Günümüzde sağlıklı yaşam konusunda sık sık duyduğumuz tartışmalardan biri de su tüketimi. Özellikle ambalajlı doğal kaynak suları ve arıtılmış sular arasındaki farklar, kişileri kararsız bırakabiliyor. Mineral içerik, lezzet, hijyen ve güvenlik gibi unsurlarsa su seçiminde önemli rol oynuyor. Pınar Su ve İçecek Beslenme Uzmanı Serenay Bender, tükettiğimiz suların avantajlarını ve dezavantajlarını inceleyerek, su seçimini nasıl ve neye göre yapmamız gerektiği konusunda bilgiler verdi.
Arıtmanın rolü: Güvenlik mi, mineral kaybı mı?
“Musluk sularında bulunabilen civa, alüminyum, kurşun, bakır gibi ağır metaller ve bazı patojen bakteriler sağlık için son derece zararlı etkilere yol açabilir. Beyin, mide ve bağırsak hasarlarına neden olabilir. Bununla birlikte aşırı derecede klorlanmış musluk sularının bazı kanser risklerini artırdığına dair bulgular mevcuttur. Bu nedenlerle musluk suları, mikroplardan arındırılmak ve güvenilir hale getirilmek için bir cihaz yardımıyla çeşitli arıtma uygulamalarına tabi tutuluyor. Bu işlemler, suyun doğal yapısında bulunan doğal mineralleri de kısmen uzaklaştırabiliyor. Örneğin, kemik ve kas sağlığı için önemli olan kalsiyum ve magnezyum değerleri kayba uğrayabiliyor. Arıtma sistemlerinden elde edilen sulara kolay ve sürekli erişim veya daha az maliyetle ulaşım bir fırsat gibi görünse de, işlenmiş bu suyun, doğal mineral içeriğinin azalmış olabileceği ve bazı arıtma yöntemlerinin suyun pH dengesini değiştirebileceği ya da suyun istenmeyen patojen mikroorganizmalarla kirletilebileceği unutulmamalıdır. Arıtma sistemlerinin; suyun doğal yapısında bulunan sağlık için yararlı bileşenlerini ortadan kaldırması, suya mikrobiyal veya kimyasal kirlilik bulaştırması risklerinin yanı sıra su sarfiyatını artırması gibi etkileri de değerlendirilmelidir. Doğru olmayan arıtma işlemleri esnasında vücudun nem dengesini sağlayan florür, kalsiyum ve magnezyum gibi yararlı önemli minerallerle elektrolitler de azalabilir. Bununla birlikte arıtma sisteminin bakımı düzenli ve doğru şekilde yapılmazsa filtrelerde biriken kirleticiler (pestisitler, kimyasallar, mikroorganizmalar vb.) suya geçebilir. Özellikle bağışıklığı baskılanmış (kanser hastaları, HIV/AIDS gibi) bireylerin ve su kirliliğinin sorun olduğu bölgelerde yaşayan kişilerin ambalajlı suları tercih etmesi daha güvenilir bir seçim olur.”
Şişelenmiş doğal kaynak suları
“Doğal kaynaklardan veya yeraltı su kaynaklarından elde edilen sular, genellikle mineral bakımından dengeli ve kirlilikten uzak bölgelerdeki kaynaklardan sağlanır. Bulundukları bölgenin özelliklerine göre çeşitli mineralleri içermeleri açısından besin değerleri de yüksektir. Şişelenmiş doğal kaynak suyunun en büyük farkı, doğal filtrasyondan geçmesidir. Kaynak suyu, yeraltı kayaları, kil ve kireçtaşı arasında akarken doğal olarak arıtılır. Ayrıca mineral içeriği kaynak suyunun tadını artırır, ferahlatıcı bir içme deneyimi sunar. Bu sular, gıda güvenliği önlemlerinin alındığı tesislerde şişelere dikkatlice doldurulur ve sızdırmaz kapaklarla kapatılarak dış etkenlerden korunur, daha taze kalır. Kalite kontrol testleri sayesinde ise suyun standartlara uygunluğu ve tüketici sağlığı için güvenli olduğu doğrulanır. Sağlık açısından, doğal ve dengeli mineral içeriği nedeniyle şişelenmiş doğal kaynak suyu en iyi seçenektir ve kaynak sularında bulunan mineraller vücut tarafından daha yüksek oranda emilir.”
Lezzet farkı ve doğallık
“Mineral içeriği, suyun lezzetini de etkiler. Doğal kaynak suları, içerdiği doğal mineraller sayesinde kendine özgü bir tada sahiptir ve lezzetli ve doyurucu bir su içimi isteyenler için önemlidir. Üretim güvenliğinin sağlandığı tesislerde şişelendikleri için sağlık açısından risk yaratabilecek kirleticileri içermez ve güvenli bir su tüketimi sağlar.”
Peki sağlıklı seçim hangisi?
“Eğer suyunuzun doğal mineral yapısını korumasını ve doğadan geldiği haliyle güvenle tüketmeyi önemsiyorsanız, ambalajlı doğal kaynak suyu en doğru seçimdir.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.