Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü TBMM’ye iletme taahhüdünün yankıları sürüyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından yapılan açıklamaya göre, İsveç’in üyeliğine ilişkin protokol yakında TBMM’ye sunulacak. Bu açıklamayı değerlendiren İstinye Üniversitesi (İSÜ) Öğretim Üyesi Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel, “Türkiye’nin AB ile ilişkilerde daha fazla gerginliğe yol açmamak, ABD ile sorun alanlarını azaltabilmek için İsveç’e uygunluk onayı verilmiş olabileceğini düşünüyorum” dedi. Prof. Dr. Erenel, NATO’nun ‘Ukrayna’nın desteğindeyiz’ ifadesini ise “‘Beni savaştan uzak tut, ne istersen vereyim’ şeklinde tecelli eden timsah gözyaşlarıdır” şeklinde yorumladı.

13.07.2023

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katıldı. Toplantının ardından konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin mutabakata varıldığını açıkladı. Genel Sekreterin açıklamasına göre, İsveç’in üyeliğine ilişkin protokol yakında TBMM’ye sunulacak. Bu durumu değerlendiren İstinye Üniversitesi (İSÜ) Öğretim Üyesi Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel, “Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumunun bu konuda özellikle AB ile ilişkilerde daha fazla gerginliğe yol açmamak hem gümrük birliği anlaşmasının giderek Türkiye aleyhine olan maddelerinin yeniden revize edilmesinin önünü açmak, vize vb. benzeri sorun alanlarını minimize edebilmek, ABD ile sorun alanlarını azaltabilmek için İsveç’e uygunluk onayı verilmiş olabileceğini düşünüyorum” dedi. 

“İsveç’in NATO üyeliğine iki farklı pencereden bakmak gerekir”

Prof. Dr. Fahri Erenel, Türkiye’nin Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğini desteklemesiyle ilgili görüşlerini ise şu şekilde paylaştı:

“Türkiye’nin Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğini destekler yönde ifadesini değerlendirmeden önce İsveç’in durumuna bakmak gerekecek. NATO dışında kalan AB üyeleri halen İsveç, Avusturya, Malta ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi. İsveç dışında diğer ülkelerin milli güç unsurları NATO’ya katkı sağlayacak yeterlilikte değil. İsveç, özellikle soğuk iklim şartlarında muharebe edecek şekilde yapılandırılmış ordusu, söz konusu şartlara uygun harp silah ve araçları ile diğer üç ülkeye göre farklılık gösteriyor. İsveç’in NATO üyeliğine iki farklı pencereden bakmak gerekiyor. Stratejik Pusula başlığı altında güvenlik mimarisini şekillendirmeye ve bu suretle stratejik özerklik kavramının altını doldurmaya çalışan ve NATO’ya tahsisli kuvvetlerin AB stratejik hedefleri içinde kullanımı konusunda geçen NATO zirvesinde önemli mesafe kat eden Avrupa Birliği. İsveç gibi bir gücün NATO’ya dahil olmasını AB’nin stratejik özerklik yaklaşımına önemli katkı olarak değerlendirdiği düşünülebilir. Diğer pencereden ise ABD bakıyor. Nedenlerini şu şekilde sıralamak mümkün olacaktır:

  • Kasım 2024’te yapılacak ABD Başkanlık seçimi öncesi Rusya cephesini genişleterek ve yaptığı hamlelerle Rusya’yı gerileten Başkan olarak tarihe geçmek ve seçimde bir adım öne geçebilmek
  • NATO’nun AB’li üyelerini Rusya’ya tamamen kanalize ederek ve bu hamlelerle Rusya’yı adeta tecrit etmek ve Çin ile ilişkilerini kesebilmek
  • Rusya’ya karşı güç yoğunluğu ve şartlara uygunluk açısından nispeten zayıf durumda olduğu Arktik bölgesinde Rusya’yı dengelemeye çalışmak
  • İsveç’in Baltık denizine özgü imal edilmiş denizaltıları ile muhtemel bir Baltık denizi denizaltı savaşında Rusya’nın konvansiyonel denizaltılarına karşı üstünlük sağlamak
  • Arktik bölgesine hâkim olarak yeni deniz ticaret yolu olarak ön plana çıkmaya başlayan Arktik Okyanusu

Türkiye, Ukrayna’yı bugüne kadar oyalayan başta ABD başta olmak üzere NATO ülkelerine mesaj veriyor. Mevcut şartlarda NATO’ya alınmayacağını Ukrayna dahil her ülke biliyor. Ukrayna’ya yapılan yardımların sahada bir işe yaramadığını, Ukrayna’nın her geçen gün erimekte olduğunu, kısa bir süre sonra Ukrayna’nın çözülebileceğini, NATO’nun aslında savaşın tam içinde olduğunu, kendi kuruluş anlaşmasını ihlal ettiğini, Ukrayna’nın Rusya’yı daha fazla yıpratma gücünün kalmadığını, eğer NATO dokümanlarında birinci öncelikli tehdit olarak görülen, sahada askeri anlamda birçok hatalar yapan ve yapmakta olan Rusya ile gerekirse NATO şemsiyesi altında cesurca mücadele diyor Türkiye.”

“NATO’nun ‘Ukrayna’nın desteğindeyiz’ ifadesi timsah gözyaşlarıdır”

NATO ülkelerinin timsal gözyaşı döktüğünü belirten Erenel, bu ifadeyi şöyle yorumladı:

“Ukrayna için savaşın başında konsolide olan NATO’nun AB’li üyeleri Ukrayna’ya Rusya’yı kendilerinde uzak tutması için harp silah ve araçlarını vererek, Rusya’ya yaptırım uygulayarak vicdanlarını rahatlatmaya çalışarak, Ukrayna’nın adım adım yok oluşunun adeta temellerini hazırladılar. Rusya, yavaşlatılmış olsa da geriletilemedi. Üstelik Rusya, Belarus’a taktik nükleer silah yerleştirerek bir adım daha kendilerine yaklaştı. Bugüne kadar savaşmayan NATO, Ukrayna’nın başına gelecekleri öngörerek kendini savaştan uzak tutmayı şimdilik başarabildi. NATO’nun ‘Ukrayna’nın desteğindeyiz’ ifadesi ‘beni savaştan uzak tut, ne istersen vereyim’ şeklinde tecelli eden timsah gözyaşlarıdır. Korkaklıktır.”

“Türkiye-Rusya ile ilişkilerinin gerileceğini düşünmüyorum”

Türkiye-Rusya ile ilişkilerinin gerilmeyeceğini düşündüğünü ifade eden Erenel, “Türkiye, bugüne kadar Rusya ile ilişkileri sürdürebilen tek NATO ülkesi. Aynı zamanda, Rusya’nın tek çıkış kapısı olma özelliğini sürdürüyor. Sorunlar yaşansa da Rusya ile ilişkilerin gerilemeyeceğini düşünüyorum. Bu durum dünya ve bölge barışı açısından da önem taşıyor” dedi. NATO içerisinde bir kırılma olduğunu ifade eden Erenel, şöyle devam etti: 

“NATO uzun süredir bu kırılmayı yaşıyor. AB, ABD’nin güvenlik şemsiyesi altında özerk politika gerçekleştirememekten şikayetçi. AB 4’üncü güç olarak ön plana çıkmakla birlikte kendi güvenlik mimarisinden yoksun olması kalıcı iş birlikleri zorlaştırıyor. AB, stratejik özerklik kavramı ile kendi güvenlik yapısını kurmayı hedefliyor. Bu konuda da AB’nin aynı zamanda NATO üyesi olan ülkeler arasında da farklı düşünceler mevcut.”

“ABD ile sorun alanlarını azaltmak için İsveç’e onay verilmiş olabilir”

Türkiye’nin Vilnius Zirvesi’nde İsveç’e onay vereceğini açıklamasıyla ilgili de konuşan Prof. Dr. Erenel, “Normal şartlarda Türkiye’nin özellikle Kuran-ı Kerim’in yakılması sonrası oluşan tepkileri de dikkate aldığımızda onay verilmesi beklenmemekle birlikte son gelişmeler bu onayın verileceği yönünde oldu. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumunun bu konuda özellikle AB ile ilişkilerde daha fazla gerginliğe yol açmamak hem gümrük birliği anlaşmasının giderek Türkiye aleyhine olan maddelerinin yeniden revize edilmesinin önünü açmak, vize vb. benzeri sorun alanlarını minimize edebilmek, ABD ile sorun alanlarını azaltabilmek için İsveç’e uygunluk onayı verilmiş olabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

“‘Türkiye’nin AB üyeliği için çaba göstermemeniz anlaşılamaz’ mesajı verildi”

Türkiye’nin AB üyeliği için de mesaj verdiğine dikkat çeken Erenel, “İsveç’in hem NATO hem de AB açısından taşıdığı önemi değerlendiren Türkiye, AB üyeliği üzerinden AB ülkelerinde mesaj vererek, ‘İsveç’i NATO’ya üye yapmak için harcadığınız çaba kadar, bugüne kadar NATO’nun en güçlü ordularından birine sahip ve NATO kapsamında önemli görevler üstlenen Türkiye’nin AB üyeliği için çaba göstermemeniz anlaşılamaz’ mesajı verdi. Etkilerini zaman ve Türkiye’nin kararlılığı gösterebilecek” dedi.

NATO’nun ABD vasıtasıyla karar alan bir ‘mekanizma’ olduğunu ifade eden Erenel, bu durumun Türkiye için ne gibi zorluklar doğurduğuyla ilgili soruya ise şu yanıtı verdi:

“ABD menfaatlerine göre kararın alınması özellikle içinde bulunduğu jeopolitik koşullar nedeniyle Türkiye’nin uyguladığı veya milli güvenlik ve milli menfaatleri nedeniyle uygulamayı planladığı politikalar ile zaman zaman çelişkili durum yaşanmasına, bu durum da ABD ile gerginliklerin yaşanmasına neden olabiliyor. Son birkaç yıldır yaşananlar bu sapmalardan kaynaklanıyor.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın