Varlık fiyatları son dönemde ağırlıklı olarak Orta Doğu’daki savaş, ABD tahvil faizlerinin seyri ve bilançolar üçgeninde yön bulmaya çalışırken İsrail’in hafta sonu Gazze’ye karadan bir operasyon düzenlemesi piyasaları temkinli kalmaya itiyor. Jeopolitik riskler belirleyici unsur olarak çalışırken yeni haftada ayrıca makroekonomik görünüme olan hassasiyet de artabilir. Bu kapsamda yurt içinde Ekim ayı TÜFE rakamının yanında TCMB’nin zaman zaman para politikasına dair sinyaller de verebildiği enflasyon raporu açıklanacak. Yurt dışında ise haftanın en önemli konu başlığını Fed toplantısı oluşturuyor. Faiz değişikliğinin beklenmediği toplantıda Merkez Bankası’nın gelecek dönemlere dair vereceği sinyaller dikkatle izlenecek. Makroekonomik veri açısından oldukça yoğun olan haftada ABD Ekim ayı istihdam rakamlarının ise bir adım öne çıktığını görüyoruz.
TCMB’nin geçen hafta politika faizini 500 baz puanlık artırımla %35 seviyesine taşımasının ardından yurt içinde yeni haftanın odak noktasında yılın son enflasyon raporu olacak. Hatırlanacağı gibi son raporda TCMB yıl sonu tahminini %58 olarak açıklamıştı. Aynı dönem için OVP’de %65, son açıklanan piyasa katılımcıları anketinde ise %68 oranında beklentiler söz konusu. Dolayısıyla TCMB’nin de halihazırda aşılan yıl sonu tahminini güncellemesini bekliyoruz. %33 olan 2024 sonu tahmini ise OVP ile uyumlu olduğu için aynı kalma ihtimali yüksek görünüyor. Bu tahminin yukarı yönlü güncellenmesi ise TCMB’nin faiz artırımlarını devam ettireceğinin çok kuvvetli bir sinyali olur.
Yurt dışında ise haftanın odak noktasında Fed toplantısı olacak. Fed Başkanı Powell’ın son yaptığı konuşmanın ardından Merkez Bankası’nın 1 Kasım’daki toplantısında faiz artırımına gitmeyeceği büyük ölçüde netleşmişti. Dolayısıyla piyasa beklentisi de Powell’ın verdiği mesajlarla uyumlu olarak artırım olmayacağına işaret ediyor. Bu noktada faiz artırımından ziyade sonraki dönemlere ilişkin verilecek mesajların daha fazla önem taşıdığını düşünüyoruz. Öyle ki piyasalar Aralık ayı toplantısında da faiz artırımı beklenmiyor. Bu nedenle hem toplantı sonrasında yayımlanacak metindeki olası vurgu değişiklikleri hem de Powell’ın mesajları dikkatle izlenecektir. Toplantıda makroekonomik tahminlerde ise herhangi bir güncelleme yapılmayacak.
Geçen hafta açıklanan ABD GSYH ve PCE rakamlarının ardından bu hafta ise Kasım ayı istihdam rakamlarını izleyeceğiz. Hatırlanacağı gibi önceki ay açıklanan veriler son derece güçlü bir tablo ortaya koymuştu. Öyle ki 170 bin kişi artması beklenen tarım dışı istihdamda 336 bin kişilik artış yaşanmıştı Ekim ayı için de 170 bine yakın bir beklenti söz konusu. Geçen ay olduğu gibi çok daha kuvvetli bir istihdam artışı görülmesi durumunda ise faiz oranlarının uzun bir süre daha yüksek kalacağına yönelik beklentiler artış gösterebilir. Böyle bir senaryoda 10 yıl vadeli tahvil faizinin yukarı yönlü denemelerine devam ettiğini görebiliriz. Ayrıca şunu da eklemek isteriz ki istihdam verilerinin para politikası açısından önem derecesi yüksek ancak verilerin Fed toplantısının ardından açıklanacak olması yaratabileceği piyasa etkisini limitleyebilir.
TL: TL açısından yeni haftada Ekim ayı TÜFE rakamı, enflasyon raporu ve PPK özetleri gibi önem derecesi yüksek konu başlıklarını takip edeceğiz. Özellikle TÜFE açısından bir değerlendirme yapmak gerekirse Haziran ayında yıllık bazda %38,2 seviyesine gerileyen enflasyonun sonrasında ise arka arkaya üç ay yukarı yönlü bir eğilim sergileyerek %61,5 seviyesine yükseldiğini görmüştük. Ortalama piyasa beklentisi bu eğilimin Ekim ayında da devam edeceği %63 seviyesine yaklaşılacağı yönünde.
Sonraki aylara baktığımızda ise yıl sonu tahmininin OVP’de %65, piyasa katılımcıları anketinde %68 seviyesinde bulunduğunu görüyoruz. 12 ay sonrasına ilişkin tahminler ise %45 seviyesinde yer alıyor. Enflasyonun gelecek yılın ikinci yarısından önce yönünü aşağı çevirmesi beklenmezken yılın ilk yarısında ise %70’e yaklaşma ve hatta üzerini test etme potansiyeli de söz konusu. OVP’de bulunan %65’lik yıl sonu tahminin aşılmaması için enflasyonun önümüzdeki süre zarfında her ay en fazla %3,3 civarında artması gerekiyor. Ancak Ekim ayına ilişkin tahminler yukarı yönlü risklerin daha fazla olduğuna işaret ediyor.
Borsa İstanbul: Merkez Bankası’nın geçen hafta politika faizini %35’e yükseltmesinin ardından Cuma günü TL mevduat payının artırılmasına ve sadeleşmeye yönelik yeni adımlar açıklaması açılışın ardından özellikle bankacılık hisselerinin iyimser bir performans sergilemesini sağladı. Ancak hisse senetlerinde volatilite son derece yüksek seyrederken fiyatların gün içinde her iki yöne de sıklıkla yön değiştirebildiğini görüyoruz. Bu kapsamda açılışın ardından yaşanan iyimserlik hızlı bir şekilde ortadan kalkarken endeks günü sınırlı değer kazanımı ile noktaladı. Özellikle jeopolitik risklerin devam etmesinin kısa vadede risk iştahını önemli ölçüde limitlediğini görüyoruz. Bu kapsamda İsrail’in hafta sonu Gazze’ye düzenlediği operasyonun ardından kırılganlık devam ediyor. Türkiye’nin savaşın başındaki diplomatik duruşunun değiştiğine yönelik algı da TL varlıklara negatif yansıyabilir. Teknik açıdan bakıldığında ise endeksin 7400 puanın üzerinde tutunup tutunamayacağının kısa vadeli görünüm açısından son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.