ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >> Aslında başlık verinin içinde yatan detayı tam olarak veriyor. Petrolün son krizle beraber yükselişinden önceki son enflasyon verisini aldık. Bu haliyle %7,9’luk yıllık artışla 40 yılın zirvelerinde gezinmeyi sürdüren bir enflasyon var. Enflasyon göstergelerindeki durum manşette %0,8, çekirdekte %0,5’lik dönemsel artışları gösteriyor. Çekirdek enflasyondaki yıllık artış da %6,4 seviyesinde gerçeklemiş oldu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından daha belirgin hale gelen küresel fiyat baskıları, takip eden aylarda bu etkiyi katlayacak.

Alt kalemlere bakacak olursak; Benzin, barınma ve gıda endekslerindeki artışlar, mevsimsellikten arındırılmış tüm kalemlerdeki artışa en büyük katkıyı yaptı. Benzin endeksi Şubat ayında %6,6 arttı ve tüm kalemlerdeki aylık artışın neredeyse üçte birini oluşturdu. Gıda endeksi %1 arttı; Nisan 2020’den bu yana görülen en büyük aylık artış. Enerji endeksi geçen yıla göre %25,6 ve gıda endeksi %7,9 artarak, Temmuz 1981’de sona eren dönemden bu yana 12 aylık en büyük artış oldu. Eğlence, ev eşyaları, motorlu taşıt sigortası, kişisel bakım ve havayolu ücretleri de dahil olmak üzere geniş bir dizi endeks de katkıda bulunurken, barınma endeksi artıştaki en büyük faktör oldu.

Enflasyon geniş tabanlı yükseliş içinde.. Hizmet ve talep enflasyonuna mal enflasyonu da büyük katkı veriyor ve bu noktada özellikle petrol şoku kaynaklı fiyat hareketleri ilerleyen aylarda, bazı soğumuş kalemlerdeki girdi unsurunu da hareketlendirecek ve genel fiyat artışlarına sebebiyet verecek. Dolayısıyla, enflasyon ivmesi sorunluydu ve sorun büyüyerek boyut kazanmış oldu. Ukrayna krizinin yol açtığı belirsizlik bunun en büyük nedeni. Tedarik zincirlerindeki mevcut kırılma ise, Şubat ve onun öncesindeki enflasyonun ana nedeni. Avrupa’daki jeopolitik gelişmelerin yeni etkisi, enflasyonun %8 bandının da üzerine yerleşmesine neden olacak ve geçen senenin baz etkilerini devre dışı bırakacağı için kısmi soğuma göremeyeceğiz.

Arz kıtlığı ve enflasyonist baskılar büyümeyi kısıtlamaya devam edecektir. Bu, enerji maliyetleri gibi emtia fiyatlarında devam eden artışla daha da kötüleşebilecek bir olgu. Sanayideki büyüme, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önceki göstergelerde gözlemlendiğinden, yeni bileşenlerin etkisini de gözlemlemek lazım. Ancak bunu da şok etkisinden değil, geniş yayılım üzerinden okumak gerek.

Ekonominin global bazda etkili olan savaş kaynaklı arz şokları riskine ılımlı tepkisi, Fed’in enflasyon gerçeğine odaklanması anlamında hareket alanını açar. Geriye dönük göstergeler ise biraz önemsiz kalacak, yeni yönlendirme ve projeksiyonlar baz alınmalı.  Powell, FOMC’nin Mart toplantısında büyük olasılıkla oranları 25 baz puan artıracağını ve daha sonra savaşın getirdiği belirsizlik nedeniyle kademeli olarak devam edeceğini piyasalara açıkça bildirdi. Rusya koşullarına, Avrupa’ya göre daha az bağımlı olmak Fed’in bu konuda haklılık payını artırıyor ve enflasyona karşı hareket etmesine imkan veriyor. Savaş koşulları risk, ancak artan petrol enflasyon korkusunu ve beklenti yönetimini de zorlaştırdığından sıfıra yakın faizler sürdürülebilir değil. Bu nedenle Fed faiz artıracak ve patikasına uygun bir ivmeye dikkat etmek kaydıyla devam edecek.

Resesyon riski ise, aynı 70’lerdeki gibi bir petrol şokunun global etkisinden kaynaklı olarak masada. Riskler sadece tek değişkenle olmadığından dolayı, stagflasyon etkisi çerçevesinde değerlendirme yapmak daha doğrudur.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın