Apple, Starbucks ya da Volkswagen gibi çok uluslu tröstler, satış gelirlerini başka ülkelere kaydırıyor, ürünlerini pazarlıyor ve vergi avantajı için izlerini kaybettirmeye çalışıyorlar. Vergiden kaçınma aslında tamamen yasal bir yöntem. Deutsche Welle internet sitesinde yer alan habere göre, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD 19 Temmuz’da, nüfuz sahibi tröstlerin vergi hilesi yapmasını önlemeye yönelik planlarını açıklayacak. Bu plan Yirmiler Grubu’nda yer alan sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarafından yasalaştırılacak. Vergi kaçırmayı önleme planı, küresel alanda faaliyet gösteren şirketlerin vergisini katma değer yarattıkları ülkede ödemesini öngörüyor.
Vergi kaçırmaya son
Devletlerin gözü, uluslararası şirketlerin yasal yollardan düşürdükleri vergi borçlarında. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın büyük şirketleri nasıl daha fazla şeffaflaştırmayı amaçladığını hukuk uzmanı Thomas Borman şöyle anlatıyor: “Kâr ve zarar hesaplarındaki lisans ücreti, faiz, idari giderler, yönetim masrafları ve benzeri maliyet kalemlerinin ayrıntılı dökümünün çıkarılmasını şart koşan kurallar koyuldu. Büyük bir hamleden söz etmek kulağa heyecan verici gelebilir. Ama gerçekten şimdiye kadar hiç böyle kurallar getirilmemişti.”
Satış hâsılatını düşük göstermek ve şirket kârını, vergi oranlarının yüksek olduğu ülkelerden düşük vergi alan ülkelere kaydırmak artık eskisi gibi kolay olmayacak. Vergi Adaleti adlı sivil toplum kuruluşundan Markus Meinzer yeni kuralların etkili olabilmesi için, muhasebeyle ilgili bütün rakamların bütün ülkelerde yayınlanmasının şart olduğunu, ama bunun da yetmeyeceğini ve rakamların sadece vergi dairelerine gönderilmeyip, kamuoyuna da açıklanmasının önemine işaret ediyor.
Meinzer bu durumda şirket verilerinin tüketim kararlarına temel alınabileceğini belirtiyor. Hukuk uzmanı Bormann, Almanya’da bu kadar şeffaflık yaratmanın kolay olmayacağını, çünkü münferit şirketleri hesaplarını açıklamaya mecbur etmenin keyfi bir uygulama olacağını, bu kuralı herkese uygulamanın ise neden hukuken mümkün olmadığını şöyle gerekçelendiriyor: “Almanya’da vergi gizliliği diye temel bir kural var. Yeni uygulamaya göre gizliliğin kaldırılıp kamuoyuna teşhir edilmek var. Ben bunu doğru bulmuyorum.”
Markus Meinzer OECD’nin başını neden en çok internet tröstlerinin ağrıttığını şöyle açıklıyor: “İnternet şirketlerindeki problem, satış hâsılatının kanıtlanabilir olmamasından kaynaklanıyor. En uygun ölçeği bulmak lazım. Örneğin tıklama sayısı, vergilendirilecek gelirin nasıl paylaştırılacağına dair bir yaklaşık değer bulunmasını sağlayabilir.”
Vergi azaltmayı önlemek mümkün
2014 yılında internet şirketleri için özel bir yasa çıkarılması da OECD’nin tavsiyeleri arasında yer alıyor.
Vergi cennetlerinin elverişli uygulamalarla rekabet yaratmaları da önlenecek. Alman medyasında çıkan haberlere göre, OECD üyesi olmayan ülkeler de bu uygulamanın kapsamına alınacak. “Vergi rekabetine set çekme çağrısında bulunmak bence sonuç vermez” diyen Bormann, uluslararası mutabakat sağlamanın en basit yolunun, posta kutusundan ibaret paravan şirketleri yasa dışı saymak olduğunu belirtiyor.
Thomas Bormann’a göre şirketlere, satın alma, pazarlama ya da üretim gibi herhangi bir faaliyeti belgeleme mecburiyeti getirilmesi ve bu şartı yerine getiremeyen şirketin paravan sayılması yeterli olacak. Bormann bu sayede vergi cennetlerinin dize getirilebileceğini söylüyor. Sivil toplum kuruluşu temsilcisi Markus Meinzer de ortak eylem planının başarı derecesinin neyle ölçülebileceğini şöyle dile getiriyor: “Bunların gönüllü önlemler mi olacağı, yoksa uluslararası koordinasyon kapsamında lâfta kalmayıp, kapsamlı denetleme mekanizması olan devletler hukuku ilkesi haline mi getirileceği.”
Resmi taslak 19 Temmuz’da açıklanacak. Yirmiler Grubu, eylül ayındaki St. Petersburg zirvesine kadar istişarelerini tamamlayacaklar ve çok uluslu tröstler de hangi vergi düşürme hünerlerinin bundan böyle işe yaramayacağını öğrenmiş olacaklar.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.