TBMM Sanayi Komisyonu, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda değişiklik öngören tasarıyı kabul etti. Orman alanları, tasarım ve süreç doğrulama testlerinin yapıldığı merkezlerin kurulabilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığına tahsis edilecek. Teknoloji geliştirme bölgesindeki yönetici şirket, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile bölgede çalışanların ücretlerine uygulanan vergi istisnaları, 2023 yılına kadar uzatıldı. Üniversiteler, döner sermaye gelirlerinden yönetici şirkete sermaye aktarabilecek.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda kabul edildi. Tasarı, ”Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) faaliyeti”, ”Yenilik”, ”Kurucu Heyet” ve ”Yazılım”ı yeniden tanımlarken, ”Ar-Ge personeli”, ”Araştırmacı”, ”Teknisyen”, ”Destek Personeli”, ”Kuluçka Merkezi (İnkübatör)”, ”Teknoloji Transfer Ofisi” ve ”Teknolojik Ürün” tanımlarını getiriyor.
Tasarı, Ar-Ge faaliyetini ”Araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bunun yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar” şeklinde tanımlıyor.
Teknoloji Geliştirme Bölgesi ile ilgili başvuruları değerlendirmek amacıyla oluşturulan ”Değerlendirme Kurulu”nda Maliye Bakanlığı temsilcisi de yer alacak.
Bakanlar Kurulu, Değerlendirme Kurulunun uygun görüşü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının teklifiyle, bölge kuruluşunun yanı sıra bölgeye ek alan katılmasına ya da bölge sınırı değişikliğine de karar verecek.
Teknik sorumluluğu, yönetici şirket tarafından belirlenecek proje mükellifi ve fenni mesule ait olmak üzere İmar Kanunu hükümlerine uygun olarak hazırlanan uygulama projeleri, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca onaylanacak.
Yürürlüğe giren uygulama imar planına göre, arazi kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, inşasıyla ilgili ruhsat ve izinler, İmar Kanun hükümlerine uygun olarak bakanlık tarafından verilecek.
İlk yıl bedeli
Bölgelerde ihtiyaç duyulacak araziler, Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre sağlanabilecek.
Bölge alanları içinde yer alan üniversite arazileri, üniversitelerin uygun görüp izin vermeleri durumunda, mülkiyeti ilgili üniversitede kalmak kaydıyla bölgenin yönetici şirketine tahsis edilebilecek. Bu durum, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait araziler için de geçerli olacak.
Bölge içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin tasarrufu altında bulunan taşınmazlar üzerinde, Maliye Bakanlığınca bedeli karşılığında irtifak hakkı tesis edilecek veya kullanma izni verilecek. İrtifak hakkı veya kullanma izninin ilk yıl bedeli, yatırım konusu taşınmazın yüzde 3’ü olacak.
İrtifak hakkı tesis edilen ve kullanma izni verilen bu taşınmazlar üzerinde yapılacak faaliyetlerden hasılat payı alınmayacak.
Finansal yeterlilik şartı
Tasarıyla, teknoloji geliştirme bölgesi kurulacak alanda veya bölgenin bulunduğu ilde; üniversite, yüksek teknoloji enstitüsü, kamu Ar-Ge merkez ya da enstitüsünün olması, sanayi potansiyelinin bulunması ile finansal yeterlilik şartı getiriliyor.
Teknoloji geliştirme bölgesi yönetici şirketinde, kooperatifler ile TESK’e bağlı birlik ve odaların da yer almasına imkan sağlayan tasarı, yerel yönetimlerin de yönetici şirkete ortak olabilmesinin yolunu açıyor.
Yönetici şirket, teknoloji geliştirme bölgesine ait her türlü alt yapı ve üst yapı hizmetlerini yürütecek; kuluçka merkezi ve teknoloji transfer ofislerinin kurulması, bölgenin amacına uygun yönetilmesinden sorumlu olacak.
Yönetici şirketin amacı doğrultusunda faaliyet göstermediğinin tespiti halinde, bakanlık mahkemeye başvurarak, yönetici şirketin yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sona erdirilmesini, şirketin yönetimi için kayyum tayin edilmesini ve yönetici şirketin tasfiyesini isteyebilecek.
Yönetici şirket ortaklarından üniversiteler, yüksek teknoloji enstitüleri ya da kamu AR-GE merkez veya enstitüleri, yönetici şirkete taahhüt ettikleri sermaye payını, döner sermaye gelirlerinden ödeyebilecek.
Teknoloji geliştirme bölgelerinde ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflı Ar-Ge personeli çalıştırılabilecek.
Muafiyet 10 yıl uzatılacak
Kuluçka merkezi inşasının da destek ve muafiyetler kapsamına alınmasını öngören tasarı, arazi temini konusundaki bakanlık desteğini kaldırıyor.
İşletmeler, bölgede başlatılıp sonuçlandırdıkları Ar-Ge projeleri sonucu elde ettikleri teknolojik ürünün yatırımını, bölge içinde yapabilecek.
Tasarı, teknoloji geliştirme bölgelerindeki faaliyetlerin Kamu İhale Kanunu hükümlerinden muaf tutulmasını öngörüyor.
Teknoloji geliştirme bölgesi yönetici şirketlerin kazançları, bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları, 31 Aralık 2023 tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden muaf olacak.
Bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı, Ar-Ge ve destek personelinin ücretlerindeki vergi muafiyeti de 31 Aralık 2013’den 31 Aralık 2023’e çekilecek.
Ar-Ge personelinin, bölge dışında geçirmesi gereken süreye ait ücretlerin bir kısmı, gelir vergisi kapsamı dışında tutulacak.
Ar-Ge faaliyetleri ile tasarım ve süreç doğrulama testlerinin yapıldığı merkezlerin kurulması için Orman Kanuna göre orman sayılan alanlardan Hazineye ait olan alanlar Maliye Bakanlığınca; diğer yerler ise Çevre ve Orman Bakanlığınca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bedelsiz olarak tahsis edilecek.
Tahsis edilecek alan, il genelindeki orman sayılan yerlerin binde 2’sini geçemeyecek.
”Ar-Ge harcamaları yeterli değil”
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, tasarının görüşmelerinde yaptığı konuşmada, teknolojik gelişmeyi sağlayan buluş ve yeniliklerin ana kaynağının, araştırma-geliştirme faaliyetleri olduğuna işaret etti.
Geçmişten bugüne kadar, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında oluşan farkın temelinde, Ar-Ge faaliyetlerinin bulunduğunu kaydeden Ergün, ”Gelişmiş ülkelerin sahip olduğu ekonomik gücün arkasında, bilgi ve teknolojiye dayanarak yüksek katma değer üreten bir sanayi örgütlenmesinin bulunduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Şiddeti her geçen gün artan küresel rekabet ortamında, dünya ülkelerini teknolojiyi üreten ülkeler ve teknolojiyi satın alan ülkeler olarak ikiye ayırmak mümkündür” diye konuştu.
Ergün, Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının, son yıllarda hızlı bir yükseliş içinde olsa da gelinen seviyenin henüz yeterli olmadığını söyledi.
Bilgiye sahip olmak, bu bilgiyi teknoloji üretimine dönüştürmek ve inovasyon yapabilmek için üniversitelere ve sanayiye önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Ergün, ülkelerin refah ve kalkınmışlık düzeyini, o ülkedeki sanayinin gelişmişlik düzeyinin belirlediğini belirtti.
Ergün, ihracat içinde sanayi ürünlerinin payının yüzde 90’ı aştığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Türkiye’nin ihracat yapısı içerisinde yüksek teknoloji ürünlerinin payı sadece yüzde 5,1 iken, söz konusu ürünlerin AB ihracatındaki payı yüzde 21,5’tir. Türkiye’nin kaybedecek vakti yoktur, aksine başka ülkeler bir adım atıyorsa, biz birkaç adım birden atmalıyız.
Son yıllarda, dünyada Ar-Ge harcamalarını en hızlı artıran ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyoruz. İnşallah 2013 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payını yüzde 2’ye kadar çıkaracak ve gelişmiş ülke standardını yakalamış olacağız. Ancak bütçe ayırmakla iş bitmiyor, kullanılan kaynakların doğru alanlara ve doğru projelere yönelmesini de sağlamak gerekiyor.”
Bakan Ergün, teknoparkların, sanayinin teknolojik gelişmesinde itici güç olmasını hedeflediklerini vurguladı. Ergün, göreve geldikleri 2002’de Türkiye’de kurulu teknopark sayısının 2’den 38’e ulaştığını, bunların 26 tanesinde üretime başlandığını bildirdi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.