Ernst & Young’ın 3 ayda bir yayınladığı EEF – Eurozone Forecast?e (Euro Bölgesi Tahminleri) göre, Euro Bölgesi’nde temerrüde düşme tehlikesi atlatılmakla birlikte, kriz sürüyor. EEF, bölgenin büyüme hızına yönelik tahminini bu yıl için yüzde 0.8’e, 2011 için de yüzde 1.3’e düşürdü. Ayrıca yayına göre Euro Bölgesi’nde yaşanan büyük sorunları çözmek için gerekli olan yapısal reformlar hayata geçirilmezse, özellikle Güney Avrupa ülkelerinde, 1990’larda Japonya’da olduğu gibi ?kayıp bir 10 yıl? yaşanabilecek.

Ernst & Young Eurozone Forecast’in Kıdemli Ekonomi Danışmanı Marie Diron, “Ülke borçları krizi nedeniyle önümüzdeki beş yıl boyunca Euro Bölgesi’nin büyüme hızı ABD’dekinin yüzde 1-2.5 altında seyredecek. Krizin istihdama etkisi de aynı derecede sarsıcı. 2010-2014 döneminde ABD ekonomisinde 10 milyonun üzerinde yeni iş yaratılırken, Euro Bölgesi’nde istihdam düzeyi ancak korunabilecek” diye konuştu. Ernst & Young’ın Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Başkanı Mark Otty ise şunları söyledi:

“Ülke borçları krizi Euro Bölgesi’nin zaten kırılgan olan ekonomisini çok sert vurdu. Avrupa şirketleri, hükümetlerin ve Avrupa’daki ilgili kurumların gerçek anlamda liderliği ele almalarını ve politikalarda koordinasyon sağlanmasını talep edeceklerdir. Eğer Avrupa dünya ekonomisinde uzun vadeli bir oyuncu olarak kalacaksa, bu durumu yetersiz önlemlerle geçiştirmek bir seçenek değildir.”

Avrupa?da iki ayrı büyüme hızı yaşanacak

Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in açıkları azaltmak için sert önlemler alacaklarına dair Mayıs ayında yaptıkları açıklamalar nedeniyle, EEF’nin Nisan ayı tahminlerinde altının çizildiği gibi, Avrupa’da iki ayrı büyüme hızının olacağı şimdi daha çok netleşti. 2010-2012 döneminde Euro Bölgesi’nin Kuzey Avrupa’daki başlıca ülkelerinde (Almanya, Fransa, Hollanda ve Belçika) yıllık GSYİH artış hızının ortalama yüzde 1.7 olacağı, Güney Avrupa’da ise eksi yüzde 0.1 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

Sonuç olarak, Yunanistan’da kişi başına GSYİH 2007’de Euro Bölgesi ortalamasının yüzde 89’u iken, 2012’de yüzde 83’üne; İspanya’da ise aynı dönemde ortalamanın yüzde 93’ünden, yüzde 88’ine düşecek (en son 1998 yılında gerçekleşen oran). Diron’un ifadesiyle, “Güney Avrupa sadece 1-2 kötü yıl geçirdikten sonra düzelecek diyemeyiz, aksine birkaç yıl boyunca büyümenin çok düşük hatta negatif seyredeceğini söyleyebiliriz. Genelde Akdenizli komşularıyla birlikte değerlendirilen İrlanda?nın 2011’den sonra toparlanacağı tahmin edilmekle birlikte, Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in kriz öncesi düzeylerine 2014 yılından önce ulaşamayacakları öngörülmektedir.”

Tahminlere göre, başlıca iki nedenden dolayı Kuzey Avrupa?da durum nispeten olumlu görünüyor. İlk olarak, Almanya ve Hollanda gibi ülkeler yıllardır süren üretkenlik artışı ve ücretlerin makul bir düzeye düşürülmesi nedeniyle yüksek bir rekabet gücüne ulaştılar ve dünya ekonomisinde güçlü bir toparlanmanın avantajlarından yararlanacak pozisyona kavuştular. İkinci olarak, Kuzey ülkelerinde gerçekleştirilmesi gereken mali reformlar önemli olmakla birlikte, çok büyük bir yük getirmiyor ve hükümetler ekonomik büyümeyi pek sekteye uğratmadan açıkları azaltabilecekler. Euro’da değer kaybı sürüyor; faiz oranlarının 2011 yılından önce değişmeyeceği öngörülüyor.

Euro zayıflamaya devam edecek

EEF tahminlerine göre Euro-ABD Doları paritesi gelecek yılın sonuna kadar 1.05’e gerileyecek, Euro Bölgesi toparlanmaya başladıktan sonra bu oran biraz yükselecek. Euro Bölgesi ticaret yapısını yansıtan döviz sepetine bakıldığında, Euro’nun yılbaşındaki zirve değerinde yaklaşık yüzde 20 oranında bir kayıp yaşanacak. Diron, Euro’nun değer kaybı hakkında şunları söyledi:

“Euro Bölgesi’ndeki bazı ülkelerin maliye politikalarının sürdürülebilirliği konusundaki kaygılar ve temeldeki sorunlara karşı oldukça kayıtsız kalınması Euro üzerinde büyük bir baskı oluşturmuştur. Halen 1.20 civarında olan Euro-ABD Doları paritesi 2006 yılı başından beri en düşük seviyesindedir ve Euro 2010 yılı başından beri ABD Doları karşısında yüzde 20 değer kaybetmiştir.”

Büyümenin yavaş seyretmesi ve enflasyonist risklerin olmaması nedeniyle, EEF, Avrupa Merkez Bankası’nın 2011 yılı ortalarına kadar faiz oranlarını değiştirmeyeceğini tahmin ediyor.

Özel sektör yatırımları artacak

Yayına göre, özel sektör yatırımları da ekonomik toparlanmanın motoru olmayacak. Yatırım hacmi geçen yıl keskin bir düşüşle yüzde 14 daraldı ve EEF’nin tahminlerine göre, 2010’da yüzde 2.8 daha daralacak. Tahminlere göre, 2011 yılından sonra yatırımlar bir ölçüde toparlanacak ancak 2014’te bile kriz öncesi rakamlara ulaşılamayacak.

İşsizlik ve tüketim harcamaları da pek iç açıcı görünmüyor. Ekonomideki belirsizlikler nedeniyle şirketler yeni personel alımını erteleyecek. Euro Bölgesi’nde 2012 yılından önce düşmeyeceği öngörülen işsizlik oranının 2014 yılına kadar yüzde 9.4’e ineceği öngörülmekle birlikte, bu oran hâlâ 2007’dekini yüzde 2 aşıyor. Halen 16 milyon olan işsiz sayısının ise artışını sürdürerek, gelecek yılın ilk yarısında 16.8 milyona dayanacağı tahmin ediliyor.

Tüm bu faktörler ve birçok ülkede ücret ve yan faydalarda kesinti yapılması ve/veya vergilerin artırılması, gelirlerin azalacağı sonucunu doğuruyor. Sonuç olarak, bu yıl da özel tüketim harcamalarının geçen yılki düşük seviyesinde kalacağı öngörülüyor. 2011’de bile tüketim artışının yüzde 1’i geçmeyeceği ve yavaş yavaş yüzde 1.8’e doğru yükseleceği tahmin ediliyor.

Büyük reformlar yapılmalı

EEF’ye göre, çok çeşitli dengesizliklere ve yapısal zayıflıklara çözüm getirmek için büyük reformlar yapılmalı. Ayrıca ülke borçları krizi Euro Bölgesi’ndeki ilgili kurumların para birliğini kalıcı olarak sağlayamadıklarını ve buna çözüm olarak politikalarda koordinasyon gereğini ortaya çıkardı. Diron, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Kamu finansmanını bir düzene oturtmak elbette gereklidir ancak açıklarını finanse etme ve borç refinansmanında sorun yaşamayan ülkelerin bile bir an önce açıklarını azaltma yoluna gitmeleri büyümeyi olumsuz etkileyecektir. Özellikle açıklarını daha uzun vadede azaltma gücü olan ülkeler aynen bunu yapmalıdır. Böylece, genel olarak Euro Bölgesi?nde ve özel olarak Güney Avrupa?da ekonomik büyüme daha kolay sağlanabilecektir.?


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın