi’nin pilot adayı öğrencilerine sürpriz yaparak ilk uçuş deneyimlerine ortak oldu. Öğrencilerle sohbet eden Özyeğin, öğrencilere pilotluk mesleğinin Türkiye’de ve dünyada aranılan bir meslek olduğunu belirtti.

Özyeğin Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Yard. Doç. Dr. Hatice Küçükönal konuyla ilgili olarak, “Pilotluk mesleği bazı özel yetenekler gerektirdiği için bu programa ‘özel yetenek sınavı’ ile öğrenci almanın doğru olduğunu düşünüyoruz.  Ancak YÖK’ün merkezi yerleştirme ile öğrenci alınması  kararı nedeni ile yetenekleri doğrultusunda seçemediğimiz öğrencilerimizin  eksik yönlerini saptayarak eğitimlerini bireysel olarak planlamak ve
pilot eğitim programlarında başarılı olmalarını sağlamak amacı ile  bu yetenek ve uçuş testlerini uyguladık” şeklinde konuştu.

Bu yetenek ve uçuş deneyimi ile Özyeğin Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Pilot Eğitimi Lisans Programı’na yerleşen öğrencilerin uçuş aşamasına gelmeden, uçuşa yatkınlıklarının ve uçuş yeteneklerinin tespit edilmesi; eğitimleri esnasında becerilerinin hangi yönde geliştirilmesi gerektiğinin belirlenmesi; uçuş hocalarının eğitimlerini öğrenci kişilik ve becerilerine göre planlamaları ve dolayısı ile sektöre en iyi pilotların yetiştirilmesi amaçlanıyor.

 

 

 

 

IŞIK ÜNİVERSİTESİ 2013-2014 AKADEMİK YILI AÇILDI…

Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi 2013-2014 akademik yılına  

Şile ve Maslak Kampüslerinde yapılan açılış törenleri ile başladı…

Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK, yeni Işıklılara Hoş geldiniz konuşmasında şunları söyledi; “Sizi bütün kalbimle kutluyorum. Sizler artık Işık Ailesinin bir parçasısınız. Işık, kaynaklarını kendi yaratan, kâr amacı olmayan bir vakıf üniversitesidir. Öğrencilerine OECD standartlarında eğitim verme çabası içindedir. Sahibi yok, sahibi mezunlarımız, tüm Işıklılar… Işık Okullarının geçmişi bundan 128 yıl öncesine dayanıyor. Sizi bir Işık yolculuğuna çıkarmak istiyorum.

 

Selanik 1885… Selanik, çok kültürlü bir yapıya sahip, aynı zamanda her kültür aynı oranda

mevcut. Atatürk’ün doğduğu bir eğitim kenti…  Bir grup aydın ve İYİ İNSAN  Türk çocuklarına eğitim vermek üzere Feyz-i Sıbyan (Çocukların Işığı) adında bir okul kuruyorlar. Daha sonra ortaokul ve lisesi ile Feyziye Mektepleri adını alıyor. Cumhuriyetle birlikte İstanbul’a taşınan okul, ellinci yılında 1934’te, Atatürk’ün onayıyla IŞIK adını alıyor. 1996’da 17 yıl önce Işık Üniversitesi bu aileye katılıyor.

Işık Okulları bugün beş farklı kampüste anaokulundan üniversiteye, Feyziye Mektepleri Vakfı şemsiyesi altında, 128 yıllık birikimiyle, eğitim vermeye devam ediyor. Işık Okulları bugün elli bin dolayında mezun vermiş durumdadır. Dünyaya dağılmış olan mezunlar, bugün büyük bir network içindedir.

 

Öğrencilerimizin ilk bir yılı, İngilizce Hazırlık Okulunda geçecek. İngilizce artık bilim dili olmanın ötesinde dünya insanlarının ortak dili; bir dünya üniversitesi olmanın ve dünyaya mezun yetiştirmenin ön koşuludur. Şile Kampüsümüzde İngilizce Dil Okulumuz yanı sıra 4 fakülte bulunuyor. Maslak Kampüsünde 2 Enstitü, Güzel Sanatlar Fakültesi ve 2 Meslek Yüksekokulu var. Yirmi bölüm ve otuzu aşkın programa sahibiz. Şu anda dört bini aşkın önlisans, lisans ve lisansüstü öğrencimizle eğitiminizi sürdürüyoruz.

2013 yılında 600 mezun verdik. Ve 1.248 yeni IŞIKLI’ya bugün Hoşgeldiniz diyoruz. Toplam öğrenci sayımız 4.500’e ulaştı. Ancak bizim amacımız sayı değil; nitelik… Önce iyi İnsan… Üniversitemizi bilinçli seçtiğinizi görüyoruz, doğru yerdesiniz, Işık Ailesine katılmayı seçtiğiniz için sizi bir kez daha kutluyor, verimli ve başarılı bir öğretim yılı dileklerimle tekrar Hoşgeldiniz diyorum…”

Ardından Prof. Dr. Nafiye Güneç KIYAK; Alternatif Enerjili Güneş Arabaları Formula G Yarışında Vakıf Üniversiteleri arasında Birincilik başarılarından dolayı Apollon Solar Car Ekibine ödüllerini takdim etti.

 

Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabri Arık öğrencilere hitaben yaptığı konuşmasında; “Üniversite öğrenimini sadece bir diploma almak için yapılan bir eğitim olarak görmeyin. Özellikle mesleklerin globalleştiği günümüz dünyasında, alacağınız diplomanın yanında kendi yeteneklerinize uygun formasyonlar kazanmaya çalışın. Çünkü mezun olduktan sonra karşınıza çıkabilecek fırsatları lehinize çevirebilmeniz için mesleki donanımızın güçlü olması gerekir. Bu nedenle üniversitedeki öğrencilik yıllarınızı çok iyi değerlendirmeniz gerekir.” dedi.

 

İktisadi ve İdari Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaytaz konuşmasında; “Işık Üniversitesinin akademik yapısı ve sunduğu imkânlar üst düzeydedir. Öğrencilerin bu imkânları kullanması ve zorlaması gereklidir.

Ayrıca, Işık Üniversitesinin uluslararası bağlantıları güçlüdür. Erasmus dışında da yaşayan bağlantıları vardır. Öğrenciler program ve planlarını bu bağlantılardan yararlanmak üzere yapmalıdır.” dedi.

 

Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Aran da hoş geldiniz konuşmasında; “Akademik

yılımıza üniversite yaşamına yeni başlayan gençlerle bu güzel ortamda başlıyoruz. Bugüne kadar, üniversitede geçireceğiniz 4-5 yılın önemini sizlere anlatan çok kişi olmuştur. Ve sizler için şu an en önemli sorun: bu yılları, hem başarılı bir kariyer için gerekli donanımı edinerek, hem de keyifli geçirmek için en uygun planı yapmak olacaktır. Keyifli geçen günler her zaman hatırlayacağınız güzel anılar olacak, bunun yanında akademik başarılarınız sizleri mesleki kariyerinizde yükseklere taşıyacaktır.” diyerek

öğrencilere başarılı olmaları için bazı ipuçları verdi.

 

Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yavuz KOŞANER de konuşmasında; “2013-2014 Akademik yılına Mimarlık ve Tasarım Fakültesi yeni açılımlar ile girmiştir. Fakülte bünyemizde Mimarlık programı yanı sıra İç Mimarlık, Türkçe Mimarlık ve Peyzaj Mimarlığı bölümleri açılmış ve öğrenci kabul edilmiştir. Kıvanç ile belirtmek gerekir ki; Fakültemiz bölümlerine, beklentilerimiz üzerinde başvuru olmuş, özellikle Mimarlık programında tam kontenjanı doldurmamızın yanı sıra; ÖSYM puanı 400 ve üzerinde olan öğrencilerimizin tercihi olmuştur. Böylesine seçkin ve bilinçli tercih yapan öğrencilerimiz için yönetimin ve akademik kadromuzun her türlü gerekli olanağı sağladığını da vurgulamayı bir görev biliyorum.” dedi.

 

Öğrenci Konseyi Başkanı Barış Balcıoğlu ise yeni Işıklılara Hoş geldiniz dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti; “Bu sene Üniversitemizin en kalabalık senesini yaşamaktayız. Işık bir meşale

yolculuğudur. Eğitimin yolculuğu, İYİ İNSANLARIN yolculuğu… 2013 girişli arkadaşlarımız da bu meşaleyi taşıyan son neferler olacaklar. Üniversitemizin bu en kalabalık döneminde sizlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Eğitimde, bilimde sanatta ve sporda daha önde bir üniversite olmayı amaçlamalıyız.    Misyonumuzda bu var ve en önemlisi bizlere ismimizi veren Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e olan borcumuz var. Türkiye ATAMIZIN emanet ettiği biz gençlerin ellerinde yükselecek. Hepimize bu meşale yolculuğunda başarılar diliyorum.”

 

Aynı zamanda Maslak Kampüsünde Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melih Boydak yaptığı açılış konuşmasında ise; Öğrencilerin Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine girmekle ayrıcalıklı bir üniversiteye girdiklerini, Türkiye’nin alanında en birikimli hocalarından ders alacaklarını ve bu nedenle edindikleri bilgi birikimiyle başarılı bir uygulama, yönetim ve akademik yaşamları olacağını belirterek; Türkiye’nin seçkin bir grubu olan Işık Ailesine katılmalarının, bu ailenin meslek yaşamlarında etkin dayanışma ve katkıları olacağını ekledi.

 

IŞIK ÜNİVERSİTESİ

 

BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

 

 

32

E-ticaret sitesi kurmak isteyenler

için ürün sayfaları hakkında altın öneriler 

Bir e-ticaret sitesi hayata geçirerek ürünlerini internetten satışa sunmak isteyen girişimcilerin, tasarlayacakları sayfalarda birçok konuya büyük özen göstermeleri gerekiyor. 27 kategoride 400 binden fazla ürün çeşidi sunan Hizlial.com’un Web Tasarım Uzmanı Faruk Ayrancı, bu konuda dikkat edilmesi gerekenleri listeledi.

E-ticaret dünyasına giriş yapmak isteyenlerin, özellikle hayata geçirecekleri sitedeki ürün sayfalarında fotoğraflardan tanıtıcı videolara, kullanılan renklerden font seçimine kadar özen göstermeleri gereken birçok konu bulunuyor. Hizlial.com Web Tasarım Uzmanı Faruk Ayrancı ürün sayfaları oluşturacak olan girişimcilerin dikkat etmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı:

  • “Ürün sayfalarının temel unsurunun ürün fotoğrafları olduğunu söyleyebiliriz. Büyük, kaliteli, net bir ürün görseli karar verme ve satın almanın en önemli adımını oluşturuyor. Fotoğraftaki kalite, satıcının ürüne önem verdiğinin bir göstergesi olarak düşünülebiliyor. Ürünün bütün detaylarını görebilecek düzeyde kaliteli fotoğraflar ürünü inceleme süresini artırdığı gibi, web sitesinin genel izlenimini de olumlu etkiliyor.

Tüm tarayıcılar ve işletim sistemleri tarafından desteklenen fontlar kullanılmalı

  • Font seçimi web tasarımında büyük önem taşıyor. Ürün sayfalarında kullanılan metnin ya da görselin içeriğine uygun olmayan bir font seçimi müşterilerin ürünü takip etmelerini zorlaştırıyor. Web sitelerinde hemen hemen bütün tarayıcılar ve işletim sistemleri tarafından desteklenen fontların kullanılması gerekiyor. Farklı fontların tarayıcı tarafından yüklenmesi ve okunması zaman alacağından ya da desteklenmeyen fontlar ile görüntüde farklılıklar yaşanacağından rahatsız edici durumlar oluşabiliyor.
  • Kullanılan rengin ise tasarıma uygun, net ve göz yormayacak şekilde olması gerekiyor. Okunurluğu ön plana çıkaracak bir renk seçmek çok büyük önem taşıyor.

Ürün hakkında tanıtıcı videolar eklenmeli

  • Ürün hakkındaki tanıtıcı videolar, görsel, bilgi ve açıklayıcı metinler kadar önem taşıyor. Ürünlerin gerçek görüntüsü ve işleyişi hakkında temel bilgiler içeren videolar, satın almaya karar verme sürecine çok hızlı etki ediyor.
  • Site kullanıcıları ürünü daha önce denemiş olan kişilerin deneyimlerini öğrenmek istiyorlar. Ne kadar çok yorum bulunursa kullanıcının ürünü alma kararı o kadar netleşiyor.

Tamamlayıcı ürünler önerilmeli

  • Ürün inceleme sayfalarında tamamlayıcı ürünlerin önerilmesi hem satışların yükselmesi hem de müşterinin ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verebilmek için oldukça etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor.

Siparişin ne zaman ulaşacağı detaylı  olarak belirtilmeli

  • Siparişlerin ne kadar sürede müşteriye ulaşacağı, siparişin ne zaman kargoya verileceğinin de belirtilmesi gerekiyor. Bunların dışında eğer söz verilen tarihte gönderim yapılamayacaksa en kısa zamanda müşterilerin bilgilendirilmesi, kargo şirketlerinin tatil olduğu gün ve saatlerde teslimat zamanlarının değişeceği ve bu gün ve saatlerin hangi zamanlar olduğu konularında müşterilere bilgi verilmesi gerekiyor.

 

 

 

Futbol camiasının iki önemli ismi Mobil Delvac Dostları etkinliğinde bir araya geliyor

 

ESKİ FİFA KOKARTLI HAKEM ERMAN TOROĞLU İLE         

AVRUPA GOL KRALI TANJU ÇOLAK GEBZE’DE BULUŞUYOR

 

  • Sunuculuğunu Best FM’den ünlü Dj Cem Arslan’ın yapacağı etkinlikte Toroğlu ve Çolak, Mobil Delvac Dostları ve basının sorularını yanıtlayacak.

 

  • Mobil Delvac 1 motor yağlarının yanısıra en sıcak futbol gündeminin de konuşulacağı etkinlikte Erman Toroğlu ve Tanju Çolak, eğlenceli aktivitelerle de uzun yol dostlarıyla birlikte eğlenceli dakikalar geçirecekler.

 

 

Dünya Türk Atçılığını Konuşuyor

Üçüncüsü için çalışmalarına hız verilen At ve Binicilik Fuarı EQUIST sayesinde dünya atçılığı, Türk atçılık endüstrisine odaklandı. ‘Yaptığımız çalışmalarla, dünyanın dikkatini çekiyoruz’ diyen EQUIST Proje Müdürü Osman Bayazit Genç, şunları söyledi:

“Yaptığımız görüşmelerden edindiğimiz bilgilere göre Avrupa atçılık endüstrisi, son iki yıldır Türkiye’yi konuşuyor. Bunun nedeni, dağıttığımız on binlerce broşür, binlerce dergi ve yüzbinlerce mail ile gerçekleştirdiğimiz fuarlardır. Türkiye’nin atçılık endüstrisine olan ilgi ve güvenin artışı bu alandaki yatırım ve istihdam olanaklarını da artırıyor.”

Nisan ayında açılacak olan III. EQUIST için, ‘ilk ikisini kat kat aşacak’ diyen Genç, sözlerini ‘Türkiye’nin atçılık endüstrisi ve sporu büyük bir gelişim için. EKO Fuarcılık olarak biz de bu gelişime ivme katıyoruz.’ diyerek tamamladı.

 

 

Unilever Avrupa’da CHEP palet kullanımını yaygınlaştırıyor0.jpg
23.09.2013
Dünya’nın lider palet tedarikçisi ve palet havuzlama sistemlerinin mucidi CHEP, dünyanın önde gelen gıda, ev ve kişisel bakım ürünleri tedarikçisi Unilever’in, Avrupa çapındaki palet havuzlama hizmetleri kullanımı için yaptığı sözleşmeyi karşılıklı uzatma kararı aldı. CHEP’in sürdürülebilirlik çabaları,düşük maliyet ve düşük karbon programlarını devreye sokarken, Unilever’in işletme büyüklüğünü 2020 itibarıyla iki katına çıkarma hedefinekatkıda bulunacak.

 

Tüketim ürünleri, taze gıda, içecek ve otomotiv gibi sektörlerde dünyanın en büyük şirketlerine palet havuzlama çözümleri sunan CHEP,Unilever ile yaptığı sözleşmeyi uzatarak Unilever’in Avrupa’daki palet havuzlama hizmeti kullanımını yüzde 70 oranında artırıyor. Her iki şirketin sürdürülebilirlik hedeflerini destekleyen, düşük maliyet ve düşük karbon programlarını uygulamayı amaçlayan bu yenileme, aynı zamanda 2020’de Unilever’in işletme büyüklüğünü ikiye katlama hedefini yakalamasına katkıda bulunacak.

 

Unilever’in Almanya, Avusturya, İsviçre, İtalya, Polonya, Macaristan, İskandinavya ve Romanya’daki operasyonlarını kapsayan sözleşme, Unilever’e Avrupa’da CHEP hizmetleri kullanılan bölgeleri konsolide etme olanağı sağlıyor. Bundan böyle Unilever, bu bölgelerde kullandığı takaslı beyaz ahşap paletleri bir kenara bırakıp takaslı beyaz ahşap palet sistemine oranla çevre üzerinde daha az etki bırakan CHEP yönetimindeki doğa dostu mavi paletleri kullanacak.

 

Unilever ile uzun yıllara dayanan stratejik bir ilişki geliştirdiklerini belirten CHEP Avrupa Palet operasyonları Başkanı James McCarthy, sözleşmeyle ilgili olarak, “Yeni anlaşmamız, düşük maliyet ve düşük karbon programlarını uygulamamızı sağlarken, aynı zamanda Unilever ile uzun süredir başarıyla yürüttüğümüz mevcut ticaretimizi de geliştirmeye yardımcı olacak. Bu anlaşmayla, iki global firmanın karşılıklı etkileşim içinde işbirliği yapmasına verilebilecek en önemli örneklerden birini ortaya çıkardığımız için mutluyuz.”

 

190’dan fazla ülkede satış yapan, müşteri portföyünde Knorr, Persil, Omo, Dove, Sunsilk, Hellmann’s, Lipton, Rexona, Sure, Wall’s, Lux, Rama, Ponds ve Axe gibi tanınmış markaları barındıran dünyanın önde gelen gıda, ev ve kişisel bakım ürünleri tedarikçilerinden biri olan Unilever’in Lojistik Tedarik Direktörü Lucrecia Bolognesi ise, “Uzun süredir CHEP ile işbirliğimizi sürdürüyor ve CHEP’in verimli havuzlama modellerinden faydalanıyoruz” diyerek sözlerine şöyle devam ediyor:

 

“Tedarik zincirimizdeki bu ekstra akışları CHEP’e yönlendirerek, devam eden palet yönetim süreçlerimizi kolaylaştıracak, tedarik zinciri verimliliğimizi artıracak ve toplam mülkiyet masraflarımızı azaltacağız. Bununla birlikte CHEP’in sürdürülebilir palet çözümlerinin, Unilever olarak işletme büyüklüğümüzü 2020 itibarıyla ikiye katlama hedefimize yardımcı olacağına inanıyoruz. Bu süreç, nihayetinde Unilever olarak tedarik zincirinin başından sonuna kadar toplam çevresel ayak izimizi azaltmaya ve bu sürecin olumlu sosyal etkilerini artırmaya yönelik hedeflerimize de katkı sağlayacaktır.”

 

Unilever’in karbon ayak izi küçülecek

Yakın zamanda lider çevresel danışmanlık kuruluşlarından biri olan Brüksel merkezli Intertek-RDC Environment tarafından gerçekleştirilen bağımsız bir yaşam döngüsü değerlendirme çalışması, CHEP paletlerinin çevre üzerinde en az etkiye sahip olduğunu onayladı. ISO 14044 yöntemine uygun olarak gerçekleştirilen çalışmada, mavi CHEP paletlerinin verimlilik ve sürdürülebilirlik avantajları, beyaz ahşaptan geri dönüştürülebilir paletler ve beyaz ahşaptan tek kullanımlık paletler gibi alternatif palet sistemleriyle kıyaslandı.

 

Bu değerlendirmeye göre, Unilever’in yeni sözleşme kapsamında beyaz ahşap paletleri CHEP paletleri ile değiştirmesi, 400 metrik ton ahşabın çöpe gitmesini de önlediği gibi, Unilever’e de yılda yaklaşık 4 bin 700 metrik ton karbondioksit salınımı tasarrufu sağlayacak. Bu rakam, ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından kullanılan Sera Gazı Eşdeğerlik Hesaplayıcı’sına göre, 750 evin bir yılda tükettiği elektrikten kaynaklanan salınıma eşit.

 

 

 

Transatlantik Eğilimler 2013 Raporu TEPAV’da Açıklandı

ABD, Avrupa ve Türkiye’de kamuoyu algısını ortaya koyan araştırmanın sonuçlarının açıklandığı toplantıya, ABD ve AB Büyükelçileri katıldı.

pic1379602204r157565.jpg

18/09/2013 – Okunma sayısı: 337

 

ANKARA – German Marshall Fund of United States (GMF) tarafından her yıl gerçekleştirilen “Transatlantik Eğilimler” araştırmasının 2013 yılı sonuçları 18 Eylül Çarşamba günü TEPAV’da düzenlenen bir toplantıyla açıklandı.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ile Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Maurice Ripert de katıldığı toplantının açılışında konuşan TEPAV Avrupa Birliği (AB) Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp, bu yılki sonuçlar arasında ABD, Avrupa ve Türkiye kamuoylarının Suriye’ye askeri bir müdahaleye şüpheyle yaklaşırken MENA bölgesinde demokrasiyi desteklediklerinin dikkati çektiğini belirtti.

Öne çıkan bulgular…

Açılışın ardından araştırmanın öne çıkan sonuçları, GMF Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı tarafından paylaşıldı. Ünlühisarcıklı, Türkiye’de haziran ayında gerçekleştirildiğini belirttiği araştırmadan aktardığı bazı noktalar şöyle sıralandı:

– “Katılımcıların yüzde 38’i uluslararası konularda Türkiye’nin yalnız hareket etmesi gerektiğini, yüzde 21’i ise AB ile işbirliği yapmasını desteklediğini belirtti.

– Türklerin yüzde 72’si Suriye konusunda Türkiye’nin tamamen müdahalenin dışında kalması gerektiğini söylerken, yüzde 21’inin ise müdahaleyi desteklediği kaydedildi.

– Türkiye’de araştırmaya katılanların yüzde 53’ü, ABD Başkanı Obama’nın uluslararası politikalarını onaylamadığını söyledi.

– Türklerin geçen yıla oranla 1 puanlık artışla yüzde 39’u NATO’nun “gerekli olduğunu” belirtirken, aynı oranda bir kesim de tam tersi yönde görüş bildirdi. AB’de araştırmaya katılanların yüzde 58’i ve Amerikalıların da yüzde 55’i NATO’yu “halen gerekli” olarak niteledi.

– Türkiye’nin AB üyeliğine olumlu bakanların oranı Türkiye’de yüzde 44 olurken, bu oran Avrupalılar arasında yüzde 20 olarak belirlendi. Avrupalıların yüzde 33’ü negatif görüş belirtirken, yüzde 37’si ise “ne iyi, ne de kötü olacağını” belirtti.

– Türklerin yüzde 51’i hükümetin uyguladığı dış politikayı desteklerken, bu oran (kendi ülkelerindeki yönetim için) ABD’de yüzde 41, Avrupa’da ise yüzde 50 oldu.”

Söz konusu bulgular Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bülent Aras ve ABD ile AB büyükelçileri tarafından değerlendirildi.

ABD Elçisi: “NATO hala önemli…”

ABD Elçisi Francis Ricciardone, kamuoyunun görüşünün bugün Suriye yarın ise başka bir konu ya da hükümetlerin politikaları ile liderlere ilişkin olarak sürekli değişebileceğini ancak daha derinde yer alan kimliklerin zor değiştiğini ifade etti. Bu çerçevede Türk halkı, transatlantik kimlik ve ortak ilişkiler üzerinde duran Büyükelçi, soru-cevap kısmında araştırmanın NATO’nun hala gerekli bulunduğuna ilişkin sonuçlarına işaret etti.

AB Büyükelçisi: “Türkiye içindeki destekte düşüş sınırlı”

AB Büyükelçisi Jean Maurice Ripert ise Türkiye’nin uluslararası arenada AB ile işbirliği içerisinde olması gerektiğini düşünenlerin ikinci sırada yer almasının dikkat çektiğini ve AB üyeliğinin olumlu olduğunu belirten Türklerin geçen yıla oranla küçük bir düşüş gösterdiğini söyledi. Avrupa’da Türkiye’nin üyeliği konusundaki destek oranına işaret ederek AB kamuoyuna dönük olarak yapacak daha çok şey olduğunu söyleyen Büyükelçi Ripert, yeni anayasa ve Kürt sorunu konusunda yaşanabilecek gelişmelerin olumlu etki yaratabileceğini ifade etti.

Toplantı, katılımcıların soru ve katkılarının alındığı bölümün ardından sona erdi.

 

 

TEPAV Direktörü Sak: “Kalkınma Planı’nda Daha Fazla Korece Konuşmaya Başladık”

“Orta Gelir Tuzağını Aşmak” üst başlıklı toplantıda 70’li yıllarda benzerlikler taşıyan Güney Kore ile Türkiye ekonomisinde yaşanan farklılaşma süreci tartışıldı.

pic1379584838r948242.jpg

17/09/2013 – Okunma sayısı: 520

 

ANKARA – TEPAV, 17 Eylül 2013 Salı günü Kore Sermaye Piyasaları Enstitüsü (Korea Capital Market Institute – KCMI)’nün desteğiyle “Orta Gelir Tuzağını Aşmak: Güney Kore Deneyiminden Çıkarılacak Politika Dersleri” başlıklı bir toplantı düzenledi. Toplantının açılışında konuşan TEPAV Direktörü Güven Sak, Güney Kore ile 70’li yıllarda ekonomik anlamda benzerlikler taşıyan Türkiye’nin geçen zamanda orta gelir tuzağına düştüğünü ancak son Kalkınma Planı’nda “daha fazla Korece konuşmaya başladığını” yani ilk kez nitelikle ve somut konularla ilgili bir metin oluşturulduğunu belirtti.

Sak, 1970’lerde Türkiye ile Güney Kore’nin ABD milli gelirinin yaklaşık yüzde 20’si seviyesinde olduğuna, Kore’nin geçen zamanda bu rakamı yüzde 60’a çıkarırken Türkiye’nin yüzde 25’te kaldığına dikkat çekti. “1970’lerde de, 2010’da da hala Amerika ile sizin kişi başına milli gelir oranınız aynı yerde ise işte o zaman ‘orta gelir tuzağı’ içinde bir yerlerdesiniz demektir. Koreli dostlarımız bir şeyleri doğru yapmışlar, biz yapmamışız” diyen Sak, son Kalkınma Planı’na ilişkin ise orta vadede iyimser olmak gerektiğini belirtti.

Güney Kore’nin Ankara Büyükelçisi Sangkyu Lee de ülkesinin son 6 yılda 20 bin dolar gelire ulaştığını ve 10 yıl içinde bu rakamın 40 bin dolara çıkarılmasını hedeflediklerini; G. Kore bütçesinin iyi durumda olmasına rağmen hizmet sektöründe rekabetin zayıf olduğunu, şeffaflıkta ve istihdamda sıkıntıların sürdüğünü belirtti. Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında cari açık sorununa işaret eden Lee, Türkiye’nin eğitime ve Ar-Ge’ye daha fazla yatırım yapması gerektiğini de söyledi. Lee, Türkiye’de Ar-Ge’ye GSMH’den yüzde 0,7-0,8 pay ayrıldığını, bu oranın Kore’de ise yüzde 3,74’e ulaştığını kaydetti.

Somut hedefler, eğitim reformu ve inovasyona desteğin rolü…

Toplantının ana konuşmacısı Güney Kore Sermaye Piyasaları Enstitüsü Başkanı Hyoung Tae Kim, “1980’lerden sonra bir şeylerin değiştiğini” ve 1997’de büyük bir kriz yaşadığını ifade ettiği Güney Kore’nin başarısında ekonomide spesifik hedefler ile seçici sanayi politikası ortaya konmasının, ileri teknoloji için üniversite eğitiminin geliştirilmesinin ve yenilikçiliğin desteklenmesinin önemini vurguladı. Kim, “Büyük firmalar artık yeterince kuvvetli. Şimdi küçük ve orta ölçeklileri destekliyoruz. Yenilikçi firmaları, inovasyonu desteklemek istiyoruz” dedi.

Ekonomik krizin ardından hükümet ve büyük şirketlerin finansal kaynaklarda sıkıntılar yaşadığını söyleyen Kim, “O dönem, sadece ekonomik değil politik sıkıntılar da ortaya çıktı. Milli gelir 13 bin dolar seviyelerinden düştü ve geri o seviyelere ulaşması 5 yıl aldı” dedi. Krizle birlikte Kore’nin kredi notunun düşürüldüğünü hatırlatan Hyoung Tae Kim, “Kredi notumuz daha geçen eylülde o dönemdeki seviyelerine ulaştı. Yani 14 yılda kredi notunu toplayabildik” diye konuştu. Kim, 2007 krizinde ise bu kez ekonominin sağlam olduğunu ve ticaret fazlasından kaynaklı sorun yaşadıklarını ekledi.

Türkiye’nin, Kore’yi referans almasının faydalı olacağını ancak birebir aynı politikaları uygulamayıp kendi yolunu çizmesi gerektiğini belirten Kim ayrıca, Türkiye’nin cari açığı düşürmesi gerektiğini ifade etti.

Tartışmalar planlama ve 10. Kalkınma Planı üzerine…

Toplantı TEPAV Direktörü Güven Sak moderatörlüğünde yapılan “Kalkınma deneyimi açısından G. Kore ve Türkiye karşılaştırması” başlıklı panelle devam etti. Panelistlerden Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cüneyd Düzyol’un 10. Kalkınma Planı hakkında ayrıntılı bilgi verdiği panelde ağırlıkla planlama üzerine tartışmalar gerçekleşti. Bilkent Üniversitesi Ekonomi Profesörü Selin Sayek, kalkınma planlarının hayata somut etkilerini görmek istediklerini söylerken; Priva Danışmanlık’tan Ercan Erkul bu metinlerin “dilekler listesi”nden öteye gitmesi gerektiğini belirtti. Panelin bir diğer konuşmacısı olan Hyoung Tae Kim, ekonomiler büyüdükçe planlamada aşağıdan yukarı doğru iletişim kanallarının önemli hale geldiğini ifade etti.

panel.520px.jpg

Tasarruf ve tasarrufla beslenen eğitim politikası ihtiyacı…

Panelin soru-cevap bölümünde ise Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Düzyol, son Planın yeni bir soluk getirdiğini, özellikle insan kaynağı, teknoloji ve yabancı sermayeye dönük çalışmaların ağırlıkta olduğunu paylaştı. Panelde ayrıca, Bilkent Üniversitesi Profesörü Sayek, Türkiye -Güney Kore karşılaştırmasında “tasarruf ve özellikle tasarrufla beslenen bir eğitim politikası” ihtiyacını vurguladı.

Toplantının son bölümü ise tasarrufların ve girişimciliğin artırılması üzerine sunum ve tartışmalara ayrıldı. KCMI Fon ve Emeklilik Departmanı’ndan Dr. Jongmin Kim, “Sermaye piyasaları aracılığıyla tasarrufları artırma politikaları” başlıklı bir sunum yaptı.  Sunumun ardından Türkiye’deki durumu değerlendiren TEPAV Finans Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Fatih Özatay ise “Tartışmasız biçimde tasarruf oranı çok düşük. Tasarruf sadece uzun dönemli büyüme açısından yeterli değil ama gerekli” diye konuştu.

Girişimcilikte Türkiye’den daha muhafazakarlar ama…

Ardından KCMI Finansal Hizmetler Sektörü Başkanı Yong Rin Park, “Holdinglerin baskın olduğu bir ekonomide girişimciliğin güçlendirilmesi” konulu sunumunu gerçekleştirirken, TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti Ussal Şahbaz Türkiye perspektifini ortaya koydu. “Güney Kore girişimcilikte daha muhafazakar iken” Türkiye’de erken aşama yatırımlarının Kore’nin onda biri oranında olduğunu ve onların aksine hibelerin sürdürülebilir olmadığını söyleyen Şahbaz, Güney Kore’deki girişim sermayesi birliği ile crowdfunding modeline de işaret etti.

 

 

İş Dünyası, AB-ABD Ortaklığından Zarar Görmemenin Yollarını Arıyor

TEPAV Ticaret Çalışmaları Merkezi Direktörü Bozkurt Aran, “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP)” müzakerelerinin tartışıldığı toplantıda Türkiye’nin önlemlerinin neler olabileceğini anlattı.

pic1379686796r875638.jpg

12/09/2013 – Okunma sayısı: 155

 

İSTANBUL – İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), İstanbul Sanayi Odası (İSO) ile birlikte 12 Eylül 2013 Perşembe günü AB ve ABD arasında görüşmelerine başlanan “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP)” müzakerelerinin Türkiye’ye etkilerinin tartışıldığı bir seminer düzenledi. İSO’da yapılan seminerde TEPAV Ticaret Çalışmaları Merkezi Direktörü Bozkurt Aran da bir konuşma yaptı.

Aran, anlaşmanın olumsuz etkilerine karşı etki analizi çalışmalarına Türkiye’nin de dahil edilmesi, Türkiye – AB Gümrük Birliği Ortak Komitesi’nin güçlendirilmesi, AB’nin Ticaret Politikası Komitesi toplantılarına Türkiye’nin katılımının sağlanması ve ABD nezdinde de lobi çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti. Aran, Türkiye’nin ABD ile paralel müzakereler yürütmesi halinde AB ile mevzuat uyumunun bir avantaj olacağını, ancak şu an yüzde 55 düzeyinde olan bu uyumun yüzde 100’e çıkarılması gerektiğini vurguladı. Bozkurt Aran, TTIP müzakerelerinde üzerinde uzlaşılması özellikle zor olacak konuların ise yatırımlar, mali hizmetler, tarım, sübvansiyonlar, çevre, kamu alımları, devlet teşekkülleri, hizmetler gibi alanlarda yoğunlaşacağını kaydetti.

Türkiye için refah kaybı: Yüzde 2,5

 

Toplantının açılışında konuşan Merkez Bankası Eski Başkanı ve İKV Yürütme Kurulu Üyesi Yavuz Canevi de  TTIP’den yıllık olarak ABD ekonomisinin 95 milyar ve AB’nin 119 milyar euro kazanç sağlayacağının öngörüldüğünü kaydetti ve Almanya Münih merkezli IFO Enstitüsü tarafından yapılan araştırmaya göre bu alana dahil olmaması durumunda Türkiye için olabilecek refah kaybının yüzde 2,5’i bulacağının altını çizdi.

İSO Başkan Yardımcısı Ali Eren ise, TTIP’nin dünya ekonomisinin ağırlığını tekrar bu bölgeye kaydıracağını, üretim standartlarını belirleyerek gelişmekte olan ülkelerde sınai yapısını etkileyeceğini ve maliyetleri yükselteceğini belirtti. Eren, iş dünyasının Türkiye’nin TTIP’de mi yer alacağı yoksa ABD ile paralel müzakerelerin mi yürütüleceği konusunun biran önce açıklığa kavuşmasını beklediğini söyledi.

AB: “Tek seçeneğiniz ABD’yle paralel müzakere”

 

AB’nin ABD ile müzakerelerini yürüten heyetin başkan yardımcılığını yapan Avrupa Komisyonu Ticaret Genel Müdürlüğü ABD ve Kanada Dairesi Başkanı Damien Levie de Türkiye’nin ABD ile oluşturulan yüksek düzey komite çerçevesinde müzakerelere başlamak için gerekli adımları atması gerektiğini, Türkiye’nin TTIP karşısında tek gerçekçi seçeneğinin ABD ile paralel müzakereler yürütmesi olduğunu ve Avrupa Komisyonu’nun da bunu desteklediğini ifade etti.

Son olarak söz alan Türk – Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin, ABD Temsilciler Meclisi’nden Türkiye’nin TTIP müzakerelerinden olumsuz etkilenmemesi hususunda gereğinin yapılmasını tavsiye eden bir tezkerenin çıkmasının çok faydalı olacağını belirtti ve çalışmaların özellikle Kongre üyelerine yönelik olmasını önerdi.

 

Abu Dabi Süreci’nin Dördüncü Toplantısı İslamabad’da Yapıldı

TEPAV Analisti Ozan Acar, “Afghanistan Reconnect: Linking Energy Suppliers to Consumers in Asia” başlıklı toplantıda sürece özel sektörün nasıl entegre edilebileceği üzerine bir sunum yaptı.

pic1379335289r810671.jpg

03/09/2013 – Okunma sayısı: 226

 

İSLAMABAD – Abu Dabi devletinin desteğiyle ABD’deki East-West Institute isimli düşünce kuruluşunun sekretaryasında yürütülen ve Afganistan ile Pakistan arasındaki diyalogun geliştirilmesini amaçlayan Abu Dabi Süreci’nin dördüncü toplantısı, 2-4 Eylül 2013 tarihlerinde İslamabad’da yapıldı. NATO kuvvetlerinin Afganistan’dan çekileceği 2014 yılından sonraki geçiş dönemine hazırlık için yapılması gerekenlerin değerlendirildiği toplantıda TEPAV Analisti Ozan Acar da bir sunum yaptı.

Abu Dabi Süreci kapsamında gerçekleştirilen tematik toplantılarda Afganistan ve Pakistan’daki siyasi istikrarın ve ekonomik kalkınmanın sağlanması için yapılması gerekenler, alanlarında uzman kişilerin katılımıyla tartışılıyor. Bu çerçevede yapılan “Afghanistan Reconnect: Linking Energy Suppliers to Consumers in Asia” başlıklı son toplantıya Orta Asya, Güney Asya ve Avrupa ülkeleriyle ABD ve Türkiye’den kamu, özel sektör, üniversite ve düşünce kuruluşları temsilcileri katıldı.

“Afganistan da enerji koridoru ama…”

TEPAV Analisti Ozan Acar, toplantının “Bölgesel Enerji Ticaretinin Geliştirilmesinde Özel Sektör İşbirliği Potansiyeli” başlıklı oturumunda konuştu. Acar, buradaki sunumunda, doğal kaynak zengini ülkelerle enerji talebinin yüksek olduğu ülkeler arasında birer koridor olma özelliğiyle Afganistan ve Türkiye’nin bölgesel enerji ticaretinde benzer bir önem ile kritik bir role sahip olduğunu söyledi. “Önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek olan ve Hazar gazını Avrupa’ya Türkiye üzerinden taşıyacak olan Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı ile Türkiye’nin transit ülke konumu daha da kuvvetlenecektir” diyen Acar, Afganistan’ın Türkiye’nin aksine, enerji koridoru olma avantajından faydalanamadığını belirtti. Acar, şöyle devam etti:

“Ülkenin kuzeyindeki Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın sahip olduğu enerji kaynaklarının Afganistan’ın ve ülkenin güneyindeki Pakistan ve Hindistan’ın enerji ihtiyacını karşılaması için gerekli olan boru hattı altyapısı mevcut değil. Bölgedeki sınır problemleri, siyasi istikrarsızlık, çatışma ortamı ve yolsuzluklar gibi problemler bölgesel enerji ticaretinin gelişmesinin önünde ciddi birer engel. Türkmenistan gazının Güney Asya ülkelerine taşındığı Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan (TAPI) Doğal Gaz Boru Hattı ve Kırgızistan ile Özbekistan’dan Afganistan ve Pakistan’a elektrik enerjisi taşıyacak CASA-100 projelerinin hayata geçirilememesinin temel nedeni bölgenin kronik bir hal alan problemleridir.”

“TOBB sektör meclisleri uygun kanallardan biri”

TEPAV Analisti Acar, tüm taraflar için fayda sağlayacak bölgesel enerji ticareti projelerinin hayata geçirilmesi için özel sektörün süreçte aktif rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Acar, bunun da enerji kaynaklarının kullanılabilir hale getirilmesi, boru hatlarının inşası ve tüm bu faaliyetler için finansmanın temini ile tekil şirketlerin değil özel sektör örgütlerinin süreçte yer alması ile sağlanabileceğini kaydetti. Bu çerçevede TOBB sektör meclislerine dikkat çeken Acar, Türkiye’de kamu ve özel sektör arasında politika diyaloğu sürecinde işleyen kanallar olduğunu söyledi. Ozan Acar, “Orta Asya ve Güney Asya arasındaki bölgesel enerji ticaretinin geliştirilmesi için bölge ülkelerindeki özel sektör örgütlerinin biraraya gelerek süreçteki tıkanmaların önünü açmak için çalışmalar yapması gerekli. Enerji arzındaki darboğazların aşılmasının, bölgede özel sektörün gelişmesi için şu anda en kritik konu olduğunu özel sektör örgütlerinden daha iyi herhangi bir kurumun anlatması mümkün değil” dedi.

 

Türkiye yetenek fakiri…

Ozan Acar09 Eylül 2013 – Okunma Sayısı: 3198

Önce bir not: Değeri olan fikirlerin ortaya çıkarılmasına “yaratıcılık”, bu fikirlerin sahiplerine “yaratıcı” ve yaratıcı insanların yaşaması için elverişli olan ülkelere “yaratıcı ülke” denir.

Sorun şu ki, değeri olan fikirler bizden çıkmıyor. Çünkü insanlarımız yaratıcı değil. Yaratıcı olanlarımızın çoğu da yurtdışında yaşıyor. Genetik bir bozukluğumuz mu var? Hayır, hiç alakası yok. Sorun, Türkiye’deki ortamın yaratıcılığı teşvik etmemesi. Nasıl oluyor anlatayım.

Yaratıcılık mutluluk getirir

Yaratıcı fikirlerden; iyi sinema filmleri, bir solukta okunan romanlar, içinize işleyen melodiler, hastalıklara yeni tedavi yöntemleri, çığır açan teknolojiler, kaliteli kamu hizmetleri, başarılı iktidar, etkili muhalefet, yaşanabilir kentler ve iyi olan başka ne geliyorsa aklınıza onlar çıkar. Yeni şeylerin söylendiği/söylenebildiği yerde huzur vardır, gelişme vardır. Böyle ülkelerde insanlar çok güler, az ağlar.

Hayatın her alanında geleneksel söylemlere ve yöntemlere sıkı sıkıya bağlılığın norm olduğu yerlerde ise sıkıntı ve memnuniyetsizlik baskındır. Eğer Allah vergisi doğal kaynak zenginliği yoksa kalkınmak hayaldir. Böyle ülkelerde insanlar çok ağlar, az güler.

Ülkelerin yaratıcılığı ölçülebilir mi?

Kanada’daki Rotman İşletme Okulu’na bağlı Martin Refah Enstitüsü, ülkelerin yaratıcılık skorunu yayınlıyor. Çalışmaya buradan ulaşabilirsiniz. Ölçülen, yaratıcılık gibi aslında soyut bir şey olduğu için ölçme yöntemi herkesi aynı oranda tatmin etmeyebilir ancak yöntemin tümüyle geçersiz olduğunu söylemek de zor. Ülkeler arasında karşılaştırma yapmak için iyi bir deneme bana sorarsanız.

Uzatmayayım. Endeksin üç bileşeni var:

  • Birinci bileşen yetenek: Ülkelerdeki üniversite mezunlarının ve yaratıcı iş kollarında çalışanların istihdam içindeki oranı yükseldikçe, yaratıcılık skoru artıyor.
  • İkinci bileşen teknoloji: Ülkelerin, Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı ve araştırmacı personel ve patent sayıları çoksa yaratıcılık sıralamaları da yüksek oluyor.
  • Üçüncü bileşen ise tolerans: Yaşadıkları çevreyi, farklı etnik ve dini kimliklerden gelenlerin ve eşcinsellerin yaşaması için elverişli olarak görenlerin nüfus içindeki oranı arttıkça yaratıcılık skoru iyileşiyor.

En yaratıcı 5 ülke ağırlıklı olarak Kuzey Avrupa’dan (bkz. Tablo). Birinci İsveç, ikinci ABD. İlk 5 içinde Avustralya da var. Bu ülkelerde, Ar-Ge’ye önem veriliyor, insan kaynağı eğitimli, yaratıcılık gerektiren mesleklerde çalışanların oranı bir hayli yüksek ve vatandaşlar, farklılıklara hoşgörüyle yaklaşıyor. Bu ülkeler, kaliteye önem veren bir eğitim altyapısına sahip oldukları gibi hoşgörüyü içselleştirmeleri sayesinde; dini, milleti, ırkı fark etmez, dünyanın en yetenekli insanlarını da çekebiliyorlar.

Yaratıcılık skoru en düşük ülkeler ise ağırlıklı olarak Güneydoğu Asya’dan. Bu ülkelerde, teknoloji yok, insan kaynağı eğitimli değil, yaratıcılık gerektiren işlerde çalışanların oranı düşük ve farklılıklara tahammül çok sınırlı. Ucuz işgücü sayesinde ya da dış yardımlarla ayakta kalmaya çalışan bu ülkelerdeki en iyi eğitimli kesim, fırsat buldu mu soluğu gelişmiş ülkelerde alıyor. Ülkeyi ziyaret eden diğer ülke vatandaşları, halkın içine karışmaktan kaçınarak, korunaklı bölgelerde işlerini bitirip ülkeyi hızlıca terk ediyorlar.

Ve Türkiye…

Türkiye, yaratıcılık listesine 82 ülke içinde 68’nci sıradan girmiş.

Endeksin her üç bileşeninde de sorunlarımız var. Bunlardan teknoloji ve yetenek eksikliğimizi sürekli konuşuyor, önlemler alıyoruz. Ar-Ge harcamalarımızı artırıyor, arka arkaya yeni üniversiteler açıyoruz. Ar-Ge’mizden Türk kahvesi makinesi, üniversitelerimizden ise yeni işsizler çıkıyor gerçi ama neyse konumuz bu değil şimdi. Ben asıl tolerans meselesine dikkat çekmek istiyorum.

Yaratıcılığın belirleyicilerinden toleransta, diğer iki bileşende olduğundan çok daha kötü durumdayız. 82 ülke içinde en toleranssız 18’nciyiz. Hemen arkamızda Gürcistan, önümüzde ise Kırgızistan var. Farklı bir dine ve/ya etnik gruba mensup ve/ya cinsel tercihi farklı kişileri çevremizde istemiyoruz. Birbirimizi ötekileştirirken, farklılıkların ateşleyeceği yaratıcı potansiyelden faydalanamıyoruz. Öteki cenaha karşı beslediğimiz kemikleşmiş önyargılarımızı kıramadığımız için kendini farklı hissedenlere rahat vermiyoruz.

Bu işlerin babası Ken Robinson, aslında her insanın yaratıcı doğduğunu söylüyor. Ona göre çocuklar büyüdükçe yaratıcılıkları da köreliyor. Bu körelmenin hızı ve derecesi ise ülkeden ülkeye değişiyor. Bazı ülkelerdeki ortam, insanların yaratıcı kabiliyetlerini geliştirmesine uygunken, diğerlerindeki ortam yaratıcı potansiyeli bastırıyor. Türkiye, ne yazık ki ikinci grupta yer alıyor.

Tablo: Yaratıcılık sıralamasında ilk 5, son 5 ve Türkiye

untitled.520px.jpg

KAMU-İŞ KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI İSMAİL TUTOĞLU VE HEYETİ, DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER’İ ZİYARET ETTİ

 

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları amacıyla Demokratik Sol Parti Genel Başkanını ziyaret eden Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Tutoğlu ve beraberindeki heyet Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için program hazırlamak istediklerini belirtti.

Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Tutoğlu, ziyareti sırasında “Türkiye kuruluş felsefesinden uzaklaşıyor. Cumhuriyet’in kazanımlarının kaybedildiği günümüzde Türkiye’de her kesimin Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkılması için Demokratik Sol Parti’nin katılımını istiyoruz“ dedi.

DSP Genel Başkanı Masum Türker teşekkür ettikten sonra şunları söyledi: “Türkiye’de Cumhuriyet’in değerleriyle ve Cumhuriyet’i kuranlarla hesaplaşıldığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bu hesaplaşmayı ülkeyi yöneten iktidar partisinin liderinin ve mensuplarının yürütmesi manidardır. Belli ki AKP iktidarı Türkiye’nin yaşam tarzını ve Cumhuriyet’in değerlerini değiştirecek bir plan uyguluyor. Bu nedenle Cumhuriyet’in değerlerinin geleceğini belirlemek, Cumhuriyet’in değerlerinin geleceğimizi kucaklamasını sağlamak için güç birliği oluşturmalıyız. Ancak bu güç birliği siyasi kaygıdan uzak, yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine uygun çağdaş, laik, demokrat ve sosyal bir hukuk devletinin gereği olarak herkese eşit yaklaşıldığı, adaletin tam sağlandığı ve insanların kendilerini güvende hissettikleri bir Türkiye yaratma hedefine yönelik olmalıdır. Amacımız iktidara yaptığı yanlışlıkları göstermek ve bu yanlışlıkların ulusal bütünlüğü bozduğunu, yabancı odakların Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini bozacak hareketlere girmesine yol açtığını da hatırlatmaktır. “ dedi.

Türker, DSP’nin her yöresinde katılacağı yerel seçimlerde siyasal örgütlenmenin ve ifade özgürlüğünün önemini, Türkiye’nin geleceği için anlatacaklarını söyledi.

 

 

 

Türkiye’de ilk ve tek

Cim Aş. Interaktif pazarlamada Türkiye ‘ de bir ilke imza atıyor… Sportif pazarlama alanında bir kaç aydır hizmet veren Cim Aş.  ‘nin genç kurucusu Serdar Çınar , 12 yıllık e – ticaret birikim ve tecrübesini Türkiye ‘ de önemli bir açık olan Spor Kulüplerinin Interaktif Pazarlamasında harmanlıyor.

Sportif pazarlama olarak kulüplere ait lisanslı dergilerin satışları, taraftar kartlarının satışları, forma ve diğer tüm lisanslı taraftar ürünlerinin satışı gerçekleştiren Cim Aş, şu anda kulüplerin ‘internet satış hakları’ konusunda kendi iç işleyişlerinde ki pürüzler düzelene kadar çağrı  merkezi ile hizmet vermektedir. Alt yapı çalışmaları  tamamlanmış olan web üzerinden satış ise kulüplerin pürüzleri çözümü sonrasında gerçekleşecektir.

Fenerbahçe Kulübü’ nün satışları başladı…

İlk adımda Fenerbahçe Kulübü’ nün dergisinin üyelik aşamasında destek olan Cim Aş, sonrasında Fenerbahçe lisanslı ürünlerin interaktif pazarlaması konusunda da çok ciddi bir yol aldı. 4 ay gibi kısa bir sürede dergi abone sayısını ciddi bir şekilde artırmanın yanı sıra interaktif ürün satışında da ilk 10 Fenerium mağazasının arasında yer almayı başardı.

Beşiktaş ve Sivas Spor ile Anlaştı…

İnteraktif pazarlama alanında Beşiktaş ve Sivas Spor Kulüpleri ile de anlaşma imzalayan Cim Aş. önümüzdeki haftalarda bu kulüplerinde aktif satışına başlamış olacak. Ayrıca şu anda Trabzonspor ile de görüşmelerine başlamış durumda bulunan Cim Aş. ardından Galatasaray ve diğer tüm süper lig takımlarını da bünyesine katmayı hedefliyor…

4 büyük takım taraftarlarının tüm Türkiye ‘ ye hatta dünyaya yayılmış durumda bulunmasına dikkat çeken Serdar Çınar, fiziki mağaza sayısının kısıtlı olmasından dolayı  lisanslı ürünlere her noktadan insanın ulaşamamasının oluşturduğu boşluğu ne yazık ki merdiven altı üretilen lisansız  ürünlerin doldurduğunu ve  bu nedenle  marka değeri olan kulüplerimizin ve kayıt dışı ticaret ile Türkiye ekonomisinin ciddi zarar gördüğünü vurguladı.

Ayrıca , Anadolu Kulupleri ‘ ne de interaktif pazarlama imkan sunan Cim Aş. İngiltere ve Almanya ‘ da olduğu gibi ciddi miktarda lisanlı ürün satışı yaparak dar gelirli kulüplere de büyük fayda sağlamayı planlıyor.

 

Çağrı  Merkezi: 444 4 907

 

 

 

 

 

Bu rezerv Türkiye’yi uçurur

Enerji Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’de 4.6 trilyon metreküp rezervi tespit edilen kaya gazının yoğun olarak bulunduğu Trakya ve Güneydoğu’daki kuyularda çatlatmalı üretim operasyonunun başladığını açıkladı.

 

Maden ve define nedense aynı çağrışımı yapıyor bende? Bir servetin üzerinde yatıyoruz da haberimiz yok! Yıllar önce 

 

‘Zengin toprakların fakir bekçiliğine’

Onlarca yıl ihmal ettiğimiz Madencilik Kanunu’ndaki düzenlemeleri henüz 2004’ün Mayıs’ında yapabilmişiz!

Madencilik sektörüne yakın kaynaklarla devletin verileri bu konuda örtüşüyor; sıkı durun:

Maden potansiyalimiz ‘2 trilyon 180 milyar dolar’ olarak tahmin ediliyor!

Efendim, uzmanlara göre bizim ‘Ulusal Madencilik Stratejimiz’ de yok!

Özellikle de bor ve trona için özel politika üretmemiz gerekiyor.

 

bu-rezerv-turkiye-yi-ucurur-3627554.Jpeg.jpg

ABD’nin enerji rüyasını gerçek kılan kaya gazı için Türkiye’de eylem planı hazırlandı. Enerji Bakanı Taner Yıldız, dünya enerji otoritelerince büyük potansiyel olarak gösterilen Güneydoğu’da üretimi biten ya da üretim yapılmamış eski kuyularda yeniden petrol arayacaklarını söyledi.
ABD’nin enerji rüyasını gerçekleştirerek enerji ithalatını bitirme noktasına getiren ve fiyatları Avrupa’ya göre dörtte bir oranına indiren kaya gazı için Türkiye’de eylem planı hazırlandı. “Sezaryenle petrol” olarak nitelendirilen yeni teknoloji ışığında dünya enerji otoritelerince “büyük potansiyel” olarak gösterilen Güneydoğu’da üretimi biten ya da üretim yapılmamış eski kuyulara kaya gazı sondajlarıyla yeniden kazma vurulacak. TPAO, Trakya’da kaya gazı ile kendi sondajını yapmaya hazırlanırken, dünya devi Shell ile Güneydoğu’da 5 petrol sondajı açılacak.
YILDIZ: OPERASYON BU YIL BAŞLAYACAK
Doğal gazda “oyun değiştirici” unvanıyla çığır açan “shale (şeyl) gaz” aramaları için kollar sıvandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’nin petrol üretim üssü Güneydoğu’da yeniden petrol arayacaklarını söyledi. Yıldız, “Güney Doğu Anadolu’da ve Trakya’da üretimi biten ya da üretim yapılmamış eski kuyularda çatlatma yapılarak üretim yapılması için operasyona bu yıl başlanacak” dedi.
SHELL İLE 5 KUYU
Dünya petrol devi Shell şirketini 20 yıl önce terk ettiği Türkiye’ye getiren kaya gazı için Batman ve Diyarbakır’da 4 ruhsat alanında 5 kuyu açılacağını kaydeden Yıldız, “TPAO, Trakya’daki bir pilot projeyle, tek başına kaya gazı arama ve üretim faaliyeti yapmak üzere ön hazırlıklara başladı. Olumlu sonuç alırsak, o bölgede arka arkaya sondajlara devam ederiz” dedi.
ABD’de bin metreküp kaya gazının 105-110 dolara üretme imkanı sağlandığını vurgulayan Yıldız, “Kaya gazı üretimine başlayabilirsek bu kuşkusuz bizim için çok ekonomik bir sonuç olacak” dedi. Avrupa’da ise bin metreküp gaz fiyatı 300-400 dolar aralığında satılıyor.
TALİPLİ ÇOK
“Türkiye’nin kaya gazı potansiyelini bu alanda tecrübeli şirketlerle birlikte ortaya çıkarmak istiyoruz” diyen Yıldız, şunları söyledi:
“Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden uzman bir heyeti ABD’ye incelemelere gönderdik. Türkiye’nin kaya gazı potansiyelini bu alanda tecrübeli şirketlerle birlikte ortaya çıkarmak istiyoruz. TPAO ve Türk özel sektörü, dünyanın yeni gözdesi kaya gazına yönelik olarak uluslararası şirketlerle birlikte yatırımlarını artıracak. Enerji ithalatımızı azaltacak her kaynağın peşine düşmeye ve sonuna kadar değerlendirmeye kararlıyız.”
ABD EN BÜYÜK ÜRETİCİ
2000’li yıllarda keşfedilen kaya gazı teknolojisi dünyanın en büyük enerji ithalatçısı ABD’yi en büyük üretici konuma getirdi. ABD, 2016 yılı itibariyle doğal gaz ihracatına başlamayı planlarken, 2019 itibariyle Suudi Arabistan’dan daha büyük bir petrol üreticisi ülke haline gelecek.
FİYAT YARIYA DÜŞER
Türkiye’ye Denizbank’ı satın alarak giren ünlü Sberbank ‘ta kaya gazındaki gelişmelerin Gazprom şirketini ciddi oranda etkileyebileceğini ve gaz fiyatlarını yarı yarıya azaltabileceğini savunmuştu.
TÜRKİYE, PETROL VE GAZ SATACAK
Dünyada yeni model olan kayaların içindeki gaz ve petrolün bulunmasını “Sezaryenle petrol bulma” şeklinde yorumlayan TPAO yetkilileri, Türkiye’de bu metotla ciddi petrol ve gaz rezervine ulaşılabileceğini söyledi. Sondajlar sonunda asıl tablonun görüleceğini belirten yetkililer, “Ciddi potansiyel var” değerlendirmesi yaptı. Sonuçların beklenildiği gibi çıkması halinde, Türkiye, petrol ve gaz ihracatçısı ülke konuma gelecek.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın