Uluslararası arenada akıllı şebeke yatırımlarına geçilmesinde birçok etkenin yer aldığı, bunlardan en önemlileri; maliyetlerin azaltılması ve verimliliğin arttırılması, enerji satışındaki rekabet ve artan mevzuat baskıları olarak sıralanıyor. Başta ABD olmak üzere, aynı zamanda birçok Avrupa ülkesinde akıllı şebeke ve akıllı sayaç yatırımları önemli yer tutuyor.
Türkiye?de akıllı sayaç sistemine geçiş belli bir süre alacak
Deloitte?a göre; ülkemizde akıllı sayaç yatırımları, mevcut durumda otomatik sayaç okuma sistemi (OSOS) başlığı altında adlandırılmakta ve elektrik iletim ve dağıtım şebekeleri için gündeme gelmektedir. Ancak akıllı şebeke sistemine tam anlamıyla geçiş belli bir süre alacak. Şüphesiz önümüzdeki kısa vadede dağıtım ve perakende satış şirketlerinin ayrışması, liberal piyasaya tam geçişin hızlanması ve serbest tüketici limitinin daha da azaltılması ile konu önemini arttıracak. Elektrik ticaretinde rekabetin daha da artması ile birlikte müşterilerine daha iyi hizmet sunmak, kaçakları azaltmak ve varlık yönetiminde bir adım öne geçmek isteyen perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin akıllı şebeke yatırımlarına zaman kaybetmeden geçeceği belirtiliyor.
Yasal süreç
Deloitte tarafından, Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik doğrultusunda elektrik üretmek isteyen özel veya tüzel kişilerin uzlaştırma verilerine zamanında ulaşmak için dağıtım şirketlerinin OSOS konusunda ilerleme ihtiyacına dikkat çekiliyor.
Deloitte, akıllı sayaçlar konusundaki yasal süreçte atılması gereken adımları şu şekilde sıralıyor: Nisan 2011 tarihinde yayınlanan ?Otomatik Sayaç Okuma Sistemlerinin Kapsamına ve Sayaç Değerlerinin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar? kapsamında belirtildiği üzere dağıtım şirketleri tarafından ivedi olarak gerekli altyapı tasarımlarının EPDK?ya (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) iletilmesi gerekmektedir. Usul ve esaslara göre ayrıca, bu yıl içerisinde içerisinde dağıtım şirketleri tarafından OSOS kapsamına alınması gereken tüketicilerin tüketim limitlerinin belirlenerek EPDK?ya sunulması ön plana çıkmaktadır. Mevcut durumda limit yıllık 800 MWh olup, bu değer yeniden belirlenecek limitlerle dağıtım bölgeleri arasında da farklılık gösterebilecektir. Bu noktada dağıtım şirketleri tarafından zaman kaybetmeksizin ekonomik ve teknik fizibilite çalışması yapılarak bulguların bir vaka analizine dayandırılması gerekiyor.
Verilerin iyi tanımlanması gerekiyor
Deloitte tarafından, dağıtım şirketleri tarafından yapılacak fizibilite ve altyapı tasarım çalışmaları esnasında, ölçüm noktalarından veri toplama merkezine aktarılması gereken verilerin iyi tanımlanması gerektiği belirtiliyor. Sayaçlara ilişkin tanımlayıcı kimlik verilerinin, tahakkuk ve faturalamaya esas verilerin (toplam aktif ve reaktif enerji endeksleri, dönemsel en yüksek demand verileri, yük profil eğrileri) ve sayaç durum bilgilerinin (kalibrasyon zamanı, zayıf pil uyarısı, klemens ve/veya gövde kapakları açılma uyarısı gibi) veri merkezlerinde tarihsel olarak saklanmasının ve farklı boyutlarda raporlama olanaklarının bulunmasının, ölçüm noktalarının zamanında ve doğru izlenmesinin, aynı zamanda faturalama sistemlerinin tutarlı verilerle beslenerek kayıp ve kaçağın büyük oranda azaltılmasının, şebekenin verimli bir şekilde yönetilerek yatırımların ve operasyonların daha doğru planlanması ve akabinde gerçekleştirilmesi adına büyük faydalar sağlayacağı vurgulanıyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.