Plastik Kirliliği ile Mücadele Konusunda Hükümetlerarası Müzakereler Komitesi’nin (INC) beşinci ve son oturumu INC-5 25 Kasım-1 Aralık 2024’te gerçekleşecek. Çevre alanında çalışan sivil toplum kuruluşları, Busan, Güney Kore’nin ev sahipliğini yapacağı INC-5 öncesi plastik kirliliğine karşı güçlü ve bağlayıcı bir anlaşma talep ediyor. Bu çağrı, Çöpüne Sahip Çık Vakfı, Greenpeace Türkiye, Plastiksiz Türkiye Platformu, TEMA Vakfı, TÜRÇEV ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından ortaklaşa dile getiriliyor.

Devletler, plastik kirliliğini sona erdirmek için INC-5’e hazırlık yaparken, plastik kirliliği gezegenimizi harap etmeye, ekosistemleri ve yaban hayatı yok etmeye, iklim değişikliğini tetiklemeye ve soluduğumuz hava, tükettiğimiz gıda ve su yoluyla bedenimize sızmaya devam ediyor.

​​Veriler net: Küresel plastik üretimi, 2000’den 2019’a ikiye katlanarak yıllık 460 milyon tona ulaştı[1] ve müdahale edilmezse 2050’ye kadar üç katına çıkması bekleniyor.[2] Bu, küresel ısınmayı 1,5°C altında tutmak için kalan karbon bütçesinin %13’ünü veya daha fazlasını tüketecek.[3] Müzakereler başladığından bu yana geçen iki yılda, yaklaşık 20 milyon ton plastik okyanuslara karıştı.4] Bugün okyanuslarımızda bulunan beş trilyon plastik parçası dünyanın etrafını 400 kez dolaşmaya yetiyor.[5] Maalesef bugüne kadar üretilen plastiğin yüzde 90’ı geri dönüştürülmedi.[6] Türkiye’de de plastik kirliliği alarm veriyor; Akdeniz’den alınan derin deniz örneklerinin yüzde 92,8’inde plastik var, Akdeniz Havzası’nda her 4 metrekareye 1 plastik atık düşüyor.[7]

Bu müzakerelerin son turunda, devletler plastik krizini sona erdirmek ya da bu sorumluluktan kaçınarak plastik kirliliğinin gezegenimize zarar vermeye devam etmesine göz yummak arasında bir tercih yapacaklar. 25 Kasım’da başlayacak olan bu toplantı, insan sağlığını ve doğayı korumak için tüm plastik yaşam döngüsünü kapsayan cesur ve bağlayıcı küresel eylemleri karara bağlayacak bir dönüm noktası olmalı ve bu dönüm noktasında Türkiye kararlı bir duruş sergilemeli, sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayacak adımlar atarak küresel eşitsizlik meselesine karşı örnek bir rol üstlenmeli. Türkiye’nin plastik kirliliğiyle mücadele etmek için atması gereken adımlar konusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye delegasyonuna çağrıda bulunuyor ve aşağıda sıraladığımız dört talebimizi müzakere masasına taşımalarını talep ediyoruz.
1. Plastik üretiminde azaltım

 Küresel ısınmanın 1,5 dereceyle sınırlı kalabilmesi için, plastik üretiminin 2040 yılına kadar %75 oranında azaltılması gerektiği öngörülmektedir. Türkiye, plastik üretimini düşürmeye yönelik politikalara öncelik vermelidir. Plastiğin %99’u fosil yakıtlardan üretilir; plastik krizi bir iklim krizidir. Türkiye’nin işlenmemiş/yeni plastik üretimini aşamalı olarak durdurmak, küresel plastik üretiminin %60’ını ve denizlerdeki plastik kirliliğinin %70’ini oluşturan tek kullanımlık plastik ürün ve ambalajlara son verme, düşük karbonlu, yeniden kullanıma dayalı bir ekonomiye adil ve kapsayıcı bir geçişi sağlayan pozisyonu savunur olması gerekir. Çünkü üretimin azaltılması plastik kirliliğinin, bertarafının azaltılması için en öncelikli adımdır.
2. Tek kullanımlık plasti̇kleri̇n yasaklanması önceli̇ği̇nde küresel yasaklar ve en zararlı plasti̇kler i̇le bunlara bağlı ki̇myasalların kademeli olarak ortadan kaldırılması

Türkiye öncelikli olarak Avrupa Birliği’nin “Tek Kullanımlık Plastik Direktifi” ile yasakladığı kullan-at plastiklerden başlayarak, Sıfır Atık Mevzuatı’nda daha kararlı hedefler belirlemelidir. Plastik ürün tasarımında geri dönüştürülebilirlik ve yeniden kullanılabilirlik ile geri dönüştürülmüş ve yeniden kullanılmış içerik öncelikli hedefler olmalıdır. Bu önceliklerle döngüsel ekonomiye geçişi sağlamak için küresel kriterler belirlenmelidir.

3. Plasti̇k atık ithalatının kademeli olarak yasaklanması

Türkiye, 2023’te AB’nin plastik atıklarının %56’sını alarak bu alanda son beş senedir lider konumda ve İngiltere’den en çok yasa dışı plastik atık alan ülkedir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin bir nevi geri dönüşüm tesisi olarak kullanılmak istenmesine, en başta Türkiye Cumhuriyeti yönetimi karşı çıkmalı, plastik atık ticareti bir “küresel eşitsizlik” meselesi olarak ele alınmalıdır.

İklim Değişikliği Başkanlığı’nın 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi[8] çerçevesinde atık sektörü stratejilerine paralel olarak Türkiye, atık ithalatına olan bağımlılığını sonlandırmalı ve 2026 yılına kadar “Sıfır Atık Mevzuatı” çerçevesinde kademeli bir atık ithalatı yasağı uygulamaya koyarak, plastik atık ithalatından çıkış rotasını ilan etmeli; yerel atık azaltma, toplama ve geri dönüşüm mekanizmalarını güçlendirmelidir. Bunun akabinde plastik üretimi, tüketimi ve ithalatında daha şeffaf bir politika izlenmeli ve atılan adımların etkinliği yıllık raporlamalarla takip edilmelidir.
4. Si̇vi̇l toplumun güçlendi̇ri̇lmesi̇ ve katılımı

Sivil toplum örgütlerinin süreçlere katılımı arttırılmalı, öneri geliştirmelerine olanak tanınmalı ve karar alma mekanizmalarına katkı sunmaları sağlanmalıdır.

Açıklamayı imzalayan kurumlar:
Çöpüne Sahip Çık Vakfı
Greenpeace Türkiye
Plastiksiz Türkiye Platformu
TEMA Vakfı
TÜRÇEV
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı)


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın