CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması başladı. Toplantının açılış konuşmasını CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaparken,”Tüm karanlığa rağmen ışığa çok yakın olduğumuzu anlatacaklar. Jeremi Rifkin ile tanışacaksınız, benim yeni Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanım. Daron Acemoğlu bizimle olacak. Gelecek yıllarda Nobel Ödülü alacağından da eminim. Sayın Öztrak makroekonomik çözümleri, Sayın Böle yeşil dönüşümü, Sayın Refet Gürkaynak para politikalarını, eski TCMB Başekonomisti Hakan Kara, Sayın Hacer Foggo ise sosyal politikalarımızı anlatacak. Bu sistem Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak. Türkiye yeniden şahlanacak” dedi.

CHP’nin İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması toplantısı başladı. Toplantıda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kurumları yeniden inşa edilmiş, toplumsal güvenin hakim olduğu, bölgesinde barışın merkezi olduğu Türkiye’yi inşa edeceğiz. Meselemiz Mustafa Kemal Atatürk’ün hayalinde sahip çıkmaktır” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İkinci Yüzyıla Çağrı” sloganıyla İstanbul’da düzenlenen vizyon toplantısının açılışında; “Bugün ülkenin kaderini değiştirme günüdür. Bunun için yönetim anlayışımızı, yaklaşımımızı kökten değiştirmeliyiz. Ancak bunun çaresi, mevcut tek adam gitsin, başka bir tek adam gelsin değildir. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek adam rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak yerine yeni bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin. Yeni bir tek adam aramıyoruz. Bugün bizden bambaşka bir sistemin altyapısını dinleyeceksiniz” dedi. Bilim, teknoloji alanında 70 kişilik bir ekip ile çalıştıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Unutmayın, bizler siyasi ve siyaset üstü; rozetli ve rozetsiz hepimiz ülke için, vatan için birlikteyiz” diye konuştu. 

CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması”, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılıyor. Buluşmada; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke; ABD’li yazar, ekonomi ve toplum kuramcısı Jeremy Rifkin, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) İktisat profesörü Daron Acemoğlu, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Hakan Kara, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Refet S. Gürkaynak, CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo ve Prof. Ufuk Akçiğit konuşma yapacak. 

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kongre salonuna giriş yaparken katılımcılar, “İktidar” sloganıyla karşıladılar. Daha sonra Kılıçdaroğlu’nun yurtdışında bilim ve teknoloji konusunda yaptığı ziyaretlere ilişkin bir video gösterim yapıldı. Salondaki katılımcılar, gösterimin bitmesinin ardından, “Halkın umudu Kılıçdaroğlu” sloganı attılar. 

Kılıçdaroğlu, açılış konuşması için kürsüye gelirken katılımcılar yeniden, “İktidar” sloganı attılar. Kılıçdaroğlu da “O da olacak arkadaşlar, sabırla. Her şey olacak. Her şey ama her şey bu ülkede çok güzel olacak. Emin olmanızı isterim” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

TÜRKİYE İÇİN UYANMANIN VE AYAĞA KALKMANIN VE BÜYÜMENİN VİZYONUNU ORTAYA KOYMAK İÇİN DAVET ETTİK: Heyecanlı mısınız? Sizin kadar en az ben de heyecanlıyım. Dolayısıyla heyecan ile cümlelerime başlıyorum. Size bugün bir çerçeve çizmek istiyorum. Asıl konuşmamı kapanışta yapacağım. Sayın Genel Başkanlarım, değerli yol arkadaşlarım, sevgili dostlarım; bugün sizleri Türkiye için uyanmanın ve ayağa kalkmanın ve büyümenin vizyonunu ortaya koymak için davet ettik.

YENİ BİR SİYASET KÜLTÜRÜNE VE YENİ BİR SİYASET ÜSTÜ ANLAYIŞA OY İSTEYECEKSİNİZ: Değerli yol arkadaşlarım; bugün burada halkımızdan ne için oy isteyeceğimizi öğreneceksiniz. Bir kere şunu çok net olarak ifade edeyim. Sadece bir adaya, başka bir tek adama, bir zümrenin çıkarına asla oy istemeyeceksiniz. Artık oyu halkımızdan; herkes için daha iyi bir yaşama, yeni bir düzene, yeni bir Türkiye hayaline, yeni bir siyaset kültürüne ve yeni bir siyaset üstü anlayışa oy isteyeceksiniz.

KRİZDEN ALNIMIZIN AKIYLA VE HEP BİRLİKTE ÇIKACAĞIZ: İşte bu yeni sistemi bugün açıklıyorum. Bugün dinleyeceğiniz sadece bir krizden çıkma programı olmayacak, evelallah orası nispeten çok daha kolay olacak. Krizden alnımızın akıyla ve hep birlikte çıkacağız. Asıl zor olan ülkenin yeniden yapısal bir krize girmesini kalıcı olarak engellemek. Çünkü bu ülke durmaksızın krizlere girdi, krizlerden çıktı; krizlere girdi, yine krizlerden çıktı. Şimdi de derin bir krizin içerisindeyiz.

YENİ BİR TEK ADAM ARAMIYORUZ: Sürekli ve aynı girdaba düşen halkımız ekonomik ve sosyal olarak dayanılmaz acılar çekti. Bugün ülkenin kaderini değiştirme günüdür. Bunun için yönetim anlayışımızı, yaklaşımımızı kökten değiştirmeliyiz. Ancak bunun çaresi, mevcut tek adam gitsin, başka bir tek adam gelsin değildir. Tek adam gitsin mi? Evet gitsin. Tek adam rejimi bitsin mi? Evet bitsin. Ancak yerine yeni bir sistem, çalışan yeni bir sistem gelsin. Yeni bir tek adam aramıyoruz. Bugün bizden bambaşka bir sistemin altyapısını dinleyeceksiniz.

BÖLGESİNDE BARIŞIN VE REFAHIN MERKEZİ HALİNE GELDİĞİ BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ: Türkiye, cumhuriyetin ikinci yüzyılında bir daha artık böyle acımasız, adaletsiz ve kutuplaşmış dönemler yaşamayacak. Partimizin İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde ilan ettiğimiz gibi ülkemizin üzerine çöken kara bulutları dağıtıp Türkiye’yi çağdaş uygarlığa ulaştırma ve onu aşma kararlılığını bugün bir adım daha ileriye taşıyoruz. Türkiye’yi, kurumları yeniden inşa edilmiş, sistemi yasal çerçeveye oturtulmuş, toplumsal güven ve huzurun hâkim olduğu; bölgesinde barışın ve refahın merkezi haline geldiği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.

DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN KONUSUNDA UZMAN, İTİBARLI, 70 KİŞİDEN OLUŞAN BÜYÜK BİR GÜÇ BİRLİĞİNDEN SÖZ EDİYORUM: Meselemiz sadece hükümeti devralma meselesi değildir. Mesele, Mustafa Kemal Atatürk’ün o büyük hayaline sahip çıkmaktır. Onun vizyonunu tam anlamıyla hayata geçirmek, İnşallah bu bize nasip olacak. Bugün yepyeni bir güç birliği ile tanışacaksınız. Bir siyaset üstü birlik. Oluşturduğumuz bu yeni siyaset üstü beyin takımından bazı isimleri burada göreceksiniz. Dünyadan ve Türkiye’den konusunda uzman, itibarlı, 70 kişiden oluşan büyük bir güç birliğinden söz ediyorum.

BAY KEMAL, ÇIKTIĞI YOLDAN ASLA GERİ ADIM ATMAZ: Biliyorsunuz hem ülkemizi karış karış gezdim hem dünyanın önemli ülkelerine gittim. Bilim, teknoloji ve yatırımın iki büyük merkezi olan ABD’ye ve İngiltere’ye gittim, ziyaretlerde bulundum. Ne derlerse desinler, inandığım vizyon yolculuğundan asla bir geri adım atmayacağım ve vazgeçmeyeceğim. Çünkü ne istediğimi ve bu yolun nereye varacağını daha başlarken biliyordum. Hepiniz şuna inanın Bay Kemal, çıktığı yoldan asla geri adım atmaz.

UNUTMAYIN, BİZLER SİYASİ VE SİYASET ÜSTÜ; ROZETLİ VE ROZETSİZ HEPİMİZ ÜLKE İÇİN, VATAN İÇİN BİRLİKTEYİZ: Kısa bir süre sonra da Almanya’ya gideceğim. Orayı da yakından takip etmenizi özellikle diliyor ve rica ediyorum. Seyahatlerimde ve sonrasında bahsettiğim bu 70 değerli isimle tek tek görüştüm. Onları siyaset üstü güç birliğine katılmaları için davet ettim. Dolayısıyla elimizde, üç büyük güç var. Birincisi, bize inanan halkımız; ikincisi, sizler yani siyasi gücümüz; üçüncüsü ise dostlarımızla kurduğumuz siyaset üstü güç birliğimiz. Unutmayın, bizler siyasi ve siyaset üstü; rozetli ve rozetsiz hepimiz ülke için, vatan için birlikteyiz.

DEVLET, 7 GÜN 24 SAAT ÇALIŞACAK: Bahsettiğim bu sistemi, hangi mantıkla oluşturdum. Bu değerli 70 kişi, Türkiye için 24 saat çalışan bir güç birliği olacak. Bir kısmı günü bitip uyumaya hazırlanırken dünyanın diğer yanında vatanseverlerimiz ve dostlarımız güne merhaba diyecekler. Devlet, 7 gün 24 saat çalışacak. Zamanın, mekânın, enlemlerin, boylamların ötesinde kesintisiz üreten Türkiye’yi şimdiden inşa etmeye başlıyorum.

ONLAR VATANLARI İÇİN ÇALIŞACAKLAR: Bu 70 değerli isim ne bir kişi ne bir parti ne iktidar için çalışacaklar. Onlar vatanları için çalışacaklar. Çünkü Bay Kemal olmak böyle bir şey. Çünkü benim işim birleştirmektir. Benim işim sistemi kurmaktır. Çünkü benim işim sistemi çalıştırmaktır. Benim işim o sistemi ayrıca kalıcı kılmaktır. Bugün bizimle ülkeyi birlikte dönüştürmeye cesaret edenlerin bazılarını huzurlarınıza çağıracağım. Önce onlar anlatsınlar. Sonra ben çıkıp adım adım yapacaklarımızı özetleyeceğim.

RİFKİN, YENİ ENDÜSTRİYEL DÖNÜŞÜM BAŞDANIŞMANIM: Burada dinleyeceğiniz değerli konuşmacılar, tüm karanlığa rağmen ışığa çok yakın olduğumuzu size anlatacaklar. Sayın Jeremy Rifkin ile tanışacaksınız. Kendisi Almanya’da Merkel’in Endüstri ve Sanayi Teknolojileri danışmanıydı. Çin Devlet Başkanı’nın da danışmanlığını yaptı. Benim de yeni Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanım. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında gösterilen sayın Daron Acemoğlu bizimle birlikte olacak. Ben sayın Acemoğlu’nun gelecek yıllarda Nobel Ödülü alacağından da yüzde yüz eminim. Sayın Öztrak, ülkeye nefes aldıracak makro ekonomik çözümleri; sayın Böke, dijital kalkınma ve yeşil dönüşümü; sayın Hakan Kara ve sayın Refet Gürkaynak, para politikalarını; sayın Ufuk Akçiğit, istihdam politikalarını; sayın Hacer Foggo ise sosyal politikalarımızı anlatacak.

CUMHURİYET, KENDİ ÖZÜNDEN GÜÇ ALARAK YENİDEN ŞAHLANACAK: Bu değerli isimlerle kurduğum sistem, Türkiye’yi hızlıca karanlıktan çekip aydınlığa çıkaracak. Cumhuriyet, kendi özünden güç alarak yeniden şahlanacak. Haydi başlayalım.”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamlarken, toplantıda ekonomistlerin konuşması başladı. Kılıçdaroğlu’nun ardından, Kılıçdaroğlu’nun Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanı Jeremy Rifkin’in konuşması başladı.

Rıfkın: Yön haritasına yardımcı olacağım

Rifkin yaptığı konuşmada, “Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye’nin kapsamlı bir yön haritası oluşturmasına yardımcı olacağım. Başta Z kuşağı olmak üzere şunu söylemek istiyorum: İnsanlık için çok önemli bir zaman diliminden geçiyoruz. Daha evvel beş defa benzer yok oluşlar yaşadık. Şimdi altıncısının başındayız. Ekonomik hayatı ve hükümet ilişkilerini değiştiren üç büyük teknolojik devrim oldu: Birincisi iletişim devrimi, ikincisi yeni enerji rejimleri, üçüncüsü yeni taşıma ve lojistik. Akdeniz, iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenen bölge. Bütün Türk halkının dayanışma içinde olması lazım. Akdeniz havzası zor durumda. Çok ciddi seller yaşanıyor. Yaz aylarında kuraklık ve ısı dalgaları ile birlikte kıtlıklar yaşanıyor. Sonbaharda ise fırtınalar ve tayfunlar bizi vuruyor. Bunların hepsi bir araya gelerek, ekosistemimizi altüst ediyor. Sadece insan hayatını değil, diğer canlıların hayatını da tehdit ediyor bu. Başta Z kuşağı olmak üzere şunu söylemek istiyorum: Biz altıncı dönemin başındayız. İnsanlık için çok önemli bir zaman diliminden geçiyoruz. Daha evvel beş defa benzer yok oluşlar yaşadık. Şimdi altıncısının başındayız. Gerçeği görmemiz ve uyanmamız gerekiyor. Peki bu neden oluyor? İklim değişiyor çünkü küresel ısınmaya yol açan gazlar salınıyor ve bu gazlar güneşten gelen ışınların dünyadan yansımasını engelliyor. Önümüzdeki 20 yılda güneş, rüzgar ve okyanus ile enerji üreteceğiz. Küresel enerji üretimi bu şekilde olacak. Biz insanlığı doğaya adapte etmek zorundayız. Şimdi genç kuşaklar, sokaklara çıkıp barışçıl protestolar yapıyor. Bir acil durum döneminden geçiyoruz. İlk defa bütün bir kuşak sokağa çıkıp protesto ediyor. Kendilerini bir tür olarak, yani tehdit altında yaşayan bir tür olarak görüyorlar ve protestonun zemininde de bu var” dedi.

Öztrak: Önce feraha sonra refaha

Jeremy Rifkin’in ardından CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak kürsüye çıktı. Öztrak yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Ünlü düşünür Gramsci’nin deyimiyle; ‘Eskinin öldüğü, ama yeninin henüz doğmadığı…’ Bu arada çok farklı hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı bir ara dönemdeyiz. 2008’de Küresel Finans Krizi; dünyaya hâkim olan ekonomik modeli temellerinden sarstı. 2020’de Küresel Covid salgını küresel arz zincirlerinin dağılmasına yol açtı. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali uluslararası güç ve güvenlik dengelerini çatırdattı. Küresel sistem, yön bulmak için kendine yeni kerterizler arıyor. Uluslararası ticaret ve tedarik zincirlerinin rotası, ilkeler ve değerler temelinde, ‘dostluk’ ve ‘müttefiklik’ ekseninde yeniden çiziliyor. Dünya yeni bir sanayi devrimini yaşıyor. Yaşadığımız Dördüncü Endüstri Devrimi’nin yakıtı ‘işlenmiş veri’, iletişim teknolojisi ise sanal ve gerçek dünyanın bütünleşmesi. Otonom robotlar ve karanlık fabrikalar, nesnelerin interneti ve bulut teknolojileri, üç boyutlu yazıcılar ve artırılmış gerçeklik; tüm iş yapış biçimlerini değiştiriyor. Yaşamın her alanını dönüştürüyor.

‘Tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz’

Bu yeni dönemi iyi okuyan devletler, iyi hazırlık yapan milletler, yeni dönemin kazananları olacak. Hızla zenginleşecek. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında ülkemizi Dördüncü Endüstri Devrimi’nin takipçisi ve tüketicisi değil, geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Temiz enerjiyle, temiz üretimle, temiz fonlarla, temiz toplumla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz…

‘Milletimizi orta gelir tuzağından kurtaracağız’

Zenginleşeceğiz. Milletimizi, orta gelir tuzağından kurtaracağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. Bu büyük hamleyi Türkiye’deki ve dünyadaki tüm bilim insanlarımızla kuracağımız, büyük iş birliğiyle gerçekleştireceğiz. Biz; sahip olduğumuz üstünlükleri ve ülkemizin potansiyelini çok iyi biliyoruz. İnsanımıza güveniyoruz. 4,5 saatlik uçuş mesafesinde; 58 ülkeye, 1,5 milyarlık nüfusa, 22 trilyon dolarlık bir pazara erişim imkânımız var. Çalışabilir aktif nüfusumuz, çocuk ve yaş almış bağımlı nüfusumuzdan hala daha hızlı artıyor.

Ama bu fırsat penceresinin kapanmakta olduğunun da farkındayız. Gençlerimiz ülkemizin en büyük servetidir. Gençlerimizin işsizliği ise en büyük israftır. Biz; genç ve dinamik iş gücümüzü, en etkin şekilde kullanacağız. Girişimci, rekabetçi, dünyayı iyi tanıyan iş insanlarımız var. Genç ve dinamik iş gücümüzle, bilim insanlarımızla, küresel arenada rekabet eden iş insanlarımızla, eşsiz coğrafi konumumuzla, küresel tedarik zincirlerinin yeniden dizildiği şu günlerde Afro-Avrasya’nın en önemli arz ve tedarik merkezi olmaya kararlıyız. Ülkemizi hak ettiği zenginliğe kavuşturacağız.

Ekonomi Masamızla 44 ilimizi gezdik; 40 bin kilometreden fazla yol yaptık. İş ve meslek örgütleriyle konuştuk. Sorunlarını dinledik, fikirlerini aldık. Yeni Nesil Kalkınma Stratejimizi hazırladık. Ekonomideki büyük yangını da gördük. Acilen önce feraha, ardından da refaha kavuşturacak bir programın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha tespit ettik.

Kısa sürede ferahlamak için yanlış ekonomi politikalarının neden olduğu belirsizlik çarkını kırmamız; ülkemizin olağanüstü yüksek risk primini hızla aşağıya çekmemiz gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek için; önce Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu bir ismi atayacağız. Merkez Bankası’nın hedefi ‘Enflasyonu kalıcı olarak düşük, tek haneye indirmek’ olacak. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını güvence altına alacak yasal düzenlemeleri hemen yapacağız. Makro ihtiyati politikaları asli işlevine döndüreceğiz.

‘2023 bütçesini yeniden yapacağız’

Ekonomik öncelik ve ihtiyaçları gözeterek, 2023 Bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşküne taşıyacağız. Sağlanacak tasarruflarla krizin ezdiği kırılgan kesimleri destekleyeceğiz. ‘Mali kural’ uygulamasını başlatacağız. Türkiye Varlık Fonu’nu tasfiye ederek, bütçe birliğini sağlayacağız. Kamu Özel İşbirliği Projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki tüm koşullu yükümlülükleri, Durum ve Hasar Tespit Komitesi eliyle ortaya çıkaracağız. Hızla atacağımız bu adımlarla, kısa sürede ekonomide öngörülebilirliği artıracak, risk primimizi düşürecek, makroekonomik istikrarı sağlayacağız.

‘Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır’

Feraha kavuşmak için, iki önemli çapamız var. Güçlü Türkiye, güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır. Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini canlandıracağız. Bu çerçevede özellikle; 23. Yargı ve Temel Haklar Faslının gereklerini hızla tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını da AB’den isteyeceğiz.

İkinci çapamız ise; hızla hayata geçireceğimiz ‘Yeni Nesil Kalkınma Stratejimiz’ olacak. Bu; hem ülkemizi ferahlatacak, hem de kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak. 2030 gündemi, sürdürülebilir kalkınma amaçları ve Paris İklim Anlaşması, aslında stratejimizin en önemli küresel referanslarıdır. Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik: Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye; üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye, zenginliği adil paylaşan Türkiye, temiz ve yeşil Türkiye.

Neden kurumları ve kuralları güçlü Türkiye? Güçlü bir demokrasi, kurum ve kurallar; toplumda can ve mal güvenliğini, istikrar ve huzuru sağlar. Yatırımı, istihdamı, aşı, işi artırır. Zenginliğin önünü açar. Bugün fert başına gelirimiz Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) ancak dörtte biriyse, bunun en önemli nedenlerinden biri kurumlarımızın kalitesinin OECD’nin ancak yarısı kadar olmasıdır. Bu da daha önceki rakamlarla. Herhalde bugün bunu yapsak, yarısı bile değiliz. Biz bu nedenle ‘Bize kral değil, kural gerek’ diyoruz. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de; ‘Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem’ olacak.

Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. 85 milyonu kucaklayacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olacak. Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlıkları yasal güvence altında olacak. Kamu İhale Kanunu’nu uluslararası normlara uygun şekilde yenileyeceğiz. İhalelerde şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Atamaları sadakate göre değil, liyakate göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız, siyasetin itibarını koruyacağız.

‘Türkiye’yi gri listeden çıkaracağız’

Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi, Mali Eylem Görev Gücü’nün gri listesinden çıkaracağız. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de, OECD ülkeleriyle bu konuda aramızdaki makası, 2030’a kadar hızla kapatacağız.

Stratejimizin ikinci sütununda; zenginleşen, rekabetçi Türkiye var. İlk iş; küresel, bölgesel ve yerel kalkınma dinamiklerini takip eden, özel kesim ile yeni iş birliği modellerine öncülük eden, ekonomideki oyunculara ufuk veren Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; sanayimizin, Endüstri 4.0 dinamikleri ile Dijital Dönüşüm ve Yeşil Dönüşüm ışığında yüksek teknolojili, katma değerli bir yapıya dönüşmesini destekleyeceğiz. Bu çerçevede üniversite-sanayi-sivil toplum-kamu iş birliği modellerini en etkin şekilde kullanacağız. Evlatlarımızı ekonominin ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacak bir milli eğitim politikasını uygulayacağız. Eğitimde niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerimizde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Şehirlerimizin veri iletim alt yapısını güçlendireceğiz.

Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Yaratıcı endüstrilerin özelliklerini dikkate alarak, bu endüstriye teşvik ve destekleri daha da güçlendireceğiz. Girişimi destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz. Yeşil yatırımların, sürdürülebilirlik projelerinin ve sosyal yatırımların finansmana ulaşımını kolaylaştıracağız. Fin-Tekleri ve dijital ödeme sistemlerini yaygınlaştıracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; bu konuda OECD ülkeleri ile aramızdaki makası 2030’a kadar hızla kapatacağız.

Gelelim stratejimizin üçüncü sütununa: Zenginliği adil paylaşan Türkiye’de ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Aile Destekleri Sigortasıyla her aileye asgari bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltarak vergi tabanını genişleteceğiz. Vergi yükünü adil dağıtacağız. Dolaysız vergileri esas alan, dolaylı vergilerin ağırlığını azaltan vergi yapısını tesis edeceğiz. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Cinsiyet eşitsizlikleriyle etkin şekilde mücadele edeceğiz. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe sokacağız.

Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayacağız. Kaynaklarımızı GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere bölgesel ekonomik gelişmişlik farklarını azaltacak yatırımlarda kullanacağız.

Ve stratejimizin son sütunu; Temiz, yeşil Türkiye… Dünya ekolojik limitlerine yaklaşıyor, özellikle de bölgemiz. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşmasını onaylamasını, 2053 için net sıfır emisyon hedefi vermesini önemsiyoruz. Bu konudaki stratejilerimizi, Sayın Böke sizlere anlatacak. Ama ben kısaca birkaç başlığa değineyim. Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhatapları ile beraber, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız. Döngüsel ekonominin imkânlarından sonuna kadar yararlanacağız. Çevreci ürünler ve sürdürülebilir üretime yönelik özel finansman yöntemleri geliştireceğiz. Temiz, Yeşil Türkiye’de; bu konuda OECD ile aramızdaki makası kapatacağız.

Yeni nesil kalkınma stratejimizle Türkiye’nin geleceğine, potansiyeline güvenen ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize akacak. Kalkınmanın finansmanı ucuzlayıp, rahatlayacak. Türkiye hızla büyüyen yeşil fonlardan, sürdürülebilirlik fonlarından hak ettiği payı alacak. 2030’a geldiğimizde; demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü bir Türkiye’de, üreterek zenginleşen, rekabetçi bir Türkiye’de, zenginliği adil paylaşan bir Türkiye’de, temiz ve yeşil bir Türkiye’de: Fert başına gelirimizi 20 bin doların üstüne çıkaracağız. Milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız 600 milyar doları aşacak. 7 yılda 8,5 milyon yurttaşımıza yeni iş yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indireceğiz. Ülkemizi ve insanımızı hak ettiği refaha kavuşturacağız.

‘Biz hazırız, milletimiz hazır’

Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr yardım edemez. Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, insanlarımıza nasıl bir gelecek sunacağımızı çok iyi biliyoruz. Temiz enerjiyle, temiz üretimle, temiz fonlarla, temiz toplumla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz… Bu iddialı hedefleri yakalamaya milletimizi önce feraha, sonra refaha kavuşturmaya hazırız. Biz hazırız. Milletimiz hazır.”

Foggo: Sosyal yardımlar tek çatı altında toplanacak

Yoksulluk ve Dayanışma Ağı Başkanı Hacer Foggo konuşmasını yapmak üzere sahneye çıktı. Foggo, “Türkiye tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Yokluğu da varlığı da birlikte yaşadık ve atlattık. son 20 yıldır Türkiye’de gittikçe derinleşen yoksulluk adaletsizliğe yol açıyor. Zenginin daha zengin yoksulun ise daha yoksul olduğu ve bunun doğal karşılandığı bir zamanın içindeyiz. Bu memlekette eşitsizlik bu kadar derin ve yakıcı olmamıştı. Çünkü bu memleket bu kadar umursamaz bu kadar kötü bir yönetim anlayışıyla karşılaşmadı. Bu adaletsiz sisteme karşı CHP iktidarının ilk hedefi yoksulluğu kökten bitirmek olacak. CHP iktidarında hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek ben bu sözün büyüsü ve gerçekliğiyle hiçbir çocuğu geride bırakmayan bir sistemi inşa ederken bir taş koymak için buradayım. bugün burada ilan edilen vizyon güçlü sosyal devlet ile fırsat eşitliği dönemi başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en önemli boyutlarından bir sosyal devlettir. Sosyal devlet ifade özgürlüğü ile okullarda ücretsiz beslenme hakkını birbirinden ayrı düşünmez. CHP iktidarının ilk 6 ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse sosyal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek” diye konuştu.

Merkez Bankası Eski Başekonomisi Prof. Dr. Hakan Kara sunumunu yapmak için sahneye çıktı.

Prof. Kara: Makro istikrar programı nasıl olmalı

Prof. Kara konuşmasında ekonomide istikrar sağlanmasına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Yoksullukla mücadele için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, özellikle makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi dile getireceğim. Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamak gerekiyor. Türkiye’nin önemli bir deneyimi var. 2001 krizi sonrası uygulanan politikalar. Bu politikalardan alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye’ye özgü, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum. 21. yüzyılda ekonomi politikası deneyimi deyince, arka planda MB’nin de başrolde olduğu bir kronoloji de benim aklıma geliyor. 2001 sonrası bir enflasyon hedeflemesi uygulandı. Bağımsız para politikası ve MB’nin kısa vadeli faizleri temel araç olarak kullandığı, buna da sıkı bütçe politikasının, faiz için fazla ile eşlik ettiği bir program vardı. Küresel kriz sonrasında yaklaşım değişmeye başladı. Finansal istikrar vurgusu öne çıkmaya başladı. Ama arka planda MB’nin faiz politikası üzerindeki kısıtlar o dönemde başlamıştı. Para politikasının önemsizleştirilmesi diye tanımladığım dönem var sonrasında.”

Prof. Dr. Gürkaynak’dan enflasyon mesajı

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak da video konferansla toplantıya bağlandı. Gürkaynak, şöyle konuştu:

Bazen Türkiye’de olup biten şeyleri dünyanın bize bir tezahürü olarak anlatmaya çalışıyorlar. Bunlar bize enflasyon veyahut fakirlik Türkiye’ye olan şeyler deme yolları. Bu sorumluluğu bizden atıyor, belki biraz içimizi rahatlatıyor ama diğer yandan da bunu değiştirme yetkisini de elimizden alıyor. Halbuki böyle değil. Türkiye her ülke gibi bir ülke.

Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olması, şu enlem bu boylamda olmasından kaynaklanmıyor. Etrafımızda olan biten bizi de etkiliyor. Bunlar tabii doğru ama en nihayetinde Rüzgârda savrulan bir yaprak değiliz. Bu ülkede ne olup bittiğine dahil bu ülkenin insanları olarak söz sahibiyiz. Ve bunun sorumluluğunu almak zorundayız. Bu enflasyon bizim yaptığımız bir şey. Dünyanın her yerinde olduğu gibi kötü politikalar kötü, iyi politikalar iyi sonuçlar doğuruyor. Dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye’de de yaramıyor. Buna da şaşırmamak lazım.

Türkiye’de açık bir ırkçılıkla ‘burası Uganda mı’ cümlesinde geçen Uganda’nın enflasyonun ile Türkiye’nin enflasyonu. Enflasyonu düşürmüşler ve yükselmemiş. Umarım Ugandalı dostlarımız da Türkiye ile alay etmiyordur.

Enflasyona genel bir kötü yönetim göstergesi. Enflasyon bir vergi. Birilerinden alıp veriyor. En adi en aşağılık vergilerden birisi. Zenginden alır fakire verir. Enflasyon ile büyümek isteyenler çuvalladı. Böyle bir şey yok. Hiç olmadı.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın