Türkiye’nin saygın markalarına dijital pazarlama, içerik ve medya PR danışmanlık hizmeti veren Minzo Medya Ajans kurucusu Murat Özdoğan e-ticaret sürecinin nereye gittiği konusunda açıklamalarda bulundu.

Pandemi bitti, lakin getirdiği alışkanlıklar devam ediyor. Bu alışkanlıkların en başında online alışveriş’e (E-ticaret) olan devamlılık devam ediyor. Durum öyle bir hal aldı ki giydiğimiz kıyafetten, taktığımız bileklikten içtiğimiz suya kadar kısacası tüm hobilerimizi ve ihtiyaçlarımızı bir ekrana dokunarak hallediyoruz. Peki bu e-ticaret süreci nereye gidiyor? E-ticaret yapmak isteyenler neler yapmalı? Bu soruların cevabını Türkiye’nin saygın markalarına dijital pazarlama, içerik ve medya PR danışmanlık hizmeti veren Minzo Medya Ajans kurucusu Murat Özdoğan anlattı.

Pandemi E-ticareti nasıl etkiledi? Pandemiden sonraki durum nedir?

Kapanmaların ve sokağa çıkma yasaklarının biraz uzun olması ister istemez alışveriş merkezlerinin ve mağazaların kapalı olmasına sebebiyet verirken, insanların evde daha çok zaman geçirmesi mobile olan ilgiyi arttırması ekran süresine bakma oranını da yükseltti. Bu da online reklamcılığa talebi arttırdı ve mobil ekranlarda daha çok reklam görmelerine sebep olurken, satın alma davranışlarını da etkiledi. Pandemiden sonra ki durum öyle bir hal aldı ki; Uzun süre evden çıkmayarak tüm alışverişlerimizi telefon ve bilgisayarlarımızdan yapınca evimizin altındaki markete bile gitmeye üşenir duruma geldik. Bu durum çocuklarımıza da sirayet etti. Önceden çocuklarımızı markete gönderip şunu al diyebiliyorken, şuan onları markete göndermek neredeyse imkansız hale geldi. Sadece gıda değil, neredeyse tüm ihtiyaçlarımızı internetten sipariş veriyoruz. Bu da alışverişini internetten yapan kişilerin alışkanlıklarının da kalıcı anlamda değiştiğini görmemize neden oldu.

Peki E-Ticaret nereye gidiyor?

E-ticaret öyle bir yere gidiyor ki birkaç yıl sonra nereye geldiğini görünce ciddi anlamda şaşıracağız. Tahmini rakamlara bakacak olursak; dünya genelinde e-ticaret ateşi pandemiyle  birlikte hızlı bir büyüme sürecine girdi. 2022 yılını yaklaşık 5,5 trilyon dolar ile kapatan global e-ticaret hacminin, 2023’de %25’in üzerinde büyüyerek 7 trilyon dolara ulaşacağı belirtiliyor. Ülkemizde 2022 yılında 600 milyar TL’ye ulaşan e-ticaret hacminin, bu yıl 850 milyar TL’yi geçeceği öngörülüyor. Bu rakamlar ciddi anlamda büyük. 

TUİK verilerine baktığımızda son 12 ayda İnternet kullanan bireylerin İnternet üzerinden özel kullanım amacıyla mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme (e-ticaret) oranı, 2022 yılında %46,2 iken 2023 yılında %49,5 oldu. Cinsiyete göre İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı erkeklerde %52,4 kadınlarda %46,6 oldu. Bu oran, en son mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme zamanlarına göre incelendiğinde; bireylerin %38,0’ının son 3 ay içinde (2023 yılı ilk 3 ayı) mal veya hizmet satın aldığı ya da sipariş verdiği görüldü.

Peki markalar ne yapmalı? Ve E-ticarete yeni gireceklere neler önerirsiniz? Nasıl bir strateji izlemeli?

En önemli konuların başında doğru kişi ve ajanslarla çalışmak geliyor. Ajans desteği almak isteyen markalar, kurumsal destek alabilecekleri ajansları tercih etmeli. Süreci doğru yönetebileceğimiz ajansı nasıl bulacağız diye düşünebilirsiniz. Sizin sektörünüzle uyumlu başka markalarla çalışıp çalışmadıklarını ve nasıl bir yol haritası takip ettiklerini sorun. Yani bir markayı nereden nereye taşımış, ne kadar cirodan ne kadar ciroya yükseltmiş bu önemli. Muhakkak haftalık rapor istediğinizi belirtin. Çünkü bazı ajanslar düzenli raporlama sürecinde ne yazık ki biraz başarısızlar.  Bu sebeple de geç dönüş alma olasılığınız çok yüksek. Ve bir diğer  önemli konuda başarıyı kısa sürede beklememek. Biz Minzo Medya olarak bu tarz durumlarla karşılaşıyoruz. “Ben reklam verdim hemen müşteri kazanmalıyım” ya da “ben çalışma yapıyorum markam kısa sürede bilinsin ve büyüsün” beklentisi oluyor. Bu düşünceye girdiğimizde zaten başarısızlık baştan gelmiş oluyor. Siz öncelikle firmanızı, markanızı ve yaptığınız işi doğru anlatmakla başlamalısınız. Çünkü her geçen gün e-ticaret sitelerinin sayısı artıyor ve Google’da üst sıralarda yükselmeyi, bir de alternatifler çoğalarak rekabet artıyor. Rekabetin bu kadar çok olduğu bir yerde sizi hiç tanımayan, markanızı duymamış birisi ve güven duymayan müşteri adayı neden sizi tercih etsin ki? Reklam pazarlama araçlarını kullanmadan önce bunu da düşünerek planlamanızı buna göre yapmak büyük önem arz ediyor. Markanızı ve yaptığınız işleri güven temelinde başarılı bir şekilde anlattığınızda zaten satışların da zamanla arttığını gözlemleyeceksiniz. Yani özetle önce güven geliyor. Pazarlama olarak öncelikle iyi bir web sitesi gerekli ve tabi ardından da Google seo ve adwords reklamı geliyor. Çünkü Google’da arama yapıp sitenize ziyaret eden bir kişi sizin için potansiyel müşteridir. Bir ürüne, bir bilgiye ya da herhangi bir şeye ihtiyaç duymayan biri Google’da arama yapmıyor. Örneğin; ayakkabı satışı yapan bir internet siteniz varsa ve ayakkabıya ihtiyacı olan bir kişinin de Google’da ayakkabı aradığında ilk sıralarda ve sayfa da yer alan siteleri ziyaret ettiği gerçek. Hatta birçoğumuz 2. sayfaya bile inmiyoruz. 2’nciye insek bile 3’ncüye inmiyoruz. Ben şahsen çokta inmiyorum.  Böyle bir durumda ayakkabı ihtiyacı olup da sizi Google’da bulamayan potansiyel müşteri adayını kaybetmiş oluyorsunuz. Bunun yanı sıra hedef müşteri kitlesine ve sektörüne göre doğru planlanmış sosyal medya reklamlarının da göz ardı edilemez bir etkisi var. Reklam tarafını çok yönlü düşünmek gerek. Sadece fotoğrafların kullanıldığı bir reklamcılık değil, videoyla da desteklenen reklamcılığın çok daha ön planda olduğunu gözlemlemek mümkün. 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın