TÜRKİYE’DE DOĞUM YAŞI 30’U AŞARKEN, UZMANLAR GEÇ DOĞUM PLANLAYAN KADINLARI UYARIYOR

Türkiye’de doğum oranları hızla düşerken, ilk doğum yaşı 30’un üzerine çıktı. Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, geç yaştaki annelik planlayan kadınların düzenli takip, yumurtalık rezervi kontrolü ve sağlıklı yaşam programında yer aldı. “Doğru planlama ile geç büyüme ve sağlıklı annelik mümkün” diyen Dr. Şen, biyolojik kapasiteye karşı ayakta durduğunu vurguladı.

Kadınların doğum tercihine dair mesaj veren pankartla sahaya çıkan Sivas Sporlu futbolcular, sosyal medyada büyük tepkiyle karşılaştı. Bu durum sezaryen doğum tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Türkiye, Avustralya, Fransa ve ABD’nin Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üye olduğu 38 ülkede, çok sayıda yapılan ülkede yüzde 62,8 oranında kaldı. Oysa Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya çapındaki doğumların sadece yüzde 15’i oranında müdahale ve acil müdahale sağlanıyordu.

Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr.Mehmet Bekir Şen; “Öncelikle her kadının doğumu farklıdır. Yani burada sezaryen çoğu zaman, bilinenin aksine bir tercih değil, çoğu zaman hayat kurtarıcı bir tedavi ettirilir. Bunu bilmek gerekir. Biz doğumun genel sağlık durumu, değişim durumu doğum kanalına uyumlu olup olmadığı, hatta daha önce rahimle bir yıllık operasyonlar geçirmiş olup olmadığına bağlı olarak karar veriyor ve çoğu zaman fetal stres dediğimiz durum biz sezaryen hastayı. bile bir endikasyon yapabilmek. Yani burada hayatta kalmak için önemli olan. Normal doğum yapan daha iyi annelerle ortak olarak karar vermek zaten ve bu endikasyon dahil olmak üzere, annelerde de bir baskıyı başarmak gerekiyor. Anne burada doğum şekliyle kesinlikle ölçmek gerekir. Onun doğumu bir mucizedir. Bunun azalması gerekiyor. Sağlıklı, duyarlı, evde bir toplumda oluşturmak istiyorsak, normal ya da normal gibi yargılayıcı bir dil yerine daha açık, daha duyarlı bir söylem geliştirmeliyiz. Tabii ki normal doğum teşviki yapılabilir. Keyfi sezaryen uygulaması olmak zorunda değil ama sezeryana da dışlamak lazım. Çünkü çoğu zaten biz bir endikasyon dahilinde sezeryan operasyonlarını gerçekleştiriyor ve sezaryen operasyonu olan doğumu yapan terapileri psikolojik baskı altında hissediyor artık çünkü bu yönlendirmeler devam ediyor” diye konuştu.

TÜRKİYE’DE HER 3 KADINDAN 2’Sİ SEZARYEN DOĞUM YAPIYOR

Sağlık Bakanlığı’nın “2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı”na göre, Türkiye’de devlet, üniversite ve özel olmak üzere tüm hastanelerde, sezaryen ameliyatların hastane doğumlarında cilt oranı yüzde 62,8 oldu. Bu oran 2021’de yüzde 60,9, 2020’de ise yüzde 59,6 idi. Türkiye’de ona 3 kadından 2’si sezaryen doğum yapıyor.

Türkiye’deki doğum oranları hızla düşüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2001 yılına göre toplam doğurganlık hızı 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2023 itibarıyla 1,51’e kadar geriledi. Bu oran, kendini yenileyebilmesi için gereken 2,1 türün oldukça altında kalır. Öte yandan annelik yaşı da kayıtlı durumda. Türkiye’de ilk doğum yaşında olan 29,2’ye yükselirken, büyük şehirlerde bu yaş 30’un üzerine çıkıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Mehmet Bekir Şen, geç yaşta doğum planlayan kadınların sağlıklarını ve doğurganlık kapasitelerini koruyabilmeleri için düzenli takibin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.

“HER KADININ KENDİ HAYAT PLANINA UYGUN, BİLİNÇLİ BİR ANNELİK SÜRECİ OLMALI”

Mehmet Bekir Şen, genç ya da ileri doğumun tek bir durumunun olmadığını, önemli olanın kadının kendi yaşamını ve sağlık açısından uygun bir zamanlamayla, muhafazalı ve destekli bir sürecin yönetilmesi olduğunu vurguladı.

“Biyolojik açıdan en ideal doğurganlık dönemi 20-30 yaş arasıdır. Ancak günümüz koşullarında 30’lu yaşlarda da sağlıklı ve güvenli üreme mümkündür. Kadına saygı duyarak, ona özel bir yol çizmek esas olmalıdır” dedi.

“DOĞURGANLIK KAPASİTESİ YAŞLA BİRLİKTE AZALIYOR”

“Kadınlarda doğurganlık kapasitesi yaş ilerlemesi doğal olarak azalır” diyen Dr. Şen, geç yaştaki doğumu düşünen kadınların şu önerilerde bulundu:

• Yıllık jinekolojik kontrolleri ihmal etmeyin: 30 yaş sonrası doğum planlayan kadının her yılda en az bir kez jinekolojik muayeneden geçtiğini vurgulayan Şen, bu sayede yumurtalık rezervi, rahim sağlığı ve hormonal dengenin düzenli olarak takip edilebileceğini belirtti.

• AMH testi ile yumurtalık kapasitenizi ölçtüm: Özellikle 35 yaş sonrasında Anti-Müllerian Hormon (AMH) testiyle yumurtalık rezervlerinin değerlendirilmesinin önemli olduğunu söyledi.

• Yumurta dondurma bir seçenek olabilir: Henüz doğuma hazır olmayan ama ileride çocuk sahibi olmayı planlayan kadınlar için yumurta dondurma saklama güvenli bir alternatif elde edilmesini ifade etti.

• Sağlıklı yaşam tarzının doğurganlığı etkileri: Sigara, alkol, stres, düzenli uyku ve kötü beslenmenin doğurganlığının olumsuz yönde değiştiğini söyleyen Şen, geç dönemde hamilelik planlayan kadınların yaşam tarzlarını mutlaka gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.

• Genetik muayene şartı: 35 yaş sonrası doğum sonrası genetik anormalliklerin riskinin arttığını hatırlatan Şen, bu genetik hastalık analizi, ayrıntılı tarama testleri ve gerekirse amniyosentez gibi toplantıların yapıldığını vurguladı.

“PRENSES DOĞUM” KONFOR ARAYAN KADINLAR ARASINDA YAYGINLAŞIYOR

Dr. Şen ayrıca son yıllarda sıklıkla konuşulan “Prenses Doğum” kavramına da değindi. Tıbbi olarak epidural anestezi ile yapılan doğumları kurtaran bu yöntemin, doğum korkusu yaşayan kadınların arasında yaygınlaştığını söyleyen Şen, “Epidural anestezi ile anne adayları doğum sürecinde ağrı hissetmeden, daha konforlu bir şekilde bebeklerini kucaklayabiliyor. Ancak her zaman öncesinden annenin ve tükenmesinin sağlığıdır” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın