İremtur?un kurucusu ve yılların birikimine sahip turizmci Süha Alnıtemiz, anılarını ?Ters Kepçe? adlı bir kitapta topladı. Ekin Yayın Grubu tarafından piyasaya çıkan kitapta Alnıtemiz, tüm yaşadıklarını açık yüreklilikle anlatıyor.

?Tevazuyu bir tarafa bırakıp diyorum ki; ?Türkiyenin halen hayatta olup HER ŞEYİ YAŞAMIŞ en tecrübeli turizimcisi benim!? Aslında tevazu gösterecek bir durum da yok. Çok şey yaşamışlık var.

Öyle ya ;1982de turizmciliğe Türkiyenin patika yollarını arşınlayarak başladım. Şimdi otoyollardan gidiyorum.

Haberleşmede manyetolu telefon veya telgraf kullanıp 14 sene teleks bağlanmasını bekledim. Şimdi bilgisayar kullanıyorum e-mail atıyorum. Konaklamada; ?Türklerle çalışacağıma otelimi tavuk çiftliği yaparım? zihniyetiyle mücadele ettim, şimdi ise Türkler beş yıldızlı otellerin baş tacı. Geçmişte; senede birkaç Bursa, iki Kapadokya bir de Konya Mevlana turu yapmak kültür turları faaliyeti sayılırken şimdi nerdeyse yaylalara bile uçak indireceğiz, vs vs?

Bütün bu gelişim süreci içerisinde, benim de kendi payımı küçümsenemeyecek boyutta öncülüğüm, alın terim ve hırsımın yer aldığı yadsınamaz.

Üstelik; Rio De Janerioyu da gördüm, Metrisi de.

Görkemi de yaşadım, iflası da.

Havyarın da tadını bilirim, tabanca namlusunun da?

Türkiyenin HER ŞEYİ YAŞAMIŞ ve halen hayatta olan en tecrübeli turizmcisi benim. Adım Süha, Soyadım ALNITEMİZ.?

Kitaptan birkaç alıntı?

1962: Türkiye Gençlik Turizm Kulübü

Gençlik dönemimizde turizm adına ne yapılıyorsa önceleri TMTF (Türkiye Milli Talebe Federasyonu) daha sonraları ise TMGT (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı) yapıyorlardı. Rehber kursları, kamplar, seyahatler v.s ile gençleri bilinçlendiriyorlardı. Zamanla bu çalışmalar yurt dışına da taşmış yabancı öğrenciler ve onların arasına katılan yetişkinler de ülkemize gelmeye başlamışlardı. Konaklama konusunda öğrenci yurtlarından yararlanılıyor, dolayısıyla seyahatler çok ucuza mal oluyordu. Bu iş başlı başına bir sektör halini almaya başlamıştı. Hem de çok başarılı bir sektör. Ortalıktaki ender bir kaç acentanın (ki  çoğu otobüs işletmecisiydi)  faaliyetleri bu talebe hareketinin yanında komik boyutlarda kalıyordu. Turizm Bakanlığımız ise henüz yoktu.

Ülkede turizmin adı geçmiyordu. İstanbul?da turizmle ilgili konularla Radyoevi?nde bulunan Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü ilgileniyordu.

TMTF ve TMGT turizme doğrudan organizasyonlarla girmişlerdi. Ama toplum turizme ve turistlere hiç hazır değildi. Hele Anadolu?da. İşte biz de bu konuya önem vererek toplumda turizm olgusunu ve kültürünü oluşturma çabalarına odaklanmıştık. Kendimizi tanıtmak ve çevremizi genişletmek için çeşitli etkinlikler gerçekleştirmek önemliydi.

İlk Boğaz Turu başlıyor.

Bir Boğaz gezimizin programını sıralayayım sizlere;

Dolmabahçe?den hareket

Üsküdar?dan katılanları alış

Yeniköy?de ara durak

Beykoz açıklarında ilk yüzme molası.

Sarıyer veya Rumelikavağı veya Anadolukavağı?nda öğle yemeği molası.

Büyükliman veya  Poyrazköy veya rüzgar  uygunsa Riva plajlarında uzun bir deniz molası.( o zamanlar buralara sadece deniz yoluyla gidilebiliyordu)

Dönüşte;

Sarıyer?de Börek ve Kağıthelva- Dondurma molası.

Emirgan?da Çay molası

Kanlıca?da Yoğurt molası

Küçüksu?da Mısır molası (O zamanlar Küçüksu çayırı mesire yeriydi. Dizi dizi mısır kazanları kaynardı.

Bebek Sahil Gazinosu önünde demirleyip programı izleme. (Burada o kadar eğlenir ve alkış tutardık ki, solistler gazinonun sahiline kadar gelip bir süre bizim için şarkı söylerlerdi. (Zamanın Zeki Müren, Gönül Yazar, Behiye Aksoy, Nesrin Sipahi gibi klas sanatçılarından söz ediyorum.)

Dolmabahçe? ye dönüş saatimiz buradaki keyfimize bağlıydı. Bazen sabahın 01 veya 02?sini bulurduk.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın