Eylül ayı BofA Merrill Lynch Fon Yöneticisi Araştırması, piyasalar yükselen piyasalardan yaşanan çıkışa ayak uydururken, Avrupa hisse senetlerinde değer artışı bekleyen yatırımcıların oranının da kriz öncesi seviyelere yükseldiğini gösteriyor.

Portföy dağılımlarında Euro bölgesi hisse senetlerinin oranı, 2007 Mayıs ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Bu bölgede gösterge üzerine çıkan küresel varlık yöneticilerinin oranı Ağustos ayındaki net yüzde 17 seviyesinin iki katını aşarak, net yüzde 36’ya ulaştı. Varlık yöneticilerinin yüzde 12’sinin gösterge üzerinde olduğu Birleşik Krallık hisse senetleri de, bu alanda bir rekor kırmış durumda. Öte yandan, katılımcıların net yüzde 18’inin gösterge altında olduğu yükselen piyasa hisse senetlerinin portföylerdeki oranı ise halen düşük.

Yatırımcılar, Avrupa’ya yönelik nakit akışını sürdürme niyetlerinin işaretini veriyor. Yatırımcıların net yüzde 27’si, önümüzdeki 12 ay süresince en çok gösterge üzerine çıkmak istedikleri bölgenin Euro bölgesi olduğunu söylüyorlar – bu da 2007 Mayıs ayından bu yana alınan en yüksek sonuç. Avrupa’ya yönelik değerlendirmelerin yönündeki değişim oldukça hızlı gerçekleşti. Temmuz ayında bu bölgede gösterge üzerine çıkmak istediğini belirtenlerin oranı yalnızca net yüzde 2’ydi. Avrupa ekonomisine dair güvenin arttığı görülebiliyor. Katılımcıların yarısı, Avrupa borç krizinin, bölgenin büyümesindeki artışla çözüleceğine inanıyor. Diğer taraftan, Avrupa Merkez Bankası öncülüğünde gerçekleşecek bir ekonomik canlandırma programını olası çözüm olarak görenlerin oranı yalnızca yüzde 19. Temmuz ayında Avrupa ekonomisinin krizde büyüyeceğine inananların oranı yalnızca yüzde 30’du.

İyimserlik dalgaları yeniden Avrupa’yı sararken, portföylerdeki nakit seviyeleri de ortalama yüzde 4,6’lık bir artış gösteriyor. Nakitte gösterge üzerine çıkan varlık yöneticilerinin oranı da yükselişte. 10 yatırımcıdan 8’i, küresel ekonominin önümüzdeki 12 ayda trendin altında bir büyüme sürdüreceğine inanıyor.

BofA Merrill Lynch Küresel Araştırma yatırım baş stratejisti Michael Hartnett, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Tahvil piyasalarının yarattığı korkunun, hisse senedi piyasalarına dair iştahtan daha kuvvetli olması, yatırımcıları portföylerindeki nakit seviyelerini korumaya itiyor.” Avrupa yatırım stratejisti John Bilton ise, “Avrupa ekonomisine duyulan güven oldukça güçlü ve ayrıca, Euro bölgesi hisse senetleri sağlam bir dönüş yapmış olsalar da, en değerli teklifler halen gelişmiş ülke piyasalarına ait,” değerlendirmesinde bulundu.

Çin’e dair iyimserlikteki artış, yükselen piyasaların daha olumlu bir görünüm çizeceğine işaret ediyor

Çin ekonomisine dair değerlendirmelerin hızla iyimserlik kazanması, yükselen piyasaların önümüzdeki aylarda toparlanabileceğinin bir işareti olabilir. Araştırmaya Japonya, Asya-Pasifik ve küresel yükselen piyasalardan katılanların net yüzde 28’lik kesimi, Çin ekonomisinin önümüzdeki yıl güçleneceğine inanıyor. Bu geçtiğimiz aydan bu yana yüzde 60’lık bir değişim demek, zira geçen net yüzde 32’lik kesim Çin ekonomisinin değer kaybedeceğine inanıyordu.

Küresel yükselen piyasalara dair olumsuz değerlendirmeler sakinleşmiş durumda. Yükselen piyasaların en çok gösterge altına inmek istedikleri piyasalar olduğunu belirten yatırımcıların oranı, geçtiğimiz ayki net yüzde 29 seviyesinden yüzde 21’e gerilemiş durumda.

Yatırımcılar, yükselen piyasaların son on yılın en kârlı fırsatı olarak değerlendirdiklerinin işaretini veriyorlar. Araştırmaya katılanların net yüzde 36’sı, küresel yükselen piyasa hisse senetlerinin, diğer tüm bölgelerden daha ucuz olduğunu belirtiyor. Bu, 2004 Ocak ayından bu yana, bu yönde alınan en yüksek sonuç. Öte yandan varlık yöneticileri ise, Haziran ayından beri emtiadaki gösterge altı konumlarını yavaş yavaş terk ediyorlar. Bu ay gösterge altında olanların oranı, Temmuz ayındaki net yüzde 26’dan yüzde 16’ya gerilemiş durumda.

Sermaye yatırımı çağrıları 2005’ten bu yana görülen en yüksek seviyede

Araştırmanın katılımcıları, şirketlere nakit kullanımında yatırım harcamalarına ağırlık verilmesi gerektiğine dair güçlü sinyaller vermeyi sürdürüyor. Katılımcıların yarıdan fazlası – yüzde 54’ü – nakit akışının öncelikle sermaye yatırımlarına akıtılması gerektiğini düşünüyor ve bu da 2005 Aralık ayından beri alınan en yüksek değer.

Buna karşılık, bilançoların iyileştirilmesinin öncelikli olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 11. Gittikçe daha fazla yatırımcı, şirketlerin daha çok borç alması gerektiğine inanıyor. Şirketlerin yetersiz oranda borç aldığını düşünen katılımcıların oranı, iki ay önceki net yüzde 35 seviyesinden net yüzde 42’ye çıkmış durumda. Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli nokta ise, hissedarlara nakit aktarım talebinin azalmış olması. Şirketlerin geri alım ve temettülere öncelik vermesi gerektiğini düşünenlerin oranı, Temmuz ayı yüzde 37 seviyesinden yüzde 28’e inmiş durumda.

Tahvillerden büyük rotasyon sürüyor

Eylül ayı Fon Yöneticisi Araştırması, tahvillerden hisse senetlerine büyük rotasyonun sürdüğünü gösteriyor. Portföy dağılımlarında tahviller ve hisse senetleri arasındaki uçurum, 2011 yılı Şubat ayından beri en yüksek seviyesinde ve bu, araştırma tarihinde görülmüş en yüksek ikinci sonuç. Varlık yöneticilerinin net yüzde 68’i tahvillerde gösterge altında, bu 2006 Nisan ayından beri alınmış en yüksek sonuç, portföylerde tahvil-hisse senedi yayılımını da net yüzde 128 seviyesine ulaştırıyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın