Dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (Junior Chamber International ) İstanbul Şubesi, sosyal sorumluluk ve yaparak öğrenmek ilkelerini benimseyen üyeleri ile Kültür&Edebiyat projelerine devam ediyor.

JCI İstanbul iş hayatının profesyonelleri ile kariyerine yeni başlayan gençleri Dünya?da ilk kez denenen bir yaratıcı yazarlık fikriyle yirminin üzerinde yazar ve çok sayıda editörün ortak katkı ve çabasıyla bir roman etrafında buluşturuyor. Dünya?da ilk defa deneniyor.

Değişik yaş ve mesleklerden iş dünyasındaki profesyonellerden oluşan gönüllü yazarlar tarafından oluşan bir ekip tarafından yürütülen çalışmalar moderatör eşliğinde bölümlerde oluşan kahramanların sıradaki yazar tarafından yeni rota ve hikaye eklenerek ilerliyor.

Yazar 1 ile 10 sayfa arası yazdıktan sonra romanı kendinden sonraki yazara devrediyor fakat moderatör hariç hiç kimse hangi bölümü hangi yazarın yazdığını bilmiyor. Önemli olan her yazarın tarz ve yaklaşımına saygı duyarak bir bütün oluşturmak.

Proje ilerledikçe yazarların yeteneklerini ortaya çıkarmayı toplumsal katkılarını ortaya çıkarmayı hedeflenen bu projede esnek yaratıcılığın ve beraber bir akış tayin etmenin, farklı açılara saygılı gelen demokrasi kültürü, kaotik zannedilen ortamlarda dahi ortaya çıkan uyum ıspatladığımız diğer gerçekler hedeflenmektedir.

Sabahın altısıydı. Eskişehir tren istasyonu şehrin yüreğindeydi. Tüm cumhuriyet dönemi şehirleri gibi. Eskişehir soğuk bozkıra inat üst üste kazaklarla bohem bir tat veriyordu. Şehirden ayrılmak için uygun bir zamandı. Meslekten hırsızlar hariç herkesin rem uykusunda olduğu vakit şehrin enerjisi çekilmişti.? 1.yazar

?Uzaya gitmek, yerin dibine girmek hatta uçmak bile Özlem?in karşısına dikilip, hayatına yeniden karışabilmek için izin istemekten daha kolaydı? Kardan beyaz, alevden sıcaktı onların aşkı. Sevişen iki beden değil, aşkın tutuştuğu iki alevdi ikisi??2. yazar

?Alev püskürten Çin ejderhaları gibi gezerdi mahpus efsaneleri. Kasabın dövdüğü et gibi demir sopasını bedenlere vurarak bir kalemtıraş gibi eritmişti, gardiyan Ali. Leşleri hâkimin kıramadığı kalemin selamcısıydı. Kırık lakabını hak etmişti, o.? 3.yazar

?Tren şahlanan bir atın sakinleşmesi gibi yavaş yavaş durmaya başladı. Uyuyakaldığı zaman iki istasyon geçmişlerdi bile. İbrahim?e kaygılı bir bakıp, kompartımanın kapısını çekerek, koridora çıktı? 4.yazar

?Evet ya. Melek ağacı neden olmasındı. İstediğimiz zaman dalındaki meleklerden istediklerimizi hayatımıza alabilirdik. Bunu yapabilmek için aklımızı, dimağımızı besleyebiliriz. Hayal ve biliş dünyamızda bir melek ağacı dikip ağacı büyütebilir, meyveler olgunlaşınca da geriye sadece onları toplamak kalabilirdi.? 5.yazar

?Biliyor musunuz, anneme ?Melek? ismini veren anneannem olmuş. Törenin kol gezdiği o yaşadığım yerde, erkeğinsözünün geçmesi ve ismin bir erkek tarafından verilmesi gerekirken, anneannem baskın çıkmış ve bu ismin verilmesi için oldukça çaba harcamış.? 6.yazar.

?Murat etrafını kontrol ederek Gül? ü ve İbrahim?ı trenden indirdi.Hemen garın çıkışında bekleyen taksilerden birisine binerek şehrin kalabalığında yok oldular?? 7. yazar


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın