ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >> 

Resmi Gazete’de yayınlanan kararnameye göre, mevduat sahiplerinin döviz korumalı lira hesaplarını vade sonunda yenilemelerine izin veriliyor. Bankalar, Merkez Bankası tarafından belirlenen çerçevede döviz korumalı mevduatlara ücret uygulama izni alıyor. Resmi Gazete’de yer alan diğer uygulama esas değişikleri için;

·        21 Aralık 2021 tarihi itibarıyla bankalardaki döviz ve altının sisteme dahil edildiği kur korumalı TL mevduatlar için yerli bireyler için süre sınırı kaldırılmıştır. Yurt içi tüzel kişiler için ise 31 Aralık 2021 tarihinden itibaren dolar, euro ve sterlin DTH’ler ile bankalardaki altın hesapları TL’ye çevrilebilecek.

·        Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın YUVAM hesabının kapsamı genişletildi. Daha önce sadece yurt dışında yaşayan vatandaşları kapsayan hesaplar, artık yurt dışında ikamet eden kişilerden de yararlanabilecek.

Dövizdeki yükseliş KKM üzerindeki maliye yükünü artırmaktadır. Mevcut 560 milyar TL’lik KKM birikiminde %55 gibi bir paya sahip olan Hazine ürününde 16,5 milyar TL’lik bir fark yüklenimi hesap ediyoruz. 20 Aralık tarihinden beri olan değişimler, KKM’nin yeni birikim elde etmesine yönelik ihtiyaç ve taleplerden kaynaklanıyor. Ancak ekonominin çok zorlu koşullardan geçtiği ve çok fazla iç ve dış kaynaklı risklerin olduğu bir ortamda KKM’nin bir para politikası ikamesi olarak kullanılmasının sürdürülebilirlik noktasında çok önemli çekinceleri söz konusu olabilir. Bu noktada, enflasyon ve mevcut sıkıntılar öngörülebilir bir para politikasıyla çok da az maliyetle halledilebilecekken, KKM gibi bir yöntem içerdiği ters yönlü döviz riski anlamında çok ciddi bir kamu maliyesi riskine işaret etmekte ve çok maliyetli olabilmektedir.

Kur hareketlerinin ileriye dönük beklentilerinde jeopolitik riskler, önemli Merkez bankalarının açıklamaları doğrultusunda faiz artışlarına gidebilecek olması ve tahvil faizlerindeki hareket ekseninde yukarı yönlü riskler birikmiş durumdadır. Powell’ın dün yapmış olduğu açıklamalarla 50 baz puanlık faiz artışlarına açık kapı bırakması önemli, ki ilerleyen dönem Rusya – Ukrayna gelişmeleri doğrultusunda emtia fiyat hareketleri üzerinden enflasyon baskısını artıracağından agresif bir sıkılaşma düzlemi piyasanın da mantığına hitap etmektedir. Bunun yanında, 20 Aralık öncesindeki hareketlerin temelinde yatan ekonomik kabul görmüş ilkeler dışında uygulanan politikalarla kendi elimizle yarattığımız %100 oranında kur artışı, %54’lük enflasyon gibi olgular var. Mevduat oranlarının düşük olması döviz talebini artırırken, ekonominin KKM’ye bağlanması riski döviz tarafına kaçışlar yoğunlaşırsa KKM maliyet riskini kamu açısından içinden çıkılmaz boyutlara getirebilir.

KKM vade dönüşlerinin ilk turu gerçekleşmek üzereyken, talep devamlılığı konusundaki durum önemli olacak. Yeni düzenlemeler geldikçe belli miktarda giriş oluyor, bu girişlerin çoğunluğu daha çok tüzel tarafta oldu. Hesaplara yeni girişler ise bir süredir yavaşlamış durumda. Özel sektör döviz borçluluğu yüksek; tarım, gıda ve sanayi tarafında da yoğun ithal girdi bağımlılığı döviz ihtiyacının olmasına ve nette döviz çıkışlarına neden oluyor. Enflasyon beklentileri ise gitgide bozuluyor. Kur hareketleri öngörülebilir bir politika çerçevesinde faiz artırımları yapılarak ve bununla güven ortamı oluşturularak kontrol altında tutulabilirdi, ancak bu şekilde kamu tarafından getirisi garanti edilen bir finansal ürünle kontrol sağlanmasının sürdürülebilir bir zemin olmadığına inanıyor ve para politikası önlemlerinin yerini tutmayacağını düşünüyoruz.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın