KEREM KÖFTEOĞLU >> TURİZMİN diğer sektörlerden beslendiği sürekli yazılıp çizilir. Gerçekten de yapılan araştırmalar turizmin 54 sektörle alışveriş içinde olduğunu ortaya koyuyor. Doğal olarak bu durum, konaklama sektörü ile diğer sektörler arasındaki ilişkilere farklı biçimlerde de yansıyor. Daha önce etinden meyve-sebzesine kadar, mutfak ve çamaşırhanelerin kurulmasından tesisat işlerinin yapılmasına kadar tedarikçi olan firmalar, şimdi otelci oluyor. Turizm sektörünün çekiciliği, bir dönem bu sektöre iş yapan girişimleri yatırım yapmaya itiyor.
Turizm konusunda sürekli farklı konuları gündeme getiren Para Dergisi olarak, yine bir ilke imza atarak bir zamanlar başka sektörlerde faaliyet gösterirken otelcilik alanına girenlerin öykülerini derledik. Bu öyküleri derlerken, turizm yayıncılığı konusunda yılların birikimine sahip Ekin Araştırma Birimi ve aylık Resort dergisinden de yararlandık.
Asıl işleri inşaat ve tekstil iken turizm alanına girip burada da büyüyen şirketlerin başında MNG, Limak, Nurol ile Martı Otellerinin sahibi Narin Grubu geliyor. Ama bunlar geçmişin örnekleri. Otelciliğe girişin ikinci dalgasının ise, bu alana soyunanların ağırlıklı olarak Antalya bölgesindeki otellere mal ve hizmet sunan tedarikçilerden oluştuğunu görüyoruz. Aşağıda öykülerini okuyacağınız girişimciler arasında, bir dönem otellere çamaşırhane ya da mutfak ekipmanı kuranlar, tesisat döşeyip araç-gereç satanlar, meyve sebze temin edenler gibi farklı alanlarda faaliyet gösterenler dikkat çekiyor.
Otellere mal ve hizmet sunanlar aşağıda öyküleri anlatılanlarla sınırlı değil. Örneğin, uzun yıllar otellere et veren iki ortak Osman Tepe ile Yakup Süzer Antalya Manavgat’ta River & Like otelini hizmete açtılar. Otel tedarikçisiyken otelci olanlar arasında Özdilek Tekstil’in sahibi Hüseyin Özdilek’i de sayabiliriz. Uzun yıllar otellere havlu satan Özdilek, 2003’te İzmir’de Crowne Plaza Oteli’ni hizmete açtıktan sonra şimdi de İstanbul Levent’te eski Roche ilaç firmasını otele dönüştürmek için çalışıyor. Manavgat’ta Ramazan Kara, Side’de Mehmet Ali Tunç, Dündar Öz, Side Villa Otel’in sahibi Fahri Şenel, Alanya’da Mehmet Doğan, Hasan Doğan, Selçuk Doğan da otellere değişik alanlarda mal ve hizmet veriyorken otelci olan girişimcilerden.
Marangozluktan otelciliğe…
Rose Otelleri’nin sahibi Kazım Gül, iş yaşamına Kemer’de bir kereste marangozhanesinde başlıyor. Gül daha sonra kamping işi ile konaklama sektörüne girmiş. Bugün halen üç kamping tesisine sahip olan Gül, bu alandaki faaliyetlerini Rose Otelleri adı altında sürdürüyor. Kazım Gül, işlerini turizm eğitimi gören kızı Yeliz Gül Ege ile Oğlu Tayyar Gül’e devretmiş durumda.
Hayatının 1971’de askerliğini yaparken Amerika’ya gitmesiyle değiştiğini belirten Gül, döndükten sonra bir kereste atölyesi kurmuş. Atölye 1988’de yanmış, fakat o yılmamış ve yeniden kurduğu atölyesinde ürettiği mobilyaları otellere satmaya başlamış. Gerisini kendisinden dinleyelim: “Turizmin gelişeceğini biliyorduk. Biz de sahilde bulunan yerimize önceleri çadır kurduk, sonra bunları bungalovlara çevirdik. 1982 yılında yola çıktığımızda 10 bungalov ve 10 çadırımız vardı. İlk pansiyonu açtığımızda eşim Remziye Gül başta olmak üzere ailecek çalışıyorduk. Pansiyona daha çok aileler geliyordu. Beş dönüm arazi içindeydik.”
Gül Ailesi sonraki yıllarda mevcut otellerinin yanındaki yerleri de satın almış. Kardeşinin de 1989’da Gül Pansiyon adıyla bir tesis açtığını söyleyen Gül, sonraki gelişmeleri şöyle özetliyor: “Biz de ‘rose’ yani gülün İngilizcesini tesislerimize ad olarak koymayı uygun gördük. 1994 yılında Rose Hotel olduk. 2001 yılında üç yıldızlı 80 odalı Rose Hoteli, 2004 yılında ise 130 odalı Rose Resort Hotel’i açtık. Rose Residence Beach ise 149 oda ile açıldı. 2005 yılında buranın bitişiğindeki oteli de satın aldık. 2008 yılında iki oteli beş yıldızlı 350 odalı bir tesis olarak hizmete açtık. Ben işleri ikisi de turizm okuyan kızım Yeliz ve oğlum Tayyar’a bıraktım.”
Tam bir futbol sevdalısı olan Gül, yıllarca Kemer Spor’da yöneticilik yaptıktan sonra kulübün başkanlığını da yürüttü. Günümüzde Kemer Spor Eğitim Tesisleri ve Stadı da adını taşıyor. Rose bünyesindeki otellerin oda kapasitesi toplamda 359’a ulaşıyor
Tesisatçıydı otel zinciri kurdu
Ceylan Grubu’nun kurucusu Şükrü Ceylan 1980’li yıllarda otellere elektrik tesisat işleri yapıyor, ayrıca şişelenmiş su temin ediyordu. Otelcilik işine 1991’de Antalya Kundu’da Prize Hotel ile başladı. Şimdi beş otelde toplam 1.168 oda kapasiteli bir zincir haline geldi.
Sherwood’un Robin Hood’un hikayesindeki geçen ormanın adı olduğunu hatırlatan Ceylan, “İlk otelimizi Göynük’te Keloğlan mevkiinde hizmete açtık. İsim olarak bu halk kahramanı üzerinden gidelim dedik. İngilizcede Keloğlan ile ilgili bir sözcük bulamayınca önce Greenwood dedik sonra Sherwood’u kullanmaya karar verdik. Artık her yerde bunu kullanıyoruz” diyor.
Aslen Burdurlu olan Ceylan Ailesi’nin Antalya’ya yerleşmesi ile kaderi değişti. Ceylan İşletme A.Ş. Sherwood Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Ali Ceylan, babasının Burdur’dan Antalya’ya gelişini ve tedarikçilikten otelciliğe geçişinin kendileri açısından bir dönüm noktası olduğunu söylüyor.
İşe babaları Şükrü Ceylan’ın 1991’de kurduğu Ceylan İşletme İnşaat Turizm Yatırım Nakliyat şirketiyle başladıkları söyleyen Ceylan şu bilgileri veriyor: “Babam endüstri meslek lisesi elektrik bölümünü bitirip TRT’ye memur oldu. Diyarbakır’a gitmesi gerekiyordu. Dedem babama biraz para verip, ‘Diyarbakır’a gitme, kendine iş aç’ dedi. Bunun üzerine o da elektrik taahhüt işleri yapacağı bir yer açtı. Sonra kat karşılığı inşaat işine girdi. Ceylan İşletme İnşaat Turizm Yatırım Nakliyat olarak daha sonra şişelenmiş içme suyu sektörüne girdik. Konyaaltı Belediyesi’ne bağlı Doyran’da bir fabrika kurduk. Burada turistik tesislere vermek üzere şişe suyu üretiyoruz.”
Babalarının 1991’de Antalya merkezinde Prize Hotel’i açtığını belirten Ceylan, diğer gelişmeleri şöyle özetliyor: “Daha sonra Göynük’te bulunan Greenwood Oteli’nin arsasını satın aldık. 1997 yılında da yeni oteli yapmaya başladık. Oteli 1999 yılında tamamladık. 2002 yılında Ceysu’yu kurduk. Otellere su vermeye başladık. Babamız yatırımlarını Kemerağzı bölgesinde değerlendirdi. Burada çok sayıda arsamız vardı. Kundu bölgesinde hareket başlayınca Sherwood Breezes’i 2005 yılı Mayıs ayında açtık. 2010 yılında turizm destinasyonunu çeşitlendirmek için Belek Boğazkent’te arsalar aldık. Daha sonra buralara Sherwood Dreams ve Sensimar Belek otellerini yaparak hizmete açtık. Bu yıl da Doğan Holding’e bağlı Milta Tatil Köyünü satın aldık. Burası sezon sonunda yeniden yapılacak ve 2014 yılı turizm sezonunda işletmeye açılacak.”
Ceylan Ailesi’nin üçüncü kuşağı üç kardeşten oluşuyor. En büyük kardeş Hasan Ali Ceylan’ın ana işi otellerle ilgilenmek. Finansal konularla da ilgileniyor. Kız kardeşi Emel Ceylan ise avukatlık yapıyor. Küçük kardeş Aydın Ceylan ise Ceysu Doğal Kaynak Su’dan sorumlu. Baba Şükrü Ceylan ise inşaat ve yatırımlarla ilgileniyor.
Şirketin bünyesindeki oteller şunlar: Sherwood Breezes Resort – Lara/Antalya 5 yıldız. Sherwood Dreams Resort Bogazkent – Belek/Antalya 5 yıldız. Sherwood Greenwood Resort – Göynük/Kemer 4 yıldız. Sensimar Belek Resort & Spa – Belek/Antalya. Sherwood Prize Hotel – Lara/Antalya 3 yıldız.
Hillside Su’yu aldı
Son dönemlerde aralarında Hillside Su Hotel de olmak üzere peş peşe aldığı otellerle dikkat çeken Turaçlar A.Ş. – Sunis Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ünal’ın ilginç bir öyküsü var. Kendisi bir dönem otellerin sebze meyve tedarikini yapıyormuş. Otel işine ilk kez 1972’de Kumköy Beach ile başlamış. Günümüzde ise bünyesinde bu tesisle birlikte yatak kapasitesi 5 bin 500’e ulaşan Hillside Su ve Elita Oteli bulunuyor.
Ünal, bir aile şirketi olduklarını, baba mesleğinin sebze meyve ticareti olduğunu anımsatarak şu bilgileri veriyor: “11 yaşından itibaren toptancı halinde çalışmaya başladım. O zamandan bu yana ticaretle ilgileniyorum. 1987’de Antalya’da otellerin sayılarının artmasıyla birlikte biz de turizm sektörüne sebze meyve tedarikine başladık. Otellere hizmet verdiğimiz için bu sektörü yakından tanıma imkanı bulduk. Bizim turizme ilgimiz böyle başladı.
Dedelerinden kalma bir arazileri olduğunu belirten Ünal otelciliğe nasıl adım attıklarını ise şöyle anlatıyor: “Ailecek bu araziye ne yapabileceğimizi düşündük ve sonunda otel yapmaya karar verdik. Oraya Kumköy Beach’i yaptık. 1972 yılında orada hiç otel yoktu. Türkiye’de turizm asıl olarak 1987 yılından sonra başladı. 1996 yılında Kumköy’de sadece İskandinavların geldiği bir apart otel inşa ettik. 125 apart daireden oluşan tesisimiz, aslında bizim ilk göz ağrımızdır. Daha sonra diğer otel yatırımları geldi.”
Geçtiğimiz yıllarda ünlü Hillside Su’yu alarak dikkatleri üzerine çeken Ünal bu satın alma işini şöyle özetliyor: “Şirketimizin itibari ve kredi limitleri var. Bir iki yıl için çok uygun faiz oranlarıyla borçlanabiliyoruz. Hillside Su’nun satılık olduğunu duyduk. Ayrıntılı olarak araştırdık. Mal sahibi ile bir kez görüştük. İkinci görüşmede ‘hayırlı olsun’ diye el sıkıştık”
Ünal, Kaş ve İzmir Özdere’de iki yeni otel yatırımı yapacaklarını söylüyor. Kaş’ta aldıkları Aqupark Oteli yıkacaklarını belirten Ünal gelecek projelerini şöyle özetliyor: “Buraya 70 odalı güzel bir butik otel yapacağız. İzmir Özdere’de satın aldığımız 120 dönüm arazide ise su parkı ve lunaparkı ile Ege’nin incisi bir tatil köyü kurmayı düşünüyoruz. Çok farklı bir her şey dahil sistemi kuracağız burada. Ege’de böyle bir tesis olmayacak. O kadar iddialıyız… 2014 yılında Kaş, 2016 yılında ise Özdere’deki tesislerimizin hizmete girmesini hedefliyoruz.”
Bellboy’luğu da biliyor otel patronluğuna da
Adıyaman Kahta doğumlu Ramazan Aslan’ın otelcilikle tanışması 1978 yılına rastlıyor. Aslan, o yıldan başlayarak otellerde bulaşık yıkamaktan soğan doğramaya, bellboy’luktan muhasebeciliğe kadar birçok alanda çalışmış. Aslan, buralarda çalışmadan genel müdürlük koltuğuna oturanların çalışanın halinden anlamadığını, bir tarafının sürekli eksik kaldığına inanıyor.
Günümüzde bünyesinde yatak kapasitesi 4 bin 756’ya ulaşan yedi oteli barındıran Aska Hotels’in yönetim kurulu başkanlığını yürüten Ramazan Aslan, otel patronluğuna giden süreci şöyle anlatıyor: “Hayatım turizmle başladı. 1978 yılında Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bir otele bellboy olarak işe girdim. Lise dönemine kadar öğleden önce okula gittim, öğleden sonra işte çalıştım. 1984’te Kahta’nın ilk içkili restoranını açıp bir yıl işlettim. Sonra Antalya’ya gelip İncekum’da bir otelde çalışmaya başladım. Otelde bulaşıkçılık, aşçılık, garsonluk, muhasebe, resepsiyon dahil teknik servis hariç her departmanda çalıştım. İyi bir yönetici olmak için otelin her departmanını iyi bilmek gerekiyor. 1992’de Alanya Maritime Hotel’in genel müdürü oldum.”
1995 yılında Yalı Oteli’ni kiralayarak otelciliğe soyunan Aslan öyküsünün bundan sonrasını şöyle anlatıyor: “Ancak ilk girişimim yalnızca bir yıl sürdü ve tekrar müdürlüğe döndüm. 1999 yılında Aska’yı kurdum. Aska Sun Quin Beach otelini 2000 yılında işletmeye başladım. Daha sonra sırasıyla Sun Heaven, Kleopatra Beste otellerini işlettim. 2003’te Baran Hotel’i satın aldım. 2008 yılında ise eski Starlice Hotel’i kiraladım. 2009 yılında Just in Beach, eski Club N ve Riva Costa’yı da işletmeye başladım. Riva Costa ve Club N’i Kayı Grubundan aldım. Riva Costa’yı kiralık olarak Club N’i ise mülküyle aldım. Bugün bünyemizde yedi tesis var. Lara bölgesinde yatırımı devam eden ve 2014 yılında hizmete girecek olan Lara Deluxe Hotel’le birlikte sekiz tesisimizde 6 bin yatağa ulaşmış olacağız.”
Bugünkü yapılarını yoktan var ettiklerini ve Alanya bölgesinin sıfır noktasından bugüne geldiği söyleyen Aslan, sözlerini şöyle noktalıyor: “Teneke olan işletmeleri pırlanta yapmak için yola çıktık. Bundan sonraki hedefimiz pırlantaları kendimiz kurup parlatmak olacak. Lara’da 2014’te hizmete girecek olan tesisimiz grubun amiral gemisi olacak”.
Aska Hotels bünyesinde şu tesisler bulunuyor: Buket Resort&Spa, Washington Resort&Spa, Costa Holiday Club, Just In Beach, Buse Resort&Spa, Baran HotelKleopatra, Beste Hotel.
Altyapıdan yetişen otelci
Ramazan Mutlu, tedarikçilikten otelciliğe giriş yapan bir girişimci. Yıllarca otellerin su ile ilgili teknik ve mekanik alandaki ihtiyaçlarını karşıladı. Bu işine halen devam ediyor. Otellere tedarik sağlama işini Antalya Manavgat’a başlatan Mutlu, ilk otelini de yine burada hizmete açtı.
Amelia Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Mutlu, tedarikçilikten otelciliğe geçiş öyküsünü şöyle anlatıyor: “Tedarikçiliğimiz uzun yıllardır devam ediyor. Bu işe Manavgat’ta başladık. Daha sonra Antalya’da şube açtık. Su ile ilgili teknik ve mekanik alt ve üstyapı hizmetlerinin tedarikini yapıyoruz. Müşterilerimiz arasında oteller de var. Biz bunlara ürün veriyoruz. Uzun yıllar önce başladığımız bu işi halen sürdürüyoruz. Turizme 2007’de otel işletmeciliği ile başladık. Manavgat Kızılot mevkiinde beş yıldızlı Amelia Hotel’i yapıp işletmeye açtık. Daha sonra 2011 yılında Manavgat Evrenseki mevkiinde yine beş yıldızlı Seamelia Beach Hotel’i hizmete soktuk. Aktif insanlar bir şeyler üretmek ister. Biz bir şeyler ürettikçe mutlu oluyoruz.”
İstihdam yaratmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyleyen Mutlu, bu konudaki görüşlerini şöyle aktarıyor: “Bireysel değil toplumsal yaşamalıyız. Biz çalışmayı, üretmeyi ve üretenleri çok severiz. Her işin bir zorluğu vardır. Turizm zarafet ister, incelik ister. Oteller keyif çatılan yerlerdir. Yorgunluğunu giderdiğin yerdir otel. Stresini alma yeridir. Biz tatilciye bunları sağlamalıyız. Turizmle dünyada kültürler birleşiyor. Kültürler kaynaşıyor. Biz buna ayak uydurmalıyız”
Ramazan Mutlu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüğü ve oda sayıları 775’e ulaşan tesisler şunlar: Amelia Beach, Manavgat/Kızılot, Semalia Bech, Manavgat/Evrenseki.
En fazla yatağa sahip yerli marka
Günümüzde Türkiye’nin en fazla yatağa sahip yerli markası haline gelen Crystal Otelleri’nin sahiplerinin turizmle ilgileri dolaylı da olsa uzun yıllara dayanıyor. Otellerin sahibi Kilit Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Taner Kilit, babasının 1955 yılında kurduğu züccaciye dükkanından günümüzde Türkiye’nin en büyük otel zinciri haline gelişini özetledi.
“1955 yılında babamız Turan Kilit, Antalya’nın İsmetpaşa Caddesi’nde züccaciye dükkanı açtı. 1955 yılında açılan bu dükkan halen çalışıyor. Daha sonra işi büyüttü. Toptancılık da yapmaya başladı. Antalya’da pansiyonlara, kafeteryalara, barlara züccaciye ürünü veriyoruz. İşimizi büyüterek endüstriyel mutfak üretimine de başladık. Daha sonra Ar Yıldız markası adı altında çatal bıçak, kaşık, tava, tencere gibi ev ve işyeri gereçleri ürettik. Biz hem tedarikçi hem de otelciyiz. Otelcilik sektörünün neye ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Tedarikçilik bölümünü güçlendirerek sürdürüyoruz. Turizm sektörüne her iki taraftan da yararlı olmaya çalışıyoruz” diyen Kilit otelciliğe girişlerini şöyle anlatıyor:
“1980 yılında Antalya Kemer’de Kilit Hotel’i açtık. Aynı zamanda Can Pansiyonu da hizmete soktuk. 2000’li yıllarda daha düzgün daha profesyonel otelcilik yapmaya karar verdik. Bu da daha büyük, daha iyi hizmet veren, daha profesyonel otellerle oluyordu. İlk büyük otelimizi 2005 yılında Belek Boğazkent’te Crystal Place adıyla açtık. Otellerden önce Galeri Kristal’i kurduk. Ben inşaat mühendisiyim. Daha çok yatırımlarla ilgileniyorum. 2005 yılından sonra peş peşe Crystal otellerini açtık. Şu anda hizmette olan 13 tesisimiz var. 2014 yılında hizmete girecek Crystal Nirvana ile otel sayımız 14’e ulaşacak.”
Crystal Grubu bünyesindeki oteller şöyle sıralanıyor: Crystal Tat Beach Golf Resort & Spa / Belek, Crystal Family Resort & Spa / Belek, Crystal Paraiso Verde Resort & Spa / Belek, Crystal Palace Luxury Resort & Spa / Side, Crystal Sunrise Queen Luxury Resort & Spa / Side, Crystal Admiral Resort Suites & Spa / Side, Crystal Green Bay Resort & Spa / Bodrum, Crystal Kaymaklı Hotel & Spa / Kapadokya, Crystal Waterworl Resort & Spa / Belek, Crystal Sunset Resort & Spa.
Otellere en çok eti o verdi
Antalya’nın Manavgat ilçesinde kasaplık yapan ve otellere et satan Yakup Süzer ve Osman Tepe, etten kazandıkları ile beş yıldızlı otel sahibi oldular. İki ortak asıl meslekleri olan kasaplığı 23 yıldır devam ettiriyor. Ortaklardan Yakup Süzer, 1993’ten bu yana Kemer ile Alanya arasındaki otellere bin tondan fazla et verdiklerini söylüyor.
Ortaklar ilk şirketlerini 1990’da Özuysal Kasabı adıyla hizmete açmış. Otellerin ihtiyacını karşılamak için hizmet verirken otelciliğe ısındıklarını belirten Süzer, geçen yıl River & Like Hotel’i açarak bu sektöre girdiklerini söylüyor.
Ortaklar ilk kasaplarını açtıktan iki yıl sonra, Tekandız’da besihane kurmuş. Hem kasaplık hem de besicilik yapan ortaklar 1993’ten itibaren otellere et satmaya başlamışlar. Bu işlerini halen devam ettiriyorlar.
“Kemer Alanya arasında 25-35 arası otelin etini karşılıyoruz” diyen Süzer, otelciliğe giriş öyküsünü ise şöyle anlatıyor: “Biz otellere et satarken otelcilik bize de bulaştı. Bir tesisimiz olsun istiyorduk. 2003 yılında Titreyen Göl’e yakın bir yerde bir arsa satın aldık. Deniz, ırmak ve göl arasında olan bu arsada hep bir otel yapmayı hayal ettik. Zaten yaptıktan sonra adını da bu bölgeden esinlendik. Besicilik ve kasaplıktan vazgeçmeden otelcilik yapalım dedik. Bu amaçla 2011 yılında otel yapımına başladık. Otelin inşaatı 2012 Mayıs ayında tamamlandı.”
Aynı bölgede başka bir arsaları olduğunu da söyleyen Süzer, sözlerini şöyle noktalıyor: “Şimdilik yeni bir otel düşünmüyoruz ama 2016 yılında bu arsaya da otel yapma planımız var. Öte yandan, kasaplıktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu işten biriktirdiklerimizle arsaları aldık. Onları da otellere çeviriyoruz. Bana ait olan küçük bir otelim daha var ama onu ben işletmiyorum, kirada…”
Danışmandı otel patronu oldu
Makpa’nın patronu Ali Sözmen 1982 yılından beri otellere yönelik endüstriyel mutfak ürünleri sağlayan firmalardan birinin sahibi. Sözmen, yıllardan beri elde ettiği deneyim ve birikimi nasıl değerlendireceğini düşünürken, sanat ve kültürü önde tutan bir otel hayal etmiş. Oteli ortağı Ali Güreli ile hizmete açan Sözmen, İstanbul, Ankara ve İzmir’de de yeni otel arayışında olduklarını söylüyor.
Endüstriyel mutfak ve çamaşırhane işine, turizme teşvik verildiği yıllarda başladığını söyleyen Sözmen, bu alanda çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yöneticiliğini de yaptığını belirtiyor. Bir dönem Turistik Otelciler Birliği (TUROB) başkanlığı yapan şimdiki ortağı Ali Güreli’yle bu vesileyle tanıştıklarını ifade eden Sözmen, otelciliğe nasıl adım attığını ise şöyle anlatıyor:
“Ortağımla önce otellere danışmanlık yapmak üzere yola çıktık. Zamanla danışmanlığı otelciliğe dönüştürdük. 2007 yılında İstanbul Nişantaşı’nda The Sofa Oteli hizmete açarak otelciliğe adım attık. Oteli iyi bir lokasyonda, sanat ve kültürü önde tutan bir tesis olarak hizmete açma hedefiyle yola koyulduk. Bunu daha sonra hizmete açacağımız tesislerde de bir ilke haline getirmeye karar verdik. Müşterilerimiz belli bir kültüre sahip, otelden çıktıkları zaman iyi yemek yemesini bilen, belli bir yasam tarzı olan bir kesim. Dolayısıyla bu da bizim personel politikamızdan işletme değerlerimize bütün iş anlayışımızı belirliyor. Bize gelen misafir her şeyden önce özeldir. Yastığında adı yazar. Bu hizmet seviyemizi de yukarı çekmek istiyoruz. Odalarımız her zaman belirli bir büyüklüktedir. 35 metrekarenin altında odamız yoktur. Daha çok oda kazanmak gibi bir anlayış, konseptimize uymaz!”
Bir dönem Bodrum’da Hamak Otel adıyla da bir tesis işleten Sözmen, sezonun kısa olmasından dolayı bu tesisi kapatmak zorunda kalmış. The Sofa Otel’in sanat ve kültürle iç içe olan bir tasarım oteli olduğunu kaydeden Sözmen konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Otelimizde 12’si suit olmak üzere 82 oda var. Terastaki restoranımızı kiraladık. Burayı Frankie adlı markaya verdik. Şimdi gerek yemekleri gerekse ambiyansı ile İstanbul’un sayılı mekanlarından biri oldu. Bu arada Design Oteller Zinciri’ne dahil olduk….“
Para Dergisi
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.