Deutsche Telekom, bu yılın başlarında düzenlenen MWC’de, telefonunuzda görevleri yerine getirmenizi sağlayacak yapay zeka destekli sanal asistanla donatılmış bir telefon konseptini tanıttı. Bu asistan, şu anda çeşitli işlevler için uygulamalarda kullanılsa da, zamanla doğrudan uygulamaların dışında çalışacak şekilde tasarlandı ve doğrudan uygulamaların temelini oluşturan veritabanları ile çalışıyor.

Piyasada çok sayıda uygulama bulunması kötü bir şey değil ancak tek bir hedef için (örneğin konaklama, uçak bileti, araç kiralama vb. gerektiren bir gezi rezervasyonu yapmak) birden fazla uygulama arasında gezinmek can sıkıcı olabiliyor. Ancak artık yapay zeka asistanı, söz konusu tüm uygulamaların veri tabanlarıyla iletişim kurup tek bir cevap/çözüm sunarak bir danışman gibi hareket ediyor ve sonuç olarak kullanıcıların hayatını kolaylaştırıyor.

Bu son yenilik -eğer yakın gelecekte hayata geçerse- uygulama tasarımı ve pazarlamasında önemli bir değişime işaret edecek. Özellikle seyahat, finans ve kamu hizmetleri gibi sektörlerdeki hizmet odaklı uygulamalar için bu durum geçerli olacak. Bu sektörler, kullanıcılarının giderek daha fazla yapay zeka asistanlarına güvenmesi nedeniyle, tamamen unutulma tehlikesi ile karşı karşıya demek yanlis olmayacaktir.

Bu hizmet tabanlı uygulamaları geliştiren mühendisler için geleneksel bir hedef olan uygulama arayüzleri aracılığıyla kullanıcı katılımını artırmak artık daha az önemli hale geliyor. Bunun yerine, birincil hedef, AI sistemlerinin veritabanlarına sorunsuz bir şekilde erişebilmesini ve etkileşimde bulunabilmesini sağlamak olacak.

Bunun için de güvenli, verimli ve yapay zeka sistemlerinden gelen karmaşık istekleri işleyebilen API’lar da dahil olmak üzere güçlü bir backend altyapısı gerekiyor. Ayrıca, yapay zeka sistemlerinin veritabanlarına doğrudan erişimi, göz önünde bulundurulması gereken yeni güvenlik açıkları ortaya çıkarabileceğinden, büyük olasılıkla bu yeni yapay zeka destekli asistanlar çağında güvenlik protokollerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekecek.

Yapay zeka destekli asistanların etkin olduğu ve uygulamalara gerek duymayan telefonların çağında uygulama pazarlamacılarını zorlu problemler bekliyor. Pazarlama dünyasının geleneksel hedeflerinden olan uygulama indirmeleri ve uygulama içi etkileşim gibi metrikler artık daha az geçerli olacak.

Yapay zeka asistanlarının yükselişi, hedeflerin değiştiği anlamına geliyor: Pazarlamacıların artık kullanıcıların, yapay zeka asistanlarının bu uygulamaların arkasındaki veritabanlarını ve hizmetleri nasıl kullanacaklarını öğrenmelerini ve bu konuda talimat verebilmelerini sağlamaya odaklanmaları gerekiyor. Örneğin, yeni hedef, kullanıcıları bir seyahat rezervasyon uygulamasını indirmeye zorlamak yerine, AI asistanlarından bu uygulamanın veritabanı tarafından sağlanan verileri ve servisleri kullanarak bir uçuş rezervasyonu yapmalarını istemek olabilir.

Bu değişim eğlence ve oyun uygulamalarını da etkileyecek; ancak buradaki zorluk, kullanıcıları yapay zeka asistanlarının uygulamayı yüklemesini ikna etmek ve uygulamanın kullanımını sürekli kılmak için ilgi çekici bir kullanıcı deneyimi sunmasını sağlamak olacaktır.

Bu yeni çağda kanal çeşitlendirmesi önemli bir rol oynuyor. Geleneksel mobil kullanıcı yolculuğu, yani uygulamalara göz atma, uygulamaları kurma ve denemeler bu süreçten önemli ölçüde etkilenecek. Kullanıcıların aradığı şeyi bulmak için ses komutları, anahtar kelimeler ve AI asistan etkileşimleri daha çok kullanılacak.

Bu nedenle uygulama sahipleri, kullanıcı edinimi ve etkileşim için mevcut yaklaşımlarını gözden geçirmek zorunda kalacak. Pazarlamacıların potansiyel kullanıcılara ulaşmak için sosyal medya dahil olmak üzere çeşitli kanallardan yararlanmaları gerekecek. Yapay zeka anahtar kelimeleri için optimize edilmiş arama motorları, backend hizmetlerinin ve veritabanlarının değerini gösterebilen içerik platformları da bu kanallar arasında yer alacak.

Yapay zeka asistanlarının yaygınlaşması, arama davranışlarında da bir değişime yol açacaktır. Kullanıcılar, bir arama motoruna anahtar kelime yazmak yerine, giderek daha fazla yapay zeka asistanlarından bilgi bulmalarını veya bir öneri sunmalarını isteyecekler. Bu, gücün yapay zeka asistanında olduğu anlamına gelecek ve AI sistemlerinin kullanıcı aramalarını nasıl yorumladığı ve yanıtladığı ile ilgili yeni bir tür arama motoru optimizasyonu gerektirecek. Şirketlerin, servislerinin yapay zeka asistanları tarafından kolayca keşfedilebilmesini sağlamak için yatırım yapmaları gerekecek.

Son olarak, reklam stratejilerinin de değişmesi gerekecek. Bir uygulamayı indirip denemeye yönlendiren reklamlar, artık gereksiz hale gelecek ve bunun yerine yapay zeka asistanları ile erişilen backend servislerinin değerini öne çıkarmaları gerekecek. Bu reklamların, hizmetin kullanım kolaylığı, hızı veya onu rakiplerinden ayıran benzersiz özellikleri gibi avantajlarını açıkça anlatmasının ne denli önemli olduğunu gösteriyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın