Turizm sektörünün yatırım stratejilerini belirleyen ve elindeki enstrümanlarla sektörü yönlendiren Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü, Türkiye turizmi açısından kritik öneme sahip bir kuruluş. Bakanlıkta ışıkları en geç sönen dairelerden biri olan Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Adnan Aslan’ın gençliği ve enerjisi kendini hissettiriyor. Saat 08:00’de başlayan mesai, gece 23:00’lere kadar devam ediyor. Bakan Ömer Çelik’in kurumda olduğu günlerde ise ertesi güne sarkıyor…
Hotel Dergisi, kurumun çalışmaları ve sektörel vizyonunu Genel Müdür Adnan Aslan ile konuştu. İşte Aslan’ın görüşleri…
“TERMAL KAYNAK ZENGİNLİĞİNDE AVRUPA’DA 1’İNCİ DÜNYADA 7’NCİYİZ”
Bakanlık olarak son yıllarda termal ve sağlık turizmine yönelik teşviklerinizi artırdınız. Bu alanlardaki teşvik ve yönlendirmelerinizin temelindeki öngörülerden bahsedebilir misiniz?
Termal turizmin teşvik edilmesi öncelikli konularımız arasında. Burada öngörüden ziyade potansiyelin varlığı önemli. Türkiye genelinde kapasiteleri 2 litre/saniye ile 500 litre/saniye arasında değişen 1300 tane termal kaynak var. Sıcaklıkları ise 22 santigrat ile 189 santigrat arasında değişiyor. Sahip olduğumuz bu potansiyel ile Avrupa’da bininci dünyada ise 7. sıradayız. Bu konuya ilişkin yurtdışında da incelemeler yaptık. Dünya Turizm Örgütü’nün 2020 ve 2030 yılı için hazırladığı vizyon raporları da bizim için yönlendirici oldu. 2023 hedefleri doğrultusunda termal ve sağlık turizmde yaklaşık 500 bin yeni yatak kapasitesi hedefi oluşturduk. Türkiye’deki mevcut yatak kapasitesinin belediye belgelilerle birlikte 1 milyon 300 bin olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, termalde nasıl bir yatırım planı içinde olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır.
Diğer turizm türlerindeki teşviklerden örnekler verebilir misiniz?
Teşviklerimiz ana hatlarıyla bölgenin özellikleri ve mevcut ürünlere göre şekillenmektedir. Kış turizmindeki teşviklerimiz iklim ve doğal şartlar doğrultusunda birçok farklı bölgede gerçekleşmektedir. Diğer yandan Alaçatı’da gençlik turizmini, Şanlıurfa’da inanç turizmini, Çeşme’de eğlence, spor ve gençlik turizmini, Trabzon, Rize ve Artvin bölgelerinde doğa ve yayla turizmini, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’de ise kış turizmi teşvik ediyoruz.
“3. HAVALİMANI KONGRE TURİZMİNDE İSTANBUL’A BÜYÜK AVANTAJ SAĞLAYACAK”
İstanbul’a ilişkin planlarınız ve yaklaşımınız nasıl?
İstanbul’da şehir ve kongre turizminin gelişimini destekleyen bir yaklaşım içindeyiz. Son yıllarda İstanbul turizmine katkı sağlayacak birçok önemli proje gündeme geldi. Bu çerçevede 3. havalimanını çok önemsiyoruz. Tamamlandığında Avrupa’nın aktarma merkezi olan Frankfurt’un rolünü üstleneceğini tahmin ediyoruz. Böylesi bir gelişme İstanbul’a kongre turizmi açısından büyük bir avantaj sağlayacak.
Kongre turizmini sağladığı gelir açısından da önemli buluyoruz. Kongre için gelen turist genellikle 1 ile 3 gün arası konaklıyor. Kişi başı 3 bin ile 5 bin dolar arası para harcıyor. Birçok açıdan kitle turizminden daha karlı bir turizm çeşidi. Avrupa’da turizm geliri yüksek kentlere baktığımızda gelirlerinin yüzde 30’unu kongre turizminden elde ettiklerini görüyoruz. Bu oran bizde henüz yüzde 3-5 arasında seyrediyor. Bu alanda İstanbul’un şanslı olduğunu ve önümüzdeki yıllarda bu alandaki iddiasını daha da artıracağını düşünüyorum.
“7 İLDE KONGRE TURİZMİNİ GELİŞTİRECEĞİZ”
İstanbul’da güzel gelişmeler olsa da maalesef ülke olarak kongre turizminde istediğimiz yerde değiliz. Kongre turizmini geliştirmek için 7 tane il seçtik. Bunlar: Konya, Bursa, Mersin, İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir. Bu kentlerde kongre turizmini geliştirecek altyapı yatırımları gerçekleştiriyoruz. Antalya ve Ankara’da çalışmalarımızın meyvelerini almaya başladık.
“GELİRLERİ ARTIRACAK TURİZM TÜRLERİNİ TEŞVİK EDİYORUZ”
Türk turizminin önündeki sorunlardan biri de turist başına elde edilen gelirin düşüklüğü. Bu konuda ne tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
Bu birçok farklı etkeni olan oldukça derin bir konu. Çözümü için yapılan çalışmalar da doğal olarak çok yönlü olarak gerçekleşiyor. Kişi başı turizm gelirimiz 700 dolarlar civarında. Bu rakamı artırmak ve turizmimizi daha karlı hale getirmek zorundayız. Bakanlık olarak teşvik ettiğimiz turizm alanlarında ve çeşitlerinde bu gerekliliği gözeterek hareket ediyoruz. İzmir Balçova’da yıllardır çalışan termal otellerimiz var. Kıyı turizminde kişi başına ortalama gelir 700 dolar iken, Balçova Termal’de bu rakam kişi başına 4 ile 10 bin dolar arasında değişiyor. Diğer yandan göz, diş veya estetik amacıyla ülkemize gelen turistin konaklama, yiyecek-içerek, doktor, sigorta gibi harcamalarını düşündüğünüzde sağlık turizminin de karlı bir alana dönüştüğünü görebilirsiniz.
“GELEN TURİSTTEN DAHA FAZLA KAZANMALIYIZ”
Gelen turist sayısını artırmak yerine gelen turistten daha fazla geliri elde etme mantığını hakim kılmaya çalışıyoruz. Planlamalarımız ve düzenlemelerimiz de bu yönde şekilleniyor. Antalya’yı doğu ve batı olmak üzere iki bölüme ayırdık. Batı, nitelikli tesislerin olduğu ve daha iyi gelir elde edilen bir bölgedir. Doğuya gidildikçe tesislerin niteliğiyle orantılı bir şekilde turizm gelirlerinin de düştüğünü görüyoruz. Tesis niteliğindeki düşüş o bölgeyi pazarlarken de karşınıza çıkan en büyük engeldir. Tesislerin niteliğinden dolayı pazarlayamadığınız bölgelerdeki tesisler kar elde edemeyince, çözümü giderlerden ve hizmetten kısarak bulmaya çalışıyor. Bölgenin geneline hakim olan kalite kaybı yapılan yeni tesisleri ve verilecek yüksek kalitedeki hizmeti de baskı altına alıyor. Buralarda çözümler geliştirirken pazarın dinamiklerine, bölgenin karakterine ve oluşmuş imaja kadar birçok faktöre bakmamız gerekiyor. Belek, birçok açıdan bölge için örnek bir projedir. Avrupa’nın en iyi golf destinasyonlarından biridir. Golf turizmi ile yüksek gelir gurubundaki turistlere hizmet vermektedir. Belek’e gelen golf turisti 1 haftalık konaklamada ortalama 7 ile 10 bin dolar civarında bir rakam bırakmaktadır.
Kültür turizmini geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Bir önceki Bakanlarımız Ertuğrul Bey ve Atilla Bey, kültür turizmini geliştirmek için çok emek verdiler. Turizmden elde edilen gelirle kültürü desteklemek gibi bir politika izlediler. Turizm tarafında elde edilen müthiş bir gelir var aslında. Bu gelirin katma değerinden kültürel amaçlara da kaynak yaratmak doğru bir yaklaşım. Kültürel faaliyetlerin yerel idareler kanalıyla turizm bölgelerine taşınmasının doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Temel altyapı hizmetlerini bile yerine getirmekte güçlük çeken bir belediyeden kültür ve sanatsal faaliyetlerine kaynak aktarmasını beklemek hayalcilik olur.
Sektör açısından kritik bir öneme sahip olan ve kilometre taşı olarak kabul edilen 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’na ilişkin görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
1982 yılında yürürlüğe giren 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, rahmetli Turgut Özal’ın 2000’li yıllara dair turizm öngörülerinin temelini oluşturmaktadır. Turizm 1980’li yıllarda yatırımcıların ilgisini çeken bir sektör değildi. Turgut Özal’ın sağladığı yatırım teşvikler ile ilk ciddi yatırımlar gerçekleşti. O yıllarda yatırımcılar gerçekleştirdiği harcamanın faturasını devlete ibraz ettiğinde devlet bu paranın yüzde 40’nı geri ödüyordu. Turizm için yatırım alanları oluşturulmasının yanında buralara otel yapacak yatırımcılar da bulunmuş. Özal, bir dönem baraj ihalesi kazanan şirketlere Antalya’dan arazi vererek otel yapmalarını şart koşmuş.
“BÜTÇEMİZİN %80’İNİ TEKNİK ALT YAPIYA AYIRIYORUZ”
Turizmin gelişmesinde altyapı yatırımlarının da büyük önemi var.
Bakanlığın bu konudaki stratejisi nasıl?
Turizm merkezi ilan ettiğimiz bölgelerdeki altyapıyı üstlenerek yatırımcılar için cazip hale getiriyoruz. Günümüz koşullarında kamu arazisi üzerine yapılan bir otelin geri dönüşü ortalama 17 yıl. Buna bir de altyapıyı eklerseniz bu süre 25 yıla kadar çıkar. Yatırımcıdan 25 yıl sonra geri dönecek bir işe yatırım yapmasını beklemek günümüz realitesini uymuyor. Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü olarak bütçemizin yüzde 80’nini teknik alt yapıya ayırıyoruz. Antalya bölgesindeki turizm merkezlerinin büyük bölümünün içme suyu şebekesinin yatırımlarını bakanlık olarak biz üstlendik. Oralarda kurduğumuz altyapı birlikleri ile elektrik, kanalizasyon ve arıtmaya kaynak yarattık. Yolları ise Karayolları Genel Müdürlüğü üstlenir. Sonra iki bakanlık arasında mahsuplaşılır. Örneğin Belek Turizm Merkezi’nin 10 milyon TL bütçeyle gerçekleştirilen yol genişletme projesini de biz üstlendik. Turizme sadece gelir getiren boyutundan bakmıyoruz. Turizm insanlarımızın farklı kültürlerle tanışmasına vesile olan ve sosyal anlamda önemli bir misyon üstlenen bir sektör. Altyapı olarak arıtma yatırımlarına da büyük önem veriyoruz. Turizmimizin önemli avantajlarından biri de temiz doğamız ve denizlerimiz. Gerçekleştirdiğimiz arıtma tesisleri sayesinde turizmden kaynaklı atıkları yüzde 99 oranında arıttıktan sonra kalan suyu, derin deşarj sistemi ile denize veriyoruz.
İstanbul’un gündeminde turizm yatırımlarına yön verecek nitelikte projeler var.
Bu projelerde turizme dair bir planlama içinde misiniz?
Söz konusu projelerin büyük bir kısmı Devletin içinde sınırlı kamuoyu paylaşımı ile yürüyor. Ülkemizde devlet eliyle bir bölgeyi geliştirdiğinizde, o bölgenin etrafında gecekondu gelişimi ve arsa spekülasyonu başlıyor. Projeleri zamana yayarak; alt yapılarını hazırlayıp yeri ve zamanı geldiğinde devreye sokarak bu tür sorunlar aşılmaya çalışılıyor.
İSTANBUL’UN EN AZ BEŞ GOLF SAHASI OLMALI
İstanbul’da geliştirmeyi ve teşvik etmeyi planladığınız turizm çeşitleri var mı?
Olimpiyat adaylığı ile spor turizmi alanında yeni bir bakış açısı gelişiyor. Kazanılması halinde bu alanda önemli yatırımlar gerçekleşecek. Örneğin İstanbul gibi olimpiyat adayı bir kentte 2 tane aktif golf sahasının olması büyük eksiklik. Bir bölgenin golf destinasyonu sayılabilmesi için en az 5 tane golf sahasına sahip olması gerekir. İstanbul’un golf turizmi anlamında potansiyeli var ama tesis yok. Bakanlığımızın bu konuda bir projesi var. Fakat bunu tek başımıza hayata geçirebilme imkanımız yok. Orman ve Su işleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi paydaşlarımızla yapacağımız ortak çalışmalarla bu projeleri gerçekleştirebiliriz. Bu konuda fiziki anlamda bir çalışma yok. Fakat önümüzdeki yıllar için böyle bir hedef var.
“ÇEVREYE DUYARLI TESİS STANDARTLARINI TÜM DÜNYA İÇİN HAZIRLIYORUZ”
Bakanlığın Çevreye İlişkin Yaklaşımları Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
Çevre her alanda yükselen bir trend. Bakanlığımızın Yeşil Yıldız projesi Türkiye’ye mahsus bir proje oldu. Bir üst aşamaya geçerek “Çevreye Duyarlı Tesis” tasarısı hazırladık. Bu konuda uluslararası düzeyde girişimlerde bulunduk. Görevlendirdiğimiz 3 arkadaşımız, Portekiz’in Porto kentinde yapılan toplantıya katılarak sunum yaptılar. Çevreye duyarlı tesis yönetmeliğinin hazırlanarak dünya genelinde tüm ülkelerin uyacağı bir standart haline getirilmesini biz üstlendik.
Türkiye turizmini güçlü kılan etkenlerden biri de tesislerinin yeniliği. Sektörü rekabetçi kılan bu özelliği sürdürülebilir kılmak için nasıl bir strateji uygulamayı düşünüyorsunuz? Bakanlığın gündeminde renovasyonu teşviki etmek ve desteklemek gibi bir konu var mı?
Bu konu Türkiye Turizm Stratejisi’nde “Birinci Kuşak Tesislerin Rehabilitasyonu” şeklinde yer alıyor. Fakat sadece bizim öngörmemizle olacak bir şey değil. Bize ayrılan bütçenin böylesi bir iş için yeterli olması mümkün değil. Bakanlık olarak biz bu konudaki tespitlerimizi yaparak ilgili bakanlıklarla paylaştık. Fakat şahsi fikrimi soracak olursanız bu konunun gündeme gelebilmesi biraz daha zaman alacak gibi.
Türkiye’de turizmin ilk geliştiği yerlerden Kuşadası, Marmaris ve Çeşme’de 25 yılı geçmiş tesisler var. 25 yılda yaşam standartlarında ve inşaat teknolojilerinde köklü değişiklikler oldu. Günümüz turizm ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak hale gelen bu tesislerin atıl ve verimsiz hale gelmemesi için bir takım teşviklerin oluşturulması gerekir. Bunu yaparken devletin kaynaklarının da çok dikkatli kullanılması gerekir. 49 yıllığına tahsis ettiğimiz arazilerin üzerinde 20 yılını tamamlamış çok sayıda otel var. Bu arazileri 49 yıl tamamlandığında üzerindeki tesislerle birlikte teslim alacağız. Tahsisler arsa olarak yapıldığı için kullanan yatırımcılar devlete ödemelerini bir yıllık cirolarının binde beşi üzerinden yapıyorlar. Devlet 49 yıl sonra arsa ve üzerindeki tesisi devir aldıktan sonra yeniden ihaleye çıkacak. Cironun binde 5’i bu sefer cironun yüzde 5’ine çıkacak. 49 yılın bitiminde günün koşullarına uygun yenilenmiş bir tesisi devralarak yeniden ihaleye çıkmak devlet menfaatleri açısından da daha doğrudur. Diğer yandan Türkiye’de turizm yatırımcılarının belli aşamaları geçtiğini de görmek lazım. Güçlenen ve zincir haline gelen turizm şirketlerinin eski otelleri devralıp kapsamlı renovasyonlar gerçekleştirdiklerine şahit oluyoruz. Gerçekleşen bu yenilemeden yatırımcıların da kar ettiği açık. Bu konuda devletin desteğine ihtiyaç olabilir. Ekonomi Bakanlığı ile görüşerek turizm teşvik bölgelerini 5. Bölge teşviklerinden faydalanmasını sağladık. Turizm yatırımlarını desteklemek ve teşvik etmek için yeni çalışmalarımız da var. Üzerinde çalışmalarımız devam ediyor.
Bakanlığın sektörle uzun yıllardır devam eden yakın ve uyumlu bir işbirliği var.
Bu konuda sizin düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Turizm Bakanlığı için kullanılan “sektör bakanlığı” tabiri bu açıdan doğru bir tespittir. Turizmcilerle günün her saatinde görüşürüz. Sürekli bir fikir alış verişi içindeyiz. Sorunlarını rahatlıkla bize iletirler. Neler yapabileceğimizi birlikte inceleriz. Sorunları üst amirlerimiz aracılığıyla hızla bakanımıza iletiliriz. Hızlı çözümler geliştirmeye gayret ederiz. Aslında bizde sorunların çözümü konuşulurken başlar. Bu açıdan baktığımızda sektörle verimli bir işbirliği içinde olduğumuzu söyleyebilirim.
Adnan Aslan Kimdir?
1968 yılında İstanbul’da doğdu. Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’ndeki lisans eğitiminin ardından, aynı üniversitede yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Profesyonel iş yaşamına, şehir ve bölge planlama alanında başlayan Aslan, 1993 yılından itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı’nda çalışmalar yürüttü. Kasım 2005 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Yatırım Geliştirme ve Planlama Daire Başkanlığı görevine atandı. Şehir ve bölge planlama, planlamada idari yapılanma, Türkiye turizm stratejisi- 2023, turizm sektöründe sorunlar ve yapılanma gerekliliği gibi farklı konularda bilimsel çalışmalar hazırladı. 2013 yılı Nisan ayı itibariyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü görevine atanan Aslan, İngilizce ve Almanca biliyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.