Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç: Tefeci kuralları ile çalışan banka istemiyoruz ve bankaların fahiş komisyon almalarını sürekli eleştiren bu konuda tepki gösterdiğimiz açıklamalarımız en nihayet Ankara’da yankı buldu. Ve devlet, bankaların hesaplardan kesinti yapmalarına ’dur’ demek için harekete geçti. Yeni Tüketici Kanunu gereği BDDK kanalıyla yapılacak olan uygulamayı açık yüreklilikle destekliyoruz.
Çünkü esnaf,sanatkar ve KOBİ’ler olarak; bankaların işlemlerden fahiş komisyon almalarından oldukça muzdariptik ve muzdarip olduğumuz bu duruma geçmişte vurgu yapmıştık. Yeni Tüketici Kanunu tam anlamıyla tüketicileri koruması için ismiyle müsemma olmalı diyerek “Her finans kuruluşu kafasına göre komisyon almamalı. Finansal destek sağlayan kuruluşlar tarafından masraflar açıkça ilan edilmeli. Alıcıya tercih hakkı tanınmalı. Bir dükkânda herhangi bir mal veya ürün 10 TL iken başka yerde 15 TL ise tüketici 10 TL olanı tercih. Kredi kartı aidatı almayan bankalar da var ama bazı bankalarda üyelik ücreti adı altında 75.00 TL almaktadır” demiştik. Kaldı ki; alışveriş hayatının olmazsa olmazı olan POS cihazı için bazı bankalar işletmelere tahsis ettikleri cihazlar için aylık olarak 65-70 TL tutarında ücret almaktadır. Oysa POS cihazı kredi kartı gibi bir hizmet aracıdır. Bu nedenle hizmet aracından ücret alınmamalı. Örneğin; ev ve işyerlerine su satışı yapan firmalar bile kendilerinden içme suyu alınması için ilk bıraktıkları damacanadan ücret almamaktadır. Hatta bazı kurum ve kuruluşlara kendilerinden su alınması karşılığında ücretsiz su sebili bile dağıtan firmalar bile var.
Nitekim bugüne dek bankaların kârları, her zaman en fazla konuşulan konu olmuştur böyle giderse de olmaya devam edecektir. Çünkü bankaların uydurma isimler adı altında kestiği komisyonlar müşteriler açısından ciddi şikâyet konusuydu. Keza bankanın kârını artırması müşterilerin daha fazla ödemede bulunması anlamına geliyor. Ekonominin kayıt altına alınması için para transferlerinin bankadan yapılma zorunluluğu getirilmesi, bankalara çok büyük avantaj sağladı ve bankaların kar edilebilirliliği artırıldı.
Bankaların elde ettiği karın yarısı yüksek ücret ve komisyonlardan
KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, amacı ticari hayatı desteklemek olan bankalar işi komisyon bankacılığına çevirdiler. Bazı bankaların fahiş kârlarının faaliyet dışı kalemlerden olması süpriz değildir, beklenilen bir gelişmeydi. Zira, işlerin eskiye nazaran düşük olduğu, ticaretin yavaşladığı bir ortamda bankaların eskiye göre kârlarını katlaması bunun bariz göstergesidir. Esasen bankalar müşterilerinin hesabından sorgusuz, sualsiz çekip aldığı paraların hesabını bugüne kadar soran yoktu. Yasal boşluktan faydalanan bankalar adeta kuru bir çayın üstüne köprü yaptıran Deli Dumrul gibi geçenden 30 akçe, geçmeyenden zorla 40 akçe alması gibi bankalarda her işlemden ücret almaya başladılar. Neredeyse para bozdurmaya gelenden bile kesinti yapacak hale geldiler.
Bu derebeyliktir ve bu duruma bir an önce son verilmeliydi. Bankalar tarafından adeta zorunlu hale getirilen kesintilere dur demek için Tüketici Kanun Taslağını hazırlayan ve yasalaşmasının sağlayan yetkililere KOBİDER ailesi olarak teşekkür etmiştik. Aynı şekilde Yeni Tüketici Kanununun gereğini uygulayacak olan BDDK’ ya da şimdiden teşekkür ederiz.
Tüketicileri yakından ilgilendiren Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda yapılan değişiklik üzerine Bankalar Birliği uygulamayı başlatıyor olması geç kalınmış bir karar olsa da zararın neresinden dönersen kârdır misali olumlu karşılıyor ve BDDK’nın yapacak olduğu çalışmayı destekliyoruz. Gerçi BDDK, “Bankaların vermiş olduğu hizmetin bir bedeli olmalı” diyordu ama Yeni Tüketici Kanununda yapılan değişiklik üzerine mecburen böyle bir uygulamaya koyuldu.
Elbette bankaların vermiş olduğu hizmetin bir bedeli olmalı lakin bu bedel verilen hizmet değerinin yüz misli olmamalı! Ayrıca bir kamu kurumu olan BDDK kamunun yani tüketicin yanında olmalı, bankaların değil. Bankalar doğal olarak BDKK’nın üyesi olabilir ama böyle olması üyeleri vatandaşı söğüşleyebilir anlamına gelmemeli.
Bankalar deli Dumrul gibi davranmamalı
Maalesef bugüne kadar bazı bankalar tüketicilerden farklı isimler adı altında 30’u aşkın kalemde bedel alıyordu. Masraf adı altında alınan bedeller dur durak demeden habire artırılıyordu bu duruma biran önce dur denilmesi gerekiyordu.
Bankalara zorunlu müşteri olan KOBİ’lerimiz ücretlerdeki aşırılıklara haklı olarak tepki gösteriyordu göstermeye de devam edecektir. Çünkü bankalar yüksek kârlılıktan ziyade kârların kaynağı kamuoyunda en fazla tartışılan konu olmuştur. Bankaların müşterilerden kestiği fahiş ücret ve komisyonların hiç surette haklı yanı yoktur.
Türkiye’de faaliyette bulunan 40’ı aşkın banka sayılarının iki katı civarında ayrı isim altında ücret almaktadır. Son zamanlarda bankaların kredi kartı aidat ücreti, hesap işletim ücreti, kredi kartı yenileme ücreti, hesap özeti ücreti, nakit çekme ücreti, ortak ATM’den nakit çekme ücreti, arşivden evrak çıkartma ücreti, hesap fekki vb. gibi pek çok konuda kullanıcılardan tahsil ettikleri paralar git gide artmaktadır. Eğer müşteri farkına varmadıysa paralar hesaptan uçup gidiyor. Farkına varan ise “yapacak bir şey yok” düşüncesiyle uğraşmıyor, uğraşamıyor, uğraşanlarda çağrı merkezlerine yönlendiriliyor.
Bankalar yaptıkları işlemlerle ilgili olarak çok sayıda ücret kesiyorlar ve her gün bunlara bir yenisi daha ekleniyordu. İşlem görmeyen fi tarihinde açılmış olan hesaplardan bile kesinti yapıyorlardı. Hesap sahibi kendi şubesinden hesabına para yatırmak için kendi çocuğunu bile şubeye gönderdiğinde banka bu işlemden dahi 5 TL işlem ücreti almaktadır.
Bankanın dosya parası alması, bakkalın kese kâğıdı parası istemesi gibidir
Nurettin Özgenç, BDDK, Bankaların vermiş olduğu hizmetin bir bedeli olmalı diyor ama bu bedel verilen hizmet değerinin yüz katı olmamalı. Ayrıca kredi alınırken şube komisyonu ve dosya parası alınması etik midir, ticari kurallar ile bağdaşır mı? Hangi fabrikada, mağazada, dükkânda, bakkalda veya çarşı-pazarda alışveriş esnasında satın alınan malın veya ürünün sarıldığı ambalajdan veya muhafaza edildiği koliden, kutudan, çantadan, çuvaldan, torbadan para alındığı görülmüştür, görülmemiştir çünkü böyle bir şeyin talep edilmesi ayıp karşılanır. Oysa Bankalar topladığı mevduatın üzerine kâr marjını ekleyip müşterisine satıyor ve buradan kâr elde ediyor. Satarken elde ettiği kâr onun faaliyet geliridir. Ancak bankalar bu kârla yetinmeyip faaliyet dışı kalem olan pos hizmet ücreti, hesap özeti ücreti, düşük ciro ücreti, cüzdan işletim ücreti ve onlarca farklı adlarla altıda kafalarına göre para alıyorlar. Bankaların bilançolarına baktığımız zaman karlarının önemli bölümünün faaliyet dışı gelirler kaleminden olduğu ayan -beyan görülecektir.
Böyle giderse para bozmak bile komisyona tabi olabilir!
KOBİDER Başkanı Nurettin Özgenç, Bankalar 2012’de vergi öncesi 30 milyar lira kâr etti. Bunun 14,8 milyarı yani yarısı bankaların bankacılık hizmet gelirlerinden sağlandı. Para faizlerden değil, komisyonlar, EFT, kredi kartı gibi ücret gelirlerinden geldi. Bankaların elde ettiği hizmet gelirleri 2012 yılının ilk 6 ayında 7,1 milyar lirayken bu rakam 2013’ün ilk 6 ayında yüzde 16 artarak 8,4 milyar liraya çıkmış durumda.
Hakeza bankaların komisyon ve ücret gelirleri yıllardır hızlı artıyor. 2009’da yıllık 10 milyar liraya ulaşan bankaların ücret komisyon gelirleri aynı büyüme hızıyla giderse 2013 sonunda yüzde 60 artarak 16 milyar liraya ulaşmış olacak. Bankaların sadece kredilerden aldıkları ücret ve komisyonlar bu yılın ilk 6 ayında 2,6 milyara ulaştı. Bu hızla yılsonunda 5,3 milyar liraya oluşacak. Bu 2008 yılından bu yana iki katı aşan bir ücret artışı anlamına geliyor. Banka patronları genel müdürlere yönlendirmelerini yaparken Avrupa bankalarını örnek almalı. Genel müdürlerin teşvik mekanizması buna uygun kurulmalı. “Ne kadar kâr sana o kadar çok prim” denilirse onlarda müşteriyi söğüşlemek için her yolu deneyebilirler!
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.