Deprem faciasını yaşadıktan sonra, yıllardır geleceği söylenen hatta tarih bile verilen  İstanbul depremini beklemeye başladık. Gitsek gidemiyoruz, kalsak kalamıyoruz. Depremin olması halinde dünyanın en büyük mezarlığı haline gelecek İstanbul?a umut, kentsel dönüşüm projesi ile doğdu. Umut fakirin ekmeğidir. Kimi depremden kurtulacak, kimi rant sağlayacak, tabir yerindeyse köşeyi dönecek.

Bu amacın gerçekleştirilmesi için taraflar oluşturuldu. Ama baktık ki, yine birileri et, birileri can derdinde.

Kat malikleri veya arsa malikleri, yeni, depreme dayanıklı, çağın ihtiyaçlarına cevap veren hatta modaya uygun konut sahibi olmak için inşaat firmaları, müteahhitler aramaya başladılar. Belki de tam tersi oldu, müteahhitler teklifler götürmeye başladı. Her şey toz pembe şimdilik. Ama biz krizlerin ve acıların yoğurduğu hukukçular, her şeyin toz duman da olabileceğini görüyoruz. Ekonomistler de görüyordur muhakkak. Bu plansızlıkla, bir süre sonra konut arzı, talebin çok üstünde olacak ve inşaat firmaları umdukları karları yapamayacaklar. İnşaat maliyetleri karşılanamayacak ve bir çok inşaatın yarıda kalma, müteahhitlerin iflas etme riski doğacak. Bu hesapsızlığın faturası, hukuki ilişkinin güçsüz tarafı olan arsa maliklerine çıkacak.

Maalesef bizim insanımız, önlemini baştan almak yerine, problemle karşılaştıktan sonra hukukçudan medet umar. Arsa malikleri, sözleşme yapma aşamasından başlayarak, tüm inşai faaliyet sürecinde avukatlarıyla birlikte hareket etmeleri halinde, olası zararlardan kurtulabilirler. Arsa maliklerinin birlikte hareket ederek, inşaat firmalarının dayattığı sözleşmelere boyun eğmeden, masaya avukatlarıyla birlikte oturmalarını öneriyoruz. Bu süreç içinde birçok riske karşı korunma sistemi yaratılması gerekmektedir. Önemli bir iki uyarı olarak şunları söyleyebiliriz. Mülkiyet, sözleşme ile birlikte müteahhide devredilmemelidir. Arsa maliklerinin alacakları ipotek, doğacak sorunları çözmeye yetmemektedir. Sözleşme yapılırken dairelerin şerefiye hakkı da değere katılarak bağımsız bölüm paylaşımı yapılmalı, kime hangi dairelerin verileceği açıkça belirtilmelidir. Müteahhidin yükümlülükleri, inşaatın süreçleri, inşaatın teslim tarihi, cezai şart, gecikme tazminatı ve diğer tazminatlar gibi birçok husus dikkatlice düzenlenmelidir.

Dikkatli adımların atılması halinde, kentsel dönüşümün krize, hatta toplumsal faciaya dönüşmesi engellenebilir.

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. İsmail Altay’ın “Kentsel Dönüşüm” hakkında yazısı


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın