Hayvan beslemede kritik önem taşıyan iz minerallerin; birçok faydasının yanı sıra sağlıklı doku ve kemik gelişimi, güçlü bağışıklık sisteminin sağlanması için besinsel yem katkı maddesi olarak hayvan yemlerine uygun miktarlarda dahil edilmesi gerekiyor. Trouw Nutrition’ın uzmanları, iz minerallerin hayvan beslenmesindeki önemini anlattı.
100 yıllık deneyimiyle hayvan beslemenin global lideri Nutreco’nun hayvan besleme markası Trouw Nutrition’ın uzmanları, iz minerallerin, bağışıklık fonksiyonu, üreme ve büyüme için gerekli olan biyolojik fonksiyonları desteklediklerini ve hayvan sağlığı için rasyonlara dahil edilmelerinin gerekli olduğunun altını çiziyorlar.
İz mineral nedir, neden önem taşır?
İz mineraller organizmada hücre büyümesi ve yenilenmesi, sağlıklı doku ve kemik gelişimi, güçlü bağışıklık sisteminin sağlanması gibi etkilere sahip. Hayvan vücudundaki toplam miktarları yüzde 3 ila 5 arasında olan minerallere makro mineral, yüzde 0,25 ila 0,30 civarında olan minerallere ise iz mineral veya mikro mineral adı veriliyor. Mineraller; organizmada düşük yoğunluklarda bulunmasına karşın, hayvanların hayati fonksiyonlarının yerine getirilmesinde; hormon üretimi, vitamin sentezi, enzim aktivitesi, oksijen taşınımı, enerji üretimi, büyüme, bağışıklık sistemi bütünlüğünde son derece önemli bir yere sahipler. Hayvanların gereksinim duyduğu iz mineral miktarı verim yönü, performans ve stres faktörlerine göre değişebiliyor. Örneğin demir, bakır ve çinko, büyüme, gelişme ve yaşamın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için gereklidir. Bu iz elementlerin noksanlığı bağışıklık sistemi fonksiyonlarını baskılayabiliyor ve enfeksiyon görülme sıklığında artışa da neden olabiliyor.
İz mineral türleri arasındaki farklar
İnorganik iz minerallerde metaller sülfat veya oksit gibi tuzlara bağlı iken organik mineraller de protein ve aminoasitler gibi organik materyallere bağlıdır. Organik minerallerin, hayvanlar tarafından yararlanımı inorganik formlarından daha yüksektir. Çünkü organik mineraller, bağ yapıları sayesinde hem yem içinde hem de sindirim sisteminde diğer besin maddeleri ile etkileşime karşı korunurlar. Ancak inorganik mineraller diğer besinlerle etkileşime girerek sindirilemeyen kompleksler oluşturmak suretiyle dışkı ile atılabilir. Böylece mineralin biyoyararlanımı azalır.
Hidroksi grubu iz mineraller ise güçlü bağ yapıları ile zayıf bağ yapısına sahip inorganik minerallere göre daha az çözünebilirliğe sahiptirler. Bu sayede besin maddeleri ile etkileşime girmeyerek stabilitelerini korurlar. Kristal matriks yapıları sayesinde sindirim sistemi boyunca emilim için uygun miktarlarda salınım ve dağılım sağlarlar. Bu durum hayvanlarda etkin büyüme ve performansa yansıyor.
Hayvanların sağlıklı beslenme gereksinimlerini karşılayarak performanslarını üst düzeye çıkarmak amacıyla çeşitli mineral kaynakları kullanılabiliyor. Ancak kullanılan kaynağın mineral bağ stabilitesi ve biyoyararlanımı, sağlıklı hayvanlarda optimum performansa ulaşmada son derece önemlidir.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.