Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısına TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş’i konuk oldu.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş’in hazır bulunduğu TİM’in Mayıs ayı genişletilmiş başkanlar kurulu toplantısında konuşan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatta rekabet gücünü teknoloji yaratarak artırmaya ihtiyacımız var” dedi.

TİM Başkanı Büyükekşi’nin konuşmasında öne çıkan görüşler şöyle:

“TÜBİTAK, ülkemizin en kritik kurumlarının başında geliyor. TÜBİTAK ile sanayici ve ihracatçının işbirliği gittikçe hızlanıyor. Bu birlikteliğin çok daha önce başlamasını isterdik. Ama hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız. Daha fazla çalışarak, daha fazla birbirimizi anlamaya çalışarak aradaki kayıp zamanı kapatabiliriz. İlişkilerimizi daha yakın tutarak bunu başaracağımıza inanıyorum. Önce bir tespit ile başlayayım. Türkiye?nin ihracatı içinde ileri teknoloji ürünlerinin payı maalesef son derece sınırlı. Yüzde 7 düzeyinde. Çin?in bile yüzde  35?lerde olduğu bir dönemde bu oranı mutlak düzeyde artırma ihtiyacımız var. Derdimiz, sanayinin yapısının transformasyonudur. Dönüşümüdür. Derdimiz, ileri teknoloji yatırımlarının ve ihracat içindeki payının artmasıdır.

Bu iki hedefi nasıl sağlayacağız, hangi politikalarla sağlayacağız, hangi mekanizmalara ihtiyacımız var bugün bunu konuşmak istiyoruz.

Temel hedefimiz, ihracatımızın katma değerini teknoloji ile artırmak. Türkiye, son on yılda ihracatta büyük bir aşama kaydetti. Büyük bir sıçrama yaptı. Emek yoğun sektörlerden sermaye ve teknoloji yoğun sektörlere geçtik. Ama şunun farkındayız, mevcut yapının da bizi götüreceği yer sınırlı. Yeni bir sıçramaya ihtiyacımız var. Teknoloji üretmeye ve uygulamaya ihtiyacımız var.

İhracatta rekabet gücünü teknoloji yaratarak artırmaya ihtiyacımız var.

Son otuz yılda gelişmekte olan ülke statüsünden gelişmiş ülke statüsüne geçmiş tek bir ülke var: Güney Kore. 50 sene önce Türkiye ve Güney Kore benzer iki ülkeydi.

Milli gelirleri birbirine çok yakındı. Bugün Güney Kore?nin geldiği noktaya baktığımızda arada ciddi bir farkın açıldığını görüyoruz.

Bunu sebebi Güney Kore?nin teknoloji üretimi ve kullanımını arttırmasıdır. Şimdi Türkiye de bu yoldan geçmek zorunda.”

Katma değerli ürünü ve Ar-Ge merkezlerinin önemi

“İhracatımızda katma değerli ürünün ağırlığını arttırmamız lazım. Orta ve ileri teknoloji ağırlıklı ihracatı geliştirmemiz gerekiyor.

Bu yönde son dönemde oldukça olumlu gelişmeler var. Bu da bizim iyimserliğimizi arttırıyor.

Türkiye?nin Ar-Ge?ye ve teknolojiye ayırdığı kaynak ve verdiği önem her geçen gün daha da artıyor. Türkiye?nin Ar-Ge bilinci de artıyor. Tasarım bilinci de artıyor.

Yine de gelinen noktayı yeterli olarak değerlendirmek çok zor. Daha fazlasına ihtiyacımız var. Daha iyisini yapmaya ihtiyacımız var.

2008 yılında çıkan Ar-Ge kanunu önemli bir kilometre taşı. Türkiye?de kurulu Ar-Ge merkezlerinin sayısı şu an 87.  Bu sayıyı daha da arttırmak gerektiğine inanıyoruz. Ar-Ge merkezine sahip olan sektör sayısı 13. Daha fazla sektörü Ar-Ge merkezi kurmaya teşvik etmek gerekiyor. Ar-Ge merkezlerinde otomotiv sektörünün ağırlığı var. 29 Ar-Ge merkezi otomotiv ve yan sanayi tarafından kurulmuş.

16 Ar-Ge merkezi ise dayanıklı tüketim ve elektrik-elektronik sektörü tarafından kurulmuş. 12 Ar-Ge Merkezi Savunma Sanayisinde kurulmuş. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kurduğu Ar-Ge merkezi sayısı ise 10. Tüm bu merkezlerde çalışan Ar-Ge personelinin sayısı ise 13 bin. Yine 87 Ar-Ge merkezinin üç yıl içinde yaptığı Ar-Ge harcaması 4,8 milyar TL. Ar-Ge merkezlerinin yanı sıra teknopark sayısı da artıyor. 2002 yılında 2 tane teknopark varken şimdi bu sayı 39?a çıkmış durumda. Bu sayılar son derece sevindirici ama bu sayıları daha da arttırmak gerekiyor.Ar-Ge merkezlerinde sektör çeşitlemesinin önemi büyük. Mevcut sektörlerin daha fazla Ar-Ge merkezi kurmasını teşvik etmek gerekiyor. Daha fazla tanıtım yapmak gerekiyor. Devletin bu konuda verdiği teşvikler var. TÜBİTAK başta olmak üzere, bu konuda verilen teşvikler tam olarak anlaşılmıyor.Ar-Ge konusunda merkez kurmanın dışında proje destekleri var. Her firma Ar-Ge merkezi kuramayabilir ama her firma Ar-Ge projesi yapabilir. Bunu iyi anlatmak ve duyurmak gerekiyor. Bu konuda yapılacak çalışmalara TİM olarak Birliklerimiz vasıtasıyla her türlü desteği vermeye hazırız.”

TİM olarak ülkemizin geleceğini büyük bir ciddiyetle ele alıyoruz. Bu amaçla sadece kısa vadeye odaklanmıyoruz.

Ülkemizin ekonomisinin orta ve uzun vadede dönüştürecek stratejilere odaklanıyoruz. Bu stratejilerin öncülüğünü yapıyoruz.

Tüm kamuoyunun yakından bildiği üzere geçtiğimiz günlerde 2023 Yılı İhracat Stratejimizi açıkladık.

Biz bu proje ile Türkiye?nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer almasını hedefliyoruz. 2023 ihracat hedefimizi 500 milyar dolar olarak belirledik.

Bunun yolunun da Türkiye?nin teknolojik dönüşümü hızla gerçekleştirmesinden geçtiğine inanıyoruz. İşte bu yüzden projemizde Ar-Ge?ye büyük önem verdik.

İnnovasyonun geliştirilmesine dikkat çektik. Türkiye?nin sanayi üretiminde ve ihracatının teknolojinin ağırlığını arttırmaya yöneliyoruz.

İhracatçılarımızın küresel alanda rekabetçiliklerini sektörel liderlik, bilim-teknoloji ve innovasyon ile arttıracağız.

İnnovasyon-Ar-Ge yatırımlarını ve uygulamalarını özendireceğiz. İhracatçılarımızın rekabetçiliklerini arttırabilmek için bilime, teknolojiye ve innovasyona daha fazla yönelmemiz gerekiyor. Bu amaçla strateji planımızda ölçütler koyduk.

Örneğin dünyada en çok ihraç edilen 25 ürün grubu içinde Türkiye?nin sıralaması bizim için önemli bir ölçüt olacak.

Bu sayı 2010 rakamına göre 3. Bu rakamı her sene takip edeceğiz. 2013 hedefimizi 5 ürün olarak belirledik.

Orta-yüksek teknolojinin toplam ihracatımızdaki payını her sene takip edeceğiz. 2010 rakamlarına göre orta-yüksek teknolojinin toplam ihracatımızdaki payı yüzde 40. Bu rakamı 2013 yılına kadar kademeli olarak yüzde 45?e çekmeyi planlıyoruz.

Türkiye?nin Avrupa İnnovasyon Sıralaması ve Küresel Rekabetçilik Sıralaması?ndaki yerini de çok dikkatli bir şekilde takip ediyoruz.

Türkiye, Avrupa İnnovasyon Sıralaması?nda 2009 yılında 32. ve son sırada yer alıyor. 2013 yılına kadar, kademeli olarak 28. sıraya tırmanmak istiyoruz.

Küresel Rekabetçilik Sıralaması?nda ise Türkiye 2009 rakamlarına göre 61. sırada yer alıyor. Biz bu endeksteki sıralamamızı 2013 yılına kadar, kademeli olarak 50. sıraya çekmek istiyoruz. Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı, bir ülkenin Ar-Ge?ye ne kadar önem verdiğini gösterir. Türkiye?de bu oran son 10 yılda yüzde 0,5?den yüzde 1?e çıktı.

TÜBİTAK?ın ve hükümetin bu konuda gösterdiği çabayı takdirde karşılıyoruz. Bu oranın daha da yukarı çıkarılması bizim en büyük temennimizdir. 2013 için bu rakamın yüzde 2 olmasını hedefliyoruz. 2023 için ise yüzde 3 gibi bir oranı hedeflememiz gerektiğine inanıyoruz.”

Hasıladan yüzde 3’lük pay;-60 milyar olar Ar-Ge harcaması

“2023 için Türkiye?nin milli gelirinin 2 trilyon dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Bu durumda yüzde 3?lük oran, 60 milyar dolar Ar-Ge harcamasına tekabül ediyor. Bu harcamada özel sektörün ağırlığının yükselmesi son derece önemlidir. 2009 rakamlarına göre bu rakam yüzde 44. Biz bu rakamın 2013?e kadar kademeli olarak yüzde 60?a yükselmesini kendimize hedef olarak koyduk.

Daha fazla Ar-Ge yatırımının yolu, daha fazla insan kaynağına yatırım yapmaktan geçiyor. İşte bu yüzden verimli ve nitelikli insan sermayemizi geliştirmemiz gerekiyor. Biz bu noktada özel sektör tarafından istihdam edilen tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli sayısını bir ölçüt olarak koyduk. 2008 yılında 24 bin olan bu sayının 2013 yılında 35 bine yükselmesini hedefliyoruz. İhracatçılarımız geleneksel sektörlerin yanı sıra, geleceğin yeni ve yıldız sektörlerinde de yer almaya hazırlar.

Yeni sektörlerde 2023 yılında 15 milyar dolarlık bir ihracat hedefimiz var.

Bu yeni sektörleri, havacılık ve savunma sanayi, bilgi ve iletişim teknolojileri, sağlık teknolojileri, yenilenebilir enerji ve çevre teknolojileri, gıda teknolojileri olarak belirledik. Bu beş sektörde ayrı 2023 raporları hazırlıyoruz. Dünyada bu sektörlerin 2023 yılında 1,5 trilyon dolar ticaret hacmine ulaşacağını düşünüyoruz. Biz de bu yeni sektörlerden 2023 yılında yüzde 1 pay almayı hedefliyoruz.

Hatta bu noktada ilk adımı da atarak Savunma Sanayi İhracatçıları Birliği?ni kuruyoruz.

Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak ihracatçı sektörlerimizin teknolojik dönüşümünü oldukça önemsiyoruz.

İhracatçılar, dünyanın gidişatını çok iyi okuyabilen bir yetkinliğe sahipler.

Dolayısıyla dünya ticaretinin nereye gittiğini çok iyi görebiliyoruz. Buna uygun olarak hazırlığımızı yapıyoruz. Bilişim ve teknoloji odaklı yeni dünya düzeninde yer almaya hazırız.

Bu süreçte TÜBİTAK, bizim en büyük paydaşlarımızdan birisi olacak. Bundan sonra TÜBİTAK ile ilişkilerimizi daha da sıklaştıracağımız. İhracatçı firmalarımız TÜBİTAK?ın kapısını daha fazla aşındıracaklar. Bugün burada düzenlediğimiz toplantıyı önemli bir başlangıç noktası olarak değerlendiriyorum. TİM ve TÜBİTAK işbirliğinin, ülkemizin geleceğine büyük katkılar yapmasını diliyor, Sayın TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş?e bugün bizleri onurlandırdığı için tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın