“Yılın en ilham verici haftası” Brand Week Istanbul, üçüncü ve son gününde Bekir Ağırdır, Slumdog Millionaire kitabının yazarı Vikas Swarup, oyuncu Ali Atay ve şef Fatih Tutak gibi isimleri ağırladı.

“Yeniden düşün. Yeniden yarat. Yeniden inşa et.” temasıyla Türkiye’nin ve dünyanın en yaratıcı isimlerini, iş dünyasının ezber bozan uzmanlarını ve trendlere yön veren düşünce liderlerini bir araya getiren Brand Week Istanbul’da üçüncü gün geride kaldı.

“Pazarlama ve iletişim, susup dinlemektir”

“Belirsizlik Çağında İş Yönetimi” başlıklı oturumda konuşan Bekir Ağırdır, “Geçen yıl NFT, meta konuşuyorduk, şu an İsrail ve  Gazze’yi konuşmak durumunda kalıyoruz” şeklinde sözlerine başladı. “Dünya artık karmaşıklık ve belirsizlik esaslı ve bu geçici değil. Bugünün dünyasını yeni baştan düşünmemiz gerekir” diyerek konuyu dört boyutta ele aldı. İlk olarak gıda krizi ve iklim krizi gibi sorunların kitlesel üretim modeliyle ilişkili olduğunu ifade eden Ağırdır, sadece çevreyi kirletmeden üretim yapmaya odaklanmak yerine yeni bir üretim ve tüketim anlayışına dönmek gerektiğini vurguladı. İkinci olarak teknolojiye değinerek, “Teknolojik sıçrama asıl zihnimizi ve iş yapış şeklimizi değiştirdi. Bizi zaman ve mekândan ayrı olarak iletişim kurmaya, örgütlenmeye ve aslında yerçekimsiz hayata yönlendirdi” dedi. 

Üçüncü ve dördüncü katman olarak insan ve toplumdaki değişim ile kültüre işaret eden Ağırdır; “Şirketlerin en çok ıskaladığı yerlerden biri burası. Bireyleri, toplumları standart tanımlar içinde değerlendiriyoruz. Mesela hemen Z kuşağı diyip, doğum tarihlerinden açıklamaya çalışıyoruz. Ama gerçekte, Afganistan’da bir kız telefonundan Paris’te nasıl bir hayat olduğunu görebiliyor” dedi. “Karşınızdaki insanlar artık bir tek sizin anlattığınız hikâyeye ait değil. Onların da kendi bilgileri var. Dolayısıyla haber ve bilgi sadece güçlü olanların kontrolünde değil” ifadelerini kullanan Ağırdır, sözlerini “Pazarlama, iletişim denilen şey artık susup dinlemektir” şeklinde sürdürdü. 

“Çatlaktan sızan ışığı görmek için kafamızı kaldırmamız gerekli”

Bekir Ağırdır ile “Türkiye Gündemi: Bireyin, Toplumun ve Yakın Geleceğin İz Düşümü” başlıklı oturumda bir araya gelen Prof. Dr. Yankı Yazgan, güven duygusu sarsıldıkça korkunun ve güvenilecek kişi ve kurum arayışının arttığını, kesinlik ihtiyacının karşılanmadığı koşulların odaklanma sorunu yarattığını vurguladı. Metropoldeki gündelik hayatın endişe ürettiğini ancak daha iyi bir hayat umuduyla metropol kalabalıklarına eklemlenmeye devam ettiğimizi söyleyen Ağırdır kuşkuları aşmak için örgütlü gayrete ihtiyacımız olduğunu ekledi. Çözüm önerisini Leonard Cohen’den ilhamla verdiği metaforla açıklayan Prof. Dr. Yazgan ise duvardaki çatlaktan sızan ışığı görmek için kafamızı kaldırmamız gerektiği görüşündeydi: “Zihinsel yorgunluktan ve beraberinde gelen korkulardan arınmak, daha iyi bir ihtimali hayata geçirebilmek için kendimizi dinçleştirmek zorundayız.”

Slumdog Millionare’in yazarından hayat için yedi ders

Dünyaca ünlü Slumdog Millionaire filminin yazarı Vikas Swarup konuşmasında beklenmeyeni kucaklamanın anahtar niteliğinde olduğunu vurguladı. Bu yolda hayattan alabileceğimiz 7 dersi şu şekilde sıraladı:

Merak: “Beyin kasa benzer ve onu en iyi merak çalıştırır” diyen Swarup’a göre karmaşık durumların içinden çıkmak için IQ (Intelligence Quotient) tek başına yeterli değil, CQ (Curiosity Quotient) da son derece önemli. Adapte olabilir olmak: Sürekli değişen dünyada öyle bir zihniyet benimsemeliyiz ki kurban rolüne kapılmak yerine bugünün değişen dünyasında uyumlanabilmeliyiz. Gayret: Çok çalışmak başarıya giden tek yol değildir. Asıl olan başarısızlıkları sindirebilmek ve vazgeçmemek. Dayanıklılık: Konuşmasında başarısızlıklar karşısında dayanıklılığını koruyarak başarıya ulaşan Henry Ford, JK Rowling gibi isimleri örnek gösteren Swarup’a göre anlamlı bir hayatın başlıca gerekliliklerinden biri de “dayanıklılık”. İlişkilere yatırım: Hiç kimsenin tek başına var olamayacağını vurgulayan Swarup, bizi biz yapan ailemizle, eşimizle ve dostlarımızla iyi ilişkiler içerisinde olmamızı öneriyor. Belli bir zemine bağlı olmak: Bu ders duygusal ve ruhsal dengemizi sağlamakla ilgili. Swarup, iyi bir gelecek sloganı olarak gördüğü bu kuralın bizi mütevazı tutacağını vurguluyor. Büyük resmi görmek: “Ne kadar bildiğiniz ne kadar görebildiğinize bağlıdır” diyen Swarup’a göre hayatta iyi kararlar verenler, örüntüleri ve olasılıkları daha iyi analiz ettikleri için büyük resmi görebilenler.

Sessiz ve Sürdürülebilir Lüks

Positive Luxury Kurucu Ortağı Diana Verde Nieto, “Sessiz ve Sürdürülebilir Lüks” konuşmasıyla sahneyi Karimi’den devraldı. Son 40 yıldır büyümesini sürdürmüş yegâne sektör olan lüks sektöründeki bu trendin devam edeceğini söyleyen Nieto, sürdürülebilirliğin markaların misyonuna yerleşik olması gerektiğini belirtti: ‘‘Z kuşağı farklı çünkü dünyayı ve sürdürülebilirliği umursuyorlar. Sürdürebilir kalkınma bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını tehlikeye atmamaktadır. İşte bu yaklaşım öncelikle markaların amacına yerleşik olmalı. Sürdürülebilirlik iddiası olan markalar bu konuda taahhüt vermeli, aksiyon almalı, şeffaf olmalı ve hesap sorulabilir olmalı. Her şeyin daha azını düşünmek mümkün ve şirketler bunu düşünmek zorunda.”

Sürdürülebilirlik ve kârın birbirinin zıttı olmadığını, bilakis beraber ilerleyebileceklerini ifade eden Nieto, yeni baştan hayal etme çağında inovasyondan aldığımız güçle her birimizin toplumu değiştirme şansı olduğunu vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

“Kötü yerli filmlerin olduğu bir listem var”

Oyuncu Ali Atay, komedyen Baturay Özdemir, oyuncu ve yönetmen Olgu Baran ile yönetici yapımcı Hazer Baycan’ın bir araya geldiği “Kusurlu Mükemmellik” başlıklı oturumda konuşan Atay, “Türkiye’de sahnenin en iyisi olması için tekrar çekimleri çok fazla yapamazsınız çünkü böyle bütçeler yok. O yüzden yapabileceğim en mantıklı şeyi yapıp iyi oyuna odaklanıyorum. Sahnede öne çıkan oyuncu, arkadaki herhangi bir şeyi unutturur” diye konuştu. “Kusur size yeni bir kapı açar, başka fırsatlar sunar” diyerek kötü işlerden de ilham alınabileceğini söyleyen Atay, “Kötü yerli filmlerin olduğu bir listem var ama sakın isim vermemi istemeyin!” sözleriyle dinleyicileri güldürdü.

“Kusursuz yerine gerçek demek daha doğru olur” 

Reklam dünyasında tüm sürecin kusursuzluk üzerine işlediğini belirten Hazer Baycan, “Bu, reklamı tek tipleştiriyor. Yeni dünyada bunun değişmesi gerekli çünkü tüketici de gerçek, samimi olana ilgi gösteriyor. Reklamların özgün, benzersiz ve kusursuzluktan uzak olabilmesi için o reklam kreatifinin içerisinde yer alan herkesin özgür bırakılması şart” sözleriyle düşüncesini paylaştı. Olgu Baran ise, “Kusursuz yerine gerçek demek daha doğru olur” diye konuştu.

Sinemayla dünyayı değiştirmek mümkün mü?

