490-254

BEYZA KURAL >> bianet.org >> Bir milyon iki yüz bin çocuk ve aileleri için okul hayatı uyum haftası, bilinmezlik, telaş ve heyecan ile başladı. Çocukların okul bahçesinden sınıflara uzanan heyecanına, velilerin telaşına tanık olduk.

Sokağın köşesinden sırtında çantasıyla koşarak dönen çocuğun arkasından annesi sesleniyor; “Okul diğer tarafta.” Çocuk bu kez annesinin gösterdiği yöne doğru koşmaya başlıyor. Uyarı değişiyor: Koşma!

İlkokul dönemleri boyunca en fazla duyacakları sözlerden biri bu, tenefüs zilinin sesi durmadan ortalıkta dolaşan veilerden öğretmenlerine kadar hep bu ses yankılanacak kulaklarında.

Sabah gördüğüm bu sahne başka köşelerde tekrarlanıyor. Malum, ilkokula başlayan 1 milyon 200 bin 165 öğrenci için uyum programı dün başladı.

Okulla ilk kez tanışacak öğrenciler, uyum programı kapsamında eğitim-öğretim yılı açılmadan bir hafta önce okul yolunu ve her ne demekse “okul adabını” öğrenecek. Öğrenciler öğrenecek de velileri ikna etmek kolay değil. Çoğu veli bir hafta boyunca günde iki ile üç saat arası sınıflarda kalacak öğrencilerle birlikte giriyor sınıflara. Bazen anlayışla bazen sitemle karşılanıyor bu durum. Artık öğretmenine, müdürüne ve tabii velisine göre…

Uyum haftasının amacı resmi ağızlarda bir hafta boyunca eğitim kurumlarının okul personeli ve fiziki şartlarının yeni öğrencilere ve velilere tanıtılması, okula güvenli bir şekilde gelip gitme, trafik kurallarını öğrenme ve uyma, okul servislerine binip inme gibi çalışmalar yapılması olarak dile getiriliyor.

Velilerin ifadeleriyse farklı. Sabah saatlerinde çocuklarıyla okula gelenlerden uyum programı hakkında duyduğumuz ortak cümle “Neler olacağını bilmiyoruz” oluyor. Onları sınıfta karşılayacak öğretmen ise gülümseyerek “Bu hafta sadece oyun oynuyoruz” diyor.

Herkes gülüyor. Herkes mutlu. Ama gülümsemeler daha çok bir telaşı örtme çabası gibi geliyor bana. Çocuklarla okula gelen hemen herkeste bilinmezlikle birlikte telaş ve heyecan hakim. İlk günlerde çocukları okula getirmek özel bir anı paylaşmak anlamına geliyor elbette. O yüzden birçok çocuğun yanında anne babasının dışında büyükannesi de var. Arada teyzelere de rastlanmıyor değil, ama büyükannelerin varlığı hissedilir düzeyde. İster istemez düşünüyor insan. Dedeler sabahları o saatte uyanamıyor mu?

Elinden tuttuğu kız çocuğuyla birlikte okulun karşısındaki yolda araçların geçmesini bekledikten sonra hızlı adımlarla okula yönelen bir annenin sözleri dedelere ilişkin cevap bulamadan düşüncelerimden uzaklaştırıyor beni. “Dün ilk kez geldik. Daha ne olduğunu anlayamadık.” Bana mı söyledi? Sanmam. Çevrelerinde de kimse yok ama… Telaş ve duruma hakim olamama duygusu herkesi kendi kendine konuşturmaya başladı galiba.

Onların ardından bir oğlan çocuğu babanesiyle görünüyor. Okulu biraz geçiyorlar, sonra kapının geride kaldığını görerek geri dönüyorlar. “Dün bir, bugün iki. Birkaç gün geçsin ancak o zaman anlayacağız uyum haftasının etkili olup olmadığını” diyor kadın. Bu kez sözün muhatabı belli, ama kapıdaki görevli bu tip sözlere alışkın sanırım, cevap vermiyor.

Uyum haftası nedeniyle çocuklar serbest kıyafetliler, bu şekilde mi yoksa forma giyerek mi devam edecekleri ise velilerin ortak kararıyla belli olacak. Gömlek üzerine papyon takmış bir oğlan çocuğu babasıyla geliyor. Artık aşina olduğumuz cümleyi bir kez daha duyuyoruz; “Neler olacağını biz de bilmiyoruz”. Ama belli ki tedbirliler, papyon takılmış!

Elinden sıkı sıkı tuttuğu kız çocuğuyla okula giren kadın aynı zamanda öğretmen olduğunu söylüyor. “Ders başlamak üzere, gitmem lazım” derken çocukların okula alışması için bu haftayı oyunlarla geçireceklerini anlatıyor hızlı hızlı.

Uyku mahmuru meraklı gözler

Çocukların çoğunda yetişkinlerin telaşı yok. Belki erken kalkmanın mahmurluğundan büyüklerden daha sakin görünüyorlar. Kapı önünde karşılaştıkları diğer çocukları izliyorlar dikkatle, çoğu elini tutmuş yakınının. Kimi daha çekingen, kimi ise bir an önce okula girme heveslisi. Konuşmaya yanaşmıyorlar pek, uykulu gözlerin ardındaki merak ise söze gerek bırakmıyor.

Henüz dersler başlamamış olsa da yeni alındığı belli olan çantalar şimdiden bazılarının sırtlarında. Okul kapısında meyve suları koyuluyor aceleyle çantalara. Ailelerinin peşinden sürüklenircesine çıkıyor çocuklar okulun merdivenlerini. Sonra merdivenler ailelere devrediliyor, çocuklar sınıflara. Ailelerin büyük çoğunluğu okul içinde dertleşerek çocukların çıkmasını bekliyor.

1 milyon 200 bin 165 çocukla birlikte aileleri için de yeni bir dönem başlıyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın