Türkiye?de Denetim, Vergi, Danışmanlık, Kurumsal Finansman ve Kurumsal Risk alanlarında 25. hizmet yılını dolduran Deloitte?un hazırladığı ?Yeni rotada yeni hedefler Türkiye finans sektörü 2011? raporu bankacılık sektörünün yanı sıra; sigorta, bireysel emeklilik, finansal kiralama, faktoring ve tüketici finansman sektörünü de yakından inceledi. Bankacılık dışı finans sektörüyle ilgili çarpıcı analizlerin yer aldığı raporda mevcut durum ortaya konarak geleceğe dair ön görüler sıralandı. İşte rapordan satır başları?

Türk sigortacılık sektörü yüksek fiyat rekabeti sonucu hayat dışı branşta teknik zararlar yazıyor ve sermaye yeterliliği düzenlemelerini konu alan Solvency II mevzuatına hazırlık ile zorlu bir dönemeçten daha geçiyor. Diğer finans sektörü alanlarında da azalan karlılık oranları ön plana çıkıyor.

Sigortacılıkta önemi artacak alanlar

Sigortacılıkta hâkim olan fiyat rekabeti ve faizlerin düşüşü paralelinde azalan mali gelirler sektördeki düşük karlılık oranlarını beraberinde getirdi. Bu bağlamda, sektörde fiyat bazında rekabet etmenin yanı sıra hizmet kalitesi, müşteri memnuniyeti ve bağlılığı, satış etkinliği/verimliliği gibi konulara yönelik inisiyatiflerin önümüzdeki dönemlerde öne çıkacağı düşünülüyor. Ayrıca, önümüzdeki dönemde uygulamaya alınması beklenen Solvency II mevzuatı sonucunda sigortacılık sektörünün Avrupa Birliği mevzuatlarıyla uygun bir yapıya ulaşması bekleniyor. 2011 birinci çeyreği itibari ile Türkiye finans sektörü toplam varlıkları içindeki payı yüzde 2,6 olan sigortacılık sektörünün aynı dönemde toplam varlıkları bir önceki yıla göre yüzde 18,2 artarak 36,6 milyar TL?ye ulaştı. 2011 Mart ayı itibariyle hayat ve bireysel emeklilik şirketlerinin toplam varlıkları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22,2 artarak 21,7 milyar TL?ye ulaştı ve sigortacılık sektöründeki payı artarak yüzde 59?a yükseldi.

Küresel ekonomik krizin ve krizle birlikte şirketler arasında yaşanan yoğun fiyat rekabetinin etkisiyle 2008 ve 2009 yıllarında reel anlamda küçülen Türkiye sigortacılık sektörü prim üretimi, krizin etkisinin azalmasıyla birlikte 2010 yılında reel anlamda yeniden büyüdü. Toplam primler 2010 yıl sonu itibariyle bir önceki yıla göre yüzde 15?lik artışla 14,1 milyar TL?ye ulaştı. Toplam sigortacılık primleri hayat ve hayat dışı branşı bazında incelendiğinde, 2007 yılından itibaren hayat dışı branşının toplam sigortacılık primleri içindeki payının azaldığı, hayat branşının ise ağırlığını artırdığı görülüyor. 2007 yılından itibaren özellikle krediye bağlı yıllık ve uzun süreli hayat sigortası miktarındaki yükseliş dikkat çekiyor. 2010 yılsonu itibariyle, hayat branşının toplam sigorta primleri içindeki payı yüzde 15?e yükseldi ve prim üretimi yüzde 20?lik bir artışla enflasyon oranının çok üzerinde bir büyüme kaydederek 2,2 milyar TL?ye ulaştı. Aynı dönemde, hayat dışı branşının toplam primler içindeki payı yüzde 85 oldu ve prim üretimi ise yüzde 14?lük bir büyüme kaydederek 11,9 milyar TL?ye ulaştı.

BES krize rağmen büyüyor

Bireysel emeklilik sistemi (BES), 8. yılını doldururken başlangıçtan bugüne hızlı bir büyüme kaydetti ve son dönemlerde küresel ekonomik krize rağmen büyümesine devam etti. 2004 yılında BES?in katkı payı tutarı, hayat sigortası toplam primlerinin dörtte biri iken 2010 yılsonu itibariyle BES katkı payı tutarı hayat sigortası toplam primlerinin dört katını aşarak 9,5 milyar TL?ye ulaştı.

Bankasüransın etkinliği artıyor

Türkiye sigortacılık sektöründe acenteler, bankasürans, direkt satış ve broker şirketleri olmak üzere dört ana dağıtım kanalı bulunuyor. Üretilen primlerin kanal bazındaki dağılımına bakıldığında; geçmiş yıllarda olduğu gibi hayat dışı branşta sahip olduğu geniş müşteri portföyü,

yaygınlığı ve bireysel müşteri kazanımı yetkinliği ile acentelerin ön plana çıktığı ve 2011 Mayıs ayı itibariyle toplam primlerde yüzde 66,3?lük bir paya sahip olduğu görülüyor. Ancak acentelerin payının yıllar içerisinde düştüğünü ve bankasürans dağıtım kanalının payının ise arttığını söylemek mümkün. 2007 yılında hayat dışı primlerin yüzde 10?u banka kanalıyla yazılırken 2011 Mayıs ayı itibariyle bu oran yüzde 14?e çıktı. Bankaların özellikle ön plana çıkardıkları çapraz satış ve ürün stratejileri, bankasürans kanalının sigortacılık sektöründeki payının artmasında önemli bir etken. Bireysel emeklilik sisteminde direkt satış kanalının başını çektiği geleneksel kanallar ağırlıklı durumda. Bireysel emeklilikte özellikle operasyonel maliyetlerin kontrol altına alınması adına çağrı merkezi, internet ve mobil uygulamalar gibi alternatif kanalların da önümüzdeki dönemde ön plana çıkması bekleniyor.

Finansal kiralamada şubeleşme trendi

2011 ilk çeyreği sonu itibariyle finansal kiralama sektörünün toplam finans sektörü içindeki pazar payı yüzde 1,2 oldu. 2007 yılında 68 olan şirket sayısı 2010 itibari ile 35 olarak tespit edildi. Şirket sayısındaki azalmanın tersine 2007 yılında 10 olan şube sayısı da 2010 yılında 16?ya çıktı. Sektörün genelinde konsantrasyon artışı ile şubeleşme trendinin ön plana çıktığı gözlemleniyor. 2010?da bir önceki seneye göre 9,582 müşterisini kaybeden sektör, 2011 ilk çeyreği itibariyle toplam 46,950 müşteriye sahip. Finansal kiralama sektörünün gerçekleştirilen vergi oranı değişikliği ve küresel krizden ciddi bir darbe aldığını söylemek mümkün. Karlılık göstergeleri ile müşteri sayılarındaki gerileme bunun net bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Global krizin etkilerinin azalması durumunda dahi vergi değişikliği sonuçlarının sektörü etkilemeye devam edeceği düşünülüyor. Finansal kiralama işlemlerine uygulanan yüksek KDV oranı tarım makineleri ile bazı türlerdeki inşaat ve üretim makineleri için yüzde 8?e düşürüldü ve böylelikle vergi oranının etkisi bazı branşlar için kısmen azaldı.

Faktoringde konsolidasyon bekleniyor

2008 yılında küresel krizin de etkileri ile düşüş yaşayan faktoring sektörü, Türkiye ekonomisinin küresel krizden hızla çıkması sonucu 2010 yılında eski ivmesini kazandı. Türkiye faktoring sektörü toplam finans sektörünün yüzde 1?lik kısmını oluşturuyor. Çok sayıda şirketin faaliyet gösterdiği sektörde bankacılık ve sigorta sektörlerinde yaşanan birleşme ve satın almaların da etkisiyle konsolidasyonların olacağı öngörülüyor. 2010 yılını 2009?a göre yüzde 92 oranında büyüme ile kapatan sektör, 2010 yılında 39 milyar euro hacme ulaştı. 2010 yılı cirosunun 4 milyar euro?su yurtdışı, kalan 35 milyar euro?su ise yurtiçi işlemlerden elde edildi. Yurtiçi işlemler bir önceki seneye göre yüzde 94 büyürken yurtdışı işlemler ise yüzde 78 oranında büyüdü. Dış ticaretteki artış sebebiyle yurtdışı faktoring işlemlerinin büyüme potansiyeline sahip olduğu görülüyor.

Tüketici finansmanına talep giderek artıyor

Küresel ekonomide yaşanan krizin etkilerinin sonucu olarak 2009?u toplam 4,5 milyar TL aktif büyüklüğü ile geçiren tüketici finansmanı sektörü, 2010 yılında 35,5yüzde  büyüme ile toplam 6,1 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Türkiye bankacılık sektörünün 2010 yılsonu itibari ile bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla toplam kredi büyüklüğündeki artışla doğru orantılı olarak, tüketici finansmanına olan talebin giderek arttığı görülüyor. Tüketici finansmanı sektörü aktifleri 2011 Mart ayı itibari ile toplam finans sektörünün yüzde 0,47?sini oluşturuyor. 2010 yılındaki hızlı büyümenin en önemli sebeplerinden birisi ise 2009 yılında uygulanan ÖTV indirimleri oldu. Tüketici finansmanı sektöründeki lider kuruluşların otomotiv sektörüne finansman sağlıyor olması nedeniyle söz konusu ÖTV indirimleri bu sektörün büyümesine destek oldu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın