İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaştırma, tarım alanlarının giderek azalması ile yeterli ve sağlıklı gıdaya, suya ulaşamama 2022 yılında da dünyamızın temel çevre sorunları arasında yer aldı.
Yıl boyunca çevre gündeminde olumsuz gelişmeler kadar güzel gelişmeler de yaşandı. Doğa için çalışmalarına ara vermeden devam eden TEMA Vakfı, 2022’nin öne çıkan iyi ve kötü çevre olaylarını değerlendirdi.
2022’nin Umut Yeşerten Çevre Haberleri
Kaz Dağları’ndan Güzel Haber
Halilağa Bakır Madeni projesinin “ÇED olumlu” kararının iptaline ilişkin açtığımız davada Çanakkale 1. İdare Mahkemesi işlemin iptaline karar verdi. ÇED raporunda; sadece somut olan kültür varlıklarına değinildiği, soyut kültür varlıklarının göz ardı edildiği, somut kültür varlıklarına yönelik olarak alınacak önlemlerin madencilere bırakıldığı ve Orman Kanunu’nun 16’ncı maddesinin Uygulama Yönetmeliği gereğince rehabilitasyon için saha dışından toprak getirilmesinin mümkün olmadığı ifade edildi. ÇED raporunun bu hususlarda yeterli ve kabul edilebilir olmadığı gerekçeleri ile hukuka ve mevzuata uygun bulunmadığı sonucuna varılarak ÇED olumlu kararı iptal edildi. %79’u IV. Grup madenlere ruhsatlı olan, zengin biyolojik çeşitliliği, ormanları, tarımı ve kültür alanları ile ülkemizin kadim coğrafyalarından biri olan Kaz Dağları’nda bir kez daha yaşam kazandı.
Kahramanmaraş’tan Güzel Haberler!
Kahramanmaraş’ta kurulması planlanan Afşin C Termik Santrali ve Akbayır Termik Santrali için açılan davalarda “ÇED olumlu” kararları iptal edildi. Afşin C Termik Santrali’nin üzerine kurulacağı tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına olanak sağlayan “Toprak Koruma Kurulu Kararı ve Bakanlık Oluru” da mahkeme tarafından iptal edildi.
Termik Santral Atıklarının Depolanmasına İlişkin Yönetmelik Hakkında İptal Kararı
Termik santrallerin faaliyetleri sonucu oluşan atıklar toksik nitelikte olup, yer altı ve yüzey suları ile tarım alanlarını kirletmekte, çevre ve insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. TEMA Vakfı 26/12/2019 tarihli ve 30990 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmeliğin Geçici 3. Maddesi hakkında iptal davası açtı.
İptal davası gerekçesinde söz konusu geçici maddede, atıkların depolanabilmesine devam edilebilmesi için mevzuat kapsamında alınması gereken “çevre izin” ve “çevre izin ve lisans belgesi” için aranan akademik raporun içerik, hazırlayanın yetkinliği, raporun kimler tarafından hangi kıstaslar göz önünde bulundurularak onaylanacağı konusunda gerekli ve yeterli açıklık bulunmadığı belirtilmişti.
Öte yandan maddenin geçici madde unsurlarını barındırmadığı, kullanımına ilişkin belli bir süre veya şart öngörülmediği, geçici madde olmasına rağmen düzenleniş şekli ve getirdiği hukuk normu açısından adeta genel bir düzenleme olduğu, bunun da mevzuat yapım tekniğine uygun olmadığı iddia edilmişti.
Mahkeme heyeti bu gerekçeleri haklı bularak Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmeliğin Geçici 3. maddesinin iptaline karar verdi.
Yaşasın Zeytin Ağaçlarımız
1 Mart 2022 tarihinde kanunlara ve uluslararası sözleşmelere uygu
Ancak daha sonra, 10 Aralık’ta Meclis’e zeytinliklerde madencilik yapılabilmesinin önünü açan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” sunuldu. Komisyon görüşmeleri sırasında “yasa teklifi ile zeytinlik alanlarımızın madenciliğe açılması” konulu madde geri çekildi.
Böylece zeytin ağaçlarımız maden tehdidinden korundu. Binlerce yıldır süregelen dokunulmazlıkları ile zeytin ağaçlarımız barışın ve umudun simgesi olmaya devam ediyor.
Zehir Gemisi Geri Döndü!
İçinde yaklaşık 600 ton asbest barındıran NAe Sao Paulo gemisinin Türkiye’de söküm işlemleri yapılmak üzere Brezilya’dan yola çıktığının duyulmasının ardından yurttaşlar harekete geçti. Her ne kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan gemide 9 ton asbest olduğu ve risk bulunmadığı bilgisi gelse de Aliağa’dan ve Türkiye’nin her yerinden insanlar imza kampanyası başlattı, davalar açtı. Tepkilerin ardından geminin Türkiye’ye getirilmesinden vazgeçildiği duyuruldu.
COP27’den Kayıp-Hasar Fonu Kararı
Kasım 2022’de Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’nda uzun yıllardır talep edilen Kayıp-Hasar Fonu tarafların anlaşmasıyla kuruldu. Kayıp-Hasar Fonu’na dair tüm detay ve belirsizlikler COP 28’in gündemine bırakıldı. Fon gelişmiş ülkelerin, gelişmekte ve en az gelişmiş olan ülkelere sağlayacağı bir çeşit finansal destek mekanizması işlevi görecek. Fonun oluşturulmasında Pakistan ve ada ülkeleri önemli bir rol oynarken alınan karar büyük sevinçle karşılandı.
Çevre Düzeni Planlarından Sevindirici Haberler
-Yalova’da Tarım Toprakları ve Hersek Lagünü Kazandı
2018 yılında onaylanan, ildeki doğal varlıklar üzerinde tehdit oluşturacak plan kararlarının geliştirildiği Yalova İli 1/50.000 ölçekli çevre düzeni planı davamızda, su kuşları açısından önemi büyük olan Hersek Lagünü’ne zarar vereceğinden hareketle bölgedeki turizm odaklı yapılaşmalar iptal edildi. Tarımsal sürdürülebilirlik ilkesi ile çelişki içinde geliştirilen ve bölgedeki tarım arazileri, doğal ve tarihi alanlar üzerinde gelişme baskısı oluşturacak yeni organize sanayi bölgeleri ve kentsel gelişme alanları kamu yararına aykırı bulundu. Yalova’da tarım toprakları ve Hersek Lagünü kazandı.
-Van, Muş Ve Bitlis İllerinde Taşkın Alanları Korunacak
Van-Bitlis-Muş Planlama Bölgesi’nde taşkın alanlarının yapılaşmasına yol açacak olan çevre düzeni planına eklenen plan hükmü, Danıştay tarafından iptal edildi. Böylece, doğal eşikler ve taşıma kapasiteleri esas alınarak doğaya müdahalenin en azda tutulması ve doğal felaketlerin önlenmesi sağlandı.
-Danıştay Bozburun’da Yat Limanına ve Denizli Bozkurt’ta Sanayiye İzin Vermedi
Danıştay, 2009 yılında Aydın-Muğla Denizli çevre düzeni planı kapsamında yapılan plan değişikliği yoluyla Bozburun’da yapılması planlanan yat limanını, bölgede bulunan doğal ve fiziksel yapı ile arkeolojik alana zarar verme riski içermesi nedeniyle şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırı bularak iptal etti. Ayrıca Denizli ili Bozkurt ilçesinde tarım toprakları üzerinde planlanmış olan sanayi gelişimi de kamu yararına aykırı bulunarak iptal edildi.
-Doğu Karadeniz’de Doğa Kazandı
2011 yılında onaylanan Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-
Aynı planda İkizdere Vadisi’nin ekolojik değerleri dikkate alınmaksızın alanda maden sanayi önerilmesi kamu yararına, planlama ve şehircilik ilkelerine aykırı bulundu.
Danıştay kararında hidroelektrik santrallerin çevresel etkilerinin havza bütünlüğü dikkate alınarak ayrıntılı araştırılması ve değerlendirilmesi gerektiği ve HES’lerde kullanılacak su debisi hesaplamalarında bölgenin ekosistem dengesinin olumsuz yönde etkilenmemesi için bu yönde gerekli koruma tedbirlerinin alınması gerektiği vurgulandı. Planda bu hususlara yönelik olarak alt ölçekli planları yönlendirecek nitelikte temel ilke ve politikaların yer almadığı belirtilerek iptal kararı verildi.
2022’nin Olumsuz Çevre Haberleri
İklim Krizi Şiddetleniyor
İklim krizinin etkileri 2022’de daha da şiddetlendi. 2022’de gerçekleşen 10 iklim felaketi, milyonlarca insanın yer değiştirmesine, binlerce insanın hayatını kaybetmesine ve 200 milyar doları aşan ekonomik hasara neden oldu.
Avrupa’yı vuran Eunice fırtınasını aşırı sıcak hava dalgaları takip ederken Pakistan’ın üçte ikisini seller altında bırakan aşırı yağışlar 1739 kişinin ölümüne ve nüfusun büyük bir bölümünün yer değiştirmesine neden oldu. Seller, Güney Afrika’yı ve Avustralya’yı da vurdu. 2022’nin son haftalarında ise ABD’de yaşanan kar fırtınası 60’den fazla can aldı.
Türkiye’de ise kurak ve görece sıcak bir kış mevsimi gerçekleşiyor. 2022 Kasım ayı son 52 yılın en sıcak 5. Kasım ayı olduğu gibi 1991-2020 sonbahar mevsimi ortalama sıcaklığı mevsim normallerinin 1,2°C üstünde gerçekleşti. Ekim 2021-Eylül 2022 döneminde 1991-2020 ortalamasına göre yağışlar %3,9 oranında azaldı. Eylül-Kasım 2022 üç aylık kuraklık değerlendirmesine göre ise Marmara ve Ege bölgelerinin iç kesimlerinde olağanüstü kuraklık görülüyor.
Türkiye’den Beklenen Emisyon Azaltım Hedefi Gelmedi
Türkiye, 2015 yılında yayımladığı Ulusal Katkı Beyanı’nı, bu yıl Mısır’da gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 27. Taraflar Toplantısı’nda güncelledi. Türkiye, 2015’de verilen baz senaryo uyarınca 2030’da 1175 milyon ton CO2e olması beklenen emisyonlardan %41 azaltım yapacağını taahhüt etti. Ancak senaryo incelenince Türkiye’nin, azaltım hedefi %30’un üzerinde artışa denk geliyor.
TEMA Vakfı olarak, en az %35 mutlak azaltım hedefi ile mevcut durum üzerinden hesaplamaların yapılmasını ve mevcut salımın daha aşağı çekilmesini, aksi takdirde gezegen sıcaklığındaki artışın durdurulmasına hiçbir katkı sağlanmayacağını, Türkiye’nin bir an önce fosil yakıt kullanımından vazgeçmesi gerektiğini savunuyoruz.
Kömürden Çıkış Yok
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından şubat ayında Konya’da düzenlenen İklim Şurası’nın sonuç bildirgesinde “Kömürden Çıkış” kararına yer verilmedi. 2022 yılı içerisinde görüş ve önerilere sunulan İklim Kanunu taslağında da fosil yakıt tüketiminde herhangi bir azaltım hedefi olmaması dikkat çekti.
Madenler Yaşam Alanlarımızdan Değerli Değildir
Korunan alanlar, orman alanları, verimli tarım arazileri ve yaşam alanları üzerinde geri dönüşü imkânsız zararlara sebep olan madencilik faaliyetleri her geçen gün yaşam alanlarımız üzerinde daha ciddi tehditlere sebep oluyor.
TEMA Vakfı olarak gerçekleştirdiğimiz IV. Grup maden ruhsatlarına yönelik çalışmalarla, ülkemizdeki 28 ilin ortalama %67’sinin madenlere ruhsatlı olduğunu tespit ettik.
Maden ruhsatlarının il bazında dağılımı şöyle; Afyonkarahisar %52, Artvin %71, Bayburt %65, Erzincan-Tunceli %52, Erzurum %63, Eskişehir %71, Giresun %85, Gümüşhane %93, Kahramanmaraş %58, Karaman %38, Kaz Dağları %79, Kütahya %92, Muğla %59, Ordu %74, Siirt-Şırnak-Batman %34, Sivas; %65, Rize %82, Tekirdağ-Kırklareli %65, Tokat %46, Trabzon %77, Uşak %80 ve Zonguldak-Bartın %72.
TEMA Vakfı olarak, doğal varlıklarımızı, gıda güvenliğimizi ve kültürel değerlerimizi korumak için yaşamsal öneme sahip alanların kanunlarla madencilik faaliyetlerine kapatılmasını talep ediyoruz.
Bir Maden Kazası Daha!
21 Haziran günü Erzincan’ın İliç ilçesinde, Fırat nehir havzasına 350 metre, yaşam alanlarına ise sadece 250 metre mesafede bulunan Çöpler Altın Madeni’nin siyanürlü solüsyon boruları patladı.
Sadece son 2 yılda Türkiye’de kamuoyunca bilinen 7 maden atık barajı çökmesi ve sızıntı kazası yaşandı. Ne yazık ki topraklarımızda altın madeni projeleri giderek artıyor. Korunan alanlar ve içme-kullanma suyu barajları gözetmeksizin kanunen her yere yapılabilen maden tesisleri; eksik, bilimsel gerçekliğe uygun olmayan ÇED projeleri ve denetimdeki eksiklikler her geçen gün artıyor. Erzincan, Artvin, Fatsa, Kaz Dağları, Gediz Havzası, Tokat başta olmak üzere tüm coğrafyada tehdit devam ediyor.
42 Madenci Yaşamını Yitirdi
Bartın’ın Amasra ilçesindeki 14 Ekim’de Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessese Müdürlüğü’ne bağlı maden ocağında grizu patlaması gerçekleşti. Patlamada yeraltında bulunan 110 madenciden 42’si hayatını kaybetti.
TBMM’de Amasra Maden Kazasını Araştırma Komisyonu kuruldu. İhmallere dikkat çekilen maden kazasına ilişkin bilirkişi ön raporu Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Raporda maden havalandırmasının iyileştirilmesine dair yatırım ve projelerin hayata geçirilmemesinin kazanın meydana gelmesinde önemli rol oynadığı bildirildi.
Akbelen’de Nöbet Sürüyor
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen Ormanı’nda yapılması istenen maden sahasının faaliyetlerine direnen İkizköylülerin nöbeti 550’nci güne yaklaştı.
Ormanı madencilik faaliyetlerine açan iznin iptali için açılan davada üç kez bilirkişi keşfi yapıldı. Son olarak orman alanına ‘maden yapılabilir’ uygunluğu veren bilirkişi raporunun ardından mahkeme heyeti ‘yürütmeyi durdurma’ kararını kaldırdı. İkizköy Çevre Komitesi son bilirkişi raporuna ve yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen İkizköylüler, Akbelen Ormanı’nı vermemek için nöbet tutmaya devam ediyor.
Kanal İstanbul Bilirkişi Raporuna Rağmen Devam Ediyor
Kanal İstanbul Projesi kapsamında 2020 yılında, çevre düzeni planında yapılan bir değişiklikle İstanbul’un kuzeyindeki doğal varlıklarımızı tehdit eden yapılaşmalar artırılmıştı. Buna karşı açtığımız davada bilirkişiler itirazlarımız doğrultusunda Kanal İstanbul Projesi’ni ve çevresindeki yeni yerleşimi; planlama esasları ile şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı bulmuştu.
Bilirkişi raporunda; proje ile Sazlıdere Barajı’nın ortadan kalkmasının ve Terkos Baraj Gölü’nün tuzlanma olasılığının bulunmasının kentin içme suyu temini için risk oluşturduğu ifade edilirken korunması gereken orman, tarım, mera ve içme suyu havzalarına girmek pahasına yerleşimlerin kuzeye yönlendirildiği belirtildi. İstanbul İdare Mahkemesi, İstanbul’un tarihsel makroform gelişiminin üst ölçek mekânsal kararlara aykırı biçimde değiştirildiği ve projenin bir “gayrimenkul geliştirme projesi” olduğunun vurgulandığı bilirkişi raporuna rağmen yürütmeyi durdurma talebimizi reddetti.
Mega Endüstri Bölgeleri Ekonomik Faydadan Ziyade Ekolojik Yıkım Getirecek
Türkiye için yeni bir iktisadi kalkınma hamlesi olacağı belirtilen “mega endüstri bölgeleri”nin yer seçim kararları, ekonomik faydadan ziyade ekolojik yıkım getirecek. Projelerin, Türkiye’nin sahip olduğu eşsiz ekosistem alanlarını koruyacak bir kurgu gözetilmeden, önemli doğa alanlarına telafi edilemeyecek zararlar verilmesine yol açılacak şekilde planlandığını tespit ettik. Anlık olarak alınan yatırım kararları Türkiye için geri dönüşü mümkün olmayan zararlar doğuracak.
Ekolojik değerlerle çelişen, biyolojik çeşitlilik ve doğal varlıklar üzerinde tehdit oluşturan bir kalkınma hamlesinin sürdürülebilir olmadığını bir kez daha hatırlatıyoruz.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.