EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye’nin bölgesinde dinamik özel sektörü ve üretim potansiyeli ile kilit ülke olduğunu belirterek “Ülke olarak bölgemizin yeni tedarik üssü olmaya en yakın bir durumdayız. Ancak, Türkiye bunun için enerji potansiyelini de en etkin şekilde yönetmek zorundadır. Bir kez daha vurgulamak isterim ki enerji arz güvenliği ötelenecek bir konu değildir, milli bir meseledir” dedi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, yaptığı açıklamada sürdürülebilir gelecek için yenilenebilir enerjiye, yenilenebilir enerji içinde de güneş enerjisine özel önem verildiğinin altını çizdi.

Değişen ve dönüşen dünyamızın son yıllarda giderek artan ana sorununun iklim değişikliği olduğunu ve gündemin de bu kapsamda yapılan çalışmalara odaklandığını belirten Başkan Yorgancılar, “Bugün artık küresel ısınmanın 1,5 santigrat derece ile sınırlı kalması ve sera gazı salınımını azaltmak için tüm ülkelerde özel bir gayret sarf edilmektedir. Bu kapsamda da, enerji dönüşümü çok ciddi bir yer tutmaktadır. Sürdürülebilir gelecek için yenilenebilir enerji, yenilenebilir enerji içinde de güneş enerjisine özel önem verilmektedir” dedi.

JP Morgan CEO’su J. Dimon’un hissedarlarına yazdığı mektupta ‘Özel mülk sınıfındaki tarlalara el konularak rüzgâr ve güneş enerjisi üretimi yapılması gereklidir’ dediğini vurgulayan Yorgancılar, “Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak Türkiye ekonomisinin geleceği açısından sürdürülebilir üretim için yenilenebilir enerji potansiyelimizden daha fazla yararlanmamız gerektiğinin altını her platformda çizmeye özen gösterdik. Seçilmiş olduğum 2009 yılından bu yana Odamızda ağırladığımız Sayın Cumhurbaşkanlarımıza, Sayın Bakanlarımıza; geleceği şekillendirecek önemli başlıklar sunumumda ‘enerji arz ve talebindeki değişimlere’ dikkat çektik” diye konuştu.

Avrupa Birliği’nin resmi istatistiklerine göre yılda sadece 1200-1600 saat aralığında güneş gören Almanya’nın enerji tüketiminde güneş enerjisinin payının yüzde 8,38 olduğuna, ancak yılda 2400-3000 saat güneş gören Türkiye’de aynı payın yüzde 3,85’te kaldığına dikkat çeken Yorgancılar, “Benzer şekilde kişi başı güneş enerjisi kapasitesi Almanya’da 810 watt iken, yılda 1600-2000 saat güneş gören Danimarka’da 522 watt, Türkiye’de ise 111 watt’tır. Toplam güneş enerjisi kapasitesi açısından ise ilk iki sırada Çin’in ve Hindistan’ın yer alması, sanayideki rekabet gücümüz açısından da başlı başlına çok kritik bir bilgidir. Zira Çin, güneş enerjisi tedarik zincirinde de hakimiyetini sürdürmektedir” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin bu anlamda mevcut potansiyelini çok daha etkin kullanmasının elzem olduğunu dile getiren Yorgancılar, “Ülkemizde de çok sınırlı olmakla birlikte dünya, bırakın karayı, yüzen güneş enerjisi adaları inşa etmektedir. Toplam elektrik enerjisi üretimi içinde güneş enerjisi payımızın sadece yüzde 6,6 olduğunu düşündüğümüzde; bizim de hem karadan hem denizden maksimum faydayı sağlamamız gerektiği çok nettir. Benzer şekilde, hem sanayimizin hem de konutlarımızın kendi enerjisini üretmeleri için çok daha fazla desteğe ihtiyaç olduğu da açıktır” dedi.

Yorgancılar, konuyla ilgili yapılması gerekenleri “GES ve RES yatırımlarında ithalat ve vergi konularında teşvik/muafiyetlerin artırılmasına, gümrük vergisi ve anti-damping gibi ek maliyet uygulamalarının kaldırılması/düşürülmesine, uzun vadede düşük maliyetli finansman ve arazi tahsisinin sağlanmasına, sanayicinin yapacağı öz tüketim ve yenilenebilir enerji yatırımlarında proje onay ve izin süreçlerinin kolaylaştırılmasına, mümkünse yüksek güçlü tip projeler oluşturarak prosedür sürecinin minimuma indirilmesi gibi desteklere ihtiyaç vardır” sözleriyle dile getirdi.

Enerjide dışa bağımlılığın milli bir mesele olduğuna vurgu yapan Başkan Yorgancılar, şunları söyledi:

“Çünkü bugün adeta her şeyimizle elektriğe mahkum olduğumuz bir yüzyılda, yaşayarak da gördük ki, uluslararası arenada gerek siyasi kriz ortamında ve gerekse Rusya-Ukrayna gibi savaş durumlarında enerjide dışa bağımlılık milli bir meseledir. Türkiye, bulunduğu coğrafyada dinamik özel sektörü ve üretim potansiyeli ile her daim kilit ülke olma özelliğine sahip ve Bölgenin yeni tedarik üssü olmaya da en yakın ülkedir. Ancak, bunun için enerji potansiyelini de en etkin şekilde yönetmek zorundadır. Bir kez daha vurgulamak isterim ki, enerji arz güvenliği ötelenecek bir konu değildir, milli bir meseledir.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın