Bir yanında 11.2 milyonluk Yunanistan, diğer yanında 9 milyonluk Bulgaristan ve 20 milyonluk İstanbul ile çevrili.
1927 yılında 35 beş (otuzbeş bin) olan nüfus günümüzde 160 binlere dayanmış ama artık bu serhat şehrinde nüfus azalması yaşanıyor.
En son verilere göre geride bıraktığımız yıl 7 bin kişi Edirne?den göç etmiş. Kentten kaçanlar başta İstanbul olmak üzere Çorlu ve Tekirdağ?a gidiyorlar.
M.S. 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadiranus tarafından şehir olarak kabul edilen kent yüzyıllarca Hadraianapolis olarak adlandırılmış.
Kentin komşusu Yunanistan 45 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Edirne bu dev pastadan ne yazık ki yararlanamıyor. Başta Edirne olarak ülkemiz bu dev ithalattan “devede kulak” misali paya sahip.
Bulgaristan yine aynı. Edirne?ye gelen darbeler sadece dışardan değil. İçten de vurgun yiyor.
Kapıkule Sınır Kapısı’nın yolu eskiden kentin kalbinden geçerken, şimdi otoban uzaklardan geçip gidiyor.
Otobandan isterse milyonlarca araç geçsin bunun kente hiçbir katkısı olmuyor. Geçmiş dönemin cıvıl cıvıl kenti, şimdi adeta bir sükunet içinde kaderini kendi belirlemeye çalışıyor.
Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) kentin sorunlarını masaya yatırdığı toplantılarda acı gerçeklerle yüz yüze kalındı.
Edirne peyniri artık anılarda kalmış. Kentte ve civarında tarım adeta yok olmuş. Hayvancılık zaten unutulmuş. Meşhur ayçiçeği yetiştiriciliği nerdeyse terkedilmiş. Zaten bu nedenle yılda yaklaşık 5 milyar doları yağ ya da yağlı ürünler ithalatı için ödüyoruz.
Mimar Sinan?ın ustalık eseri Selimiye, Üç Şerefeli Camii, Eski Cami, Avrupa?nın ikinci en büyük Türkiye?nin en büyük sinagogu ile çok sayıda tarihi kiliseye ev sahibi Edirne üç kapalıçarşısı ile bizleri bekliyor.
Bu tarih kenti ya da müze kentine İstanbullular sahip çıkmalı.
Edirneliler çok yakında hizmete girecek üç adet 4 yıldızlı turistik otelle bu adımı atmışlar bile?
Edirne 3 saat ötemizde…
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.