Ülkemizde pek çok küçük ve orta ölçekte firma genel yargılardan dolayı büyük firmalara karşı hakkını aramıyor. Oysa ekonomiyi etkileyecek dev bir firma olmak, hukuk cephesinde haklı olunacağı anlamına gelmez. Hukuk, vatandaşlar ve küçük işletmeler için de var. Hukuki itilaf yaşadığınız firma ne kadar “dev” olursa olsun haklılığınız, hukuk mecrasına taşındığında muhakkak size teslim edilecektir. Bunun en son örneği, dünya tekstil devlerinden Zara’nın iletişim danışmanlık şirketi Zarakol?a açtığı ?isim hakkı? davasının sonucunda görüldü. Zara, Zarakol’a açtığı “isim hakkı” davasını kaybetti. Mayıs 2005?den beri süren davada Zara, Zarakol İletişim Hizmetleri?nin markanın gücünden yararlanmaya çalıştığını iddia ederek şirket adından ?Zara? sözcüğünün çıkarılmasını istiyordu.
Küçük olmak, davayı baştan kaybetmek değildir
Tekstil devi Zara tarafından iletişim danışmanlık şirketi Zarakol?a ?isim hakkı? gerekçesiyle açılan dava 5 yıl sürdükten sonra 12 Temmuz Pazartesi günü Zarakol İletişim Hizmetleri A.Ş. lehine sonuçlandı.
Zarakol İletişim Hizmetleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Necla Zarakol, konuyla ilgili olarak şu yorumu yaptı:
?Dünya çapında bakıldığında her ülkede büyük markaların ününden yararlanmak isteyen fırsatçı küçük şirketler bulunabilir. Kurumların markalarına yıllarca yaptıkları yatırımları korumak en doğal haklarıdır. Ama kendi haklarını korurken, içinde bulundukları ülkenin koşulları ve değerlerini, karşılarına çıkan şirketlerin kimliklerini iyi anlamaları ve buna göre hareket etmeleri gerekir.
Bizim, şirket olarak 2005 yılı Mayıs ayında Türkiye Patent Enstitüsü?ne yaptığımız başvuru, sadece kendi iş alanlarımızda adımızın marka olarak tescili ile ilgiliydi. Zara için çalışan hukuk bürosu bu başvurumuza karşı çıkarken bir araştırma yapabilir ve kullandığımız ismin, benim 1976 yılından bu yana evlilik dolayısıyla kullandığım soyadım olduğunu bulabilirdi. Bu konuya ilişkin yüzlerce kanıtı hem TPE?ye, hem mahkemeye sunmamıza karşılık hala davada ısrar etmelerini ve TPE?ye ve mahkemeye verdikleri dilekçelerde şirketime ve şahsıma hakaret içeren beyanlarda bulunmalarını anlamış değilim.
Öte yandan bu davanın bir de ironik yanı var, şirket olarak 2001 yılından bu yana üyelerinin çoğunluğu hızlı tüketim malları sektöründeki çok uluslu şirketlerden oluşan ve gönüllü bir inisiyatif olan Marka Koruma Grubu?na danışmanlık veriyoruz. Yani büyük markaların; kötü niyetli, fırsatçı şirketlerin taklit ya da sahte ürünleriyle yarattığı sorunlarına karşı kamuoyunda duyarlılık sağlanması için çaba harcıyoruz. Bu kadar hassasiyetle çalıştığımız bir alanda karşımıza böyle bir sorun çıkması gerçekten ilginç bir durum.
Maddi ve manevi tazminat hakkından vaçgeçmeyecek
Beş yıl süren bu gereksiz ve anlamsız dava bir sürü masrafın yanında şirketimin ticari itibarına zarar vermekle kalmadı, iş kaybına da yol açtı. Küresel kriz öncesinde bir yabancı şirketle sürdürdüğümüz hisse devri işlemleri bu yüzden sonlanamadı. Bu sorun olmasaydı, 2007 yılında şirketimi satmış ve belki de emekliliğimin tadını çıkarıyor olacaktım. Şimdi ben Zara hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağım.?
Zarakol İletişim A.Ş?nin Zara ile olan davasını yürüten Avukat İlker Akanlar da davanın bugüne kadarki gelişmesiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“TPE Markalar Dairesi Başkanlığı?na 11.05.2005 tarihinde 35, 41 ve 42. sınıflar için ?Zarakol? isminin tescilini talep ettik. 35, 41 ve 42 . sınıflar Zarakol ?un yaptığı işlerle örtüşen mal ve hizmetlerin yer aldığı sınıflardır.
TPE Markalar Dairesi Başkanlığı Zara?nın bu başvurusunu haklı bulmayarak reddetti.
Zara, TPE içindeki bir üst mercii olan Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu?na (YİDK) tekrar itiraz etti ve YİDK 41. ve 42. sınıflara dokunmayıp 35. sınıftaki bir kısım mal ve hizmetleri çıkartarak Zara?nın itirazını kısmen kabul etti.
Zara da 35, 41 ve 42. sınıfların tamamının iptali, Zarakol isminin ticaret sicil ve bilumum resmi mercilerden çıkartılması ve hiçbir yerde kullanılmaması için bize karşı dava açtı.
Bu dava ülkemizde Fikri Mülkiyet Hakları yasasının yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan ilk dava. Aslında dünyada da pek az benzeri var ve her defasında da gerçek ismini kullanan taraf kazanmış. Biz mahkemeye kendi kanıtlarımızın yanı sıra bu örnekleri de sunduk ve adalet yerini buldu.?
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Zara´nin actigi bu davanin reddinde iki nedenin etkili oldugunu düsünüyorum. Birincisi haberde de belirtildigi gibi Zarakol´un aile ismine dayanan hikayesi, ikincisi benim tahminim; sirketlerin farkli alanlarda faaliyet göstermesi. Aslinda Zara´nin avukatlarinin isgüzarlik yaptiklarini düsünüyorum. Cünkü bu tür uluslararasi davalarda yada marka ve imajin birbiriyle kilitlendigi Avrupa ülkelerinde acilan bu tür davalarin en önemli gerekcesi, asil (olarak nitelendirebilecegimiz )sirketin pazarda olusturdugu olumlu imajdan taklitci sirketin asil sirketin aleyhine olarak pazar payini gelistirmek icin yararlanmasidir. Bu apacik görülüyor. Ama benim burada bir önerim var; Bu tür haberlerde en azindan karar gerekceleri kisaca özetlenmeli. Bu örnekde oldugu gibi tek yanli ve eksik bilgi ile haber yapilmamali. Yazari farketmiyorsa da bu haberde neyin eksik oldugunu, okur cok iyi farkediyor.