TOBB / DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun toplantıda yaptığı konuşma şöyle:
Sizleri şahsım, Başkanı olduğum Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.
Her zaman Türk özel sektörünün yanında olan Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselansları Vaclav Klausa’a, Türk ve Çek özel sektörünün bir araya geldiği bu toplantıya şeref verdikleri için şükranlarımı sunuyorum. Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan ve konuk Bakan Sayın Martin Kuba’ya da bize verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum.
Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselansları Vaclav Klaus, sizi 2006 yılında yine Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin önceki hizmet binasında ağırlamıştık. Bugün sizi yeni binamızda tekrar aramızda görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Sizleri, Türk özel sektörünün kalbinde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği merkezinde ağırlamaktan büyük bir onur duyuyor, hepinize en kalbi duygularımla hoş geldiniz diyorum.
Sözlerimin başında, yakın zamanda kaybettiğimiz, Çek Cumhuriyeti’nin bağımsızlık sürecinde ve kalkınmasında büyük rol oynayan, entelektüel birikimi ve siyaseti ile Çek halkının sevgisini kazanan, Çek Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Vaclav Havel’i saygıyla anıyorum.
Dünya ekonomisi, önemli ve kritik bir süreçten geçiyor. Önce ABD’de, son bir yıldır da Avrupa’da yaşanan ekonomik sorunlar, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyayı etkiliyor. Eski alışkanlıklar terk ediliyor. Ekonomi yönetimindeki anlayışlar değişmek zorunda kalıyor.
Biz, AB’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Çünkü Türk özel sektörü olarak, en büyük ticaret ortağımız AB. Yatırım ve turizm anlamında da AB bizim için çok önemli. AB’deki gelişmelere göre biz de kendi vizyonumuzu çiziyoruz.
Dün AB ekonomisinden sorumlu Sayın Oli Rehn ile özellikle AB ekonomisi üzerinde istişare ettik. Avrupa Birliği’ndeki süreç bize şu gerçeği gösterdi. Ekonomilerin temel önceliği büyüme olmak zorundadır. Aksi takdirde ne işsizliğe, ne borçlanmaya ne de kamu açıklarına çözüm üretilebilir.
Büyümenin sağlanabilmesi için de üretim kapasitesi olmazsa olmazdır. Üretim kapasitesi yeterli olmayan ülkelerin içinde bulundukları durum ortada. Ama sanayi üretim kapasitesine sahip ülkeler, ekonomik krizleri çok daha hızlı atlatma kapasitesine sahiptir. Bizim 2001 yılında yaşadığımız büyük krizin ardından hızlı toparlanmamızın altındaki en büyük etkenlerden biri, Türk sanayisinin ve özel sektörünün kapasitesi, dinamizmi olmuştur.
Bu bakımdan, Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği içinde ayrışan ülkelerden biridir. Çek Cumhuriyeti, AB coğrafyasında güçlü üretim kapasitesine sahip ülkelerden biri. Son 10 yılda müthiş büyüme performansı sergiledi. 220 milyar dolara ulaşan Milli Geliri ile Çek Cumhuriyeti Avrupa’nın parlayan yıldızı oldu. Coğrafi açıdan Türkiye’nin Avrupa, Asya, Afrika üçgenindeki konumu neyse, Çek Cumhuriyeti’nin konumu da Avrupa’da odur. Zaten, son 10 yılda Avrupa’da özellikle teknoloji yatırımlarının çekim merkezi olması, Çek Cumhuriyeti’nin sahip olduğu potansiyelin en somut göstergesidir.
Avrupa’nın tam ortasındaki Çek Cumhuriyeti AB’deki krizden elbette etkilendi. Ama güçlü potansiyeli ile krizden en hızlı çıkan ülkelerden biri olacağını biliyoruz.
Türkiye ekonomisi de, küresel krizde çok iyi bir sınav verdi. GSYİH’mızı ve ihracatımızı küresel kriz öncesi seviyenin üzerine çıkardık. 2010 yılında OECD içinde büyüme şampiyonu olduk. 2011 yılının ilk üç çeyreğinde ise, % 9,6’lık büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduk. Küresel kriz döneminde kredi notu artan 7 ülkeden biri Türkiye’ydi. Tüm dünyada bankacılık sektörü iflastan kurtulmaya çalışırken, bizim bankalarımız hükümetten tek kuruş yardım almadı. Türk özel sektörü bu dönemde tarihimizdeki yatırım rekorlarını kırarak, sadece bir yıl içinde, 100 milyar doların üzerinde yatırım yapıyor. Üstelik bunun dörtte üçü makine yatırımıdır. Yine Türk özel sektörü son iki yılda 2,5 milyon kişiye istihdam sağladı. Eskiden bizim vatandaşlarımız, Avrupa’ya iş bulmak için giderdi, şimdi Avrupalı gençler Türkçe öğrenip Türkiye’de çalışmak istiyor. Bu tabloda büyük emeği olan ve ekonomi yönetiminde bütün dünya tarafından bir marka olarak kabul edilen Başbakan Yardımcımız Sn. Ali Babacan’a Türk özel sektörü adına.
Krizle birlikte şunu gördük ki, küresel krizin etkisinin azaltılmasının tek yolu daha fazla işbirliği daha fazla ticaret. Artık gelişen ülkeler dünya ekonomisinin dinamosu. Bu bölgenin en hızlı kalkınan iki ülkesi ise Türkiye ve Çek Cumhuriyeti. Sadece karşılıklı işbirliği değil, üçüncü ülkelerde de işbirliği potansiyelimiz çok yüksek. Ortaklık kültürü Çek firmalarının zaten bildiği ve iyi uyguladığı bir yöntem.
Burada yatırım yapan firmalarınız var. Onlara sorun! Türkiye’de yatırım yapan Çek firmalar müthiş kâr etmektedirler. İtalya ile Çin arasında sanayisi en güçlü ülkeyiz. 135 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Bunun %92’si sanayi malı. 200’den fazla ülkeye, 20 bin çeşit mal satıyoruz. Bu ihracatın yarısını kalite isteyen pazarlara, Avrupa ve Amerika’ya yapıyoruz. Bugün Avrupa’da satılan her 3 televizyondan biri Türk Malı. Her 4 beyaz eşyadan biri Türk Malı. Türk sanayicisi, otomotivin ana vatanı ABD’ye otomobil ihraç eder konuma gelmiştir.
30 yıl önce yılda 300 bin turistin geldiği ülkeye bugün yılda 31 milyon turist geliyor. Dünyanın en çok tercih edilen 7. turizm destinasyonu. Dünyanın Çin’den sonra ikinci büyük müteahhitlik gücüyüz. -40 dereceden, +40 dereceye kadar 93 ülkede toplam 205 milyar dolarlık 6500 projeyi başarıyla tamamladık. En zor coğrafyalarda iş yapıyoruz. Çek firmalara diyoruz ki, gelin beraber yatırım yapalım.
Biz Türkiye ve Çek Cumhuriyeti arasındaki yatırım ve ticaretin artmasını çok önemsiyoruz.
2006 yılındaki ziyaretinizde bu konudaki isteğimizi ortaya koymuş ve Çek Sanayi Konfederasyonu ile işbirliği anlaşması imzalamıştık. Bu kapsamda son 5 yılda, Türkiye’nin Çek cumhuriyetinden yaptığı ithalat % 222 arttı. Ama Çek Cumhuriyeti’ne yaptığımız ihracat, sadece % 52’de kaldı.
Burada müthiş bir adaletsizlik vardır. Bu adaletsizlik Çek Cumhuriyeti’nden kaynaklı değil. Türkiye, AB ile Gümrük Birliği anlaşması yapmış, tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülke olarak üç tane ana konuda sıkıntımız var. Bunlardan bir tanesi ticareti serbest diyoruz, mal dolaşımlarına serbest diyoruz, fakat bu malı satacak olan Türk işadamlarının önüne tarife dışı belgeler koyuyoruz. Vize engeli var. Biz bugün Çek Cumhuriyeti’nden mal almak istediğimiz zaman vize engeli ile karşı karşıya kalıyoruz.
İkinci bir sıkıntımız özellikle AB’den kaynaklı olarak Türk nakliye firmalarına uygulanan kotadır. Türkiye ile AB ülkeleri arasında mal hareketleri serbest ama maalesef malı taşıyan kamyonlara kota var. Bunu anlayabilmek mümkün değil. Önümüzde kota engeli var. Çek Cumhuriyeti’nde bunu aşmış durumdayız. Ama Avrupa’nın genelinde büyük bir problemimiz var.
Bir önemli konuda, eğer AB dünyanın herhangi bir üçüncü ülkesi ile serbest ticaret anlaşması imzalarsa Türkiye’de buna taraf olmak durumunda. Yani AB Güney Kore ile serbest ticaret anlaşması imzaladığı zaman gümrüksüz olarak Güney Kore’nin malları Türkiye’ye girebilmekte fakat biz serbest ticaret anlaşmasına taraf olamadığımız için biz malımızı Güney Kore’ye gönderdiğimiz zaman karşımızda yüksek gümrük duvarları ile karşı karşıya kalıyoruz. Bugün AB dediğimiz zaman 27 ülke artı Türkiye. Serbest ticaret anlaşmalarına muhakkak bizim taraf oluyor olmamız lazım.
Türkiye’nin AB üyelik sürecinde çok açık destek veriyorsunuz. Türk özel sektörü adına teşekkür ediyorum. Türkiye ve Çek Cumhuriyeti arasındaki bu sağlam işbirliğinin devam etmesi, AB içindeki yanlış adımların önlenmesinde önemli rol oynayacaktır.
2006 yılındaki ziyaretinizde, TOBB ve Çek Sanayi Konfederasyonu arasında bir işbirliği anlaşması ile Çek Cumhuriyeti firması Energo Pro ile Cansu Elektrik Üretim A.Ş arasında ortaklık anlaşması imzalamıştık. Bugün de, Sayın Cumhurbaşkanlarımızın huzurunda dört anlaşma imzalanacak. Rönesans Holding PSG ile 3 anlaşma ve Çek ve Türk Standartlar Enstitüleri arasında işbirliği anlaşması imzalanacak. Sayın Cumhurbaşkanlarına bizleri onurlandırdıkları için bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’e Türk özel sektörünün dünyaya açılma çabalarına verdiği büyük desteklerinden dolayı tekrar teşekkür ediyorum.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.