İktisadi Kalkınma Vakfı?nın (İKV) 48. Olağan Genel Kurulu?na “Avrupa Birliği ile ilişkiler” ve “terör” damga vurdu. Genel Kurulda Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Tanıl Küçük ile İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacılarda öne çıkan konu “terör” vurgusu oldu.
2009-2010 yılı İKV faaliyetlerine ilişkin görsel sunumdan sonra konuşan İKV Başkanı Halûk Kabaalioğlu, AB müzakere sürecinde yaşanan tıkanıklığa işaret ederek, Türkiye’de reform sürecinin yavaşladığından şikayet edildiğinde, gerekçe olarak AB’nin müzakere başlıklarını askıya alması gösterilirken, AB’nin de Türkiye’nin reformları yavaşlattığını vurguladığını söyledi. İKV olarak Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın 2013’e kadar AB yükümlülüklerini yerine getirme taahhütlerini desteklediklerini belirten Kabaalioğlu, hükümetin reformların gerçekleştirilmesi konusunda meclis çoğunluğuna sahip olma avantajını çok iyi değerlendirmesi, muhalefetin de bu konuya sahip çıkarak, yasama çalışmalarında engelleme yerine inisiyatif alarak öncülük yapması gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin son dönemlerde sürdürdüğü aktif dış politika ve uluslararası ilişkilerde ara bulma faaliyetlerini desteklediklerini ifade eden Kabaalioğlu, ”Türkiye’nin aktif dış politikası AB üyeliğine alternatif değildir. Tam tersine üyelik perspektifini güçlendirici bir etki yapabilecektir. AB, Türkiye için bir dış politika önceliği olmaktan çoktan çıkmış ve sosyoekonomik dönüşüm ve modernleşme manivelası haline gelmiştir” diye konuştu. Kabaalioğlu, Türkiye’nin AB üyeliğinin, AB için önemine de dikkati çekerek, ”Türkiyesiz bir AB hem çok önemli işbirliği imkanlarını kaybetmiş olacak hem de içine kapalı, çeşitliliği reddeden global dünyanın değişim ve yeniliklerine kuşkuyla bakan bir ülkeler grubu görüntüsü vererek olumsuz bir imaj çizecektir” dedi.
Vize konusundaki yaşanan sıkıntılara da değinen Kabaalioğlu, hükümetin geri kabul anlaşması üzerinde mutabakata vardığını ancak Brüksel’den aldıkları izlenimin vizelerin kolayca ortadan kalkmayacağı şeklinde olduğunu kaydetti.
Genel Kurul Başkanlığı yapan ve İKV kurucu odaları adına konuşan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı Tanıl Küçük ise konuşmasında, Türkiye’nin dış politikada, Doğu ile Batı arasında tercih yapma noktasında olduğu görüntüsü vermemesi gerektiğini kaydetti.
Küçük, AB’nin küresel krizle mücadelede yeterince başarılı bir sınav veremediğini belirterek, Yunanistan’da patlak veren ve giderek tüm Avrupa’ya yayılma potansiyeli gösteren krizin ortak para birimi avronun ve ekonomik entegrasyonun geleceğini tehdit eden bir noktada olduğuna işaret etti.
Tanıl Küçük, ”Hal böyle iken, Avrupa, tek bir politika etrafında birleşmekte ve harekete geçmekte zorlanıyor. Ekonomik krizin, sosyal ve siyasi alanlara da yansıması, Birliğin geleceğine dair kaygıları derinleştiriyor” dedi.
Avrupa’nın akil adamlarının çıkış için reform ve yenilenmeyi önerdiklerini ve bu yenilenmenin Türkiye’nin üyeliğini de kapsadığını vurgulayan Tanıl Küçük, Türkiye’nin konjonktürdeki dalgalanmalara teslim olmadan teknik hazırlıklarını devam ettirmesi gerektiğini kaydetti.
AB katılım süreci devam etmeli
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, son dönemde gerek ülke içinde, gerekse AB içinde yaşanan çeşitli siyasi ve iktisadi olayların, AB katılım müzakereleri sürecinin başındaki heyecan ve motivasyonda azalmaya neden olduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, gelecek planlamasında Türkiye?nin AB’ye, AB?nin de Türkiye?ye hak ettiği yeri vermesi gerektiğini ifade etti. Terör saldırılarına da değinen Hisarcıklıoğlu, bütün siyasileri teröre karşı ortak tavır almaya çağırarak ?Gün bir ve beraber olma günüdür? diye konuştu. Son dönemde gerek ülke içinde, gerekse AB içinde yaşanan çeşitli siyasi ve iktisadi olayların, AB katılım müzakereleri sürecinin başındaki heyecan ve motivasyonda azalmaya neden olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ”AB katılım süreci maalesef toplumun büyük kesimini heyecanlandıran bir hedef olmaktan uzaklaşmıştır” dedi.
Rifat Hisarcıklıoğlu, müzakerelerin üyelik için yapıldığını söylediklerini, bazı çevrelerin ise müzakerelerin üyelik için değil, ortaklık için yapıldığını söylediğini belirtti. Türkiye ? AB ilişkilerine yakından bakıldığında müzakere sürecinin, çoğu AB’den kaynaklanan nedenlerle, hızla durgunluğa doğru yaklaştığının görüldüğünü ifade eden Hisarcıklıoğlu, ”Hala umutlu olmak istiyoruz. Bu dönemler de atlatılacaktır. AB, gelecekte Türkiyesiz olamayacağını anlayacaktır” dedi.
Geçen hafta AB liderlerinin krize çözüm bulmak için toplandıklarını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, alınan acil kararlara baktığını, 2020 stratejisinin yanı sıra 2030’un Avrupa’sını da görüştüklerini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, ”Yani krizin en sıcak anında dahi geleceği planlamaktan vazgeçmemişler. Biz de AB gibi davranmalıyız; bir yandan da geleceğe bakmalıyız hem de bizi o geleceğe götürecek kapının açık kalmasını sağlamanın bu günün işi olduğunu unutmadan” diye konuştu. Türkiye’nin gelecek planlamasında AB’ye hak ettiği yeri vermesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, AB’nin de Türkiye’nin hakkını tanıması; anlamsız mazeretlerin arkasına sığınmayı bırakıp sözünün gereğini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
İş dünyasının AB’ye üyeliğin gerektirdiği intibak sürecine destek olacak, sürece katkı sağlayacak bir dizi kapasite inşa çalışması gerçekleştirdiklerini anlatan Hisarcıklıoğlu, önümüzdeki dönem için de üç yeni projeleri bulunduğunu bildirdi. Bunların ilkinin önümüzdeki üç yıl içinde, Antakya, Van, Batman ve Sivas’ta 4 yeni İş Geliştirme Merkezinin kurulması çalışmalarının tamamlanması olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, şunları anlattı:
”İkinci projemizle, Kastamonu, Kayseri, Elazığ, Samsun ve Gaziantep’te kuracağımız Eğitim Destek ve Koordinasyon Merkezleriyle, işletmelerin yeni teknolojilere ve iş dünyasındaki yeni eğilimlere uyum sağlamasına katkı sağlanacak. 5 milyon Avroluk yeni bir projeyi de önümüzdeki yıl itibariyle uygulamaya koyacağız. Proje kapsamında işverenleri ve çalışanları ayrı ayrı eğitimlere tabi tutacağız. Sınıf eğitimi yanında, Türkiye’deki ve yurt dışındaki başarılı uygulamaları yerinde görme ve bilgi alma imkanı sağlayacağız. Üçüncü proje olarak, yine 2001 yılından beri uyguladığımız Oda Geliştirme Projeleriyle, bugüne kadar 43 odamızı AB odalarıyla eşleştirdik. Bu yılın sonunda başlayacak yeni proje ile de yaklaşık 20 odamızı AB üyesi ülke odalarıyla eşleştireceğiz.”
TOBB’un işletmelere dönük olarak AB fonlarından bugüne kadar yaklaşık 57 milyon avro tutarında kaynak sağladığını bildiren Hisarcıklıoğlu, prosedürleri tamamlanmak üzere olan üç yeni proje ile de önümüzdeki iki yıl içinde, yaklaşık 16,7 milyon avro kaynak sağlanmış olacağını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, önümüzdeki dönem, yeni projeler kanalıyla işletmelere daha fazla kaynak sunmak üzere de çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.
Terörle mücadelede yaratıcı çözüm aramanın vakti geldi
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise, İktisadi Kalkınma Vakfı’nın (İKV) 48. Genel Kurulu?nda, terör saldırılarını kınayarak başladığı konuşmasında, artık terörle mücadelede yaratıcı çözümler aramanın vaktinin geldiğini dile getirerek, 1980’lerin başından bu yana bu hastalığı tedavide farklı yöntemler uygulandığını, belki bundan sonra daha yaratıcı yöntemlerin değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin AB sürecinin, bu hastalıkla mücadele açısından önemli bir platform oluşturduğunu ifade eden Bağış, terör örgütünün yokluktan, cahillikten, insanların eksikliklerinden prim yaptığını belirtti. Bağış, ”Onun için inadına demokrasi, inadına kalkınma, inadına kardeşlik demek zorundayız. Teröriste anladığı dilden cevap verip, kendi vatandaşımızın da özgürlüklerini artırmak durumundayız” dedi.
AB üyesi ülkelerin büyükelçilerinin festival için gittikleri Van’da, keyfin kedere nasıl dönüştüğüne bizzat şahit olduklarını belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
”İnanıyorum ki, Van’daki töreni izledikten sonra, yirmi küsur ülkenin başkentine buradan çok gerçekçi kriptolar gitti. İnanıyorum ki, o sefirler ‘Artık Türkiye’nin terörle mücadelesinde bizim ülkelerimizin de üzerine düşeni yapmasının vakti geldi, artık daha fazla destek olmalıyız’ deme noktasına geldiler. Kendilerinin bu konuda Türkiye’ye o katkıları vereceklerine inanıyorum. Onlar da bu ülkede kimin neyi, nasıl istismar ettiğini gördüler. Bu ülkede partilerinin sürekli kapatıldığından şikayetçi olan birtakım sözde siyasilerin, birtakım piyonların, parti kapatmayı zorlaştıracak anayasa değişikliği maddesinde nasıl bir tavır takındığına şahit olduktan sonra, Van’da toplumun cahil kalması için nasıl çabaladıklarını, devletin Kürtçe bir edebiyat şenliğine sahip çıkmasından nasıl rahatsız olduğunu bizzat gördüler.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
güzel yazı olmuş teşekkürler