Afgan yönetmen ve akademisyen Dr. Sahraa Karimi, Taliban rejimi ve kültüre yansımasını aktardığı konuşmasına, “Ülkemdeki birçok film yapımcısı ve yönetmen, batının söylemine uygun üretimler yapıyor. Bizim tarihimize, bizim kültürümüze veya geleneklerimize odaklanmıyor. Genellikle bir mağdur veya kahraman söylemine yer veriyor ama tüm bunların arasında bir dünya var. Film yapan insanların bu iki arada kalan dünyayı dürüst bir şekilde aktarmaları gerektiğini düşünüyorum” sözleriyle başladı.

Afganistan’ın başkenti Kabil’in Taliban güçlerince ele geçirildiği 2021’e uzanan Karimi, “Afganistan’ın güzellikleri, tarihi ve kültürü var. 36 milyon nüfusuyla 36 milyon hikâyesi olan bir toplum. Bütün bunları anlatacağımız bir filmle ortaya çıktıktan sonra bizi desteklemediler. Taliban’ı, intihar bombacılarını, sefaleti gösterdiler. Dayanışmadan, insanlıktan, hikâye anlatmaktan ve değişimden bahsediyoruz. Bunlar sinema ile hayata geçirilebilir. Sinema halk içinde değişim yaratabileceğimiz bir araç, kendimizle ve halkımızla iletişime geçip kimliğimizi savunacağımız en güçlü mecra. Eğer kendi kültürümüzü yansıtacak daha fazla film üretebilseydik bu kara zamanlarımızı görmezdik” dedi.

Gelenekten geleceğe zeytin

Turk Fatih Tutak Kurucusu Şef Fatih Tutak ve Bunge Pazarlama, Ticari Pazarlama ve E-ticaret Lideri Pınar Nokay’ın konuk olduğu “Kültür, Medeniyet, Gelecek: Bir Zeytin Felsefesi” başlıklı oturum MediaCat Genel Yayın Yönetmeni Pelin Özkan’ın moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturumda Nokay, Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı konusunda nerede olduğunu görme amacıyla dört yıl kadar önce başlattıkları projelerde zeytinin Anadolu’dan yayıldığını gördüklerini söyledi. İki ciltlik bir kitap hazırlattıklarını belirten Nokay, UNESCO ile raporlar paylaştıklarını ve bu raporların akademik çalışmalarda da kullanıldığını belirtti.

“Yurtdışında arkadaşlarınıza gururla zeytinyağı hediye edin”

Türk zeytinyağını dünyaya tanıtmanın şefler aracılığıyla olacağını söyleyen Nokay’ı destekleyen Tutak, İtalya ve İspanya’nın daha büyük pazar paylarına sahip olmalarına rağmen yeterince zeytin üretemediklerini, Türkiye’den aldıklarını ve Türkiye’de üretilen zeytinyağının yüksek kalitede olduğunu aktardı. Mezuniyeti sonrası ilk olarak Uzakdoğu’ya gitme, İpekyolu’nu takip etme sebebini Türk mutfağının köklerine inmek, yemeğin izini takip etmek olarak açıklayan Tutak; Avrupa’nın gastronomik restoran geleneğini, çok eskiden beri tadım restoranlarına sahip olan Japonya’dan aldığını belirti. Dünyanın geleneği göz önünde bulundurduğunu, kültürümüze yeterince sahip çıkmadığımızı da söyleyen Tutak, katılımcılara da bir çağrıda bulundu: “Yurtdışına çıkıyorsanız, arkadaşlarınıza zeytinyağı ya da buradan bir ürünü gururla hediye edin.”

Yaratıcılık neden evrendeki en güçlü yeti?

Kevin Chesters Consulting Kurucusu Kev Chesters, “Yaratıcı olmadığınız sürece ilerleme kaydetmeniz imkânsız” diyerek başladığı oturumda yaratıcılığın neden evrendeki en güçlü yeti olduğuna değindi: “Sıra dışı bir zorlukla baş başa kaldığınızda ve sıradan cevaplarla bunların üstesinden gelemediğimizde yaratıcılığımızı ortaya koymamız gerekir. Yaratıcılık sizi olmayacak durumlardan veya zorluklardan kurtarabilecek bir güçtür. Başarısız olsanız dahi yaratıcı olmaya devam ederseniz mutlu olursunuz. Sorunları çözmese bile sorunları çözerken eğlenmiş olursunuz.”

Yaratıcılık için korku, öfke, iyimserlik ve işbirliğinin çok önemli olduğunu ifade eden Chesters şöyle konuştu: “Dürüst olmak gerekirse korku güçtür ve bu sizi yeni bir şeyin başlangıcına getirir. Öfke bir karşı duruştur ve devamında bir şeyin gelmesi kaçınılmazdır. Her şeyi değiştirebileceğine olan iyimser inancınız sizi bir yere taşıyacak olan tutumdur. İşbirliğinden kastımsa şu: Bir arada çalışmanın gücünden yararlanmalıyız.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın