ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ >> Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, son zamanların en sakin havada ve konsensüs ortamında gerçekleşen toplantısında faizleri üst üste ikinci ayda da sabit tuttu. Bir haftalık repo faizi, Ocak ayında %48,7’ye ulaşan enflasyona rağmen %14 seviyesinde kalmaya devam ederken, Türkiye’nin reel faizleri de -34,7% seviyesinde kalmayı sürdürdü. Ekonomi halen son 20 yılın en hızlı fiyat artış döngüsüyle zorlanmakta, buna karşın enflasyona göre ayarlanmış lira getirileri gelişmekte olan ülkeler içerisinde en düşük seviyede ve genel ekonomi konsensüsünün dışında bir yerde durmaya devam ediyor. Merkez Bankası’nın Eylül ayından beri sürdürdüğü gevşeme döngüsünü önden yüklemeli devam ettirdikten sonra, politikayı gevşek zeminde tuttuğunu ve durum değerlendirmesi periyodu içerisinde olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda, mevcut ekonomi perspektifi çerçevesinde bir süre faizlerde hareket olmasını beklemiyoruz.
Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler reel faiz oranları karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg
Merkez Bankası’nın karar ve politika metninden öne çıkanlar;
· Bir haftalık repo oranı %14’te değişmedi (tahmini %14). Bloomberg anketindeki 22 ekonomistin tamamı %14 bekliyordu.
· Gelişmiş ekonomilerdeki merkez bankalarının para politikası iletişimi, ekonomik aktiviteye, işgücü piyasasına ve enflasyon beklentilerine ilişkin farklı görünümleri ile farklılık göstermekle birlikte, destekleyici parasal duruşlarını ve varlık alım programlarını sürdürmektedir.
· Cari dengenin 2022’de fazla vermesi bekleniyor.
· Uzun vadeli Türk Lirası yatırım kredisi kullandırımı enflasyonun düşürülmesinde önemli rol oynayacaktır.
· Son dönemde enflasyondaki artış, ekonomik temellerle desteklenmeyen fiyat oluşumları, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artış gibi arz yönlü faktörler, arz kısıtları ve talep gelişmelerinden kaynaklanmıştır.
· Kurul, sürdürülebilir fiyat ve finansal istikrar için alınan ve kararlılıkla sürdürülen tedbirlerin ve baz etkisiyle enflasyondaki düşüşün etkisiyle enflasyondaki düşüş sürecinin başlamasını beklemektedir.
· TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı liraizasyonu teşvik etmek amacıyla kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirilmektedir.
TCMB yaptığı açıklamada, lira istikrarı ve cari işlemlerdeki iyileşmeyi iki ana hedef olarak belirledi. Burada iki ana olgu çerçevesinde bir para politikası perspektifi oluşturulduğu görülmekte: Liraizasyonu teşvik edici alt araçların kullanımı ve cari fazla hedefine ulaşılmasında uzun vadeli lira yatırım kredilerinin rolü. Bu çerçevede, TCMB’nin de fiyat istikrarının oluşmasında ve büyümenin sağlanmasında Ortodoks politika araçlarındansa zorunlu karşılıklar ve ihracatçı sektörlere yönelik reeskont kredileri gibi alternatif politika araçları çerçevesinde ilerlemesi çok muhtemel.
Cari fazla hedefinin üzerinde ısrarla durulmakla beraber, oluşturulan retoriğin uygulanmasında bazı fiyat ve eğilimlerden kaynaklı riskler de oluşabileceğini değerlendiriyoruz. Pandeminin etkilerinin hafiflemesi ihracat, turizm artışı ve altın ithalatının azalması tarafında elimizi güçlendiriyor. İthalat tarafındaki etkiyi çok boyutlu değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz: Tüketim amaçlı ithalat ile enerji ithalatı… TL’nin değer kaybı çerçevesinde hem alım gücü ile azalan özel tüketim etkisi, hem de bireysel kredilerin sınırlandırılması amaçlı makro ihtiyati tedbirler tüketim amaçlı ithalat üzerinde daraltıcı ve hacim bazında sınırlayıcı etkide bulunacaktır. Enerji ithalatında ise benzer bir esneklik alanı olmamakla beraber, hem kurdan hem de küresel maliyetlerden kaynaklı etkiler ithalatı fiyat bazlı olarak artırıcı bir etkide bulunacaktır. Bu nedenle 2022 yılında cari fazla verilmesine ilişkin hedef ve öngörülere şu aşamada temkinli yaklaşmaktayız.
TCMB, ilk çeyrek Enflasyon Raporu’nda 2022 yılsonu enflasyon tahminini %11,8’den %23,2’ye revize etti. Biz halen bu tahminlerin revize edilmesine rağmen iyimser kaldığını düşünüyoruz. Bizim öngörümüz, TCMB’nin de beklediği gibi yaz aylarına kadar yıllık enflasyonun %50 bandı üzerine doğru yükselmeye devam etmesi, yılın önemli bir bölümünde şimdikinden yüksek seviyelerde yataylaşması ve Kasım’dan sonra, özellikle Aralık ayında çok ciddi bir baz etkisiyle düşmesi yönündedir. Aralık 2021’de %13,6 olarak gerçekleşen dönemsel enflasyon, Aralık 2022’de ciddi bir baz kaynaklı sert düşüş sağlayacaktır. Benzer şekilde tahmin patikasındaki sert düşüş 1Ç22 dönemindeki yüksek dönemsel gerçekleşmeler nedeniyle 1Ç23 döneminde de işleyebilir. Bu kapsamda biz 2022 yılsonu TÜFE artış oranını %39,9 seviyesinde öngörüyoruz.
Enflasyonla mücadelenin ana hamleleri ise mali politika tarafında toplanmakta ve bu süreçte vergi indirimleri, sübvansiyon ve diğer teşvikler, kur korumalı lira mevduatları gibi önlemlerle ilerlenmektedir. Genel tandansın para ve maliye politikası tarafında gevşeklik olarak devam edeceğini, GSYH büyümesinin devamını sağlamak amaçlı da işletme kredilerinin teşvik edeceğini değerlendiriyoruz. Bu nedenle Merkez Bankası’nın %48,7 olan enflasyona rağmen, bir repo faizi artışı yapmasını şu aşamada öngörmüyoruz.
Merkez Bankası’nın bu yılın sonunda faiz oranlarını hangi seviyeye getireceğine yönelik beklenti aralığı son derece açıktır. Bu tahmin ikilemi ise, normal şartlar altında sıkılaşmayı gerektiren ekonomik koşullar ile büyüme hedefleri için düşük faiz oranları isteyen hükümet talepleri nedeniyle oluşmaktadır. TCMB’nin lira istikrarı konusunda, önceki önden yüklemeli faiz indirimlerini devam ettirmediğini, ekonomik canlılığın artması hedefleri kapsamında da faiz artışı uygulamadığını düşünüyoruz.
17 Mart’taki bir sonraki PPK açısından da, bugüne benzer şartların geçerli olduğunu ve muhtemelen herhangi bir faiz değişikliği yapılmayacağını varsayıyoruz. Politikaların ana belirleyicisi ve amacının yeni ekonomi perspektifi ile alakalı olduğunu ve lira istikrarını öne alan etkinliklerin KKM alanında yoğunlaşmaya devam edeceğini değerlendiriyoruz.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.